Yatırım karararlarında hataların psikolojik nedenleri

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ahmet ARSLAN / MBA, CPA

Serbest piyasada oluşan fiyatların varlıkların değerini en iyi şekilde yansıttığı düşüncesi ekonomik aktörlerin rasyonel hareket ettiği varsayımına dayanmaktadır. Bu varsayımın ihlal edildiği durumlarda fiyatlara odaklanarak karar veren yatırımcıların yatırımdan istenen kazancı elde edememesi hatta büyük kayıplara maruz kalması söz konusudur. Yatırımcıların genellikle rasyonel kararlar vermediği gerçeği "davranışsal finans" (bahevioral finance) olarak adlandırılan düşünce ekolü tarafından ileri sürülmüştür.

Bu tespit Amerikalı davranış bilimcileri özellikle Daniel Kahneman ve Amos Tversky tarafından yapılan araştırmalar ve çalışmalara sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu araştırma ve çalışmalar Kahneman'a ekonomi dalında Nobel ödülü kazandırmıştır.

Davranış bilimciler ekonomik modellerin varsaydığı gibi ekonomik aktörlerin rasyonel davranmadığını, piyasa fiyatlarının mükemmel olmadığını ve piyasada "aşırı tepki"lerin "istisna"dan ziyade "normal" hale geldiğine inanmışlardır.

Bu düşünce okuluna göre, rasyonel olmayan piyasa davranışlarına yol açan temel dört faktör bulunmaktadır. Bunlar; aşırı güven ve iyimserlik, eğilimli kanaat, sürü psikolojisi ve riskten kaçınmadır. 1. Aşırı güven ve iyimserlik

Araştırmalar çoğu yatırımcının kendi yeteneklerine aşırı güvendiğini, şansın rolünü inkâr etme eğiliminde olduğunu ve gelecek hakkında aşırı iyimserlik taşıdığını göstermiştir. Bununla birlikte bireylerin gelecekteki borsa hareketleri hakkındaki iyimserliklerinin fiilen oluşan uzun dönem borsa getirilerden çok daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır.

ABD'de yapılan ve öğrencileri kapsayan bir deneyde deneklerin yaklaşık yüzde 90'ı sınıflarındaki diğerlerinden daha iyi araba kullandıklarını ifade etmiş, kendi gelecekleri hakkındaki olumlu beklentilerinin okul arkadaşlarınkinden çok daha iyi olduklarını ifade belirtmişlerdir.

İnsanların güzel sonuçları kendi yeteneklerinin bir sonucu, kötü sonuçları (başarısızlıkları) olağandışı dış faktörlerin bir sonucu olarak görmek ve ifade etmek eğiliminde oldukları bilinen bir gerçektir.

Aynı şekilde, Kahneman yatırımcıların kendi bilgilerine gereğinden daha fazla önem verdiklerini, riske gereğinden daha az önem verdiklerini ve olayları kontrol etmedeki kabiliyetlerini abarttıklarını fakat rekabetçi bir ortamda kendi yeteneklerinin benzer yeteneklere sahip diğerlerininkilerle yarıştıkları gerçeğini unuttuklarını ileri sürmüştür. Bu nedenle, çoğu yatırımcı "piyasayı yeneceği"ne inandığı için gereğinden fazla spekülatif yatırımlara girmekte ve oldukça sık alım satım yapmaktadır. Karda olduklarında daha büyük tutarlarda yatırımlara girerler. 

2. Eğilimli kanaat

Bireyler karar vermeden önce genellikle benzetmeler ve genellemeler yapma eğilimlerine girerler. Örneğin rastgele oluşan fiyat hareketlerinde trendlerin oluştuğunu düşünürler.

Trend konusunda yaygın bir algılama çok iyi fiyat yükselişlerinin daha da devam edeceği çok kötü fiyat hareketlerinin daha da kötüleşeceğidir. Hâlbuki borsada genel olarak aşağı hareket eninde sonunda yukarıya döner. Bu istatistikteki "ortalama değer"in bir gereği ve sonucudur.

Bir şey zihinlerinde yer ettiği zaman bireyler genellikle onun etrafında karar vermeye çalışırlar. Örneğin pazarlıkta bir rakam telafuz edildiği zaman fiyat genellikle onun etrafında oluşur ki bu bazen büyük bir yatırım hatasına yol açabilir. Aynı şekilde birçok yatırımcı sıcak hisseleri takip etmeye ve son trendlere göre yatırım kararı vermektedir.

Pişmanlığın etkisiyle, dökülen sütün ardından ağlamak gibi, bireyler kaçırdıkları kazanç fırsatlarını telafi etmek için bazı senetlerde sık sık alım satım yaparlar. Ayrıca, pişmanlıktan kaçınmak isteyen, yani yanlış kararları sonucunda zarar ettiğini kabul etmek istemeyen yatırımcı uzunca bir süre zarardaki varlıklarda kalmaya devam edebilir.

Bütün bu hallerde bulanık zihin rasyonel olmayan kararlara yol açmaktadır. Hâlbuki taze zihin daha büyük resmi görmeye ve detayları yakalamaya olanak tanıdığı için daha isabetli kararlara yol açar. 

3. Sürü psikolojisi

Araştırmalar daha fazla bilgi paylaşımı olduğu ve farklı bakış açıları ortaya çıktığı için genellikle grupların bireylerden daha iyi karar verdiklerini göstermiştir. Bununla birlikte, "grup düşüncesi" bazen doğru fikrin ortaya çıkmasını engelleyebilir ve yanlış bir fikrin diğer grup üyelerince benimsenmesine yol açabilir. 

