Un Federasyonu Başkanı Ulusoy: Kıtlık söz konusu değil, paniğe gerek yok

Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu Başkanı Eren Günhan Ulusoy, "Ortamı speküle etmek isteyenlere izin vermeyin. Türkiye’deki üretim rakamına baktığımızda bir kıtlık söz konusu değil. Yani panik olacak bir durum yok" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Eren Günhan Ulusoy, un sanayicilerinin 95 liradan ekmeklik buğday ununu teslim etmeye hazır olduğunu belirterek, "Bugünkü şartlara göre bu fiyat sanayicilerimiz için de fırıncı için de makul. 175 lira diyerek piyasada bir tedirginlik, bir panik havası yaratılıyor. Biz bugün 1 milyon çuval unu 95 liradan temin etmeye hazırız." dedi.

Un fiyatlarına ve sektöre ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ulusoy, Türkiye'de un fiyatlarında son dönemde bir fiyat artışı yaşandığını, bunun başlıca sebebinin bu yıl buğday mahsulünün kalitesindeki düşüş olduğunu söyledi.

Ulusoy, bu yıl Türkiye'de buğday miktarında sorun olmadığını vurgulayarak, "Ancak iklim şartlarından kaynaklanan bir sorun var. Bu sorun da özellikle daha üst gruptaki, kaliteli buğday fiyatlarının yüzde 30-35 artmasına sebebiyet verdi. Daha alt gruplarda, ekmeklik vasfı olmayan, düşük proteinli ürünlerde bu artış daha düşük. Dolayısıyla un fiyatlarında ortalamada yüzde 25-30 artış var." diye konuştu.

Yılbaşında bir çuval unun ortalama 75 liraya satıldığını hatırlatan Ulusoy, bugün aynı kalitede bir unun çuvalının 95 liraya satıldığı bilgisini verdi.

Ulusoy, fiyatların 95 liraya çıkmasında iklim kaynaklı nedenlerle buğday mahsulünde yaşanan kalite düşüklüğünün etkili olduğunu aktararak, dolar/TL'deki dalgalanmanın un fiyatlarına etkisine ilişkin şunları kaydetti:

"Doların etkisi var ama bire bir değil. Türkiye'de yıllık toplam 20 milyon kendi üretimimiz, ortalama 19 milyon ton da buğday tüketimimiz var. Bu ekmeklik, böreklik, bisküvilik, makarnalık, yemlik ve tohumluk üzere tüm alanlarda. Dolayısıyla üretim tüketimi karşılıyor. Yıllık beş milyon ton da buğday ithalatımız var. Bu da ihracatta kullanılmak amacıyla Rusya’dan getiriliyordu. Bu dönemde bahsettiğimiz kalite probleminden dolayı, iç piyasada da değerlendirildi. Dolayısıyla dövizin artışı bu 5 milyon tonluk kısımdaki maliyeti oldukça yukarı çekiyor ama 20 milyon tonluk yerli buğdayda bu kadar bir etkisi yok."

"(Un için) 175 lira rakamlarını telaffuz etmek mümkün değil"

Eren Günhan Ulusoy, bazı basın mecralarında "Normalde 95 lira olan un 175 liraya çıktı" yönünde haberlerin yer aldığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bugün Türk Gıda Kodeksi'ne uygun ekmeklik buğday ununun fiyatı kalitesine göre değişir ama 175 lira rakamlarını telaffuz etmek mümkün değil. Un sanayicilerimiz, fabrikalarından teslim ve peşin fiyatla 95 liradan ekmeklik buğday ununu teslim etmeye hazır. Bugünkü şartlara göre bu fiyat sanayicilerimiz için de fırıncı için de makul. 175 lira diyerek piyasada bir tedirginlik, bir panik havası yaratılıyor.

Birileri çıkıp yarın 'Bakın 175 liraya un aldık' diyecektir. Ben de şunu diyorum, 'O unun kullanım amacı nedir?' Başka bir kullanım amacı olan lüks un olabilir. Bunu speküle etmek isteyen bir aracı, satıcı bunu yapabilir. Biz bugün 1 milyon çuval unu 95 liradan temin etmeye hazırız. Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu'nun web sitesi olan tusaf.org adresinde listelerimizi yayınlayacağız. Yüzlerce firmamızın kamuoyuna ne kadar unu hangi fiyattan vermeye hazır olduğunu bugün web sitemizde liste olarak yayınlayacağız."

