Ücret gelirlerinin vergilendirilmesinde OECD/Türkiye karşılaştırması

Şaban KÜÇÜK / KPMG Türkiye Vergi Direktörü

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İktisat kuramında yer alan dört üretim faktöründen bir tanesi de ücret. Ücret emek karşılığı kazanılan bir gelir unsuru. Günümüzde OECD üyesi ülkelerin tamamı ücretler üzerinden gelir vergisi almaktadır. Kimi ülkelerde merkezi idareye ek olarak yerel düzeyde de vergileme yapılıyor. Bunun yanında sosyal güvenlik primleri de ücrete ilişkin toplam yük içerisinde değerlendirilmekte ve ülkelerin işçilik maliyetlerine ilişkin önemli bir gösterge olarak karşımıza çıkmaktadır.

Vergi takozu sadece ücretlinin kazancı üzerinden ödediği vergi ve benzeri yükleri değil aynı zamanda bir ülkenin istihdam kapasitesini, özellikle dış yatırımcı çekme potansiyelini ve özel sektör yatırım kararlarını etkileyen bir özelliğe sahip.

Ülkemizde Gelir Vergisi Kanunu'na göre ücretler Türk vergi sisteminde yer alan 7 gelir unsurundan bir tanesi. Kanun’un 61 inci maddesine göre ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ülkemizde gelir vergisine ek olarak ücretler üzerinde damga vergisi de alınıyor.

Vergi takozu nedir?

Vergi takozu adından da anlaşılacağı üzere olumsuz bir kavram. OECD üyesi ülkelerde işverene maliyeti ile işçinin eline geçen arasındaki makas özel bir biçimde vergi takozu (taxwedge) olarak adlandırılmakta olup Avusturya, Belçika, Fransa, Almanya, Macaristan ve İtalya’da bu oran %50’den fazladır.

Şili, Meksika ve Yeni Zelanda’da ise %20’nin altındadır. En yüksek %55.6 ile Belçika, en düşük ise %7 ile Şili’dir. Türkiye ise %38.2 ile OECD ülkeleri arasında 16. sırada yer almaktadır. 2013-2014 döneminde 34 üye ülkenin 23 tanesinde vergi takozu artarken, 9 tanesinde azalmış ve Şili ve Macaristan’da değişmemiştir. OECD ortalaması ise 2014 yılında 0.1 artışla %36 olmuştur.

OECD’de durum nasıl?

OECD üyesi 34 ülkeden 9 tanesinde belli bir asgari ücret tamamen vergi dışı bırakılmıştır. Bunun dışında 20 ülkede ise belli bir limitte şahsi harcamanın ücret gelirinden düşülebilmesine imkân tanınmıştır. Kimi üye ülkelerde evlilik ve çocuk sahipliği ücretler üzerinden ödenen vergilerin miktarının belirlenmesinde önemlice bir rol oynamaktadır. Maalesef Türkiye eşlerden birinin çalışmadığı durumlara ve/veya çocuk sahibi ailelere ilişkin olarak asgari geçim indirimi hariç özel vergisel mekanizmalara sahip değildir.

OECD üyesi ülkelerin tamamına yakını birden fazla gelir vergisi dilimine sahip olup artan oranlı bir vergilendirme rejimi uygulamaktadırlar. Ülkemizde de hâlihazırda %15-%35 arasında olup, kamu maliyesi literatüründe yer alan “ayırma kuramına” uygun olarak düzenlenmiş bulunan 4 farklı vergi oranı uygulanmaktadır.

Ücretler üzerinden alınan vergi ve benzeri gelirlerin mahiyeti

OECD üyesi ülkelerden 13 tanesi merkezi hükümet dışında yerel idareler seviyesinde de ücretler üzerinden vergi almaktadır. Yerel idarelerin aldığı bu vergiler en düşük Kore’de (%0.5) ve en yüksek İsveç’tedir (34,6%). Türkiye’de ücretler üzerinden yerel seviyede bir vergilendirme yapılmamaktadır. Sosyal güvenlik sistemine ise sosyal güvenlik primleri ile hem çalışanlar hem de işverenler katılmaktadır.

OECD üyesi ülkelerin tamamına yakınında çalışanlar sosyal güvenlik sistemine prim ödemesi yapmaktadır. OECD üyesi ülkelerden 2 tanesinde ise çalışanlardan herhangi bir sosyal güvenlik primi kesintisi de yapılmamaktadır. Bu ülkeler Avustralya ve Yeni Zelanda’dır.

OECD üyesi ülkelerin tamamına yakınında işverenler sosyal güvenlik sistemine prim ödemesi yapmaktadırlar. OECD üyesi ülkelerin sadece 3 tanesinde işverenler sosyal güvenlik primi yatırmamaktadır. Bu ülkeler Yeni Zelanda, Şili ve Danimarka’dır. Ücret üzerinden hiç gelir vergisi kesintisi yapmayan bir OECD ülkesi ise Şili’dir.

Medeni durum ve çocuk sahipliğinin vergileme üzerindeki etkileri

Çoğu OECD üyesi ülkede çocuklu ve tek eşli çalışanlarla bekâr ve çocuksuzlar arasında ciddi bir vergi farkı bulunmaktadır. Asgari geçim indirimi, aile reisi beyanı, nakit yardımlar ve benzeri müesseselerle bu fark kimi OECD üyesi ülkelerde o derece yüksektir ki öğretide evlilik cezaları ve faydaları konusunda yapılmış çok sayıda bilimsel çalışma vardır.

Belçika, Almanya, ABD ve Yeni Zelanda bu farkın en yüksek olduğu ülkelerken bu farklılaştırmanın çok cüzi olduğu ülkeler ise Yunanistan, Türkiye ve Meksika’dır. Bu sosyal müesseseler ve gelir vergisi farklılaştırması sosyal devletin temel gereklerinden bir tanesi olarak değerlendirilmektedir.

Son söz

Ücretlerden alınan gelir vergisi açısından Türkiye OECD ülkeleri arasında orta sıralarda yer almaktadır. Bu durum özellikle doğrudan yabancı sermayenin çekilmesi, üretim imkânlarının sanayi, imalat ve hizmetler alanında kullanılması ve girişimcilik ekosistemi açısından olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.

Aynı zamanda Türkiye ücretlerin vergilendirilmesinde aile, eş ve çocuk durumunu en az dikkate alan OECD üyesi ülkelerden bir tanesidir. Çoğu OECD üyesi ülkeden farklı olarak Türkiye’de ücretler kural olarak maaştan kesinti/stopaj (tevkifat usulü) ile vergilendirilmektedir. Bu durum beyannameli mükellef sayısının ülkemizde bu kadar düşük olmasının en önemli nedenlerinden bir tanesi olup vergi/vatandaşlık bilinci ve demokrasinin en temel öğesi olan bütçe hakkı/hesap sorma geleneğimize etkide bulunmaktadır.

***

Bu çalışmada büyük ölçüde OECD (2015), TaxingWages 2015, OECD Publishing raporundan yararlanılmıştır.