Yükselen enerji birlikteliği Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dr. Serdar İSKENDER / TÜTEV Enerji Danışmanı

 

15 Haziran 2001'de Şanghay'da Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan'ın katılımıyla, "Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)" kuruldu. 2004'te Moğolistan, 2005'te Hindistan, Pakistan ve İran'ın da örgüte gözlemci üye ülke olarak katılmasıyla, ŞİÖ Avrasya'nın en büyük ekonomik ve güvenlikle ilgili bölgesel teşkilatı haline dönüşmüştür. Orta Asya'da doğan bu birliktelik, Güney Asya ve Ortadoğu Bölgesi'ne kadar yayılmış olup, bütün dünyayı etkileyecek kararlar alabilecek kapasiteye ulaşmıştır.

ŞİÖ'de, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin, Birleşmiş Milletler kararlarını veto etme yetkisi de olan beş daimi üyesinden ikisi, Çin ve Rusya yer almaktadır. ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin, Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore, İran ve İsrail olmak üzere nükleer silaha sahip ülkelerin yarısı, ŞİÖ bünyesinde bulunmaktadır. ŞİÖ, dünyanın en büyük ordusuna ve pazarına sahiptir. Ayrıca, dünyanın en büyük enerji üreticisi ülkesiyle, en yüksek enerji tüketen ülkesi de örgütün üyesidir.

ŞİÖ Sözleşmesi'nde, örgütün temel amaçları üye devletlerarasında karşılıklı güven, iyi komşuluk ilişkilerini geliştirmek, siyaset, ticaret, ekonomi, bilim, teknoloji, kültür, eğitim, enerji, ulaştırma, turizm, çevre ve benzer alanlarda etkili bir işbirliğini teşvik etmek, bölgede barış, güvenlik ve istikrarı sağlamak için çaba göstermek olarak belirtilmişti. ŞİÖ'nün asıl kuruluş amacı ise bir "Enerji Kulübü" olabilmekti. ŞİÖ'ye üye ülkelerin sahip olduğu petrol ve doğal gaz rezervleri düşünüldüğünde, ŞİÖ'nün "Enerji Kulübü" olmasının da önü açıktı.

Rusya, ŞİÖ'yü kullanarak, yenidünya düzeninde, yeniden söz sahibi olmaya çalışırken, Çin ekonomik alanda gelişmeye ve sürdürülebilir büyüme hedefine ulaşmayı hedefliyor. Diğer taraftan Çin, ŞİÖ vasıtasıyla sınır güvenliğini de sağlamış oluyor. Çin, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan ile 3000 km'lik büyük bir sınıra sahiptir. Çin, ŞİÖ sayesinde sınırlarını güvence altına alırken Orta Asya ülkeleri ile karşılıklı güvene dayalı ilişkiler de geliştirmektedir. Çin, artan enerji ihtiyacını karşılayabilmek amacıyla, kendisine ne kadar uzak olursa olsun, zengin enerji kaynaklarına sahip ülke ve bölgelerle ilgilenmektedir. Çin'in kontrolündeki Orta Asya'da, istikrar, hem Çin'in Doğu Türkistan'a hakimiyetini artırmakta, hem de enerji güvenliğine katkı sağlamaktadır. Çin, Orta Asya ülkeleri ile ilişkilerini artırarak, Rusya'nın bölgedeki etkisini dengeleyerek, ABD'nin bölgedeki etkinliğine karşı da paratoner olmaya çalışmaktadır. Doğuda Asya-Pasifik Bölgesi, batıda ise Rusya, Orta Asya ve Ortadoğu Çin'in dış politika sahası olarak görülmektedir. 

