Yargıtay Başkanı'ndan yargı bağımsızlığı vurgusu
2013-2014 Adli Yılı, düzenlenen törenle başladı.
ANKARA – Yargıtay Başkanı Ali Alkan yargı bağımsızılığına dikkat çekerek, "Yargılama faaliyetinin hukuk devleti gereklerine uygun biçimde gerçekleştirilmesini sağlayan, ulusal ve uluslararası alanda örnek, güvenilir ve saygın bir yargı sistemine ihtiyacımız vardır" dedi.
2013-2014 Adli Yılı açılış töreninde konuşan Yargıtay Başkanı Ali Alkan, düşüncenin başkalarına kabul ettirilmesi için seçilen yöntemler arasında insanlık tarihinin gördüğü en kötü ve en kabul edilemez yönteminin terör olduğunu belirterek, çözüm sürecine destek verdi. Alkan, "Ülkemizde yıllarca süren terör, ekonomik, siyasal ve sosyal açıdan çok büyük zararlar vermiştir. Terörü sona erdirme yönünde atılan adımların ve gösterilen çabaların amacına ulaşmasını temenni ediyoruz. Lakin, terör örgütünün alışkanlıklarını bırakmasının ve terör örgütüne karşı hassasiyetleri oldukça gelişmiş olan toplumun sürece inanmasının hayli zor olacağı gözden uzak tutulmamalıdır" dedi. Terörün sonlandırılmasında yargıyada önemli görevler düştüğünü ifade eden Alkan, huhukçuların, mevcut normlara göre uygulama yapmak zorunda olduğunu, kendisinden var olan normu uygulamamasının bekle beklenemeyeceğini vurguladı. Alkan, hukuk devletinde yapılan her işlemin ve eylemin hukuksal dayanağının oluşturulması gerektiğinin önemine dikkat çekti.
Şiddetin geldiği nokta kaygı verici
Konuşmasında aile içi şiddete de dikkat çeken Alkan, son yıllarda aile içi şiddeti önlemek için yasal düzenlemeler yapıldığını anımsattı. Şiddetin, aileden spora, trafikten hastanelere kadar neredeyse tüm toplumda önemli bir sorun haline geldiğini vurgulayan Alkan, şiddetin geldiği noktanın kaygı verici olduğunun altını çizde. Şiddetin yerini hoşgörü ve anlayışın alabilmesi için çok yönlü bir yaklaşım geliştirilmesi, şiddet uygulayana karşı hiçbir şekilde tolerans gösterilmemesi, şiddeti doğuran nedenler bilimsel yöntemlerle araştırılarak buna göre çözümler geliştirilmesi gerektiğini anlatan Alkan, "Kişilerin haklarını şiddet yoluyla aramaları anlayışla karşılanabilecek bir durum değildir" dedi. Şiddetin olmadığı ve ilişkilerin karşılıklı anlayışa dayandığı bir yapının oluşmasının öncelikli şartının, demokratik toplum düzeninin sağlam biçimde oluşturulmasından geçtiğinin altını çizen Alkan, şiddetin önlenmesi için tüm kurumlara önemli görevler düşdüğünü belirtti.
