Yeni transfer fiyatlandırması mevzuatına göre ekonomik analiz
Özgür TOROS / Deloitte Vergi Hizmetleri kıdemli müdürü
2008 yılı kurumlar vergisi beyannamelerinin verilme tarihine yaklaştığımız bu günlerde, bu tarihle eşzamanlı olarak 2008 yılı için transfer fiyatlandırması belgelendirme raporlarının hazırlanma tarihine de yaklaşmış bulunuyoruz. Transfer fiyatlandırması kavramı 2007 yılı öncesinde de, aslında "örtülü kazanç" müessesesi (eski Kurumlar Vergisi Kanunu madde 17) içinde zaten genel olarak yer almaktaydı. 2007 yılı ve sonrasında ilgili uygulamadaki yenilik ise, 5520 sayılı yeni Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş bulunan 13. maddesi ve özellikle 18 Kasım 2007 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmış 1 seri No.'lu Transfer Fiyatlandırması Genel Tebliği sonrasında örtülü kazanç aktarımı yapılıp yapılmadığı hususunun, gelişmiş pek çok ülkede uluslararası bazda uygulanmakta olan transfer fiyatlandırması ilke, kavram ve yöntemlerinin kullanılarak incelenmesi gerektiğine dair zorunluluğunun getirilmesi olmuştur. Bu yazımızda bir transfer fiyatlandırması belgelendirme raporunun olmazsa olmazı olan "ekonomik analiz" kısmıyla ilgili bazı gözlemlerimizi paylaşacağız.
Ekonomik analiz nedir?
Şimdi, en baştan başlayarak "transfer fiyatlandırması mevzuatı neyi hedeflemektedir?" sorusunu kendimize soralım. En yalın haliyle, transfer fiyatlandırması mevzuatı ile Mali İdare grup şirketleri arasındaki ilişkili bir işlemde uygulanan fiyatın aralarında "herhangi bir ilişki olmayan kişilerin tamamen işlemin gerçekleştiği andaki koşullar altında oluşturduğu piyasa ya da pazar fiyatı" ile eşdeğer olmasını zorunlu kılmakta ve ilişkili ticarette uygulanan fiyatın bu şekilde "emsallere uygun" olduğunun ispatının mükellefler tarafından yıllık transfer fiyatlandırması belgelendirme raporu aracılığıyla yapılmasını istemektedir. Mali İdare'nin esas itibariyle amacı grup içi ticaretteki fiyatlarda herhangi bir ayarlama sonucunda vergi matrahı kaybına yol açılmasını engellemektir. Burada uygulanan mantık basittir: Eğer grup içi ticarette uygulanan fiyat emsallere uygun, yani kabaca piyasa fiyatları ile eşdeğer ise, ticaretin sonuçları ne olursa olsun bir vergi planlaması yapıldığı iddiasına yol açamaz. Yeni getirilen transfer fiyatlandırması kuralları ile grup içi ticarette uygulanan fiyatların emsallere uygun olduğunun ispatının yükümlülüğü de, dünyadaki diğer transfer fiyatlandırması mevzuatlarında olduğu gibi, ilk olarak mükellefin omzundadır. Bu da yıllık olarak hazırlanacak transfer fiyatlandırması belgelendirme raporuyla yerine getirilecektir.
Bir transfer fiyatlandırması belgelendirme çalışmasının/raporunun can damarı ekonomik analizdir. Ekonomik analiz, inceleme altındaki her ilişkili işlem için özet olarak şu adımların izlenmesi demektir:
- İncelenen ilişkili işlemin mahiyetine en uygun yöntemin seçimi,
- Seçilen yöntemin uygulanması için piyasa fiyatı referansı (emsal) teşkil edecek işlemlerin tespit edilmesi,
- Eğer mümkünse, incelenen ilişkili işlem ile emsal işlemler arasındaki karşılaştırılabilirliği arttırıcı düzeltmelerin yapılması,
- İncelenen ilişkili işlemin mali sonuçları ile emsal işlemlerin mali sonuçlarının karşılaştırılması.
Ekonomik analizin önemi
1 Ocak 2007 tarihinden itibaren yürürlükte olan transfer fiyatlandırması mevzuatına göre grup içi ticarette kullanılan fiyatların emsallere uygun olduğunun savunulmasının mükelleflerce yukarıda değinilen asgari standartlara uygun şekilde ve yöntemli, iktisadi, istatistiksel ve somut belgelere dayalı olarak yapılması gerekmektedir. Soyut ve ispatı mümkün olmayan argümanlara dayalı savunmalar, örneğin, "maliyet artı % x politikası makuldür, çünkü Y ülkesi vergi uzmanlarınca belirlenmiştir" ya da "ilişkili işlemlerimizde uygulanan fiyatlar sıkı pazarlık sonucu ve piyasa fiyatları kullanılarak oluşturulmaktadır" şeklindeki sübjektif söylemler Mali İdare tarafından eleştiri konusu olabilecektir. Bu bağlamda, birçok ülkenin Mali İdarelerinin eksik ekonomik analizlere dair yaptıkları eleştirilere rastlanabilmektedir.
