Yargıtay Üyesi Ertosun'un bireysel başvurusuna ret
Anayasa Mahkemesi, bir köşe yazısında kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla açtığı tazminat davası reddedilen Yargıtay Üyesi Ertosun'un bireysel başvurusunu yerinde bulmadı
Anayasa Mahkemesi, köşe yazısında kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu iddia ettiği gazeteci-yazar Mehmet Altan hakkında açtığı tazminat davası reddedilen Yargıtay Üyesi Ali Suat Ertosun'un bireysel başvurusunu "Açıkça dayanaktan yoksun olması" nedeniyle kabul edilemez buldu.
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, gazeteci yazar Mehmet Altan'ın 2009'da bir gazetede yayımlanan köşe yazısında, Özdemir Sabancı'nın silahlı sadırı sonucu öldürülmesinden sonra gerçekleşen olaylardan bahsedilerek, dönemin Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü'nün Cumhurbaşkanı tarafından Devlet Hizmet Madalyasıyla ödüllendirilen Ertosun olduğu bilgisine yer verildi.
Ertosun, yazıda kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla haberi kaleme alan Altan aleyhine manevi tazminat davası açtı.
Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi, yazıda Ali Suat Ertosun'un, Sabancı suikastinden sonra cezaevlerinde gerçekleşen ve ölümle sonuçlanan olaylarda görevini kötüye kullandığına ve ihmal ettiğine dair herhangi bir ifade bulunmadığı, kişilik haklarına saldırı teşkil etmeyen eleştirel ifadelere yer verildiği gerekçesiyle davayı reddetti.
Temyiz edilen dosyayı görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi yerel mahkeme kararını onadı. Onama kararına yapılan karar düzeltme başvurusu da reddedildi.
Bunun üzerine Ertosun, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Yüksek Mahkeme, "Açıkça dayanaktan yoksun olması" nedeniyle başvuruyu kabul edilemez buldu.
Kararda, yazıdaki iddialar nedeniyle Ertosun'un kişisel itibarının korunması hakkına müdahale edildiği belirtilerek, kişisel itibarın korunmasını isteme hakkı ile basın özgürlüğü arasında bir denge kurulması gerektiği anlatıldı.
Basın özgürlüğünün ifade özgürlüğünü kullanma biçimlerinden olduğunun altı çizilen kararda, ifade özgürlüğünün de demokratik toplumun temelini oluşturduğu vurgulandı.
Kararda, "Özgür bir siyasal sistemde, devletin eylem ve işlemlerinin, adli ve idari yetkilerinin olduğu kadar, basının ve aynı zamanda kamuoyunun da denetimi altında bulunması gerekmektedir" ifadesine yer verildi.
Ali Suat Ertosun'un olayların geçtiği zaman diliminde ve halen Türkiye kamuoyunda oldukça tanınan bir yüksek bürokrat olduğu ve itiraz götürmeyen tanınmışlık derecesi dikkate alındığında onun az bilinen bir kişi iddia edilemeyeceği belirtilen kararda, eleştirilere diğer kişilere göre daha fazla katlanması gerektiği bildirildi.
Kararda, şunlar kaydedildi:
"Söz konusu makalede kullanılan üslup başvurucuyu incitmiş olsa bile ilk derece mahkemesi, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü ile bu özgürlüklerin başkalarının kişilik hakları karşısındaki sınırlarına vurgu yapmıştır. Başvuruya konu ifadelerin hukuka uygunluk sınırları içerisinde kaldığı kabul edilmelidir. Bu şartlarda, bu değerlendirmelerin tamamı ve yargı mercilerinin farklı çıkarları dengelerken sahip oldukları takdir payları da dikkate alındığında Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrasında yer alan pozitif yükümlülüklere uyulduğu, derece mahkemelerince tarafların haklarının değerlendirilmesinde açık bir dengesizlik saptanmadığı ve bu kapsamda bir ihlalin olmadığı açıktır. Başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin 'açıkça dayanaktan yoksun olması' nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir."