Yol buzlu, kısa ve hızlı adımla yürümeli

KPMG Türkiye Başkanı ve Kıdemli Ortağı Ferruh Tunç, gelecek 10 yılın paradigmalarının belki de ‘geleneksel’ bazı işleri tarihe gömebileceği uyarısını yaparak “Temkinli ve dikkatli ama yaratıcı adımlar atmalıyız” dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ece-ceyhun-014.png

Doların efendisi Fed düğmeye bastığından beri, Godot’yu bekler gibi ne zaman faizleri artıracağını bekliyoruz. Her Fed toplantısının ardından da bahisler açılıyor. Piyasalar ise her yeni sabaha ya ekonomik ya da siyasi bir söylemle farklı bir tansiyonla başlıyor. İşletmeler için dolardaki bu hareketi yönetmek başlı başına bir ‘iş’ haline geldi. Şimdiye kadar bol ve ucuz kaynakla beslenen ekonomiler içinde gelecek 10 yıl farklı hikayeler yazdıracak. KPMG Türkiye Başkanı Ferruh Tunç’a göre artık eski denge geride kaldı. Yeni dinamik ise belirsiz bir süre dengesizlik ortamında iş yapabilmek. Ama Ferruh Tunç, şu anki iş ortamına ilişkin izlenimlerini anlatırken gelinen noktaya ‘kaos’ denemeyeceğini de belirtti ve “Kaygan, kırılgan ve değişken bir zeminde iş yapıyoruz. Buzda yürüyoruz. Kısa ve hızlı adımlar atmamız lazım” dedi. Tunç, “Kısa, hızlı adımlarla yürü; ilk adımın yanlışsa ardından hızla gelen ikinci adımın düşmekten kurtaracaktır; doğru yol dümdüz değildir, kavisler çizmekten korkma; düşmeden yürüdükçe yolunu doğrultabilirsin. Ama bu şartlarda büyük bir adım atarsan, adımın doğru olsa bile kayabilirsin; hele de yanlış bir adımsa bu, yandın! Zaman, kısa ve dikkatli adımlarla yürüme zamanı” diye konuştu. 

Ferruh Tunç günümüz iş dünyasına hakim riski ‘sürekli değişen bir ortamda iş yapmak’ olarak özetliyor. Ferruh Tunç, “Artık gündemin bir sayfasında büyüme planları varsa, diğer tarafında da yönetilmesi gereken riskler sayfası var” ifadesini kullanıyor. Dikkatli olunması gerekenleri şöyle örnekliyor Ferruh Tunç. Bunlardan birincisi düşen kar marjlarıyla verimlilik ve ölçek yönetimleri üstünden baş edebilmek, ,ikincisi, kur dalgalanmalarına karşı korunaklı bir pozisyon almak ve daralan finansman kaynaklarını hesaba dahil etmek, üçüncüsü özellikle dış ticaret yapan şirketler için, jeopolitik riskleri derinlemesine tahlil etmek, tetikte olmak. 

Ferruh Tunç, “Hızlı bir değişim sürecinde yaşıyoruz, değişen bir çağa tanıklık ediyoruz, iş yapma kalıplarının, risk adlarının, öne çıkacak süreçlerin çok sık değiştiği bir zamanı yaşıyoruz. Yaptığımız iş birden ortadan kalkabilir. İş yapma şekilleri, ürünler hızla değişebilir. O yüzden esnek ve çabuk cevap verebilme, yetkinliklerini, çeşitlenen ve güçlenen risk algısını tereddüt üretmekten çıkarıp böyle bir ortamı bir süreliğine yeni normal olarak görmeliyiz. Bir yandan da yenilikçilik, teknoloji, veri analizi, yaratıcı ve eğitimli insan kaynağı gibi alanlarda temel dönüşümleri, yatırımları gerçekleştirmeliyiz. Ülke için de, işletmeler için de aslolan olan bu” öngörüsünde bulunuyor. 

