Zorunlu askerlik hizmeti aynî bir vergidir

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Prof. Dr. Güneri AKALIN

Bu makalede, ekonomi bilimi alanında askerlik hizmeti konusunda yapılan çalışmalar ve uygulamalar Gates Raporu vb. Türkiye'ye uyarlanarak tartışmaya sunulmaktadır.

Askerlik Vergisi'nin tanımı

Zorunlu askerlik hizmeti, tıpkı tek parti döneminde uygulanan "Yol Vergisi" gibi bir aynî,  götürü, baş vergisidir. Aynî vergi ile kast olunan, para yerine;  hizmet veya mal ile ödenen bir vergi olmasıdır. Götürü vergi, mükellefin iktisadi faaliyetlerini etkilemeyen vergilere verilen addır. Özetlersek zorunlu askerlik, sağlam erkek nüfus üzerindeki götürü, aynî, bir baş vergisi olup emek hizmeti ile ödenir.

Oysa hukuki açıdan, Anayasa'nın 72'nci maddesine göre askerlik hizmeti "vatani hizmet" sayılmaktadır. Ancak aynı Anayasa'nın 18'inci maddesinde "hiç kimse zorla çalıştırılamaz" denilmektedir: Dolayısıyla mevcut askerlik rejimi konusunda; Anayasa'da açıklık olmadığı gibi, AB Müktesebatı ve Evrensel İnsan Hakları ile çeliştiği ifade edilmektedir. Ayrıca "vatan hizmetini her Türk'ün ödevi" sayan 72'nci madde Anayasa'da baki kaldıkça,  bir kanunla bu rejimin değiştirilerek bazı meslek guruplarına imtiyaz tanınması da tartışmalıdır.

Askerlik hizmetini vergi kılan husus; sağlam genç erkeklerin emek hizmetine ortalama bir yıl boyunca devletçe ve zorla el koyulmasıdır. Dolayısıyla bu verginin mükellefleri, yirmi yaşına basan, sağlam erkek nüfus olmaktadır. Verginin matrahı ise; askerlik çağı olarak bilinen yirmi yaş ile kırk bir yaş arasındaki yirmi bir yıllık dönemdir. Vergi götürü olduğundan, tarifesi veya tutarı, süre ile belirlenmektedir: Orta eğitim mezunu erler için on beş ay, üniversite mezunu erler için altı ay ve yedek subaylar için bir yıldır.

Zorunlu askerlik mükellefinin ödediği gizli verginin parasal tutarı

Aslında her askerlik hizmeti mükellefinin ödediği verginin parasal tutarı, bireyin vazgeçtiği gelirle ölçülür. Bir başka deyişle, her mükellef, bu götürü baş vergisini, katlandığı fırsat maliyeti/geliri ölçüsünde öder.  Tek tip askerlik (on iki ay)  uygulanırsa; mükelleflerin ödediği vergi, hizmet süresi olarak eşitlense bile; her mükellefin fırsat maliyeti farklı bulunduğundan ödenen verginin parasal tutarı farklı kalacaktır. Örneğin birisi yüksek mühendis, diğeri ilkokul mezunu iki erin ödedikleri bu götürü verginin süreleri aynı olsa da; emeklerinin fırsat maliyetlerinin parasal tutarları farklıdır. Dolayısıyla tek tip askerlik ile hizmet süresinin eşit tutulması; ödenen verginin fırsat maliyetinin parasal değerlerini eşit kılmaya yetmez.

Askerlik vergisi, ulusal beşeri sermaye stokunu belli oranının kamulaştırılmasıdır

Askerlik hizmeti vergisi, her yıl ulusal beşeri sermaye stokumuzun devlet tarafından yaklaşık kırkta birinin kamulaştırılmasına yol açmaktadır. Eğer çalışma çağını kırk yıl ve ortalama askerlik süresini bir yıl kabul edersek; bu 1/40 veya %2.5 oranına erişilir. Askerlik hizmeti vergisi aracılığıyla, mükellefin emek hizmetine ortalama bir yıl süre ile bir yükümlülük getirildiğinden; sahip olduğu beşeri sermayenin tasarruf hakkı bu süre için devlete geçmektedir: Ancak vergi, süre ile hesaplandığından, mükelleflerin kamulaştırılan beşeri sermaye tutarları da farklı olmaktadır.

