Vergi uzlaşmalarında nihai teklifin önemi

Yrd. Doç .Dr. Yusuf İLERİ - Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Denebilir ki bugün ki uzlaşma müessesinin en zayıf halkası tarhiyat rakamlarında yapılacak indirimi belirli kural ve standartlara bağlamamasıdır. Her komisyona göre değişen indirimler kural yönünde eşitlik ilkesiyle çatıştığı gibi mükellefl erde de kafa karışıklığı yaratmaktadır. Bunun giderilmesi bir yasa sorunudur; Vergi Usul Kanunu’nun yeniden yazıldığı bugünlerde üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Tarhiyat rakamlarında verginin nevi, yılı ve cezanın türü dikkate alınarak komisyonların yapacakları indirimin nesnel kriterlere bağlanması hazine yararına olacaktır. Bu ayrıca hem İdarenin hem de mükellefin önünü görmesini sağlayacaktır. 

Bir tarhiyatla karşılaşan mükellef için en kritik karar, İdare ile uzlaşıp uzlaşmayacağı ile hangi rakamlara uzlaşacağıdır. O kadar ki bu karar yerine göre mükellef açısından hayati derecede önem arz etmektedir. Böylesi önemli bir konuda; mükellefin uzlaşmadan önce, uzlaşma görüşmeleri sırasında halen ikircikli olmasından daha doğal bir şey olamaz. Mükellefin tam bir karara varamadığı bu aşamada yapacağı bir uzlaşma ya da açacağı bir dava, kendisi yönünden bir daha telafisi mümkün olmayan zararlar doğurabilir. İşte kural koyan irade bu bilinçle mükellefe kararını hemen uzlaşma sırasında değil de, bu tarhiyata karşı açılacak davanın son gününe kadar bildirme imkanı sağlamıştır. Elbette bu öyle birden olmamıştır. Vergicilikte uzlaşma müessesi elli yılı aşkındır işlevseldir. Hükmün 45 yıl sonra 31.10.2011 tarihli ve 28101 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğe yerleştirildiği göz önüne alınırsa bunun bir ihtiyaç üzerine ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. 

Tarhiyat Öncesi Yönetmeliği’n 16. maddesinin 8’inci fıkrasında “Uzlaşma talep edildiği halde görüşmeler sonucunda uzlaşılmayan matrah farklarına ilişkin uzlaşma komisyonunun teklif ettiği tutarlar tutanaklarda yer alır” denilmiştir. Maddenin 9’uncu fıkrasında ise “… Vergi dairesince yapılacak tarhiyatın dava açma süresinin son gününün mesai saati bitimine kadar komisyonun teklif ettiği miktarı kabul ettiğini belirten bir dilekçe ile vergi dairesine başvuran mükellefle, başvuru tarihi itibariyle uzlaşma vaki olmuş sayılır ve buna göre işlem tesis edilir” hükmüne yer verilmiştir. 

Yönetmelik, uzlaşma temin edilmemesi halinde uzlaşma görüşmelerinin “egemen” tarafı olan komisyona, teklif ettiği nihai tutarları tutanağa yazmasını kesin bir dille söylemektedir. Yönetmeliğe göre bu şekilde düzenlenen tutanağın bir örneği mükellefe verilecektir. Mükellef ise bu süreçte dersine çalışacak ve en geç dava açma süresinin son günü içerisinde “nihai teklif”i kabul ettiğini bildirirse uzlaşma gerçekleşmiş sayılacaktır. 

Mükellefin herhangi bir irade beyanında bulunmaması bu teklifin reddi ve uzlaşmanın temin edilmemiş sayıldığının kabulü demektir. Burada kritik nokta şudur: Uzlaşma görüşmeleri sırasında bir uzlaşma sağlanmadığı takdirde, nihai teklif edilen tutarlar değil de, vergi inceleme raporunda tarhı öngörülen rakamlar “nihai teklif” hanesine yazılırsa bunun anlamı nedir? Böyle bir tutanağın kanunun ruhuna yönetmeliğin ise lafzına aykırı olduğu açıktır. Kanunun ruhuna aykırıdır; zira bu durumda uzlaşmadan değil, ancak anti uzlaşmada söz edilebilir. Zira, uzlaşma görüşmeleri tek celsedir, ikincisi yoktur; inceleme raporunda öngörülen tutarların nihai teklif yazılması ile mükellefin bu hakkı ilga edilmiş olur. Yönetmeliğin sözü, nihai teklifin yazılmasını takdiri değil, bağlı yetki olarak hükmetmiştir. 

Yönetmeliğin 3’üncü maddesinde uzlaşma tutanaklarına ihtirazi kayıt konacağından söz edilmektedir. Ancak bu tutanaklara pratikte “ihtirazı kayıt” şerhinin konması ne derecede kabul edilmektedir, bunun reel koşulları var mıdır? Bu nedenle nihai teklifin yer almadığı bir tutanağın ihtirazi şerhinin taşıdığı kabul edilmelidir. Bunun için ayrıca ihtirazı kayıt şerhi aranması ciddi hak ihlallerine yol açabilir. İşin özü şu ki, uzlaşma koşullarını zorlaştıran her işlem mükellef yönünden hak; İdare adına ise kamu yararının ihlalidir. Şurası kesin ki, idarenin verdiği son teklif ister o an, ister daha sonra dava açma süresi içerisinde kabul edilsin bu her durumda hazine yararınadır. Zira devlet bir an evvel alacağına kavuşacaktır.