Ekonomik analizsiz bir transfer fiyatlandırması çalışması yapmak, direksiyonu olmayan bir otomobil üretmeye benzemektedir; böyle bir çalışmanın ilişkili işlemlerde kullanılan transfer fiyatlandırması politikasını savunması mümkün değildir. Dolayısıyla, ekonomik analiz ihtiva etmeyen transfer fiyatlandırması belgelendirme çalışmaları temel amacına ulaşamadığı için kaynak israfından başka bir şey değildir.
Analizde ilişkili ve ilişkisiz işlemler ayrımının önemi
Öncelikle, bir yanlış anlaşılmayı düzeltmeye çalışalım. Transfer fiyatlandırmasının amacı endüstri bazında kârlılık dikte etmek değildir. Birçok mükellef transfer fiyatlandırmasını maalesef "X endüstrisindeki her firma %y faaliyet kâr oranı ile çalışmalı" şeklinde algılamaktadır. Ancak totaliter rejimlerde rastlayabileceğimiz bu şekilde bir dikte serbest pazar ekonomisi şartlarına uymamaktadır ve transfer fiyatlandırması mevzuatının hedefi de değildir.
Transfer fiyatlandırmasında temel prensip, kontrol altındaki (yani ilişkili) işlemlere dair mali sonuçların kontrol dışı (yani ilişkisiz) işlemlere ait mali sonuçlarla kıyaslanmasıdır. Bu nedenle gerek brüt (maliyet artı yöntemi ve yeniden satış fiyatı yöntemi) gerekse net (kâr bölüşüm yöntemi ve işleme dayalı net kâr marjı yöntemi) kâr bazlı transfer fiyatlandırması yöntemlerinin uygulanmasında, sadece ve sadece ilişkili işlemlere dair kâr marjları analiz altına alınmalıdır. Şirket kâr marjlarının topyekün karşılaştırılması durumunda ilişkisiz işlemlerin etkileri ilişkili işlemlerin mali sonuçlarını saptıracak ve yapılan analizin güvenilirliğini şüphe altına itecektir. Bu konuyu pekiştirmek için bir örnek verelim. Türkiye'de yerleşik Dağıt AŞ yurtdışındaki ilişkili şirketinden aldığı ürünlerin iç pazarda dağıtımını yapmakta ve ayrıca iç pazarda ilişkisiz şirketlere ticaret danışmanlığı hizmetleri vermektedir. Dağıt AŞ'nin işlemlerine dair ayrıştırılmış özet gelir tablosu aşağıdaki gibidir:
Dağıt AŞ özet gelir tablosu
İlişkili işlemler İlişkisiz işlemler Toplam
a Satışlar 200 100 300
b Satışların maliyeti 180 50 230
c Faaliyet giderleri 30 25 55
d = a - b - c Faaliyet kârı -10 25 15
e = d/a Faaliyet kâr marjı -%5 %25 %5
Aynı pazarda sadece ilişkisiz kişilerden aldığı benzer ürünleri yine iç pazarda dağıtan Alsat AŞ ise %5 faaliyet kâr marjı ile çalışmaktadır. Dağıt AŞ, faaliyetinin ağırlıklı olarak dağıtım işlevi ile ilgili olmasından dolayı piyasada bir distribütör olarak bilinmektedir. Yukarıdaki örnekte, Dağıt AŞ ve Alsat AŞ firmalarının genel gelir tabloları karşılaştırıldığında ikisinin de aynı faaliyet kâr marjı (yani, %5) ile çalıştıkları gözlemlenmektedir. Ancak bu karşılaştırma sonucunda "Dağıt AŞ'nin ilişkili alım fiyatları emsallere uygundur" hükmüne varılması işleme dayalı net kâr marjı yönteminin doğru bir uygulaması olarak kabul edilmeyecektir. Çünkü, ilişkili işlemlere dair faaliyet kâr marjı -%5, dağıtım işlevine emsal (Alsat AŞ) faaliyet kâr marjı olan %5'in altındadır ve bu durumda Mali İdare tarafından işleme dayalı net kâr marjı yönteminin işleyişine göre Dağıt AŞ'nin ilişkili alım fiyatlarının emsallerinden yüksek olduğuna (ve vergi matrahı kaybı olduğuna) kanaat getirilecektir. Bu basit örnekte Alsat AŞ'nin ilişkili işlemleri yoktur ancak pratikte Alsat AŞ'nin ilişkili işlemlerinin de olması yukarıda örneklendirilen yanlış anlamayı daha da ileri bir boyuta getirecek ve Alsat AŞ'nin genel gelir tablosu sonuçlarının incelenen işleme emsal teşkil etmesini dahi şüpheye düşürecektir. Bu nedenle, inceleme altında olan bir şirketin genel gelir tablosu sonuçlarını rakiplerinin genel gelir tablosu sonuçları ile karşılaştırmak transfer fiyatlandırması açısından son derece sağlıksız ve sakıncalı olacak ve hiç bir şekilde işleme dayalı net kâr marjı yönteminin sağlıklı bir uygulaması olarak kabul edilmeyecektir.