Mevcut askerlik rejiminin, iki ana sorunu vardır: (i) Askerlik hizmetinin aynî vergi olması ve emek maliyetini gizlemesi, (ii) emek tahsisini yapan, askeri kaynak tahsis mekanizmasının (bürokrasinin) etkin olmaması. Ulusal beşeri sermaye stokumuzun israf edilmemesi için; söz konusu emek hizmetinin fırsat maliyetlerinin, askerlik yapanlara ücret olarak ödenmesi ve bütçelenerek bu gizli maliyetin açıklanması gerekir. Kalkınan bir piyasa ekonomisinde emek veya beşeri sermaye, fiyatı giderek artan bir girdi olup; bedelsiz kullanımı, serbest mal gibi algılanmasına yol açarak israf doğurur.

Bir piyasa ekonomisinde, etkinliği sağlayan, hür ekonomik ajanların yani bireylerin, rekabetçi fiyat mekanizması aracılığıyla kaynakları tahsisidir. Oysa orduda kaynak tahsisini, bürokratik karar alma süreci yani emir-komuta zinciri yapar: Bürokrasinin amacı, etkinlikten ziyade kullandığı kaynakların hacmini artırmaktır. Ayrıca bu aynî verginin, gizli bir maliyet kalemi olması, askeri kaynak tahsis mekanizmasının etkinsizliğini örter. Oysa Milli Savunma Bakanlığı, kamu hizmeti üreten bir kurumdur: Milli Eğitim Bakanlığı gibi işgücü girdisini, rekabetçi faktör piyasasından temin edebilir. Zorunlu ve ücretsiz askerlik, piyasa ekonomisi öncesi, tarım (köylü) toplumunda geçerli idi. Demokrasilerde, asker; köylü (tebaa) değil, yurttaş (seçmen) dir. Demokrasi ve piyasa ekonomisinin, askerliğe de yansıması beklenir. Her ekonomi-politik örgütlenmenin, kendisine özgü bir askerlik hizmeti rejimi oluşur.

Askerlik vergisi mükelleflerinin yükü

Uygulanan zorunlu askerlik rejimi; devletin tahsil ettiği vergi ile mükelleflere yüklenen toplam maliyet kalemleri arasında, önemli bir fark doğurur: Nitekim mükellefe yüklenen ek maliyet, verginin tutarını aşar:

(i) İlk kalem, mükellefin aynî olarak hizmet süresi ile yüklendiği; ama aslında fırsat maliyeti ile parasal olarak ödediği tutardır. Askerlik Vergisi'nin asgari parasal tutarını belirlemek istersek, asgari ücret ile ölçmek mümkündür.

(ii) İkinci kalem ise; askerin, hizmeti süresince kışlada yaptığı ve devletçe karşılanmayan kişisel harcamalarıdır. Bu ilk iki kalem askerlik vergisinin toplam tutarını verir. Neticede bizdeki askerlik hizmetinin, büyük kısmının aynî, bir kısmının da parasal olarak ödenen bir vergi olduğunu söyleyebiliriz. Askerlik rejimimizi diğer NATO ülkelerinden ayırt eden temel fark;  zorunlu askerliğin ücretsiz olmasıdır. Oysa bir piyasa ekonomisinde vatani hizmet gerekçesi ile de olsa emeğe ücreti ödenmeden el konulması etkinsizlik yaratır ve hak ihlali sayılır. Askerlik süresi uzadıkça, bu vergi, artan bir aşırı yüke (refah kaybına) yol açar.

(iii) Üçüncü kalem hazinece tahsil olunmayan ama mükellef için 'uyum maliyeti' doğuran kalemdir. Askerlerin, sivil hürriyetlerinden vazgeçmesi ve askeri disiplin sonucu emeğini zorla ve/veya barışçı olmayan amaçlarla kullandırmasının getirdiği ek maliyettir. İşte bu noktada "vicdani ret" veya "sivil kamu hizmeti" gibi konular ortaya çıkabilir.

(iv) Dördüncüsü askerin geride bıraktığı ve bakmakla yükümlü olduğu aile fertleri için tasarruflarının çözülmesinin veya borçlanmasının servetinde yarattığı azalmanın maliyetidir. Belediyeler, belli bir tutarda askerlerin ihtiyaç sahibi yakınlarına maaş bağlamakta ise de; bu miktarın yeterli olduğunu söylemek zordur.

