”Yunanistan'ın borç krizinden kendimizi soyutlayamayız”

Erdoğan, "Fener Rum Patriği Bartholomeos'u ekümenik olarak tanımak beni rahatsız etmez" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ATİNA- Başbakan Erdoğan, "Yunanistan'ın karşı karşıya kaldığı ekonomik sorunlardan Türkiye olarak kendimizi soyutlamamız tabiatıyla mümkün değildir. Zira, komşumuz Yunanistan'ın istikrarı ve zenginliği, bizim istikrarımız ve zenginliğimizdir" dedi.

Erdoğan, Hilton Oteli'nde düzenlenen Yunan-Türk İş Forumu'nda konuştu.

Komşu ülke Yunanistan'ın başkenti Atina'da, Türk ve Yunan iş adamlarıyla bir arada bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu ifade ederek konuşmasına başlayan Başbakan Erdoğan, Yunanistan'da şahsına ve heyetine gösterilen misafirperverlikten dolayı şükranlarını iletti.

"İktidarda bulunduğumuz yedi buçuk yıllık süre içinde, Türkiye'nin tüm komşularıyla ilişkilerini geliştirmesine, kültürel, ekonomik ve siyasi işbirliklerini daha ileri noktalara taşımaya özen gösterdik" diye konuşan Erdoğan, şunları kaydetti:

"(Komşularla sıfır problem) adını verdiğimiz bu yeni stratejiyle tarihin önümüze koyduğu, geçmişin bugünlere taşıdığı, esasen bir çoğunu da anlamsız bulduğumuz meseleleri samimiyetle masaya yatırdık ve çözüm arayışlarına giriştik.

Bizim, bu yeni stratejide çıkış noktamız şudur, kin gibi, husumet gibi, haset gibi kavramlar, arzu edilmese bile beşeri özellikler olarak görülebilir. Devletler arasında kurulan ilişkilerde ise bu kavramlara yer yoktur, olamaz.

Tarihte neler yaşanmış olursa olsun, geçmiş ne şekilde cereyan etmiş olursa olsun, biz, komşu iki devlet olarak geleceğe bakmak, gelecek vizyonuyla hareket etmek zorundayız.

Rumlar

Başbakan Erdoğan, CNN TÜRK Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ali Birand'ın, "Doğrusunu söyleyeyim, Türk Başbakanı genelde Türk medyasından çok şikayet eder. Buraya gelip bir başbakanlık yapsa herhalde Yunan medyası ile Türk medyasını karşılaştırıp mumla aramaya başlardı" değerlendirmesi üzerine , "Yunan medyası ile Türkiye medyasının değerlendirmesini ben yapacak değilim. O bana düşmez. Daha çok tabii ki her iki ülkenin halklarına düşer. Onlar zaten gerekli değerlendirmeleri yapıyorlar" dedi.

Erdoğan, "Konuşmanızda bir söz söylediniz. Yunanlılar'a 'hadi geri dönün' der gibi. Ben mi yanlış anladım? Sanki 'geçmişteki kötü anıları artık bir kenara bırakalım, geçmişte oturduğunuz yerlere dönün' der gibiydiniz" sorusuna, "şu anda Dışişleri Bakanlığı tespitlerine göre 50 bin kadar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup Türkiye dışında yaşayan Rumlar'ın olduğunu biliyoruz. Bizim bu noktada Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup da Türkiye dışında yaşayanlara karşı mesajımız olumludur. Gelip Türkiye'de yaşayabilirler. Çünkü zaten Türkiye'nin vatandaşıdırlar. Bizim bu noktada herhangi bir sıkıntımız söz konusu değildir. Biliyorsunuz Türkiye çok kültürlü bir ülke. Buradan bir sıkıntımız yok. Bu konuda rahatız" yanıtını verdi.