"Sadece TMO'nun elindeki buğday 2,5 ay yeterli"

TUSAF Başkanı Ulusoy, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) önceki günlerde, "Elimizde 2,5 milyon ton ekmeklik buğday var. Bunu piyasaya sürmeye devam edeceğiz. Her türlü önlemi alacağız" açıklaması yaptığını hatırlatarak, "TMO bu önlemleri almaya devam ederse zaten fiyatlarda bundan sonra herhangi bir şey olmaz. Dövizin bu seviyesi ve TMO'nun müdahaleleri devam ederse bundan sonra fiyat artışı olmaz, ama dövizde yükseliş olursa ithal ettiğimiz 5 milyon tonluk buğdaya ve o buğdaydan imal edilen un fiyatlarına etkisi olur." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin aylık buğday tüketiminin ortalama bir milyon ton seviyesinde olduğunu aktaran Ulusoy, "Sadece TMO'nun elindeki buğday 2,5 ay yeterli." dedi.

Kamuoyundan ve esnaftan panik yapmamalarını isteyen Ulusoy, "Esnafımızın bakanlıkların ve bizim gibi sektörel derneklerin açıklamalarını baz almalarını istiyoruz. Ortamı speküle etmek isteyenlere izin vermeyin. Türkiye'deki üretim rakamına baktığımızda bir kıtlık söz konusu değil. Yani panik olacak bir durum yok. Dünyada üretimde biraz azalma olmasına rağmen hala stoklar yeterli." diye konuştu.

"Dövizdeki artış, Türkiye'deki ham maddeyi ucuzlattı"

Eren Günhan Ulusoy, Ticaret Bakanlığı'nın, Dahilde İşleme Rejimi dışında gerçekleşen un ihracatına sınırlama getirdiğini anımsattı.

Söz konusu düzenleme yapılırken kendilerinin de federasyon olarak görüş ve destek verdiklerini anlatan Ulusoy, şöyle devam etti:

"Şu anda döviz fiyatı çok hızlı yükseldiğinden Türkiye'deki buğday fiyatı 20 yıldır ilk kez dünyadaki buğday fiyatının altına indi. Bizim ham maddemiz hep pahalıydı. Neden? Girdilerimiz pahalı, gübremiz, mazotumuz pahalı. Çiftçimizi sübvanse etmek istiyoruz, çiftçimiz küçük ölçekli… Verim olarak Avrupa'yı, Amerika'yı yakalayamadığımızdan tarımsal üretimimiz dünyaya göre daha maliyetli oluyordu. Bu nedenle de içeride buğday ve dolayısıyla un yurt dışına göre daha pahalı satılıyordu.

Bunu nasıl koruyorduk biz? Gümrük vergisiyle. Buğdaya, mısıra, arpaya iki sene öncesine kadar yüzde 130 Gümrük Vergisi vardı. Geçen sene yüzde 45-35-25'e çekildi. Yani dünyadan her zaman fiyatımız pahalıydı ama dövizin bu ani yüzde 50'yi aşan artışı Türkiye'deki ham maddenin, buğdayın, mısırın, arpanın ucuz olmasına sebebiyet verdi. Biz de diyoruz ki bu ham maddenin değerinde satılması lazım. Böyle ucuz haldeyken yurt dışına ihraç etmemiz düşük değere vermek anlamına gelir."

"İhracatçılarımızın sevk etmeleri gereken verilmiş taahhütleri var"

Ulusoy, bakanlık tarafından iki düzenleme yapıldığını hatırlatarak, bu düzenlemelerin iç piyasada buğday fiyatlarında istikrarı sağlamaya dönük adımlar olduğunu söyledi.

Yapılan iki düzenlemeden ilkinin "Dahilde İşleme Rejimi kapsamında önce ithalat yapılması, sonra ihracat yapılması zorunluluğu" olduğuna işaret eden Ulusoy, şöyle konuştu:

"Eğer yurt dışına mal satacaksak yurt içindeki dünyaya oranla ucuzlaşan buğdayımızı kullanmayalım. O ucuz buğdayımız yurt içinde kalsın, yurt dışından getirelim, yurt dışına satalım. Birinci düzenleme bu. İkinci düzenleme de Dahilde İşleme Rejimi dışında eğer ihracat yapılırsa böyle bir ithalat zorunluluğu doğmuyor. Dolayısıyla o ihracat da sınırlandırılarak doğrudan bunun ithalat zorunluluğu yapılarak çıkmasının önüne geçilmiş oldu. Yalnız ben burada sektör adına şunu belirtmek istiyorum.

