YÖK'ten Üniversiteye girişte yeni düzenleme

YÖK toplantısının ardından yapılan açıklamada, üniversiteye giriş sistemi ile ilgili alınan kararlar duyuruldu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - Meslek lisesi mezunu adayların ek puanla girebildikleri kendi alanlarındaki her program için bir LYS puan türünün yası sıra bir de YGS puan türü belirlenecek. Meslek lisesi mezunu olup olmadığına bakılmaksızın, adayların bu programlara yerleştirilmesinde her iki türden puanlarının büyük olanı esas alınacak.

YÖK Genel Kurul toplantısının ardından yapılan yazılı açıklamada, bugünkü toplantıda, üniversiteye giriş sistemi ile ilgili alınan karara göre yeni sistemde uygulama şöyle olacak:

"-Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ile Lisans Yerleştirme Sınavı'ndaki (LYS) ağırlıklı puanların her biri, kendi içinde 100-500 arasındaki puanlara dönüştürülecek

-Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı (AOBP) en büyüğü 500, en küçüğü 100 olacak şekilde  hesaplanacak

-Yerleştirme puanları hesaplanırken AOBP 0.15 katsayısı ile çarpılacak

-Adaylardan öğretmen lisesi veya meslek lisesi mezunu olanlar kendi alanlarındaki programları tercih etmeleri halinde AOBP'leri 0.06 ek katsayısı ile çarpılacak ve bulunan değer, 0.15 katsayısı ile hesaplanan puana eklenecek

-Meslek lisesi mezunu adayların ek puanla girebildikleri kendi alanlarındaki her program için bir LYS puan türünün yası sıra bir de YGS puan türü belirlenecek. Meslek lisesi mezunu olup olmadığına bakılmaksızın, adayların bu programlara yerleştirilmesinde her iki türden puanlarının büyük olanı esas alınacak."

7 üniversitenin 9 fakültesine dekan ataması

YÖK Genel Kurulu, 7 üniversitenin 9 fakültesine dekan atanması yaptı.

YÖK Genel Kurulu'nun bugünkü toplantısında alınan karara göre, 9 fakülteye dekan ataması yapıldı.

Buna göre, Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesine Prof. Dr. Abdullah Saydam, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesine Prof. Dr. Mehmet Tekin, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Mimarlık Fakültesine Prof. Dr. Hasan Böke, Kafkas Üniversitesi Eğitim Fakültesine Prof. Dr. İsmail Çakmak, Fen-Edebiyat Fakültesine Prof. Dr. Arif Baysal, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesine Prof. Dr. Recai Çınar, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesine Prof. Dr. Davut Tüney, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesine Prof. Dr. Önder Göçgün ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesine Prof. Dr. Şefik Tüfenkçi atandı.

"Yeni sistem fırsat eşitliğini öne çıkaracak"

Yükseköğretim Kurumu (YÖK) Genel Kurulu sonrasında yapılan açıklamada, gelecek yıldan itibaren uygulamaya konulacak yeni üniversiteye giriş sisteminin "daha iyi ölçme ve değerlendirme yapabilen, öğrencilerin ortaöğretim başarılarını dikkate alan, fırsat eşitliğini ve kişisel başarıyı öne çıkaran, yakın programların gereksinim duyduğu farklı bilgi ve becerileri göz önünde tutan bir sistem olarak tasarlandığı" kaydedildi.

YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, "üniversiteye giriş sistemiyle ilgili mevcut sistemin gereksinimlere ve sorunlara cevap vermediği, değişmesi gerektiği konusunda gerek konunun ilgili tarafları gerekse toplumun büyük kesiminde bir mutabakat olduğu" ifade edildi.

YÖK Genel Kurulu'nun "Türkiye'nin Yükseköğretim Strateji Raporu'nda da bu konunun irdelendiği" hatırlatılan açıklamada, YÖK Genel Kurulu'nun 14 Şubatta üniversiteye giriş sistemiyle ilgili kapsamlı bir çalışma yapılmasına karar verdiği, bunun kamuoyuyla paylaşıldığı ve bugün kararlaştırılan sistem değişikliğine giden sürecin bu şekilde başlatıldığı belirtildi.

Genel kurul tarafından bu çalışmaları yürütmek için ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan ve 4 YÖK üyesinden bir çalışma grubu oluşturulduğu kaydedilen açıklamada, başta üniversiteler olmak üzere ilgili bütün tarafların görüşlerinin sorulduğu, üniversiteler, ilgili eğitim sendikaları, sivil toplum örgütleri, işveren örgütleriyle akademisyenlere ait olmak üzere 400'ü aşkın görüşün YÖK'e iletildiği belirtildi.

