Ülkemde güzel şeyler de oluyor
Moda'da küçük bir evin salonunda, alanında çok yetenekli 6 sanatçının verdiği bir konser insanın aklından bir anda milyonlarca şeyin geçmesine neden oluyor.
Klasik Müzik ve Caz alanında faaliyet gösteren bir kaç sanatçı bir araya gelmişler haydi bir ev konseri verelim demişler, daha önce böylesi bir faaliyeti ne gördüm ne de katıldım. İçlerinde benim caz müziğe olan düşkünlüğümü bilen ve yakından takip ettiğim Tamer Temel, lütfetti beni de çağırdı sağolsun.
Burada piyasada dinleyebileceğiniz üç beş şarkıdan ibaret repertuarı olan on binlerce belki yüz binlerce insanı arkasından sürükleyen ancak müzikalitesi içler acısı olan sanatçılardan bahsetmiyorum. Doğuştan gelen yeteneklerini uzun yılların uzun günlerinde inanılmaz saatler boyunca süren çalışmaları ile geliştiren, gerçek müzisyenlerden bahsediyorum.
Küçük bir salonda 30-35 kişi bu müzik ziyafetinden faydalanabildik. Konserde yer alan sanatçılar Kemanda Idil Belgin Küçükdoğan, Viyolada Günsu Özkarar, Cello'da Jülide Alpergin, Kontrbas'ta Kağan Yıldız, Gitar'da Eylül Biçer, Saksafon'da Tamer Temel ve Vokal'de inanılmaz sesi ve tarzı ile Çağıl Kaya. Konserde Çağıl Kaya'nın "Bir Parça Ay Biraz Kuş" albümünden parçalar seslendirildi. Albümün adı ve katılan ensrtrümanların bileşiminden olsa gerek Konsere "Bir parça tel Biraz yay" ismi verilmiş ki bu ismin arkasında Çağıl Kaya'nın olduğunu düşünüyorum.
Konserin müzikalitesi tartışılmazdı, ücretsiz bir konser, belki yanlızca eş dost için verilmiş bir konser ama üzerinde uzun süre çalışıldığı belli oluyordu. Gelen kitle ise cazklüplerindeki bazı rahatsız edici tipler gibi kakara kikiri yapmaya değil gerçekten müzik dinlemeye gelen insanlar olunca, oluşan sessiz ortamda müzik dinlemek ve insanın sınırlarını zorlayan ve ard arda gelen zor akorlar basıldıkça bu toplulukla aynı heyecanı paylaşmak bambaşka bir zevkti.
Aranızda Çağıl Kaya'yı sahnede dinlememiş olanlar vardır mutlaka, o yüzden bilmeyenler için söyleyeyim onu sahnede izlemek notaları görmek gibi bir şeydir. Zira kendini müziğin ritm ve akışına bırakır ve elleriyle havada uçuşan notalara dokunup onları nasıl yönlendirdiğine sizi ikna eder. Yalnızca bir vokalist değil aynı zamanda tiyatral yetenekleri olan bir maestro dinlediğinizi hissedersiniz. Çağıl Kaya benim için havada uçuşan notalarla bütünleşebilen masalsı bir kahramandır. Nitekim o gün de öyle oldu. Sahnedekinin aksine bu kez konser boyunca bir sandalyenin üzerinde oturdu Çağıl, ama yine de elleri, kolları ayakları 3,5 oktav sesinin verdiği rahatlıkla havada uçuşan notaları yönlendirmekten geri kalmadı. Bir şeyi daha belirtmeden geçemeyeceğim, Çağıl Kaya'nın o gün giydiği giysinin "Bir Parça Ay Biraz Kuş" albümünün kapağındaki renklerden oluşması da ayrı bir güzellik ve incelik katmıştı.
Tek, nefesli sasımız nefeslerimizi kesmeyi başardı, nice ustalarla yurt dışındaki festivallerde sahne almış olan Tamer Temel’in tenor saksofonu ile yaptığı sololar günü unutulmaz kılan ayrıntıların başında yer aldı.
Gitar'da Eylül Biçer'i dinledik onu her dinlediğimde kendini biraz daha aşmaya çalıştığını hissediyorum. Her seferinde sanki sınırları biraz daha zorluyor ve her yeni konserinde bir önceki zirvesini geride bırakmaya çalışıyor. Onu her dinlediğimde çok erken kaybettiğimiz Blues gitaristi Yavuz Çetin geliyor aklıma ki her seferinde işte Yavuzu geçecek biri diyorum. Adını anmışken çok genç yaşta kaybettiğimiz Yavuz Çetin için de nur içinde yatsın demek istiyorum.
Kemanda Idil Belgin Küçükdoğan, Viyolada Günsu Özkarar, Cello'da Jülide Alpergin, Kontrbas'ta Kağan Yıldız, yay ve telin uyumu ve şiirselliği konusunda bir ders verdiler adeta bizlere. Piyasa müzisyeni olmaya çalışsalar belki şimdi kazandıklarının binlerce katını kazanabilecek olan bu insanlar, sevdikleri işi ödün vermeden yapmanın saygınlığını göğüslerinde birer madalya gibi taşırken gözlerimizi yaşarttılar. Ülkemde böyle değerlerin olması bana son derece gurur verdi ve kendimi yeniden doğmuş gibi hissederek oradan ayrıldım. Her birine ve her birini yetiştiren anne babaya sonsuz teşekkürler ediyorum.
Halen olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da yurtdışında bizleri başarı ile temsil edeceklerini ve Türkiye'nin yüzünü ağartacaklarını adım gibi biliyorum.