Valilerimiz plaket yağcılığını bıraksın

Afyon'daki patlamanın ardından Valinin Genelkurmay Başkanına verdiği hediyelere ilişkin en sert eleştiri Meclis Başkanı Çiçek'ten geldi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 
ANKARA - TBMM Başkanı Cemil Çiçek, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'ndan kimsenin çekileceğine inanmadığını söyledi.
 
NTV canlı yayınında soruları yanıtlayan Çiçek, ''Afyon'daki patlamanın ardından Valinin Genelkurmay Başkanına verdiği hediyeler çok tartışıldı, konuyla ilgili görüşleriniz nelerdir'' sorusuna, ''Artık o geride kaldı. Hoş olmadığında herkes müttefik. Onu tekrar tekrar konuşmak acılarımıza bir şey getirmez. Hoş olmadı. İnsanların boş bulunuğu zamanlar oluyor, sıkıntıya düştüğümüz zamanlar olabiliyor. Tasvip edilen olay olmadığını herkes söyledi. Yeniden mazeret üretmeye gerek yok, o geride kaldı. Bundan sonrakiler için ders olsun. Ben biliyorum ki Sayın Başbakan'ın da hassasiyeti var; Şu valilerimiz plaket yağcılığını bir bırakıverse'' dedi.
 
Plaket sektörünün Türkiye'de yüzde 100 kapasiteyle çalıştığını, evinde plaket koyacak yer kalmadığını anlatan Çiçek, şöyle konuştu:
''Çuvallar dolusu plaket. Şu plaket işini bıraksak. Valilerimiz şu hediye işini tümden bıraksa. 'Kimin malını kime hediye ediyoruz' deyip noktayı koysak bu tür sıkıntılar da yaşanmaz. İki konuda geçmişten beri hep sıkıntı yaşanır; bir karşılama ve uğurlamada. Eskiden il sınırında karşılanırdı. Belediye başkanlığı döneminde canım çıkmıştır, Yozgat'ın bir başından bir başı 300 kilometre karşıla. Bu işleri tümüyle kaldırsak da plaketidir, hediyesidir bitse, bu tür sıkıntıları da yaşamasak. Bu olumsuzluktan böyle bir ders çıkaralım. Bana plaket verince ne oluyor. Anı olacak bir yönü de yok. O olumsuzluktan üzücü durumdan böyle bir sonuç çıkaralım da bu plaket faslını valilerimiz kaldırıversin.''
 
Dokunulmazlıkların kaldırılması
''Bazı BDP milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılmalı mı? Siz bu milletvekilleriyle görüştünüz mü''sorusuna, kendileriyle görüşmediğini belirten Çiçek, dokunulmazlığın önemli ve hassas bir konu olduğunu, Meclis'te 770 dosya olduğunu söyledi.
Dokunulmazlığın kaldırılıp kaldırılmasının hukuki değil, siyasi karar olduğuna işaret eden Çiçek, genel uygulamanın dönem sonuna bırakılması olduğunu, istisnai olarak kalktığı zamanlar olduğunu kaydetti.
''Konumum itibarıyla realiteler üzerinden değerlendirme yapmaya mecburum. Gelecekle ilgili ya da bir makamın yerine kendimi koyarak bir şey söylemem doğru olmaz'' diyen Çiçek, şunları kaydetti:
''Dokunulumazlığı kaldıracaksa Meclis kaldıracak. Meclis iradesi yerine, Cemil Çiçek iradesini koyarak açıklama yapmak, üslubuma da uygun düşmüyor. Bu dereyi görmeden paçayı sıvamak ya da doğmamış çocuğa elbise biçmek gibi bir şey. Bu tartışma, belli milletvekillerinin buluşmaları nedeniyle başladı. Bunun doğru olmadığını, milletvekili sorumluluğuyla bağdaşmadığını söyledim. Bizler nerede bulanacağımıza, nerede oturup kalkacağımıza dikkat etmemiz gerekiyor. Uluslararası hukuk açısından da sakıncaları olan bir şey. Ben benzer şeyi 3 yıl önce söylediğimde bana söylenmedik laf kalmadı, şimdi 'günaydın' diyorum. Uluslararası hukukta, AİHM kararları ve bir kısım demokratik ülkelerin kararlarında şu net ve açık; Terörü desteklemek değil, telin etmemeyi bile demokratik ilkelerle, Avrupa insan Hakları Sözleşmesi ile bağdaştırmıyor. Bırakın ilişki kurmak, destek vermek ve övmek. Olumsuz bir durumu bile terör açısından doğru bulmuyor. Bununla ilgili bir sürü karar ve içtihat var. Dosyalar daha bize gelmedi. Geldiği zaman benim yapacağım, ilgili karma komisyona havale etmektir. Orada partiler, gruplar buna karar verecek, Genel Kurul safhası buna bağlı. Şahsi kanaatimi söyleyemem. Çünkü o zaman komisyon ve genel kurulun yerine kendimi koymuş olurum.''
 