Yargı bağımsızlığı vurgusu
Yargının üzerine düşen tüm görevlerini layıkıyla yerine getirebilmesi, sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlayacak uygun ortamın oluşturulmasına bağlı olduğunu ifade eden Yargıtay Başkanı, "Yargının görevini yerine getirebilmesi, en başta devlet yapısı içerisindeki tarihsel pozisyonunu görmeye ve yönetenleri hukukla denetleme, yönetilenleri koruma, kamu düzenini sağlama işlevlerini tanımaya bağlıdır. Bu görme ve tanıma bizi hukuk devletine ve ilişkilerini hukukla tanzim eden güvenli topluma taşır. Hukuk devleti, her eylemi ve işlemi hukuka uygunluk içerisinde kalan, insan haklarına bağlı, insan hak ve özgürlüklerini koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, kendini ve tüm organlarını anayasa ve hukukun evrensel kuralları ile bağlı sayıp denetime açık olan devlettir" diye konuştu. Hukuk devletinin ilk koşulunun, kişilere temel hak ve özgürlüklerin tanınmasından geçtiğini ifade eden Alkan, sözlerine şöyle devam etti:
"Herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahiptir. Hak ve özgürlüklerin devletçe tanınması, onların uygulanması yönünden önemlidir. Devlet, hak ve özgürlüklerin bir toplumsal düzen içerisinde ne şekilde kullanılabileceğini, meşru müdahale sınırlarının neler olacağını, tarihsel tecrübeyi ve çağdaş normları da dikkate alarak belirler ve açıklar. Devlet, bunu yaparken kendi iktidarının da sınırlarını, hak ve özgürlüklerin hayata geçirileceği bir kamu düzeninin kodlarını, özgürlük ve güvenliğin dengede duracağı yeri de işaret etmiş olur. Hukuk devletinde yargının, bu sınırları, kodları ve yerleri hukuk normları ile koruyan, hak ve özgürlükler ile kamu düzeni ve güvenliğinin dengesini sağlayan merci olarak karşımıza çıkması nedeniyle, bağımsızlığının ayrı bir önemi bulunmaktadır."
Yargı, tam bir bağımsızlığa sahip değilse, etkin denetimden söz edilemez
Gerçekten, yürütme ve yasama işlemlerinin hukuka uygunluğunu denetleyecek olan yargının, diğer organlar karşısında tam bir bağımsızlığa sahip değilse, etkin bir yargı denetiminden söz edilemeyeceğini vurgulayan Alkan, yargı bağımsızlığının olması gereken düzeyin altında kaldığı sürece hukuk devletinin tam olarak gerçekleşmeyeceğini ifade etti. Hukuk devletinin olmazsa olmazlarından birisinin de yargının tarafsızlığı olduğunu vurgulayan Yargıtay Başkanı, "Hukuk devleti, devlet erklerinin keyfilik yerine hukukla bağlılığını, hukuk kuralları çerçevesinde bağımsız bir erk tarafından denetlenmesini, dolayısıyla kuvvetler ayrılığı prensibinin benimsenmesini, denetim yapacak erkin denetim yapacağı mekanizmalara karşı yeterli ve olması gereken düzeyde bağımsızlığını ve tarafsızlığını da gerektirir. Hukuk devletinin koşullarının sağlanmış olması, yargının iyi işlemesi için bir gereklilik olmakla birlikte, yargı erkinin hukuk devleti içerisindeki fonksiyonlarını tam olarak yerine getirebilmesi için mesleki liyakatin de en üst dü-zeye yükseltilmesi büyük önem taşımaktadır" dedi.
Hakim herhangi bir kesimden kaynalşanan baskıdan, müdahaleden azade kılınmalı
Yargılama faaliyetinin hukuk devleti gereklerine uygun biçimde gerçekleştirilmesini sağlayan, ulusal ve uluslararası alanda örnek, güvenilir ve saygın bir yargı sistemine ihtiyaç bulunduğunu anlatan Alkan, yargıya karşı var olan saygı ve güven düzeyinin artırılması gerektiğini vurguladı. Yargı sisteminin eleştirilere kapalı olmadığını belirten Alkan, objektiflikten uzak, tamamen subjektif değerlendirmelerle yapılan hakaret ve aşağılamaya varan ifadelerin de kabulünün mümkün olmadığını ifade etti.