Paradigmalar yarışından diyalojik iletişime… 

Tunç, “Ülke olarak önümüzde düz bir yol varsa gayet güzel gidebiliyoruz; ama yol döndüğünde, bir yol ayrımına geldiğinde bocalamaya, birbirimize girip kavga etmeye başlıyoruz” diyor. Siyasiler siyaseti güncel politika, iş dünyası ekonomiyi oynak piyasa olarak görmekten çıkıp, dünyalı bir Türkiye’nin merkezinde olduğu yeni bir çağ yorumuna varmalı kanımca. Bu yeniliğe, güncelin içinde koşarken kaybettiğimiz, aslında eskiden beri bize ait olan temel değerlerimiz, yetkinliklerimiz, özelliklerimiz dâhil olduğu gibi, bugüne kadar deneyimlemediğimiz olgular da dâhildir. Türkiye ve onun iş dünyası değişimlerin mağduru olmak yerine kazananı olmayı hak ediyor. Bunun için özgüven, öngörü ve cesaret gerekli. Sığ bir paradigmalar savaşına değilse yarışına mahkûm gibi olduğumuz şu günlerde, bizi parçalayan bu “diyalektik” iletişimden, ötekini anlayacağımız “diyalojik” iletişime geçmeyi becerebilmemiz gerekiyor. Bugünlerde çokça inovasyondan, eğitimden, teknolojiden söz ediliyor. Düşünürleri olmayan, varsa ortaya çıkartılamayan, bilim insanlarının itibarı yerlerde bir dünyadan moda kavramlara (bunlar doğru bile olsalar) sarılarak çıkamayız. Otoban kıyılarındaki artık arsalara, kuş uçmaz kervan geçmez gayrimenkul geliştirim alanlarına konmuş ve anlı şanlı isimler verilmiş üç günlük sözde üniversitelerden nasıl bir insan kaynağı yetiştirmeyi bekliyoruz? Bunları da inip çıkan borsa istatistikleri, kararsız kurlar kadar sorumlu iş dünyası diline ve eylemine dahil etmeliyiz değil mi? Yaşadıklarımızın hepsi bu zamanın gereği zorunluluklar değil ama umalım ki değişen bakışların, yorumların ve adımların sancılı habercisi olsunlar. 

'Piyasa durulsun hareket ederim' işletmeler dünyasına aykırı 

Ferruh Tunç, ‘temkinli’ olmak lazım uyarısı yaparken bir taraftan ‘bekleme’ye geçme uyarısını da yapıyor. Piyasada her dönemin bir davranış kalıbı olduğunu anlatan Tunç, “Yakın zamana kadar finansmanı ucuz varsayan bir işletmeler dünyası vardı. Halbuki artık günümüzde dünyada en önemli işletme yönetimi konularından biri, kurdaki volatilitenin nasıl yönetileceği haline geldi. Döviz çıkacaksa çıkacak, düşecekse düşecek, faiz dalgalanacak ama aşağı-yukarı bir tutunum noktasında bu makro parametreler, piyasa parametreleri belli bir istikrara kavuşacak. Bugünkü işletmeler ya gecikerek eski davranış kalıplarını tekrar edecekler ya aşırı cesur olup spekülatif davranacaklar ya da aşırı ihtiyatlı olup bu sefer yeni gelen fırsatlara adapte olamayabilecekler. Bu bir tavsiye mi olur bilemem ama işletme dünyası için en iyisi ihtiyatlı bir iyimserliği korumak. Dövize karşı hassas olmak. Nakde karşı hassas olmak. Aşırı maliyet yaratmamak. Bunlar bugünün kuralları” dedi. 
Şirketlerin defansif değil, ihtiyatlı ilerlemesi gerektiğine vurgu yapan Tunç, “Büyümekten vazgeçmek hata olur. Risklerinizi iyi tartmanız gerekli, ihtiyat onu gerektiriyor. Çok daha fazla düşünerek hareket etmeniz lazım ama piyasa durulsun ondan sonra hareket ederim demek işletmeler dünyasına aykırı. En iyi girişimcilerin çoğu, bu tür geçiş dönemlerini en iyi kullananlardır” diye konuştu.

Üçüncü nesle geçebilen şirket yüzde 10

Türk iş dünyası için hep ‘çok girişimcidir’ ifadesi kullanılır. Bu kadar girişimci bir ülkede ise 3 yıl önemli bir eşiktir, hele de 3’üncü nesle devredilebilen şirket sayısı çok azdır. Biz de Ferruh Tunç’a piyasaların bu kadar uçlarda dolaştığı dönemlerde işletmelere ne tavsiye ettiğini sorduk. Tunç şöyle bir değerlendirme yaptı: “Türkiye’de şirketlerin üçüncü nesle geçiş oranı neredeyse yüzde 10’nun altında.Üçüncü nesilde bir kayba uğramamak için artık işletmelerin kurumsal yönetimi ana ödev kabul etmesi gerekiyor. Şirketlerin kendilerini güvence altına alabilmelerinin tek yolu, kendi girişimciişletmeci vasfını köreltmeden, çünkü o da onların bir üstünlüğüdür aslında, kişiye bağlılığın getireceği kırılganlıkları dengeleyecek bir kurumsallığa tedricen girmek. İçselleştirilebilen bir kurumsallaşma sürecine girmek gerek. Zaman zaman işletmeler yükselir, biraz düz gider, tekrar yukarı çıkar. O aralarda eğer kurumsal bir yapı yoksa, batıyorlar. Dolayısıyla girişimciliklerini yok etmeyen, onların sürdürülebilirliğini dengeleyecek, sürekli yenilikçi bir hayat döngüsü kurabilecek yönetim, organizasyon ve süreç yapısına geçmeleri lazım, bunun başka yolu yok. ‘Koltuk’ta, ona uygun birisine bırakılmalı.