Fener Rum Patriği Bartholomeos

Başbakan Erdoğan, "Konuşmanızdan Ruhban Okulu açılacak gibi bir izlenim aldık, doğru mu? Türk vatandaşı Fener Rum Patriği Bartholomeos'nun ekümenik olarak nitelenmesi sizi rahatsız ediyor mu ve yanınıza alıp buraya neden getirmediniz?" sorusu üzerine de "Diyanet İşleri Başkanımın meşguliyeti olmasaydı ikisini beraber alıp getirmeyi düşünüyordum. İkisini beraber getirip aynı zamanda burada da Batı Trakya'daki dini temsilcilerle birlikte onları beraber görüştürelim istiyordum. Zamanlama noktasında örtüşmediği için böyle bir şeyi gerçekleştiremedik. O da olsaydı o zaman tabii çok da güzel bir jest olacaktı, çok daha önemli olacaktı diye düşünüyorum. 'Ekümenik olarak tanıyor musunuz?' sorusuna gelince, beni rahatsız etmez. Ecdadımı rahatsız etmediğine göre beni de rahatsız etmez. Ama benim ülkemde bazılarını rahatsız edebilir" diye konuştu.

"Süreç meyvesini vermeye başladı "

"Şu  veya bu nedenlerle bazı sıkıntıları ne yazık ki hep yaşadık" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

 "Tabii değerli dostum Yorgo'nun ilk ziyaretini son dönemde Başbakan olduktan sonra Türkiye'ye gerçekleştirmiş olması ve İstanbul'da başbaşa yaptığımız görüşme çok manidardı. Tekrar ben bundan dolayı kendisine teşekkür ediyorum. Ardından kendilerine yazmış olduğum mektup ve bu mektuba aldığım cevapla başlayan bu süreç meyvesini vermeye başladı. Tabii iki eski medeniyetin ve tarihin iki güçlü aktörünün el ele  yeni bir barış ve huzur destanı yazmaya kararlı olduğunu bilmelerini isterim. Az önce değerli dostum da zaten her iki taraf da bu siyasi iradenin mevcut olduğunu ifade ettiler. Aynı ifadeleri ben de altını çizerek söylüyorum. Türk ve Yunan halklarının Türkiye ve Yunanistan'ın şehirlerinde geçirdikleri, tarihin mutlu günlerini yeniden yaşamaları için azimle kararlılıkla çalışacağımızdan emin olmalarını isterim."

"Türkiye de Schengen'den istifade etmeli"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Yani şu anda Schengen olayı içerisinde Sırbistan'a uygulananın, Türkiye'ye uygulanmasını ben burada AB üyesi ülkelere duyuruyorum. Kendileriyle de oturup bunları konuşacağız, yani Sırbistan nasıl Schengen olayından istifade ediyorsa Schengen'e kabul edildiyse Türkiye'nin da aynı şekilde bu Schengen içerisine dahil edilmesi gerekir" dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı'nın ardından Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu ile ortak basın toplantısı düzenledi.

İlişkilerin ekonomik yönlerinin güçlendirilmesine büyük önem atfettiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bakınız şu anda bir adım atıldı, bu adım hususi pasaportlarla ilgili vize şartı artık ortadan kalktı. En kısa zamanda temennim odur ki inşallah bu da olacak, buna inanıyorum. Biz bu noktada mavi pasaportlar içerisinde de zaman içinde bunu da daha geliştirilmiş şekilde -ki bu konuda ben kendi desteklerine de inanıyorum-... Yani şu anda Schengen olayı içerisinde Sırbistan'a uygulananın Türkiye'ye uygulanmasını ben burada AB üyesi ülkelere duyuruyorum. Kendileriyle de oturup bunları konuşacağız. Yani Sırbistan nasıl Schengen olayından istifade ediyorsa Schengen'e kabul edildiyse Türkiye'nin da aynı şekilde bu Schengen içerisine... Sırbistan müzakereci bir ülke değil, ama Türkiye müzakereci bir ülke, dolayısıyla dahil edilmesi gerekir farklı şeyler olabilir. İnanıyorum ki burada Yunanistan da bu konuda gerekli desteği Türkiye'ye verecektir. Bu adımları da atmamaz lazım."

 

 "Ege barış denizi"

Erdoğan, "Ege'nin barış denizi olması konusunda silahlanmanın aza indirgenmesi yolunda herhangi bir adım atıldı mı?" sorusuna şu yanıtı verdi.

"Ege'de uçakların adeta bir bombardıman uçağı olarak bombaları muhafaza şeklinde uçmasını biz artık istemiyoruz. Bunlar bağlı olmasın, diyoruz. Eğer tatbikat yapılacaksa bunlarsız uçsunlar diyoruz. Dolayısıyla bunlar barışın adeta bir simgesi olsun. Zaman içerisinde bunlar hiç uçmasın. Bu hale geliyoruz. Bunu başaralım.