Yargının bağımsızlık ve tarafsızlığının hâkimin herhangi bir kesim veya sebepten kaynaklanan doğrudan ya da dolaylı sınırlamadan, uygun olmayan etkiden, teşvikten, baskıdan, tehditten ya da müdahaleden azade kılınması gerektiğini söyleyen Yargıtay Başkanı, "Hâkimin vicdani rahatlıkla karar verebilmesi için gerekli ortamın oluşturulması da hukuk devletinin bir gereğidir. Hukuk devletinde yürütme ve yasama gücünü elinde bulunduranların yargıyı talep eden durumuna düşürmemeleri gerekir. Yargının onurlu duruşu, saygınlığına uygun olmayan durumu kabul etmesi biçiminde de algılanmamalıdır" ifadelerini kullandı. Yargı mensuplarının bilgi ve birikim düzeyinin arttırılmasının ve yenilenmesinin liyakatin yükseltilmesi için bir gereklilik olduğunu belirten Alkan, yeterli ve iyi eğitim görmüş, yasaları ve hukuku iyi bilen, sağlıklı yorum yapan ve isabetli sonuca ulaşan hukukçuların yargıda görev almalarıyla adalete güvenin daha da artacağını vurguladı.
Anayasalar, anlık olaylara verilen tepkisel yaklaşımlarla yapılmamalı
Yargıtay Hukuk Dairelerinde daha önceki yıllarda 240 bine kadar ulaşan derdest dosya sayısının, temyize gelen dava sayısının her yıl artmasına karşılık 1 Temmuz 2013 tarihi itibariyle 150 bine gerilediğini ifade eden Alkan, "Son iki yıla kadar yılda ortalama 550 bin karar verilirken, 2012 yılında bu rakam 930 bine ulaşmıştır" dedi. Tüketici sorunlarının hakem heyetlerince yargıya yansımadan sonuçlandırma oranlarına dikkat çeken Yargıtay Başkanı, yeni anayasa çalışmalarına dikkat çekti. Alkan, "Hak ve özgürlüklerin sadece bağımsız yargı yoluyla değil, öncelikle en üst norm olan anayasal düzeyde güvenceye bağlanması gerekmektedir. Bu bağlamda şunu önemle ifade etmek isterim ki; Türkiye'nin bir anayasa değişikliğine değil, toplumsal uzlaşmaya dayanan hak ve özgürlükleri esas alan yeni bir anayasaya ihtiyacı bulunmaktadır" dedi. Yeni bir anayasa yapma konusunda topluma karşı yükümlü olan Meclisteki tüm siyasi partilerin, hangi gerekçe ile olursa olsun belli konularda anlaşıp sadece bu değişiklikleri gerçekleştirmelerinin, yeni anayasa yapma konusundaki topluma karşı olan yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağını vurgulayan Yargıtay Başkanı Ali Alkan, anayasaların, anlık olaylara verilen tepkisel yaklaşımlarla değil evrensel normlar doğrultusunda hazırlanması, sadece temel ilkeleri içeren kısa bir metinden oluşması ve ayrıntılı düzenlemeler içermemesi gerektiğini belirtti. Alkan, bunlar yapılmazsa devletin dünyadaki hızlı değişime paralel olarak kendisini değiştirmesi ve yenilemesinin güçleşeceğini söyledi.
Söylem uyarısı
Mahkemelerin Anayasa ve kanunlardan aldıkları yetkiye dayalı olarak "Türk Milleti" adına görev yaptığını ve kararlarını mevzuata uygun olarak verdiğini anımsatan Alkan, sözlerine şöyle devam etti:
"Zaman zaman bazı kişi ve kurumlarca yargısal faaliyetleri ilgilendiren konularda gereksiz sözler söylenmekte, eylemlerde bulunulmaktadır. Dosyadaki deliller bilinmeden, tek yanlı bilgilendirmeye dayanarak yapılan açıklamalar herkes için gerekli olan yargıya güveni zedelemektedir. Yargısal faaliyetleri etkilemeye yönelik davranışların asıl sonucu, hâkim ve savcıların bunlardan etkilenerek karar vermeleri değil, verilen kararın kamuoyunda itibarsızlaştırılmaya çalışılması ve bu yolla yargıya, dolaylı olarak da devlete olan güvenin yitirilmesidir. Bu nedenle, belirtilen faaliyetlere yönelik söylemlerimizin, dokunulmaz, eleştirilmez bir hâkim sınıfı oluşturmaya değil, yargı kararlarına ve dolayısıyla da devlete olan güvenin korunmasına yönelik olduğunun da bilinmesi gerekir."