YÖK'ün yeni projesi teknoloji fakülteleri nasıl yapılanmalı?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Serdar İSKENDER / TÜTEV Enerji Danışmanı

Küreselleşen dünyada ülkeler arasındaki rekabet her geçen gün artmaktadır. Artan rekabet şartlarında şirketler, uluslararası standartlara uygun ürünleri, en kısa zamanda, en uygun maliyetle, istenilen kalite şartlarını sağlayacak şekilde üretme ve satmayı hedeflemektedirler. Ülkemizin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler, ağırlaşan piyasa koşullarına uyum sağlayabilmek ve rekabet edebilmek amacıyla, küçük ve orta ölçekli sanayi kuruluşlarını (KOBİ) desteklemektedirler. Sürdürülebilir büyüme ve istihdam için en önemli itici güç KOBİ'lerdir. Ana sanayi sektörlerinin alt yapılarını oluşturan KOBİ'ler de yapılacak her türlü iyileştirme ve geliştirme çalışmaları doğrudan ana sanayileri etkileyecektir.

KOBİ'ler, yapıları itibariyle piyasadaki gelişmelere çok hızlı uyum sağlayabilmekte, esnek üretim ve çalışma prensiplerini daha kolay uygulayabilmektedirler. Bu sayede, çok çeşitli ürünleri, düşük maliyetle, hızla üreterek piyasaya sürme yeteneğine sahiptirler. Bu özellikleri itibariyle, birçok sanayileşmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de sanayiinin lokomotifi olan KOBİ'ler desteklenmektedir.

Sivil toplum kuruluşları, üniversiteler tarafından KOBİ'lerin mevcut durum ve ihtiyaçlarını tespit edebilmek amacıyla farklı çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda, KOBİ'lerin, öz sermaye ve kalifiye teknik eleman gibi iki temel problemi olduğu tespit edilmiştir. Özellikle, metal, otomotiv ve savunma yan sanayine hizmet eden KOBİ'ler de, yüksek oranlarda kalifiye mühendis ihtiyacı bulunduğu görülmüştür. 

Ülkemizde, endüstri meslek ve teknik liselerde ki öğrencilerin mühendislik eğitimi almalarının zorlaştırılması, düz liseden mezun olarak mühendislik ya da teknik eğitim fakültelerine giren öğrencilerin KOBİ'lerin ihtiyaç duyduğu şekilde yetiştirilememesi, sanayiden kopartılmış ve genelde teoriye dayalı teknik eğitim, eğitim sırasında atölye derslerine ve stajlarına gereken önemin verilmeyişi gibi nedenlerle, mühendislik ve teknik eğitim fakültelerinden mezun olan öğrenciler, KOBİ'lerin ihtiyaç duyduğu teknik eleman ihtiyacını karşılayamamaktadırlar.

İstenilen yeterlilikte olmayan teknik elemanlar, KOBİ'lerde zaman ve para kaybına neden olmaktadır. Bu durum KOBİ'lerin, üretim hızlarının düşmesi, işçilik maliyetlerinin artması ve rekabet şanslarının azalması gibi sonuçları ortaya çıkarmaktadır. KOBİ'lerin, büyük işletmelerin yaptıkları gibi ihtiyaç duydukları elemanları kendi bünyelerinde yetiştirmek için zamanları ve ekonomik güçleri de yoktur.

Ülkemizde mühendislik fakültelerinden mezun olan mühendisler iş ararken, KOBİ'ler istihdam edebilmek için işlerine yarayabilecek, teknik bilgi, kapasite ve donanımı temel seviyede olan mühendisleri aramaya devam etmektedirler. İşte bu noktada, sanayi ve üniversite işbirliğinin önünü açacağına inandığımız, mühendislik ve teknik eğitim fakültelerinin iyi yönlerinin harmanlanmasıyla ortaya çıkarılacak olan teknoloji fakülteleri büyük bir boşluğu dolduracaktır.

Teknoloji fakülteleriyle, KOBİ'lerin kalifiye mühendis ihtiyacını karşılamak amacıyla, genç ve dinamik beyinleri çağın gerektirdiği teknik alt yapıya uygun olarak yetiştirerek, ülkemiz sanayisine kazandırılabilecektir.