Savunma sanayiine yönelik karşılıklı olarak atılan bu adımların hepsi bizi farklı alanlarda yapacağımız yatırımlardan alıkoyuyor. Yani birimiz yapalım, birimiz yapmayalım diye bir şey olmuyor. Bu gerçekleri ben çok açık net konuşmayı severim, açık konuşuyorum. Oralara yapılan bu yatırımlar eğitime, sağlığa yapılabilir. Bu yatırımlar ülkede kişi başına milli gelir olarak yoksul insanlara aktarılabilir.

Bunun yanında önemli olan bir diğer adım, ülkemizde Lozan ile bağlantılı olan adımlar var biliyorsunuz. Sensinot Meclisi olayımız var. Bu konuyla ilgili attığımız adımlar var. Ben bunu değerli dostuma, meslektaşıma da söyledim. Kendilerinin de bu noktada bir girişimi oldu. Sensinot Meclisi'nin Türk vatandaşlarından oluşması lazım. Ama şu anda tabii Türk vatandaşlarından oluşmuyor. Dolayısıyla 'Türk vatandaşlığına müracaatla biz bu sorunu çözelim' dedik. Şu anda müracaatları aldık. Öyle zannediyorum ki önümüzdeki bir iki hafta içinde bu sorunu çözmüş oluruz. Dolayısıyla Lozan'ın gereği olan noktaya da gelmiş oluruz.

Aynı şekilde Batı Trakya'da da seçilmiş müftü yok. Atanmış müftü var. Burada seçilmiş olan müftü olması lazım. Bu konuda biz özellikle Yunanistan'ın aynı şekilde yaklaşımını bekliyoruz. Diyoruz ki seçilmiş olan müftüyü Yunanistan Hükümeti onasın. Ve bu şekilde de oradaki vatandaşlarımız huzur içinde olsunlar. Eğer bazı sıkıntılar varsa bunların da zaten oturulup konuşularak giderilmesi mümkündür.

Şu bir gerçek, nasıl ki patriği seçme hakkını kendimizde bulmuyorsak, aynı şekilde de oradaki Müslümanların dini liderlerini tabii ki Yunan Hükümetinin seçmemesi gerekir. Bu ciddi bir yanlıştır diye düşünüyoruz ve bunun da giderilmesi gerekir diye inanıyoruz. Bu konuyu oturup konuşup süratle neticelendirmemiz lazım."

"Heybeliada ruhban okulu"

Büyükada'daki yetimhane konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, bu konudaki yargı sürecinin uluslararası hukuka yansıdığını, kendisinin gerekçeli kararı istettiğini ve bu gerekçeli kararın gelmesinin ardından hemen burayı kendilerine teslim etmeye hazır olduklarını Fener Rum Patriği Bartholomeos'a söylediğini bildirdi.

Heybeliada Ruhban Okulu konusunda açıklamalar yapan Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun bu konudaki çalışmaları sürdürdüğünü belirterek, "Çözüme yönelik çalışmalarda bir netice alacağımızı ben umut ediyorum. Bunun umudu içerisindeyim. Olumlu bir yaklaşım içerisinde olduğumu da burada ben söylüyorum. Üzerinde çalışıyoruz. Temenni ederim ki burayı da kısa zamanda bir neticeye bağlarız. Ama ben de Sayın Papandreu'dan Atina'da Fethiye Camii'nin restorasyonu için müsaade istedim. Eğer bunu sağlarlarsa çok isabetli olur diye düşünüyorum" dedi.

