Yargıda üzüm yemek mi, Bağcıyı dövmek mi?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Prof. Dr. Nurettin BİLİCİ / Çankaya Üniversitesi

"Geciken adalet adalet değildir" sözünü bilir ve söyleriz. Türkiye'de 2010 yılı itibariyle fiilen görev yapan hakim-savcı sayısı 11.698'dir. 1990 yılı hakim-savcı sayısına ulaşabilmemiz için 1.740 hakim-savcının daha işe alınması lazım.

Hakim sayımız toplam 7.000 civarında. Yani Türkiye'de 1 milyon kişiye düşen hakim sayısı 90 civarında. Avrupa ortalaması: 200, Almanya: 245, Portekiz: 174, İspanya: 101.  Üstelik Türkiye'de uyuşmazlık sayısı fazla. 100 kişiden 2,3'ü ceza davası açıyor. Bu oran Almanya'da 1, İspanya'da ise 0,5. Bu verileri bir arada değerlendirdiğimiz vakit Alman hakimin üzerinde 1, İspanyol hakimin üzerinde 1.5 ceza davası dosyası yükü varken Türk hakimin üzerinde 5 civarında dosya yükü olduğu ortaya çıkıyor. Sonuç bildiğimiz sonuç: Alman mahkemesinde 6 ayda biten dava bizde 2-3 yılda bitmiyor.

Sorunun personel yetersizliğinden kaynaklandığının bilinmesine rağmen neden yıllardır önlem alınmamıştır? İstenilen kamu kurumlarına haddinden fazla personel alınırken bu neden yargıdan esirgenmiştir? 

Şimdi mevcut Hükümet, Yargıtay ve Danıştay'ın dava dairesi sayısını artırarak sorunu çözeceğini ileri sürmektedir. Hazırlanan kanun tasarısı ile Yargıtay'ın 32 olan daire sayısı 38'e Danıştay'ın 13 olan daire sayısı 15'e yükseltilmektedir. Yargıtay'a 2 hukuk, 4 ceza dairesi, Danıştay'a ise 2 idari daire daha eklenmektedir. Bu yolla Yargıtay'ın üye kadrosu 250'den 387'ye çıkarılmakta, Danıştay'a da 61 yeni üye kadrosu verilmektedir. 

Teşhis doğrudur. Yargıda yapılması gereken hakim-savcı sayısının artırılmasıdır. Ancak yapılmak istenenler kendi  içinde soru işaretlerini de barındırmaktadır:

-Hükümet niçin 8-9 yıl boyunca bu konuda adım atmamıştır?

-Yargıda görevlendirmeler konusunda Hükümetin etkinliğini artıran Anayasa değişikliklerinin hemen arkasından sorunun çözümüne soyunulması bir tesadüf müdür?

-Mevcut Yargıtay Başkanı'nın görev süresi haziran ayında dolmaktadır. Acaba yeni operasyon Hükümetin kamu kurumlarının hepsini ele geçirme hedefinin bir parçası mıdır?

Yargıda personel eksikliğinden kaynaklanan soruna çare bulunması gerekir. Bu konuda Avrupa ortalamalarının yakalanması gerekir. Ancak işe neden alelacele Yargıtay ve Danıştay'dan başlanmaktadır? Yüksek yargıda daire sayısını artırmak yerine, neden daha mantıklı görünen iş yükü fazla dairelerin heyet sayısının artırılması tercih edilmemektedir? Ayrıca idare ve vergi yargısında uygulanan istinaf mahkemeleri (Bölge İdare Mahkemeleri) modeli diğer alanlarda da uygulanarak Yargıtay ve Danıştay'ın yapısını değiştirmeye gerek kalmayabilir.

Olaya yargıya hakim olma anlayışıyla bakılmasının son derece sakıncalı olduğunu düşünüyoruz. Diğer taraftan Hükümetin hakim sayısını artırmak kadar önemli olan bir diğer hususa da eğilmesinin yararlı olacağını düşünüyoruz. Bu da neden Türkiye'de uyuşmazlık sayısı her geçen gün artmaktadır? 100 kişiye düşen uyuşmazlık sayısı bizde İspanya'ya göre 4-5 kat, Almanya'ya göre ise 2.5 kat daha fazladır. Hakim-savcı sayısının artırılması kadar işin bu boyutu üzerinde kafa yormamız da büyük önem taşımaktadır.