Teknoloji fakültelerinde, ana mühendislik dalları yerine, KOBİ'lerin ihtiyaç duyduğu alt mühendislik dallarında çalışabilecek yeni unvanlarda mühendislerin yetiştirilebilmesi uygun olacaktır.

Ülkemizde, bilişim sektörünün ihtiyaç duyduğu mühendisleri yetiştirebilen üniversiteler bulunmaktadır. Diğer taraftan sanayiimizin bilişim sektöründe, gerek donanım, gerekse yazılım olarak oluşturabileceği istihdam sınırlı bir yapıya sahiptir. Yakın gelecekte Türk sanayisini ve sanayicisini, dünya sanayi devleri arasına sokabilecek sektörler metal, otomotiv, savunma ve yapı sektörü olarak gözükmektedir. Bu amaçla, teknoloji fakültelerinde makine ve inşaat mühendisliği temelli bölümlere ağırlık verilmelidir.

Ülkemizde faaliyet gösteren üniversitelerin mühendislik fakültelerinin tamamında makine mühendisliği bölümü bulunmaktadır. Dört yıl süren makine mühendisliği eğitiminde bir mühendis, enerji, termodinamik, mekanik, imalat ve konstrüksiyon, makine teorisi ve dinamiği olmak üzere beş farklı ana bilim dalına ait matematik ağırlıklı teorik dersler almaktadır. Üniversiteden mezun olan yeni bir makine mühendisi, farklı ana bilim dallarında birçok ders almasına, limit, türev, integral ve diferansiyel denklemleri oldukça iyi bilmesine rağmen KOBİ'ler tarafından istihdam edilememektedir. Çünkü, KOBİ'ler farklı konularda bilgilere sahip bir makine mühendisinden çok, en az bir konuyu üniversitede öğrenmiş mühendislere ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle, yeni makine mühendislerinin mezun edilerek sanayide istihdam edilebilmesi zorlaşmaktadır. Benzer durumlar, inşaat mühendisliği bölümü için de geçerlidir.

Teknoloji fakültelerinde makine-inşaat mühendisi yetiştirmek yerine, makine-inşaat mühendisliği alt ana bilim dallarında, teknik kapasitesi yüksek, en az bir alanda uzmanlaşmış ve KOBİ'lerin işine yarayacak mühendisler yetiştirilmesi uygun olacaktır. Teknoloji Fakültesi'ne bağlı olarak, makine, endüstri ve malzeme-metalurji mühendisliği alanlarını kapsayan, talebe göre talaşlı imalat mühendisliği, sayısal kontrollü takım tezgahları mühendisliği (cnc mühendisi), tesisat mühendisliği, kalıp tasarım mühendisliği, akışkan mühendisliği (hidrolik ve pnömatik), enerji mühendisliği, kaynak mühendisliği, malzeme mühendisliği, ısıl işlem mühendisliği, bakım-onarım mühendisliği, otomotiv mühendisliği, tekstil makineleri mühendisliği, kalite kontrol ve güvence mühendisliği, planlama mühendisliği bölümleri olabilecektir. Benzer uygulama ve bölümler İnşaat Fakültesi için de yapılabilecektir.

Teknolji fakültelerinde, ders verecek öğretim görevlileri ve üyelerinin yanında, KOBİ'ler de yetişmiş, KOBİ'lerin ihtiyaçlarını bilen, sanayiinin içinden gelen, teorinin yanında pratik uygulamalarla donanımlı mühendisler de olmalıdır.

Teknoloji fakültelerinde, mühendislik eğitiminin ilk iki yılında alınan matematik, fizik, kimya gibi derslerde, konular temel olarak anlatılmalıdır. Eğitimin ilk iki yılı içerisinde öğrencilere temel bilimler (matematik, fizik, kimya), mühendislik temelleri ve teknik resim anlatılmalıdır. Üçüncü ve dördüncü yıl ise seçilen bölümle ilgili teorik ve atölye dersleri verilmelidir. Öğrenciler, ikinci sınıftan itibaren KOBİ'lerde, koordinatör öğretim görevlilerinin denetiminde staj yapmalıdırlar. Bu sayede, YÖK'ün yeni projelerinden olan teknoloji fakültelerinde KOBİ'lerin ihtiyaç duyduğu teorik ve pratik bilgilere sahip mühendislerin, üniversite-sanayi işbirliği ile yetiştirilerek, istihdam edilmeleri sağlanabilecektir.