(v) Bunlara askerin, sivil istihdamını ve ticaretini kaybetmesinin veya askerlik öncesinde iş bulamamasının maliyetleri de eklenebilir.

(vi) Son maliyet kalemi; bu aynî verginin, kan vergisine dönüşme olasılığıdır.

Aynî askerlik vergisinin yararları ve maliyetleri

Yararları:

(a) Mevcut askerlik rejiminin ilk yararı, asker ocağının ulus-devletin tıpkı milli eğitim gibi; bir eritme potasını oluşturmasıdır. Uluslaşma sürecinde bu ocağın verdiği siyasal terbiyenin yararı ve kaynaştırmanın faydası büyüktür. Ancak milli eğitimin artık sekiz yıla çıktığı ve hatta on iki yıla çıkartılması beklendiği günümüzde, bu yararın giderek azaldığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki piyasa ekonomisi, ülkenin farklı bölgelerindeki farklı iş yerlerinde toplu istihdam olanakları sağladığından, işgücü hareketliliği sayesinde aynı yararın, vergi mükelleflerine yük olmadan temini artık mümkündür.

(b) Bir diğer yararı, verginin aynî olması yani mükelleflerce ücretsiz yüklenilmesi dolayısıyla bütçede tasarruf sağlayarak, vergi yükünü düşürdüğü iddiasıdır: Verginin aynî olması, emek maliyetin gizler ama vergi yükünü yok etmez ve aşırı yükü kaldırmaz. 

(c ) Son olarak zorunlu askerlik rejimi, her sağlam erkek yurttaşı silah eğitiminden geçirerek; savaş için geniş bir ihtiyat rezervi yaratır. Ancak günümüz yıldırım savaşları, teknoloji harbine dönüştüğünden, belli sayıda, eğitimli askerle ama sınırsız malzeme ile yapılmaktadır.

Maliyetleri

1) Emek arzı, ücretle ödüllendirilmez ise, verimi düşer. Düşük emek verimliliği, ek asker ihtiyacı doğurur: Fakat asker sayısındaki artışların, ordu ihtiyacını karşılamadığı iddia edilir ve böylece kısır döngü yaratılır. Zira bürokrasi, yetkisini artırdığından, genişleyen ordular, talep eder.

2) Emeğin askerlik süresince ücretsiz arzı, yani emek maliyetinin gizlenmesi emek tahsislerinde israf yaratır. Örneğin emeğin, muharip güç yerine; sosyal amaçlar gibi verimsiz alanlara tahsisi mümkün olur.

3) Kısa süreli zorunlu askerlik, çağdaş orduların muharebe gücü için gerekli; eğitim ve teknolojik yeteneklerin kazandırılması ve devamı için yetersizdir. Profesyonel olmayan ordular, eğitimlerini, savaş alanlarında tamamladıklarından savunma zafiyeti yaratırlar. Nitekim terörle mücadele için, profesyonel birlikler kuruldu. Dolayısıyla rakip orduların sadece silah sistemlerini değil, personel rejimlerini de; uygulamak durumundayız.

4)Ayrıca tabiatı icabı, bu zorunlu askerlik vergisinin idari maliyeti çok yüksektir: Türkiye'de yaklaşık her ilçe ve il merkezinde bir askerlik şubesinin bulunduğunu dikkate alırsak, ASAL karargâhına ek olarak, binin üzerinde askerlik şubesinde on binlerce personelin, bu zorunlu aynî askerlik vergisinin toplanması için istihdam edildiğini söyleyebiliriz. Her askerlik şubesi, bir vergi dairesidir. Bir demokratik hukuk devletinde askeri idarenin vergi toplaması yadırganır. Askerlik Yasası da yeniden düzenlenmelidir.

5) Dahası zorunlu askerlik sisteminde; asker kaçaklarını caydırmak, askerden kaçmak için yasal olmayan yollara sapanları kovuşturmak veya yasal yollardan erteletmek için yüksek lisans vs. gibi ek harcamalar yapmak durumunda kalanlar dolayısıyla toplumun katlandığı ek maliyetleri de hesaba katmak gerekir.