Bu görüşlerin tasnif edilerek değerlendirildiği ve hazırlanan raporun YÖK'ün 15 Ocak 2009 tarihli toplantısında üyelere sunulduğu hatırlatılan açıklamada, değişikliğin sistemin bütününde yapılmasının benimsendiği, konunun ilgili taraflardan gelen görüşler ve strateji raporu dikkate alınarak ÖSYM'nin yıllar içerisinde kazandığı tecrübe çerçevesinde konunun şekillendirilmesinin kararlaştırıldığı ifade edildi.

Açıklamada, şunlara yer verildi: 

"Bu çerçevede ÖSYM tarafından somutlaştırılan öneri ve taslak 29 Ocak 2009'da YÖK'te karar altına alınarak kamuoyuna açıklanmıştır. Yükseöğretim lisans ve önlisans programlarının puan türleri ve ders ağırlıklarını tespite yönelik olmak üzere üniversitelerden yeniden görüş talep edilmiş ve gelen bu görüşleri değerlendirmek üzere ÖSYM Başkanı Yarımağan başkanlığında çeşitli üniversitelerin rektör, dekan ve öğretim üyelerinden bir çalışma grubu oluşturulmuştur.

Komisyon tarafından hazırlanan rapor, 9 Temmuz 2009'da YÖK Genel Kurulu'na sunulmuş, 21 Temmuz 2009 tarihi itibariyle Genel Kurul'un aldığı kararlarla yeni sistem büyük ölçüde tamamlanmıştır. Yeni sistem, daha işi ölçme ve değerlendirme yapabilen, öğrencilerin ortaöğretim başarılarını dikkate alan, fırsat eşitliğini ve kişisel başarıyı öne çıkaran, yakın programların gereksinim duyduğu farklı bilgi ve becerileri göz önünde tutan bir sistem olarak tasarlanmıştır."

Açıklamada, YÖK Genel Kurulu'nun bir sonraki toplantısının 27 Ağustos Perşembe günü yapılacağı bildirildi.

İlk sınavda 160 dakikada 160 soru

Üniversiteye girişte gelecek yıldan itibaren uygulanmaya başlanacak iki aşamalı yeni sistemde sınavın, tüm adayların katılacağı ilk aşamasında 160 soru sorulacak, 160 dakika süre verilecek. İkinci aşamada ise soru sayıları ve süreleri testlere göre farklılık gösterecek.

YÖK Genel Kurulu toplantısının ardından yapılan yazılı açıklamaya göre, sınavın birinci aşaması olan Yükseköğretime Geçiş Sistemi'nde (YGS), Türkçe, Temel Matematik (Geometri dahil), Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri testinin her birinden 40'ar olmak üzere toplam 160 soru yöneltilecek. Adaylara toplam 160 dakika süre verilecek.

Sınavın ikinci aşaması olan Lisans Yerleştirme Sınavı'nda (LYS) ise soru sayıları ve süreleri testlere göre değişecek. Buna göre LYS-1 ile LYS-3'ün sınav süresi 120 dakika, LYS-2 ve LYS-4'ün sınav süresi 135 dakika, LYS-5'in soru sayısı 80, süresi 120 dakika  olacak.

YGS sonucunda altı ayrı puan türü belirlenecek. Bu puan türlerinin her birinde testlerin yüzde olarak ağırlıkları farklı olacak.

Buna göre, YGS-1'de Türkçe'nin ağırlığı yüzde 20, Temel Matematik'in ağırlığı yüzde 40, Sosyal'in ağırlığı yüzde 10, Fen'in ağırlığı yüzde 30; YGS-2'de Türkçe'nin ağırlığı yüzde 20, Temel Matematik'in ağırlığı yüzde 30, Sosyal'in ağırlığı yüzde 10, Fen'in ağırlığı yüzde 40; YGS-3'de Türkçe'nin ağırlığı yüzde 40, Temel Matematik'in ağırlığı yüzde 20, Sosyal'in ağırlığı yüzde 30, Fen'in ağırlığı yüzde 10; YGS-4'te Türkçe'nin ağırlığı yüzde 30, Temel Matematik'in ağırlığı yüzde 20, Sosyal'in ağırlığı yüzde 40, Fen'in ağırlığı yüzde 10, YGS-5'de Türkçe'nin ağırlığı yüzde 37, Temel Matematik'in ağırlığı yüzde 33, Sosyal'in ağırlığı yüzde 20, Fen'in ağırlığı yüzde 10, YGS-6'da Türkçe'nin ağırlığı yüzde 33, Temel Matematik'in ağırlığı yüzde 37, Sosyal'in ağırlığı yüzde 10, Fen'in ağırlığı yüzde 20 olarak belirlendi.

 

Yök Üyesi Şenses'in itirazı

YÖK üyesi Prof. Dr. Fikret Şenses, "Farklı katsayı kararı uygulaması asıl amacının haksızlıkları giderme görüntüsü altında yükseköğretimi iktidar partisinin amaçları doğrultusunda biçimlendirmeye yöneliktir" görüşünü savundu. 