Doğru piyasa fiyatı referansı seçimi
Transfer fiyatlandırması analizlerinde piyasa fiyatı referansının (yani emsallerin) dikkatli seçilmesi büyük önem arz etmektedir. Sıkça belirttiğimiz gibi, herhangi bir ticarette kullanılan fiyatın piyasa fiyatı olduğundan, ancak ticaretin tarafları ilişkisiz olduğunda emin olabiliriz. İlişkili taraflar arasındaki ticarette kullanılan fiyatın piyasa fiyatına eşdeğer olması elbette mümkün olabilir; ancak, Türkiye'deki ve dünyadaki transfer fiyatlandırması mevzuatının işleyişine göre herhangi bir ticarette kullanılan fiyatın piyasa fiyatı olduğuna yüzde yüz ve hiçbir şüphe olmaksızın ancak ticaretin tarafları ilişkisiz olduğunda emin olunabilir. Çünkü, teorik olarak, ilişkili ticarette kullanılan fiyatlarda her zaman normal iktisadi kuvvetler haricinde bir manipülasyon olması riski vardır. Bu yüzdendir ki ancak ve ancak ilişkisiz işlemler sağlıklı emsaller oluşturabilirler. Dolayısıyla, rakip şirketlerin grup içi transfer fiyatlandırması politikalarını emsal olarak almak doğru bir piyasa fiyatı referansı seçimi olmayacaktır. Böyle bir yaklaşım, sektörel analiz çalışması yapılıyorsa, sektörde kim ne yapıyor diye izlenmek isteniyorsa ancak bu tip bir çalışma için anlam ifade edebilir.
Örnekleme sorunu: Aldatıcı tesellilerden kaçınmak gereği
Diğer bir önemli konu da emsal seçiminin tarafsız ve objektif kriterlere göre yapılmasıdır. Emsal seçiminin taraflı olduğu intibaı, yapılan transfer fiyatlandırması analizinin ikna kabiliyetini ciddi ölçüde azaltabilir, hatta tümden yok edebilir. Hemen bir örnek verelim; Güven AŞ sigorta şirketi hem ilişkili hem de ilişkisiz kişilere sigortacılık hizmetleri sağlamaktadır. Örneğimizde, Güven AŞ'nin 100 ilişkili ve 5 ilişkisiz sigorta poliçesi satış işlemi bulunmaktadır. İlişkisiz 5 adet poliçe satış fiyatları ilişkili poliçe satışları arasından 5 işleme dair fiyatlar ile aşağıdaki şekilde karşılaştırılmıştır:
Güven AŞ ilişkisiz ve bazı ilişkili sigorta poliçesi satış fiyatlarının karşılaştırılması
İlişkili fiyat İlişkisiz fiyat
1. Poliçe 100 100
2. Poliçe 80 80
3. Poliçe 60 60
4. Poliçe 135 135
5. Poliçe 17 17
Bu şekilde bir karşılaştırma ile "Güven AŞ'nin ilişkili sigorta hizmet bedelleri emsallere uygundur" şeklinde bir hükme varmak hatalı olacaktır. Bunun nedeni, karşılaştırılabilir fiyat yönteminin bu durumda usulüne uygun uygulanmamış olmasıdır. İlişkili işlemler arasından seçilen 5 işlemin tarafsız olarak seçildiği desteklenmediği sürece Mali İdare tarafından bu işlemlerin 100 ilişkili işlem arasından ilişkisiz işlemlere en yakın fiyatta olanların kasti olarak seçildiği şüphesini ortadan kaldırmak mümkün olmayacaktır. Bu da yukarıda tırnak içinde belirtilen hükmün savunulabilirliğini ciddi ölçüde azaltacaktır ya da yok edecektir. Dahası, yukarıda sunulan argüman ilişkili işlemlerin sadece 5 tanesini kapsamakta ve geri kalan 95 ilişkili işlemde uygulanan fiyatların emsallere uygun olup olmadığı konusunda hiçbir hükme dayanak sağlamamaktadır. Dolayısıyla, transfer fiyatlandırması analizlerinde bağımsız denetim çalışma metodolojisinde olduğu gibi örnekleme yapmak asla sağlıklı bir metodoloji teşkil etmemektedir.
