Yeni Türk Ticaret Kanunu'nda denetim, denetçi ve denetçi değişimi (Rotasyonu)
İbrahim AKTAN / İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkan Yardımcısı
Yaklaşık 1535 maddeden ibaret Türk Ticaret Kanunu, 2 saat Meclis Adalet Komisyonu'nda, 7 saat de Meclis Genel Kurulu'nda olmak üzere toplam 9 saat gibi bir sürede tartışılarak -tartışılmayarak- yasalaştı. Kanunun yürürlük tarihi Temmuz 2012 olup bazı maddelerinin yürürlüğü ise 2013 olarak belirlendi. Esasen 1535 maddeden ibaret olan bir kanunun Meclis Genel Kurulu'nda her bir madde bazında görüşülerek kabul edilmesi seçim arifesinde zaman kaybına neden olacağından pek olası gözükmemekteydi. Bu nedenle, kanun parlamentodaki siyasi partilerin ortak mutabakatı ile hızlı bir şekilde Meclis Genel Kurulu'ndan geçirildi. İktidar ve muhalefet parti yetkililerinin basına yansıyan açıklamalarından, kanunun parlamentodan alışmadık bir biçimde mutabakatla hızlıca geçirilmesinde, Avrupa Birliği'ne verilen taahhütlerin etkili olduğu anlaşılmaktadır. Gerekçe ne olursa olsun; mutat prosedürün izlenmemesi, hem demokratik değildir hem de meclisin işlevini tartışmalı hale getirir. Nitekim siyasi parti yetkilileri, söz konusu kanunun bazı maddelerinin seçimden sonra yeniden gündeme gelebileceğini, dünya uygulamaları göz ardı edilmeden ülke ihtiyaçları dikkate alınarak yeniden düzenlenebileceğini ifade etmektedirler. Olması gereken de budur.
Aşağıda alelacele yasalaştırılan Türk Ticaret Kanunu'nda yeterince tartışılmadığına inandığımız "Denetim, denetçi ve denetçinin rotasyonuna" ilişkin düzenlemeler değerlendirilecektir.
Türk Ticaret Kanunu'nun 400'ncü maddesinde "denetçi" şöyle tanımlanmıştır: "Denetçi, ancak ortakları, yeminli malî müşavir veya serbest muhasebeci malî müşavir unvanını taşıyan bir bağımsız denetleme kuruluşu olabilir. Orta ve küçük ölçekli anonim şirketler, bir veya birden fazla yeminli mali müşaviri veya serbest muhasebeci malî müşaviri denetçi olarak seçebilirler."
"Bağımsız denetim kuruluşu" ifadesinden ne kastedildiği belli değildir. Bahsi geçen madde, esas itibari ile denetim ve denetçiyi düzenleyen 3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu ile de çelişkilidir. Çünkü 3568 Sayılı Kanun'da "bağımsız denetim kuruluşu" diye bir denetçi tanımı yoktur. 3568 Sayılı Yasa çerçevesinde yapılan düzenlemeler uyarınca denetim Yeminli Mali Müşavirler, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler veya bunların oluşturduğu ortaklıklar vasıtasıyla yapılabilir. Eğer denetim ve denetçi tanımında yeni bir düzenleme yapılma ihtiyacı söz konusu ise bu, 3568 Sayılı Kanunu'nda yapılmalıydı. Denetimi ve denetçiyi düzenleyen bir kanun varken bir başka kanunla yeni bir denetçi tipi yaratmak, karmaşaya ve çok başlılığa neden olacaktır. Yeni Türk Ticaret Kanunu'nda yapılacağı söylenen düzenlemelerde, yukarıda belirtilen hususların göz önüne alınarak, denetim ve denetçi konusunda denetim ve denetçiyi düzenleyen 3568 Sayılı Kanun'a yollama yapılması zorunlu görünmektedir. Ayrıca bu konuda yapılacak yasal düzenlemeler sırasında -Yeni TTK'nın hazırlık sürecinde izlenen yolun aksine- mutlaka ilgili tarafların (TÜRMOB, YMM ve SMMM odaları) görüşü alınmalıdır.
Diğer taraftan, aynı maddede "Denetçi Değişikliği" de düzenlenmektedir. Maddede; "Bir bağımsız denetleme kuruluşunun, bir şirketi denetlenmesi için görevlendirdiği denetçi yedi yıl arka arkaya o şirket için denetleme raporu vermişse, o denetçi en az iki yıl için değiştirilir" denilmektedir.
İşte bu düzenlemede denetimin amacı göz ardı edilerek denetimde sadece denetçi ortağın değiştirilmesi suretiyle esas denetimden beklenen kamunun aydınlatılması ve şeffaflık ilkesine aykırı düzenleme yapılmıştır. Düzenleme gereği, bir bağımsız denetim kuruluşu, sadece çalıştırdığı denetçiyi değiştirmek (İç Rotasyon) suretiyle her hangi bir şirketi sınırsız süre ile denetleme olanağına sahip olacak, böylece denetimden beklenen fayda karşılanmayacaktır. Konunun önemini dünyaca bilinen "ENRON" olayını örnek vererek vurgulamak isteriz. Olayda, ENRON'u bir denetim şirketi aralıksız 25-26 yıl denetlemiştir. Bu sürede sadece denetçi firmanın denetçileri rotasyona tabi tutmuştur. Ne var ki denetim firması ENRON'da yaşanan muhasebe hilelerini ortaya çıkartamamıştır. Sonuçta hem ENRON hem de denetlemeyi yapan denetçi firma tarihin sayfaları içine gömülmüştür. Olayın etkileri söz konusu iki firma ile sınırlı kalmamış ENRON'a yatırım yapanlarla birlikte dünya ekonomisini de önemli ölçüde zarara uğratmıştır. Bu olaydan sonra denetçi firma değişiminin önemi daha çok taraf bulmaya başlamıştır. Tartışmalarda başka bir gözün devreye girmesinin en azından yorum farkı nedeniyle hata ve usulsüzlüklerin ortaya çıkarılmasında daha etkili olacağı ifade edilmektedir.
Konu ile ilgili Avrupa Mali Müşavirler Federasyonu tarafından TBMM Adalet Komisyonu Türk Ticaret Kanunu Alt Komisyonu Başkanı Çorum Milletvekili Sn. Muzaffer Kulcu'ya 12 Haziran 2008 tarihinde re'sen gönderilen bir yazıda, bu konunun üzerinde önemli tartışmalar olduğu, denetim firmalarının rotasyonunun tebliğ maddelerine dahil edilmediği ifade edilmiştir. Yukarıda belirtilen yazıdan da anlaşılacağı üzere henüz AB'de bile konu tartışılırken, bizde BDDK ve SPK'da uygulanan mevcut sistemin aksine bağımsız denetim kuruluşu yerine denetçi rotasyonunu getirmek amaca uygun olmayacaktır.
Denetimde rotasyon uygulamaları konusunda, hem Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve hem de Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) düzenlemelerinin esas alınması gerektiği kanaatindeyiz. BDDK düzenlemesinde hem denetçi şirket ve hem de denetçi rotasyonu esas alınmıştır. SPK'da da durum BDDK benzeridir.
Bu nedenledir ki, denetimde rotasyon sadece denetçi şirketin ortağı bazında değil denetim şirketi bazında olmalıdır.