En büyük destekçisi Rusya

Rusya'nın, mevcut dünya düzenindeki konumundan memnun olmaması ŞİÖ'ye verdiği desteği sürekli olarak artırıyor. Rusya, BM'nin veto hakkına sahip daimi üyesi ve G8'e üyesi olmasına rağmen, dünya siyasetinde söz sahibi olamıyor. Başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere, Batı dünyası Rusya'yı, enerji taşeronu ya da bir doğal gaz istasyonu olarak değerlendiriyor. Rusya, ŞİÖ sayesinde, başlangıç için bölgesel olarak, gelecekte ise küresel olarak Batı'ya karşı koyabilecek, alternatif bir güç merkezi olma hedefiyle hareket ediyor. Rusya, arka bahçesi olarak gördüğü Orta Asya Cumhuriyet'lerinin Çin ile temaslarını kendi kontrolünde gerçekleşmesini sağlamak için de ŞİÖ'ye büyük önem veriyor. Büyük Rusya hayali için de, ayakta kalmak için de enerjiyi kullanan Rusya, Lukoil, Gazprom, İtera, Gazexport gibi dev enerji kuruluşlarıyla, Kafkasya'da ve Orta Asya'da enerji kaynaklarını ve enerji nakil hatlarını da kontrol altında tutmak istiyor.

Kazın-kazan politikası

Türkiye, bir taraftan Kafkaslar üzerinden Hazar Denizi'ne ve Orta Asya'ya, diğer taraftan Balkanlar üzerinden Adriyatik'e ulaşabilecek, Asya'yı Avrupa'ya bağlayan yolların kesişim noktasında bulunuyor. Türkiye, jeopolitik-jeostratejik konumu itibariyle Asya'yı Avrupa'ya bağlayan doğu ile batı arasındaki önemli bir köprü. Orta Doğu'nun kalbine inen Fırat ve Dicle nehirleri de Türkiye'nin kontrolünde. AB kapılarında bekletilen Türkiye için AB'ye karşı ŞİÖ acil olarak kullanılması gereken önemli bir alternatif. "Kazan-kazan politikası" içerisinde Türkiye, mutlaka ŞİÖ'de yer almalıdır. Türkiye, ŞİÖ sayesinde Rusya-Çin ile iyi ilişkiler kurarak, sürekli artan enerji ihtiyacını, güvenli bir şekilde sağlayabilecektir. Rusya, İran ve Orta Asya Cumhuriyet'leri de petrol-doğal gazlarını Türkiye köprüsünü kullanarak, AB ülkelerine ulaştırabilecektir. Türkiye, kardeş olan Orta Asya ülkelerinin ekonomik olarak gelişmelerini sağlamak, ikili ticaret ilişkilerini artırabilmek ve serbestleştirebilmek için de ŞİÖ'ye dahil olmalıdır.

Türkiye'nin de örgüte katılmasıyla ŞİÖ, Çin Seddi'nde AB sınırlarına kadar uzanan, dünyanın en önemli enerji ve su kaynaklarını kontrol eden, dünyanın en büyük ekonomik-siyasi entegrasyon projesi haline gelecektir. ŞİÖ sayesinde, ABD-AB birlikteliğinin yerini, enerji kaynaklarının patronu Avrasya Birliği alacaktır. Tarihin tekerrürden ibaret olduğu değişmez bir düstursa, 20. yüzyılda olduğu gibi 21. yüzyılda da enerji kaynaklarına sahip olan ülkeler, birliktelikler dünyaya yön vermeye devam edecektir. Arap Baharları, kışları, iç karışıklıklar, ayaklanmalar, renkli devrimler, enerji ve enerji kaynaklarını kontrol edebilmek için yüzyıl önce yazılan bir senaryonun parçalarıysa, önümüzdeki dönemde enerjiye hakim olan güçler ya da işbirlikleri dünyayı yönetebilecektir. 20. yüzyılda yazılıp oynanan kan ve gözyaşı imparatorluklarının kurulmasını sağlayan Büyük Oyun, ABD'nin BOP'u, yakın gelecekte Büyük Avrasya Projesi (BAP) karşısında eriyerek, tarihin tozlu sayfaları arasına gömülecektir. Bu yenidünya düzeninde yıldızı parlayan ülkemizin, Orta Asya'da ki kardeş ülkeleri yalnız bırakmayarak, yeni düzende Çin ve Rusya ile başrolü paylaşmalıdır.