Sanayicilerimizin, ihracatçılarımızın bu dönemde eylül ve ekim ayı içerisinde sevk etmeleri gereken verilmiş taahhütleri var. Müşterisiyle kontratı var, satış yapılmış. Şu anda bu sınırlamadan dolayı önce ithalat, sonra ihracat yapması lazım. Yalnız ithalat dediğiniz bir günde olan bir şey değil. Bunun ticari süresi var, pazarlık yapıp ürünü alacaksınız, kontrat yapacaksınız. ürün gemiye yüklenecek, Türkiye'ye gelecek, ondan sonra bunu ihraç ekleyeceksiniz. Bu süreç bölgelere göre değişmekle beraber en az 20 gün sürüyor. Bu süreçte ihracatçılarımızın önüne bu önemli bir sorun olarak çıkacak."

"Ticaret Bakanlığı'ndan ek düzenleme talep ediyoruz"

Ulusoy, buğday ve un sanayicilerinin ihracat yapabilmek için ithalat yapması gerektiğini, bunun için de süreye ihtiyaç olduğunu belirterek, Ticaret Bakanlığı'nın ihracatçının faaliyetini gözetecek bir ek düzenleme yapmasını istediklerini bildirdi.

Sektör mensuplarının ortak bir çözüm önerisinde bulunduğunu aktaran Ulusoy, "Bir firmanın olağan ihracatı 2016 ve 2017'de ayda bin ton ise önümüzdeki dönemde de buna göre ihracat kotası açılabilir, ancak bu halde ithal etmeden ihracata müsaade edilebilir. Veya ithalat yapacağına ilişkin kontratı ibraz etmek suretiyle ihracat kotası açılabilir. Bağlantının alındığı belgelenebilir, taahhüt alınabilir… Özetle, alınan tedbirleri yerinde buluyoruz, zaten görüşümüz ve desteğimiz alındı ama geçiş sürecinin bir günde olması mağduriyetlere yol açabilir. Ticaret Bakanlığı'ndan ek düzenleme talep ediyoruz." dedi.

Türk un sanayisinin Irak ve Suriye pazarının yüzde 90'ını domine ettiğini anlatan Ulusoy, "Bizim şu anda un satmıyoruz dememiz sadece Türkiye için değil bu Irak ve Suriye için de problem. Dolayısıyla bu çarkın dönmeye devam etmesi lazım." değerlendirmesinde bulundu.

"Tohumun iyi olursa üretiminin iyi olma olasılığı artıyor"

TUSAF Başkanı Ulusoy, Rusya’nın dünyanın en büyük buğday ihracatçısı konumunda bulunduğunu, Türkiye'nin deniz yoluyla Rusya'dan ithalat yapma avantajına sahip olduğunu söyledi.

Rusya'dan buğdayı uygun maliyetle alma avantajı sayesinde, Türkiye'nin dünya un ihracatında bir numara olduğunu vurgulayan Ulusoy, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Un ihracatı, buğday kalitesiyle doğrudan ilgili. Dünyada pazara sürülen unun yüzde 30'unu Türkiye satıyor. Un ihracatında dünyada birinciyiz. Buğday üretimini daha iyi bir noktaya getirirsek bunu daha da perçinleriz. Buğday kalitemiz artsa biz hiç ithalat yapmadan da bu buğdayı un yapıp satabiliriz ama bugünkü üretimle dışarıdan almak zorunda kalıyoruz.

Yerli buğdayın kalitesinin artması için sertifikalı tohum üretimi ve kullanımı Türkiye'de gerçekten çok büyük aşama kaydetti. Bu rakam Türkiye'de 20 bin tonlardan başladı, bugün yanlış hatırlamıyorsam 400 bin ton civarında olması lazım. Tohumun iyi olursa üretiminin iyi olma olasılığı artıyor ama bu tek faktör değil, gübreyi doğru kullanman lazım…"

Bu konularda ilginizi çekebilir