Yargıtay, 'kaçma ihtimalini' inandırıcı bulmadı
Yargıtay, 'Ergenekon' çerçevesinde tutuklu Prof. Dr. Haberal'ın hakimlerden tazminat kazandığı davanın gerekçeli kararını yayımladı.
ANKARA - Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, "Ergenekon" soruşturması çerçevesinde tutuklu bulunan Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın açtığı tazminat davasında, tahliye taleplerini reddeden dokuz hakimin bin 500'er TL tazminat ödemesine ilişkin kararın gerekçesini yayımladı. Kararda, hakimlerin görevlerinde bağımsız olmalarının, hukuka aykırı eylemlerinden dolayı sorumlu tutulamayacakları anlamına gelmeyeceğini belirtilerek, Daire'nin hakimler aleyhine verdiği kararın, "ceza davası yönünden mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı ilkelerine aykırılık oluşturmayacağını" kaydedildi.
Gerekçeli kararda, "Dava konusu tutukluluğun devamına ilişkin karar ile davacının yaşam hakkının tehlikeye düşürüldüğü, koruma tedbiri ile öngörülen amaç dışında sonuçlar meydana geldiği, eşitlik ilkesine aykırı davranıldığı ve yeterli gerekçe de gösterilmediği, masumiyet karinesinin göz ardı edildiği, bu durumun, yoruma ihtiyaç göstermeyecek derecede açık ve kesin olan kanun hükmüne aykırı olduğu ve ağır kusur oluşturduğu, davalıların sorumluluklarını gerektirdiği kanaatine varılmıştır" denildi.
"Kaçma veya delillerin karartılması ihtimali inandırıcı değil"
Haberal'ın yaşam hakkının "tehdit altında" olduğuna işaret edilen kararda, şunlar kaydedildi:
"Öngörülemeyen bir yargılama sürecinin sonuçlanmasını beklemesi gerektiği kabul edilemez. Çünkü, yaşam hakkı, en kutsal ve birincil haktır. Davacının yaşam hakkının tehlikeye düşürülmesi, elinden alınması halinde, diğer tüm temel hak ve hürriyetlerin hiçbir değeri kalmayacaktır.
Yine, davacının dosyaya yansıyan öz geçmişi, bilim adamı kimliği, gerek ülke çapında ve gerekse uluslararası düzeyde başarılı çalışmalar yapmış olması, kaçma ve delillerin karartılmasına ilişkin değerlendirmelerde göz önünde bulundurulmak gerekir. İddianamede yer alan iletişimin tespiti kayıtlarından davacının, şüpheli sıfatı ile tüm yaşam ve faaliyetlerinin çok yakından izlendiği anlaşılmaktadır. Bu denli teknik imkanlara rağmen kaçma veya delillerin karartılması ihtimalinden söz edilmesi, inandırıcı bulunmamaktadır.
Yukarıda da vurgulandığı üzere, ceza yargılamasının tutuksuz yapılması asıldır. Koruma tedbiri anlamında tutuklama ise istisnai bir nitelik taşımaktadır. İstisnanın, kural haline dönüştürülmesi masumiyet karinesi ve adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurmaktadır."
Bağımsızlık, 'hesap vermemek' anlamına gelmez
Kanunlarda hakimlerin görevlerinde bağımsız oldukları belirtilmiş hiçbir organ, makam, merci veya kişinin, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremeyeceği, tavsiye veya telkinde bulunamayacağının düzenlendiği kaydedilen gerekçeli kararda, "Hakimlerin görevlerinde bağımsız olmaları, hukuka aykırı eylemlerinden dolayı sorumlu tutulamayacakları anlamına gelmez" denildi.
Haberal'ın avukatları, müvekkillerinin bir yılı aşkın süredir tutuklu bulunduğunu, hayati risk taşıdığını ve tutukluluk süresinin bu nedenle hastanede geçtiğinin mahkeme tarafından karar altına alınmasına karşılık, tahliye taleplerinin geri çevrildiğini belirterek, tahliye taleplerini reddeden dokuz hakim hakkında tazminat davası açmıştı.
Hakimlerin birinci sınıf hakim olması nedeniyle ilk derece mahkemesi sıfatıyla davayı görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, hakimlerin her birini bin 500 lira manevi tazminat ödemeye mahkum etmişti.