”Yolsuzluk, partinin tepe noktalarındaki kişi ile ilgili”

Baykal, İzmir'deki basın kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İZMİR - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli ile ilgili iddialarla ilgili olarak, "Bu kadar somut bir kanıtlama hiç yaşanmamıştır. Üstelik bu yolsuzluk, iktidardaki bir partinin en tepe noktalarındaki kişi ile ilgilidir" dedi.

İzmir'deki basın kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelen Baykal, gündemdeki konuları değerlendirdiği bir konuşma yaptı. Konuşmasına AKP hakkında açılan dava ile başlayan Baykal, Anayasa Mahkemesinin 11 üyesinden 10'unun kararıyla AK Parti'nin laikliğe karşı eylemlerin odağı haline dönüştüğünü tespit ettiğini, yaptırım konusunda yüksek mahkemede görüş ayrılığının ortaya çıktığını, üyelerin çoğunluğu demek olan 6'sının kapatma önerisinde bulunduğunu, yapılan değişiklik nedeniyle 7 üyenin oyu gerektiğinden kapatmanın gerçekleştirilemediğini anlattı. 

Deniz Baykal, şunları söyledi: 

"Mahkeme, 11'de 10 ile laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu hukuki tespitini yapmıştır. Hakkında bu tespit yapılan parti parlamentoda üçte 2 çoğunluğu oluşturan, hükümeti elinde bulunduran partidir. Bu tablo kriz tablosudur. Anayasa Mahkemesi krizi tespit etmiş, krizi çözmemiştir. Krizin aşılmasının tek yolu AKP'nin laikliğe karşı eylemlerin odağı olmaktan çıkması, çıktığını kamuoyu vicdanının kabul etmesidir. 

AKP'nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu tartışması yıllıdır sürdürülmüştür. Bu artık siyasi tartışma olmaktan çıkmıştır. Anayasa Mahkemesi bu siyasi tartışmayı hukuki karara bağlamıştır. dolayısıyla artık (Biz laiklik karşıtı eylemlerin odağı değiliz) sözü boş bir siyasi söylemden ibarettir." 

Baykal, mahkemenin "somut kapatma" kararı vermemesinin AK Parti'nin laiklik karşıtı eylemlere daha fazlasıyla devam edebileceği değerlendirmesi yapması sonucunu doğurmaması gerektiğini belirterek, "Şimdi AKP için alçak gönüllü olma, eleştirileri dikkate alma zamanıdır" diye konuştu. 

AK Parti'nin anayasa değişikliği "özlemi" içinde olduğunun anlaşıldığını, Anayasa Mahkemesinin kararı ışığında AK Parti'nin anayasa değişikliği yapmaya kalkışmasının "tam bir çelişki" olacağını söyleyen Baykal, "AKP anayasa değişikliği arayışlarını bir kenara bırakmalıdır" dedi. 

Deniz Baykal, en kısa zamanda Bakanlar Kurulunda değişiklik yapılması gerektiğini dile getirerek, "Laiklik konusunda topluma güven verecek kişiler getirilmelidir. Aslında problem, bakanlardan değil, bakanlara o görevleri veren siyasi iradeden kaynaklanıyor" diye konuştu. 

 

"Takınması gereken tavrı takınamamıştır"

 

AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli ile ilgili iddialar konusuna da değinen Baykal, şöyle devam etti: 

"Şaban Dişli olayı gerçekten çok önemli. Siyasi hayatta rüşvet ve yolsuzluk iddiaları her dönem ortaya atılır. Ama Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir iddia bu olaydaki kadar net, somut, belgeli ve açık şekilde ortaya konmamıştır. Alacak, verecek kişiler, tanıklar protokol imzalamışlardır, rüşvetin şartları, paranın miktarı her şey belirtilmiştir. Bu kadar somut bir kanıtlama hiç yaşanmamıştır. Üstelik bu yolsuzluk, iktidardaki bir partinin en tepe noktalarındaki kişi ile ilgilidir. 

İlk kez olayın içinde yer alan kişinin partisi, kendini böyle bir olayla ayrıştıramamıştır. Takınması gereken tavrı takınamamıştır. Böyle bir partiye kızınızı verir misiniz, Türkiye'de iktidarı veriyorlar." 

Baykal, iddiaların bir gazetenin manşetine taşınmasıyla "gün ışığına" çıktığını savunarak, "Vatan gazetesine bu anlamda teşekkür ediyoruz. Manşete taşımasıydı, diğer yolsuzluk olayları gibi gazetelerde küçük bir haber olacaktı, konuşulmayacaktı bile" dedi. 

Türkiye-Ermenistan ilişkileri

İzmir'deki basın kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelen Baykal, "Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde yeni açılımlara ilişkin talep ve baskıların belli bir noktaya geldiğini savunarak şunları söyledi: 

"Ermenistan Türkiye'yi soykırım yapmış bir ülke olarak görüyor; Türkiye'ye yönelik egemenlik talepleri, bir yandan da Azerbaycan'ı işgal girişişimleri var. Türkiye yıllardır ilişkileri ilerletme konusunda soykırım iddialarını kaldırmasını, Azerbaycan ile müzakerelerin başlamasını talep etmiştir. Bu, doğru bir politikadır. Şimdi Ermenistan tutumunu değiştirmemişken sıcak ilişki kurulmaya çalışılmaktadır. Sakın ha, Türkiye olarak Azerbaycan'ı üzmeyelim." 