Yönetim Danışmanlığı Hattı kurdu 

KPMG’nin bu yıl yeni bir yönetim danışmanlığı hizmeti vermeye başladığını da belirten Ferruh Tunç,KPMG Türkiye’yi bölgenin üssü olarak konumladıklarını anlattı. Telekom, enerji ve otomotive odaklandıklarını belirten Tunç, KPMG olarak son 3 yılda işlerini kendi içinde bir dengeye oturttuğunu anlatarak “5 yıl önce KPMG Türkiye daha çok denetim ağırlıklı bir şirketti. Şimdi denetim, danışmanlık ve vergi alanlarında oldukça dengeli bir iş ve hizmet ağırlığımız var” ifadelerini kullandı. Tunç, “Yeni yönetim danışmanlığı hizmetimizle Almanya ile oldukça iç içe bir yönetim danışmanlığı hattını devreye soktuk. 2015’e KPMG Almanya ile Maliyet Azaltma ve Kârlılığı İyileştirme, Büyüme,İşletme Sermayesi İyileştirmesi & Yönetimi, Tedarik Zinciri Yönetimi, Nakit Akışı Tahmini ve Yönetimi,İş Zekası ve Veri Analizi Çözümleri, Operasyonel Mükemmellik başta olmak üzere birçok alanda dünya kalitesinde hizmet veren bir takım oluşturarak girdik. Böylece danışmanlık hizmetlerimiz, şirketler dünyasının daha karmaşık ihtiyaç alanlarına cevap verir hale geldi. Vereceğimiz danışmanlık işinin perspektifi de Türkiye ile sınırlı kalmayacak. KPMG Türkiye’yi, KPMG Almanya ile birlikte yönetim danışmanlığı alanında çevremizdeki ülkelere hizmet veren bir üs haline getirmek istiyoruz” dedi. Ferruh Tunç neden bu yeni hizmet alanını açmaya karar verdiklerini, “Türkiye’de faaliyet gösteren firmaların uluslararası marka yaratma, istikrarlı bir şekilde büyüme ve en iyi yönetim uygulamalarını hayata geçirme gibi konularda karşılaştıkları karmaşık sorunlara çözüm aradıklarını ve bu konuda ciddi bir ihtiyaç olduğunu gördük. Yönetim Danışmanlığı hizmetlerimizle üstün nitelikli uzmanlarımızın uluslararası tecrübelerinden de faydalanarak müşterilerimizin karşılaştıkları bu zorluk ve sorunlara çözüm getirerek onlara gerçek birer rekabet avantajı sağlayacağız” sözleriyle açıkladı.

Ciddi ölçüde bir KOBİ konsolidasyonu var

Tunç, bugün küresel dünyaya entegre olmuş ekonomilere bakıldığında mikro düzeydeki işletme ve sektörlerde neredeyse ayırt edilmeyecek ölçüde yüksek rekabet ile düşük kar marjının belirgin bir karakter özelliği haline geldiğini de belirtiyor. Artık geleneksel işlerin neredeyse değer üretemez hale geldiğine de değinen Tunç, “Marjı artıramıyorsanız, ya hacmi ya pazar payını artıracaksınız. Küresel ölçekte yapılan birleşme ve satın almaların arkasında da bu var zaten. Satışınız artmıyorsa, pazarınız artmıyorsa, maliyetlerinizi kısacaksınız. En temel kural bu oldu. Nitekim, yerel pazarda da, bölgede de, küresel bazda da satın alma ve birleşmelerle ölçek verimliliğinin arandığına şahit oluyoruz. Türkiye’ye özellikle son 10 yılda doğrudan gelen yabancı sermayede, büyük özelleştirmeler dışında kalan kısmında ciddi ölçüde bir KOBİ konsolidasyonu vardır” ifadelerini kullandı. Satın alma ve birleşmeler dünyasındaki gelişmeleri sorduğumuzda ise Ferruh Tunç , “Satın alma ve birleşmelerde önümüzdeki bir çeyreği görebiliyorsak, ‘işler normal’ diye tanımlanır. Şu anda dramatik bir düşüşümüz yok, ama son iki yıla göre daha az. Bu yıl da önümüzdeki çeyreğin aşağı yukarı sonuna kadar işleri görüyoruz” bilgisini verdi.

Bu konularda ilginizi çekebilir