Anayasa çalışmaları
Partilerin Anayasa çalışmalarından çekilip çekilmeyecekleri yönündeki ifadeleri nasıl değerlendirdiği sorusuna Çiçek, Uzlaşma Komisyonu'nun şu ana kadar zaman zaman sıkıntılı durumlar olmasına rağmen hiçbir siyasi partinin komisyondan çekileceğini ifade etmediğini, tam tersi çekilmeyeceklerini söylediklerini söylediklerini kaydetti.
Çiçek, ''O beyanların çalışmalarımızla doğrudan bağlantısı olmadığını düşünüyorum. Bu komisyon çalışmalarını sürdürecek ve sürdürmelidir, sürdürmek de mecburiyetindedir. Çünkü söz verdik. Siyaset kurumu bir daha bu atmosferi bulamayabilir. Yeni anayasa yapılamazsa herkesin şikayet ettiği bu Anayasa yürürlükte kalmaya devam edecek. 30 yıl bu Anayasa'dan şikayet ettik, 30 yıl da 'Anayasa'yı niye yapamadık' diyeceğiz. Bu fuzuli tartışmayı gündemden çıkarmanın yolu yeni anayasa yapmaktır. Ben kimsenin çekileceğine inanmıyorum'' diye konuştu.
 
Aygün'ün kaçırılması
Çiçek, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın BDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili yargıya müdahale anlamına taşıyan açıklamaları gündeme getirildi, ne diyeceksiniz'' sorusuna, ''Siyasette hepimiz zaman zaman sürçülisan yaparız, maksadı aşan şey yaparız, hele hele metin üzerinde değil de spontane konuşuluyorsa, zaman zaman kavramlar, kelimeler tam yerine oturmayabiliyor. Yargıya talimat mevzuat açısından mümkün olmayan konu'' karşılığını verdi.
CHP'li Hüseyin Aygün'ün kaçırılmasının danışıklı dövüş olduğuna inanıp inanmadığı sorusuna, bu tür tartışmalar girmeyeceğini belirten Çiçek, milletvekilleriyle ilgili sıkıntılı durumlar olduğunda aradığını, meseleye böyle bakmak gerektiğini söyledi.
Çiçek, ''Siyasetçiyle müzakerede BDP sizce müzakere alanında mı hala'' sorusuna, klasik kalıplarla olan biteni değerlendirmenin zor olduğunu ifade ederek, ''Bir özeleştiri de yapmamız lazım. Herkesin yapması lazım, BDP'nin de yapması lazım, ben yapıyorum. Nerede yanlış yaptık, yapıyoruz. Bir ülkede değişik kesimlerin devletinden, devletin politikalarından, bürokrasinin uygulamalarından rahatsızlıkları olabiliyor'' diye konuştu.
İdam konusuyla ilgili soruyu ise Çiçek, şöyle yanıtladı:
''İdam... Böyle kestirme hap cinsinden çözümü yok bu işin. Ben devletimden eğitim, köyümün adının eskisi olmasını istiyorum diyebilirsiniz, denilmelidir. Ama şayet 'bunu yapmazsanız ben bu talebimi götürdüm 3-4 patlayıcıya bağladım, yapmazsanız ben buradan patlatırım, kim gelirse öldürürüm' diyorsanız işin bu kısmı demokrasi ve insanlıkla bağdaşmaz. Türkiye bu tercihi yapmak durumundadır, hak talep edenler de bu tercihi yapmak durumundadır. Antep'te hayatını kaybeden yavrunun hakkı ne olacak? En temel hak, hayat hakkıdır. Terör örgütleri hayat hakkını oradan kaldırıyor. Talebiniz olsun, eksiklikler varsa bunu kaldırmanın yoluna bakalım ama 'talebim olmadığında yakarım, yıkarım patlayıcıyla talep ederim' diyorsa, demokrasi bunu asla kabul etmez. Herkes vicdan muhasebesi yapıp birlikte çözüm aranacaksa yöntemlerin de çözümlerin de demokratik olması lazım. Terör örgütleri üzerinden talep toplumun önüne gelecekse buna kimsenin olumlu bakması düşünülemez.''
ABD'nin Libya Büyükelçisi'nin öldürüldüğünün söylenmesi üzerine Çiçek, ''Hiçbir şekilde kim ve ne adına yapılırsa yapılsın terör olaylarını tasvip etmedik, edemeyiz. Hayat hakkını ortadan kaldıran hiçbir şeyi kabul etmemiz mümkün değil. 'Öldürüldü ama fakat' gibi önüne arkasına mazeret cümleleri konulması, terörün ekmeğine yağ sürmek olur. Türkiye olarak çektiğimiz sıkıntı budur, uluslararası desteği, işbirliğini görmüyoruz. Dün de 11 Eylül'dü. Teröre karşı yüzde 100 muafiyeti olan dünyada bir tek ülke yok. Bu belaya karşı uluslararası işbirliği olmazsa herkes bundan er geç nasibini alacaktır, bu bela gelip onları da vuracaktır. Maalesef terör meselesi bir uluslararası politikanın parçası olarak kullanılıyor'' dedi.