Türkiye ile Azerbaycan arasında yıllardır "ayrı devlet aynı millet" anlayışının var olduğunu ifade eden Baykal, "Cumhurbaşkanı futbol maçı izleme daveti nedeniyle Erivan'a gidecektir. Bu durum Azeri kardeşlerimizi üzmemelidir" dedi. 

 

"Türkiye Montrö konusunda dikkatli davranmalı"

Baykal, Orta Doğu'da da yeni ve tehlikeli çatışma zemininin geliştiğine, Türkiye'nin bölgedeki çatışma ortamının dışında kalması gerektiğine dikkati çekerken Kafkasya'da da çok tehlikeli gelişmelerin yaşandığını bu nedenle soğukkanlı bir politika yürütülmesi gerektiğini söyledi. 

Türkiye'nin bir yandan Rusya, bir yandan da Amerika ile işbirliği zorunluluğu yaratan bir tablosu bulunduğunu, bu nedenle çatışmaların dışında kalmasının daha güç hale geldiğini anlatan Baykal, "Karadeniz bölgesi ısınma dönemine girmiştir. Türkiye Montrö konusunda çok dikkatli davranmalıdır. Boğazlar konusunda çok büyük sorumluluğu vardır" diye konuştu. 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya ziyaretine ilişkin olarak da Baykal, "Erdoğan Rusya'ya gitti, neler söyledi, bunu Rus basınından öğrendik. Rusya'ya destek verdiği anlaşılıyor. Ortaya atılan 'İstikrar Forumu' gerçekçilikten uzaktır" dedi. 

Rektör atamaları

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün rektör atamaları konusunda izlediği tutumun Anayasa Mahkemesinin kararını yeterince değerlendirdiği izlenimi vermediğini savunan Baykal, "Karar, Cumhurbaşkanı'nın yetkisi dahilinde alınmıştır. Ancak Cumhurbaşkanı'nın yaptığı atamaların siyasi mesajının, belli tavrı takınan çevreleri yönetime taşıma tavrı olduğu açıktır" diye konuştu. 

 

Ahmedinejad'ın Türkiye ziyareti

 

Baykal, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın Türkiye ziyaretine ilişkin de şu değerlendirmeyi yaptı: 

"Bu ziyaret, Ahmedinejad'ın Türkiye'ye, anayasasına, temel değerlerine, hatta hükümete meydan okuduğu bir ziyarete dönüşmüştür. Anıtkabir'e gitmesi konusunda 'bir teferruat' değerlendirmesi yapmış, Cuma namazına gittiğinde 'muhteşem' demiştir. Alınan önlemler konusunda 'ben İran'da böyle yapmazdım' deyip hükümeti küçük düşürmüştür. Türkiye Cumhurbaşkanı ile birlikte katıldığı toplantıda Türkiye'nin ilişkilerini dikkate almadan, fütursuzca, kaba şekilde konuşmuştur." 

Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir'in Türkiye ziyaretini de eleştiren Baykal, "soykırım iddialarının hedefi bir siyasi olarak fütursuzca Türkiye ile dayanışma içinde olduğunu, şeriat hukukunun temel alınması gerektiğini söyleyip çekip gitmiştir. Bütün bunlar dış politikadaki özensizliği göstermiştir" diye konuştu. 

 

Sudaki arselik tartışmaları

Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Baykal, İzmir'de sudaki arsenik konusunda yaşanan tartışmalara ilişkin, "konuşulan konuların her biri bahane. İşin özü İzmir'dir, hedef İzmir'dir. Herkes 'sudan açık yakalayabilir miyiz' diye bakıyor. İzmir ile hiç alakası olmamış, hiçbir sorunuyla ilgilenmemiş olanlar yüzlerce kilometre uzaktan dövünüp duruyorlar. Burada dürüst, iyi hizmet vermeye çalışan bir yerel yönetim anlayışı var" dedi. 

Baykal, Çamlı Barajı'nın yapımına dair soruya "İzmir Belediyesi ve İzmirlilerin çevreye duyarlılığı çok önemli. Çamlı Barajı ihtilafının altında bu da yatıyor olabilir, ayrıntıları bilmiyorum" karşılığını verdi. 

Deniz Baykal, yerel seçimlerde gösterecekleri adaylar konusundaki soruya, adayları en kısa zamanda belirleyip açıklayacaklarını bildirdi ve gazetelerde yer alan değerlendirmelerin "yakıştırmanın ötesinde bir anlamı olmadığı" kaydetti 

 

Erbakan'ın cezasının kaldırılması

Deniz Baykal, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, kapatılan Refah Partisi'nin eski genel başkanı Necmettin Erbakan'ın kalan cezasını kaldırmasına ilişkin soruya da şu yanıtı verdi: 

"Gerçekten hasta, yaşlı bir eski başbakanının çok özel koşullarda da olsa tutuklu olması üzücüdür. Bu tablonun kalkmış olmasından Erbakan'ın memnuniyetini saygıyla karşılıyorum. Ama mahkeme kararının ortadan kaldırılmadığı, yani ortada bir suç olduğu çok açıktır. O bakımdan Erbakan'ın 'hatadan dönüldü' değerlendirmesi yanlıştır. Olay yargı kararından dönmek değil yaşlı, hasta, eski başbakana nezaket gösterilmesidir."