Bu konuda yapılan bir araştırmada meydanda hiçbir şey yokken gökyüzüne bakan bir kişinin kimse tarafından fark edilmediği, 2-3 kişinin bu hareketinin 5-10 kişi tarafından, 5 ve daha fazla kişininkinin ise çok daha fazla katta kişiler tarafından tekrarlandığı gözlenmiştir.

Aynı şekilde, piyasada başlangıçta bir hissede oluşan fiyat artışı daha fazla yatırımcının o hissede satın alıma yönelmesine böylece fiyatın daha da artıp daha da fazla yatırımcının o hisseye hücum etmesine yol açmaktadır. Hissenin ait olduğu şirketin performansıyla ilgili olmayan bu fiyat hareketinin bir sonu olacağı ve büyük kayıpların yaşanacağı unutulmaktadır. 

"Bu kadar insanın bir bildiği vardır" düşüncesinden hareket eden bütün yatırımcıların tamamının sıfır toplamlı bir oyunda kazanması mümkün değildir.

"Sürüden kopmama" felsefesine bir örnek de kurumsal yatırımcılar için verilebilir. Kurumsal fon yöneticileri hem katılımcılara hem de patronlarına karşı sorumlu olduklarından diğer fonların stratejilerini izlemeleri ve aynı hisse senetlerine yönelmeleri oldukça yaygın bir durumdur. Çünkü böyle bir tercihte bulunan fon yöneticilerinin, kararları zararla sonuçlandığında diğer fonların da aynı stratejileri izlediklerini, zararın dış faktörlerin bir sonucu olduğunu "gerekçe" olarak patronlarına ve fon yatırımcılarına belirterek pozisyonlarını korumaları mümkündür. Hâlbuki diğerlerinden farklı bir yatırım stratejisi izlemiş ve bu stratejileri zararla sonuçlanmışsa bu onların "beceriksizlikleri" olarak görülecek ve pozisyonlarını kaybedebileceklerdir. Yani kurumsal yöneticilerin kendileri dahi riskten kaçınmaya eğilimlidir! Son olarak, diğer fonlardan farklı bir strateji izleyip de stratejisi karla sonuçlanan bir fon yöneticisi patrondan övgü veya biraz ücret artışı alabilir. Hatta bu sonucun kendi yeteneği dışında konjönktürün bir sonucu olduğu bile kendisine söylenebilir.

4. Riskten kaçınma (Kaybetme korkusu)

Finans piyasalarında karlı varlıkların hemen satılıp zararda olan varlıklarda beklemede olmak tipik bir durumdur ve aslında riskten kaçınmanın da bir sonucudur. Riskten kaçınma yatırımcılarda atalete (hareketsizliğe) ve statükoya yol açar. Hâlbuki zararda olan senetlerin elden çıkarılması sonucunda buradan sağlanacak fonun daha karlı varlıklarda kullanılması ve verginin varlığında zararların karlardan mahsup edilmesine imkan sağlayabileceği gerçeği ihmal edilir.

Yapılan bir araştırmada bireyler için 1 birimlik kaybın 1 birimlik kazançtan 2.5 kat daha fazla acı verici olduğu tespit edilmiştir.

Riskten kaçınma aynı zamanda riskin nasıl ifade edildiği ile de ilgilidir ve bu ifade ediliş biçimi kararları önemli ölçüde etkiler. Örneğin yapılan bir araştırmada deneklere;

1. Kesin olarak 750 doların kaybı,

2. %75 ihtimal ile 1000 doların kaybı ve %25 ihtimal ile hiçbir kayıp,

alternatifleri verilmiştir.

Her iki durumda da beklenen kaybın değeri 750 dolar [(1000 x 0,75)+(0 x 0,25)] olmasına karşın davranış bilimcileri deneklerin % 90'ının ikinci alternatifi seçtiğini tespit etmiştir. Çünkü ikinci alternatif ihtimal içerdiği için insanlar riski ihmal etme eğilimine girmektedirler. İşte ihtimalin olduğu durumlarda bireyler "aşırı iyimserlik"in etkisiyle şansın kendilerine yardım edeceğine inanırlar. 

Sonuç

ABD'de davranışsal finans alanında yapılan yukarıda belirtilen araştırma ve tespitlerin ülkemiz için de geçerli olması gayet tabidir. İMKB'de her hafta belli bazı hisselerde oluşan sert fiyat hareketlerinin aslında bu durumun tipik bir göstergesi olduğu düşünülmektedir.

Yukarıda belirtilen psikolojik faktörler sistematik ve öngörülebilir olmasına karşın birçok yatırımcının yatırım kararlarını şekillendirebilmektedir. Bu konuda yatırımcıya rasyonel olmayan kararlardan kaçınmasına yardım edebilecek düşünce tarzı her bir yatırımın performansı yerine sürekli olarak toplam servet değerinde meydana gelen değişmeyi gözlemlemesi, kendi yeteneklerinin bir sınırı olduğunu ve sıfır toplamlı rekabetçi bir ortamda yatırım yaptığını unutmaması olabilir. Doğru olmayabilen günlük fiyatlar yerine hissenin ait olduğu şirketin performansına odaklanmak da sürü psikolojisinden kurtulmaya yardım edebilir.

Yararlanılan Kaynaklar

1- A Random Walk Down Wall Street, Burton G. Malkiel, Norton & Company, 2007

2- Economics, Making Sense of Modern Economy, Simon COX, The Economist, Second Edition, 2006