Şenses, yaptığı yazılı açıklamada, YÖK'ün bugünkü toplantısında alınan, "üniversiteye giriş sisteminde önemli değişiklikler yapılmasına ve bu çerçevede meslek lisesi mezunlarına üniversiteye girişte farklı kat sayı uygulanmasına son verilmesi" yönündeki karara katılmadığını bildirdi. Kararın oy çokluğuyla alındığını belirten Şenses, karşı oy kullanmasının gerekçelerini açıkladı.

"Farklı katsayı kararı uygulamasının asıl amacının haksızlıkları giderme görüntüsü altında yükseköğretimi iktidar partisinin amaçları doğrultusunda biçimlendirmeye yönelik olduğunu" öne süren Şenses, şunları kaydetti:

"Son dönemde gerekli altyapı ve kaynak sağlanmadan çok sayıda yeni üniversite açılması, mevcut yasal çerçeve dikkate alınmaksızın üniversitelerimizde türban yasağının kaldırılması, üniversite kontenjanlarının hızla artırılması, ilahiyat fakültesi kontenjanlarının birden ve çok yüksek oranda artırılmış olması ve en son olarak da katsayı konusuyla gündem işgal edilmek istenmektedir.

Bu durum, iktidar partisinin amaçlarıyla, YÖK'ün amaçları arasındaki örtüşme derecesini açıkça ortaya koymaktadır. Mevcut farklı katsayı uygulamasının bütün meslek lisesi öğrencilerini ilgilendirmesine karşın konunun sadece imam hatip liseleri üzerinde odaklandırılmış olması bu kuşkuları daha da artırmaktadır."

"Bu karar alınırken farklı katsayı uygulamasının gerekçelerinin gündeme getirilmediğini" ifade eden Şenses, "meslek yüksekokulları dahil olmak üzere mesleki eğitimin çekiciliğinin artırılması ve imam hatip liselerinin toplumun ihtiyaçlarının çok üstünde mezun verdikleri hususlarının yanında toplumun önemli bir kesiminin bu konudaki duyarlılıklarının göz ardı edildiğini" savundu.

"YÖK'e hakim zihniyet fırsat eşitsizliğine duyarsız"

YÖK üyesi Fikret Şenses, YÖK Genel Kurulu'nda kabul edilen kapsamlı Yükseköğretim Strateji Raporu'nun yeni dönemde "tümüyle rafa kaldırılarak" kamuda süreklilik ilkesinin çiğnendiğini öne sürerek, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: 

"Diğer meslek liselerindeki öğrencilerimiz gibi imim hatip liselerinde okuyan öğrencilerimiz genelde toplumumuzun görece düşük gelirli ailelerine mensuptur. Bu kesimin temel sorunu asla katsayı eşitsizliği değil, görece düşük gelirden kaynaklanan ve eğitimin önceki aşamalarında başlayan fırsat eşitsizliğidir. YÖK'e bugün hakim olan zihniyet fırsat eşitsizliğinin giderilmesi konusunda son derece duyarsızdır.

Son 18 ayda çok sayıda vakıf üniversitesi açılarak Yükseköğretim adım adım paralı hale getirilmektedir. Yabancı sermayenin yükseköğretim sistemimize artan ilgisinin katkısıyla yakın bir gelecekte geçmiştekine benzer bir özel yükseköğretim furyasının yaşanması ciddi bir olasılıktır. Bu durum giriş sınavında düşük puan almış olsa da varlıklı ailelerin çocuklarına yükseköğretim hakkı verilmesi, eğitim sürecinin daha ilk aşamalarında başlayan fırsat eşitsizliğinin bizzat YÖK kararıyla daha da artması anlamına gelmektedir."

Şenses, yükseköğretime girişteki bölgesel ve dershane sektörünün yarattığı eşitsizlikler karşısında YÖK'ün sessiz kaldığını ifade ederek, "YÖK'ün adalet duygusunun sadece siyasal gerekçelerle seçilmiş konularla sınırlı olduğunu" iddia etti.

"YÖK'ün siyasal iktidarla özdeşleştiği bir ortamda üniversitelerin özerkliğinden söz edilemeyeceğini" görüşünü aktaran Şenses, "yükseköğretim üst kuruluşları ve üniversite yönetimlerinin atamalar yoluyla tek sesli hale getirildiğini" öne sürdü.

Şenses, açıklamasında "Yükseköğretimin neredeyse sil baştan yeniden yapılandırıldığı son 18 ayda üniversitelerimizin suskunluğunda YÖK'ün ve rektör atamalarındaki tercihler marifetiyle üniversiteler arası kurulun liyakat esası yerine siyasal tercihler doğrultusunda yeniden yapılandırılmasının da payı büyüktür" ifadesini kullandı.