Erdoğan, Türkiye ve Yunanistan'ın bir çok ortak yönünün bulunduğuna işaret ederek,  şunları kaydetti:

"Her yönüyle... Kıyıdaş, bu yönlerimiz de var. Karadeniz'de işbirliğimiz var. Adadan, Türkiye'ye, Türkiye'den, adalara şöyle seslendiğiniz zaman rahatlıkla birbirimize sesimizi duyuracak kadar yakın bir komşuluk hukukumuz var. Bu komşuluk hukuku içerisinde Yunan halkına tüm samimiyetimizi sunmaya geldik. Az önce Yunanistan ile ilişkilerimizde büyük mesafeler kat edeceğine vesile olacağına inandığımız bu Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin ilk toplantısını gerçekleştirdiğimizi söyledim. Söz konusu konseyin yılda kaç kez bir araya geleceği hususunu değerli meslektaşım ifade ettiler. Bakan arkadaşlarımızın en az iki kez bir araya gelmelerini, bizim de başbakanlar olarak bir yıl Türkiye'de, bir yıl da Yunanistan'da bir araya gelmek suretiyle... Şu ana kadar ne yaptık? Şu anda neredeyiz? Bundan sonra önümüzde ne yapacağız? Bunları sürekli takip edeceğiz."

"Uygulama görmek istiyoruz"

İş adamlarının sektörel anlamda karşılıklı olarak bir araya gelerek çok verimli görüşmeler yaptıklarını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu görüşmeleri devam ettirerek sadece işi masada veya lafta değil, uygulamada göstermelerini de özellikle istiyoruz. Bunu da başaracağımıza eminim. Türkiye'de, Yunanistanlı yatırımcılar var. Kısmen, az da olsa Yunanistan'da, Türk yatırımcılar var. Bunu daha da geliştirerek, ülkelerimizde bunları yapmanın yanı sıra, üçüncü ülkelerde ortaklık içerisinde bu yatırımların geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Yunanistan ile ilişkilerimizde artık yakınlaşma değil, bunu aşalım diyorum, artık ortaklık anlayışı içerisinde hareket edeceğimizi ümit ediyorum."

Ortak Turizm paketi

Enerji, ulaşım ve turizm  alanlarındaki işbirliğine de değinen Başbakan Erdoğan,  şöyle devam etti:

"Yunanistan'a biz doğalgaz  vermeye başladık, şimdi istiyoruz ki Yunanistan, İtalya bağlamında üçlü olarak bunu daha da geliştirebiliriz, geliştireceğiz. Ulaşım noktasında geniş çaplı bir anlaşma imzalandı. Gerek kara gerek deniz taşımacılığında bu adımları atmak... Demiryolu taşımacılığında bunu çok önemsiyoruz. Adımı attık öyle zannediyorum ki bunlar tarihe gerçekten kaydı düşülecek olan adımlar.

Turizm Yunanistan'ın en önemli kaynağı ve turizm noktasında Türkiye son yedi yıl içinde ciddi bir sıçrama gerçekleştirdi. Turizm noktasında ciddi destinasyonlara sahip olan bir Yunanistan var, aynı şekilde bir Türkiye var. Eğer biz bunları birleştirirsek inanıyorum ki dünyanın uç ülkeleriyle paket turizm düzenlemek suretiyle bu bölgede farklı bir turizm patlamasını gerçekleştirebiliriz."

"Terörle ilgili dertlerimiz var"

Başbakan Erdoğan,  "Terörle ilgili dertlerimiz var. Terör noktasında Yunanistan'ın da ciddi sıkıntıları oldu, aynı şekilde bizim de bu noktada sıkıntılarımız var. Ama dayanışma içerisinde teröre karşı da güven artırıcı önlemleri almamız lazım. Müşterek mücadele, özellikle insan kaçakçılığı noktasında Yunanistan'ın ve bizim ciddi sıkıntılarımız var. Bunları müşterek atacağımız adımlarla inanıyorum ki aşabiliriz veya asgariye indirebiliriz" diye konuştu.

Erdoğan, derinleşmeye devam eden mevcut bir küresel mali kriz olduğunu da anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama şunu görmemiz lazım; şu andaki küresel finans krizinin kaynağı neresidir, belli. ABD'den çıkan bir süreç ve bu kriz bütün dünyaya yayıldı. Bunu bilmemiz lazım, tabii bazı ülkeleri çok ağır bir şekilde vurdu, 'Türkiye'yi ben teğet geçti' dedim. Evet teğet geçti. Bunu yine aynı şekilde söylüyorum."

"Muhalefet - iktidar işbirliği"

Erdoğan, hiç bir bankayı fona devretmediklerini anımsatarak, krizin Türkiye'nin sigorta şirketlerini vurmadığını söyledi.

