Yeni TTK’nın ‘iç denetim’e katkıları
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Hakan AYDEMİR / İç Denetçi
Türkiye'nin ticaret hayatının ve iş dünyasının kurallarını çağdaş bir yaklaşım ile baştan sona revize eden ve geliştiren yeni Türk Ticaret Kanunu, işletmelerdeki iç kontrol mekanizmaları ve iç denetim birimlerinin daha aktif rol almasını sağlayacaktır. Şirketlerin iç kontrol mekanizmalarına ve iç denetim birimlerine verecekleri önem, özellikle bağımsız denetimin önemi dikkate alındığında, oldukça kritik bir noktadır. Şirket yönetimlerinin, kendi şirketlerinde, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun kurumsal yönetim ve bağımsız denetim konularında ortaya koyduğu kurallara uyulup uyulmadığını, bizzat şirket bünyesinde faaliyet gösterecek olan İç kontrol mekanizmaları ve iç denetim birimleri aracılığı ile sınaması önemli yararlar sağlayacaktır. Şirket kayıtlarının şeffaf, adil ve hesap verilebilir şekilde tutulması, şirketlerin stratejik hedeflerine ulaşmaları yolundaki en önemli etkendir. Bu bağlamda, şirketlerin tabi tutulacağı bağımsız dış denetimler ve şirket bünyesinde icra edilecek olan iç denetim faaliyetleri, kurumsal yönetim ve risk yönetimi açısından şirketlere önemli katkılar sağlayacaktır. Dünya ekonomisindeki gelişmeler ve oluşan finansal krizler, şirket yönetimlerini kritik başarı faktörleri (KPI) yerine, risklerin erken teşhisi veya olası riskler (KRI) üzerinde yoğunlaşmalarını sağlamıştır. İyi yönetilen şirketler, olası riskleri önceden tespit ederek, hedeflerine ulaşma yolunda gerçekleştirdikleri faaliyetleri engelleyecek riskleri minimize ederler. Hiç bir risk tamamen ortadan kaldırılamadığı gibi, minimize edilerek en az zararla da atlatılabilir. 6102 sayılı Kanun'la birlikte, Risklerin Erken Teşhisi Komitesi'nin kurulması yönünde düzenleme yapılmıştır. Ayrıca bu madde ile paralel olarak 366'ncı maddede yönetim Kurulunun işlerin gidişatını izlemek, kendisine sunulacak konularda rapor hazırlamak, kararlarını uygulatmak veya iç denetim amacıyla içlerinde yönetim kurulu üyelerinin de bulunabileceği komiteler ve komisyonlar kurulabileceğinden bahsetmektedir. Sonuç olarak, Temmuz 2012'de yürürlüğe giren yeni TTK ile birlikte Türkiye'de faaliyet gösteren halka açık şirketlerde kurumsal risk sisteminin kurulması ve risklerin erken teşhis edilmesi zorunlu kılınmaktadır. Bunun sonucunda şirketlerde etkin bir kurumsal risk yönetimi kültürünün oluşması, İç denetim birimlerinin oluşmasını ve hali hazırda yürütülmekte olan iç denetim faaliyetlerinin yaygınlaşmasını sağlayacaktır. Bu nedenle iç denetçilerin gerekli sertifikasyon çalışmalarını tamamlamak suretiyle yetkinliklerini artırarak, yazdıkları etkin raporlarla, çalıştıkları iç denetim birimlerini, şirketin en vazgeçilmez ve stratejik birimlerinden biri haline getirmek için uğraş vermeleri gerekmektedir.