Buna paralel olarak, dış emsaller yardımıyla kâr bazlı yöntemlerin uygulanması esnasında da benzer şekilde muvazaa (danışıklı dövüş) şüphesine imkan vermemek transfer fiyatlandırması analizinin güvenilirliği açısından son derece önemlidir. Örneğin, Yaysat AŞ'nin ilişkili dağıtım faaliyetlerinin incelenmesi esnasında sadece "7 adet emsal dağıtım şirketi tespit edilmiş olup bunların net kâr marjları şöyledir" şeklinde bir (dolaylı) piyasa fiyatı referansı açıklamasının ikna kabiliyeti yetersiz olup Mali İdare tarafından şu şekilde sorgulamaya/eleştiriye açıktır:
- Emsal şirket araştırması yapılırken incelenen tüm [istatistiksel olarak] popülasyon ne idi?
- 7 adet emsal şirkete hangi eleme kriterleri kullanılarak ulaşıldı?
- Kullanılan eleme kriterleri tarafsız ve objektif miydi?
Örnekler çoğaltılabilir. Bu tür sorulara tatmin edici cevaplar verilmediği sürece yapılan analiz Mali İdare tarafından Yaysat AŞ'nin ilişkili dağıtım işlemlerine ait faaliyet kârı oranına en yakın kârlılıkta 7 şirketin taraflı olarak seçildiği eleştirisine açıktır. Bu da işleme dayalı net kâr marjı yönteminin yukarıda betimlenen şekilde ve dış emsaller yoluyla uygulanmasının ikna ediciliğini büyük ölçüde azaltacak ve hatta yok edecektir.
Veritabanları konusu
Güvenilir iç emsallerin bulunamadığı durumlarda ekonomik analiz dış emsaller yardımıyla gerçekleştirilmektedir. Bu şekilde dış emsaller tespit edilirken belli bir veritabanını kullanma zorunluluğu yoktur. Nitekim, emsali aranan ilişkili işlemin mahiyetine göre (mesela, mal satışları, gayri maddi hak ödemeleri, borç analizleri, vs.) ve halka açık olmaları kaydıyla pratikte çok sayıda veri kaynağı kullanılabilmektedir. Bu bağlamda, "Mali İdare tarafından uygun bir veritabanı açıklanmadığından dolayı ekonomik analiz yapılamamıştır" şeklinde bir açıklama mükellefin kendini aldatmasından başka bir şey değildir. Nitekim, dünya çapında hiçbir ülkenin transfer fiyatlandırması mevzuatı "şu ya da bu veritabanı kullanılacaktır" detayına inmemektedir. Tabi ki, uygun emsallerin tespit edilmesi kolay değildir ve pratikte çoğu zaman "mükemmel emsal"e ulaşmak mümkün olmamaktadır. Ancak, önemli olan mükellefin grup içi ticaretinde uyguladığı fiyatları piyasa eşdeğerlerini kullanarak tespit etmeye çalıştığının makul bir çaba harcanarak Mali İdare'ye anlatılması ve mükellefin bu şekilde iyi niyetini göstermesidir. Bu konuda hiç bir çaba harcamayan mükelleflerin ispat yükümlülüğünü, üzerlerinden Mali İdare'ye aktarmaya çalışır görünmeleri tehlikesi kaçınılmazdır.
Sonuç
Transfer fiyatlandırması çalışmalarında, ekonomik analiz, olmazsa olmazlardan biridir. Bünyesinde ekonomik analiz bulundurmayan bir transfer fiyatlandırması çalışmasının hiçbir ikna ediciliği yoktur ve belgelendirme çabasının boşa harcanmasından başka bir amaca hizmet etmemektedir. Ekonomik analiz, dikkatli ve ilgili transfer fiyatlandırması mevzuatınca belirlenen kurallara uygun yapılmadığında yüzeysel bir savunma olarak algılanabilse de ciddi bir vergi incelemesi sırasında Mali İdare'nin gözünde ikna edici olmayacak ve amacına ulaşmamış olacaktır.