Yunanistan'ın da bu rüzgarın sıkıntısında kaldığını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Fakat şu anda reformist bazı kararlar alınıyor, dolayısıyla bu alınan kararların arkasında durulması, burada bir dayanışmanın iktidarıyla muhalefetiyle yapılması inanıyorum ki Yunanistan'ın kısa sürede bu sıkıntıdan kurtulmasına vesile olacaktır. Ama burada iktidar ve muhalefetin bu sorunu bir milli sorun olarak görüp, müşterek olarak bunu ele almaları ve bu süreçten bir an önce sıyrılmayı sağlamak. İnanıyorum ki ülkedeki tüm siyasi hareket mensuplarının sorumluluğudur, diye düşünüyorum."

Dış ticaret hacmi

Türkiye ile Yunanistan arasındaki dış ticaret hacmine de değinen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Dış ticarette 2.5 milyar dolara düştük. Bunlar bize yakışmıyor. En kısa zamanda  bunu dolar bazında değil, avro bazında 5 milyar avroya çıkarmamız lazım. Bu siyasi irade her iki tarafta da mevcut. Çıkarır mıyız, çıkarırız. Bu noktada yatırımcılarımız, girişimcilerimiz var mı, var. İşte bugün adımını attığımız şu anlaşmaları birlikte gerçekleştiririz. Olmaması için hiç bir neden yok diye düşünüyorum. Onun için finans sektörümüzün, reel sektörün burada dayanışma içerisine girmesi bunun gerçekleştirilmesinin zeminini hazırlayacaktır. Bizler gerek Yunan hükümeti olarak gerekse Türkiye olarak her türlü desteği vereceğiz. Öndeki varsa engelleyici bazı çakıl taşları, bunların temizlenmesine de bizler yardımcı olacağız."

 Erdoğan, Türkiye'nin AB üyeliği noktasında, yedi yılı aşkın Başbakanlığı döneminde, Yunanistan'ı her zaman yanlarında gördüklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"AB üyeliği sürecinde bizleri her zaman desteklediler. Bundan sonraki süreçte de ben Yunanistan Hükümeti'nin yine aynı şekilde bizleri destekleyeceğine inanıyorum ve bu süreç içinde de dayanışmamız, arkadaşlarımızın birbirleriyle olan görüşmeleri aynı kararlılıkla devam edecektir. Tabii bizim için AB üyeliği stratejik bir hedeftir. Yani şöyle, 'elimizde bulunsun' dediğimiz bir süreç değildir. Biz bu konuda kararlıyız. Adımlarımızı da bu kararlılık içinde atıyoruz ve Türkiye'nin tam üyelik dışında her hangi bir hedefi bu süreçte yoktur. Bunun da böyle bilinmesini istiyoruz.

Bu arada Kıbrıs'ta BM müzakere süreci kaldığı yerden devam edecektir. Yani 'şu anda yeni bir Cumhurbaşkanı seçildi, acaba ne olacak?'. Bu ifadelerin hepsi bir kenara, süreç aynı kararlılıkta devam edecektir, garantör ülke olarak Türkiye bu noktada durmaktadır. Diyoruz ki Yunanistan bir garantör ülke, Türkiye bir garantör ülke, dörtlü mü görüşelim? Dörtlü görüşelim. Beşinci garantör ülke, yani üç garantör ülkenin diğeri o da katılabilir. AB müzakere sürecinde dönem başkanı katılabilir, BM katılabilir. Oturup bunu en geniş manada da görüşebiliriz, değerlendirebiliriz. Türkiye olarak biz buna da varız. Bunları daha önce de zaten ilgili yerlerin hepsine bildirdik ve hazır olan biziz. Bunun bilinmesini istiyoruz. Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı çözüm hedefine her zaman tam destek verecektir. Bunun bilinmesini istiyoruz.

Bu arada bir şeyi de özellikle ifade etmekte fayda görüyorum. Ben Yunanistan olarak değerli dostumdan bu konuda süreci desteklemelerini, sürece destek vermelerini ve eğer biz de birlikte garantör ülkeler olarak bu süreci desteklersek, inanıyorum çok kısa zamanda mesafe alırız. Bunu başarmaya mecburuz. Soru işaretleri artarak devam etmemeli. Bir an önce neticeye varmamız lazım. Çabalarımızı birleştirmemiz halinde yıl sonuna kadar hedefe varabiliriz, diyoruz. Ama bu çabaların birleştirilmesi lazım."

Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

"Ege Denizi'nin ayrıştırıcı bir deniz olmasını kabullenemiyoruz. İstiyoruz ki Ege Denizi birleştirici bir deniz olsun. Ege Denizi, barışın bir simgesi haline gelsin. Bunu da yine bizler başaracağız. Başkaları gelip de bunu başarmayacak. Biz halledeceğiz. Oturacağız, konuşacağız, bu işi başlatacağız. Onun için bunun da altını çizmek istiyorum ve Yunanistan'da yeniden tekrar bulunduğum için arkadaşlarımla beraber mutluyum, mutluyuz. Komşunuz, kadim dostunuz, hatta akrabalarınız ve hatıralarınızın yaşadığı ülke Türkiye her zaman yanınızda ve dostluğunu görmeye hazırdır. Tüm Yunan halkına derin hürmet ve sevgilerimi iletiyorum, efharisto poli(çok teşekkür ederim)..."

"Benzerlikler ağır basar"

Türkiye ile Yunanistan'ın aralarındaki farklılıkları ve benzerlikleri bir liste haline getirseniz, hiç kuşkum yok ki benzerlikler, ortaklıklar kıyas kabul etmez şekilde ağır basacaktır.

Her iki ülke de Avrupa ve Balkan coğrafyasında bulunuyor, her iki ülke de Akdeniz kültürünü taşıyor.

Yemek isimlerinden tutunuz, musikiye kadar her alanda birbirimize benziyor, ortak kültür ögelerini paylaşıyoruz.

Şunu samimiyetle ifade ediyorum: Rembetiko ne kadar sizin müziğinizse, o kadar da bizim müziğimizdir, o kadar Ege'nin sesidir. Çiftetelli ne kadar bizimse, o kadar sizindir, o kadar sizin duygularınızı yansıtmaktadır.

Ben, Ege'nin bizi ayıran değil, bizi birleştiren bir deniz olduğuna yürekten inanıyorum.

Nitekim, bu samimi hissiyatımın bir tezahürü olarak da şu son yedi buçuk yılda Yunanistan'la her alanda ilişkilerimizi geliştirmenin mücadelesi içinde oldum ve mesafe katettiğimi görmekten dolayı da gerçekten mutluyum."

İki ülke arasındaki gelişen ilişkilere de dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:

"Esasen, şu rakamlar aramızda gelişen ilişkileri çok net olarak ortaya koyuyor:

2002 yılında, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ticaret hacmi 903 milyon dolar seviyesinde idi, 590 milyon dolar ihracat; 312 milyon dolar ithalat.

2008 yılında, ikili ticaret hacmimiz 4 kat artarak 3,6 milyar dolara ulaştı.

2009'da ise, küresel krize rağmen ticaret hacmimiz 2,7 milyar dolar seviyesinde kalmayı başardı, 1,6 milyar dolar ihracat, 1,1 milyar dolar ithalat.

2010 yılının ilk aylarındaki verileri de burada hatırlatmakta fayda görüyorum, 2010 yılının ilk üç ayında, bizim Yunanistan'a ihracatımız 401 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu rakam, geçen yılın aynı döneminde 379 milyon dolar idi.

İthalat ise yılın ilk üç ayında 260 milyon dolar oldu. Yunanistan ithalatımız geçen yılın ilk üç ayında 210 milyon dolar olmuştu.

Yani dış ticaret hacmimizdeki gerilemenin artık durduğunu ve artışın başladığını görüyoruz."

Bu rakamların, Türkiye ile Yunanistan'ın son dönemde gösterdikleri karşılıklı işbirliği ve iletişim çabalarının bir ürünü olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, "Geçmişte yaşanan gerilimlerin yerini diyalog, iletişim ve işbirliği almış, iki ülke de ekonomik olarak bunun faydasını bariz şekilde görmüştür" dedi.

Bu işbirliğinin her alanda daha da artacağına, dış ticaret hacminin en kısa zamanda 5 milyar dolar seviyesine ulaşacağına tüm kalbiyle inandığını anlatan Başbakan Erdoğan, "Yunanistan Hükümetinin de bu hedefe inandığını biliyor ve el birliğiyle bu seviyeleri yakalamanın mücadelesini veriyoruz" diye konuştu.

Dayanışma

Yüzyılın en büyük küresel krizlerinden birinin yaşandığını kaydeden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Her ülke bunu az ya da çok hissetti, hissediyor. Her ülke az ya da çok krizden etkilendi. Krizin başladığı andan itibaren Türkiye olarak, krizin küresel ölçekli olduğuna vurgu yaparak, çözümün de ortaklaşa bulunması, ortaklaşa aranması noktasında çağrılarımızı yaptık.

Ülkeler arası dayanışmaya ve bölgesel işbirliği çalışmalarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğu kuşku götürmüyor. Diğer bir ifadeyle zaman, ortak meselelerin çözümünde 'bölgesel sahiplenme' bilincinin kuvvetlendirilmesi zamanıdır.

Yunanistan'ın karşı karşıya kaldığı ekonomik sorunlardan Türkiye olarak kendimizi soyutlamamız,tabiatıyla mümkün değildir. Zira, komşumuz Yunanistan'ın istikrarı ve zenginliği, bizim istikrarımız ve zenginliğimizdir. Komşu ülkeler birbirini aşağı çekerek değil, yukarıya çekerek, hep birlikte, dayanışma içinde gelişebilirler.

Bizde bir söz vardır; 'Komşu komşunun külüne muhtaçtır' sözü, iyi günde de kötü günde de ilk komşumuzu yanı başımızda bulacağımızı ifade eder. Komşuluk hukuku, dayanışmayı, paylaşmayı gerektirir.

Dış ticaret hacimleri 2-3 milyar dolar seviyelerinde olan iki ülkenin, böyle bir ortamda dayanışma içinde olmaması da söz konusu olamaz.

Zor bir süreçten, hassas bir süreçten geçildiğini biliyorum.

Türkiye olarak, geçmişte küresel ve ulusal krizlerden çok ağır şekilde biz de etkilendik 2000-2001 krizlerinden etkilendik ve milletçe ağır bedeller ödedik.

Ekonominin dengelerinin hassas olduğu bir ortamda, en küçük bir dalgalanma adeta tsunami etkisi yaptı ve Türkiye ekonomik krizlerde ağır faturalar ödemek zorunda kaldı.

2000 ve 2001 yıllarında Türkiye'de yaşanan finansal krizler, tarihimizin en büyük, en derin krizleriydi.

Ancak bu krizlerden, ondan önceki krizlerden edindiğimiz tecrübeden yola çıkarak, hükümet olarak kapsamlı bir reform programı uyguladık.

Bir yandan Türkiye'yi istikrar ve güven zemininde büyütürken diğer yandan yapısal reformlarla ekonomiyi şoklara karşı dayanıklı bir konuma taşıdık.

Şunu özellikle ifade etmeliyim... Yedi buçuk yıllık süreçte, halkımızla kurduğumuz yakın diyalog, ekonomide gerçekleştirdiğimiz reformların amacına ulaşmasında en önemli etken oldu.

Gerektiği yerde, gerektiği zamanda, popülizme kaçmadan, ağır da olsa acı da olsa tedbirleri uyguladık ve kısa vadede sonuçlarını başarıyla aldık."

Mikis Theodorakis'i ziyaret etti

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ünlü Yunan sanatçı Mikis Theodorakis'i evinde ziyaret etti.

Yunanistan'a resmi bir ziyaret gerçekleştiren Başbakan Erdoğan, Atina'da katıldığı Türk-Yunan İş Forumu toplantısının ardından eşi Emine Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu ile birlikte Theodorakis'in evine geçti.

Theodorakis, Başbakan Erdoğan'ın evine kadar gelmesinden dolayı onur duyduğunu söyledi.

Zülfü Livaneli ile verdiği ortak konserlerle tanınan Theodorakis, ortak çalışmaları ve kendi çalışmalarından oluşan birer CD'yi de Başbakan Erdoğan'a hediye etti.

Theodorakis'in, Efes Antik Tiyatro'da Livaneli ile yeniden bir konser vermek istediğini belirtmesi üzerine Başbakan Erdoğan, bu konuda elinden gelen desteği sağlayacağını söyledi.

Bu konularda ilginizi çekebilir