6) Üniversite mezunu akademisyen, mühendis, yargıç, kaymakam vb. meslek mensuplarının er yapılması, beşeri sermaye ve gelir israfı göstergesidir. Mükelleflerin sivil ve askeri hayatlarındaki verimlilikleri ve sorumlulukları arasında çok büyük farklar oluşması, kaynak tahsislerinde etkinsizliğe ve israfa işaret eder.

7) Fiyat mekanizması, piyasa ekonomisinde; emeği, marjinal verimliliğini ve ücretini esas alarak, etkin tahsis eder: Bireylerin mukayeseli avantajlarının belirlediği, gönüllü iş bölümü sayesinde verimlilik artar. Orduda rekabetçi fiyat mekanizması yerine rütbe/emir-komuta sistemi(bürokrasi) işletildiğinden, emek tahsislerinde etkinlik gözetilmez. Ordu'da ücretli askerliğe geçiş yani bütçeleme ile; emek maliyetinin hesaplanması, kaynak tahsisine sosyal seçimin de dâhil edilmesi kısacası TBMM denetimi, emek verimini artırır.

8) Nihayet herkese eşit süreli yani on iki aylık, tek tip askerlik mükellefiyeti formülü; sürekli nüfus artışı dolayısıyla 2020'lerde 1.5-2 milyonluk bir orduya yol açar. Bu nedenle ya askerlik süresi, nüfus artışına paralel olarak sürekli kısaltılacak veya kura (piyango) usulüne başvurulacaktır: Bu formül bir ara çözüm olup, uzun dönemde geçersizdir.

Zorunlu askerlik rejiminin gelir dağılımına etkisi: Verginin yansıması

Özellikle tek tip zorunlu askerlik rejimini savunanların savı, mükelleflerden eşit süreli vergi alınması nedeniyle; gelir dağılımının bozulmayacağı ve kanun önünde eşitliğin korunacağıdır. Oysa yüksek beşeri sermaye stokuna sahip mükellefler, hem askerlik süresince; hem de geri kalan çalışma hayatlarında, daha fazla vergi öderler. Askerlik vergisinin eşit parasal tutarda tahsili için, yüksek beşeri sermaye sahiplerinin daha az süreli askerlik yapmaları, etkin ve eşit olan çözümdür: Veya yedek subaylık kurumunun devamı gerekir. Bu aynî verginin en önemli sakıncası; özellikle yoksullara, bu verginin tutarını aşan ek maliyetler yüklemesidir.

Yine de yüksek beşeri sermaye sahiplerinin eşit süreli askerlikle; daha fazla parasal vergi ödemeleri belki sosyal adalet adına savunulabilir. Beşeri sermaye stokunu, eşitlik adına askerlik nedeniyle israfı, kalkınmayı yavaşlatır: Ve bundan en çok işsizler, yoksullar zarar görür. Bir iş adamı, askerlik için iş yerini kapatırsa, işçileri işsiz kalır ve milli gelir düşer.

Ne yapılmalıdır?

Sorun: Öncelikle bir aynî verginin tahsili, emek maliyetini gizlediğinden piyasa ekonomisi çelişir. İkincisi bu aynî verginin varlığı, ordudaki emir-komuta yani rütbe (bürokrasi) mekanizmasının emek girdisinin etkin olmayan tahsisini saklar ve israfına yol açar. Ordu'da ücretli emeğe geçiş, emek verimliliğinin artırımı için ilk adım sayılır.  Ayrıca askerin bakımı ve hakları da, verimi etkileyen diğer faktörlerdir.

Çözüm: Çözüm olarak üç aylık zorunlu askerlik dönemi sonunda; isteyen mükellefler profesyonel askerlik için önce dokuz aylık, ama beş yıla kadar uzatılabilecek yıllık sözleşmelerini, her yıl imza edebilirler. Üç aylık eğitim süresi sonunda askerlik hizmetini bırakmak isteyenler; asgari ücretin yıllık bir buçuk katı bedel ödeyerek ayrılabilirler. Bu üç aylık askerlik süresinde brüt asgari ücretin yarısı kadar her askere maaş ödenir. Sonraki dokuz ay için de asgari ücretin brüt tutarı kadar ücret ödenmesi önerilir. Ücretli askerlerin bakımı, orduca üstlenilir ve çalışma dışında izinli sayılırlar.

Bütün bu ödemeler için bir "askerlik fonu" kurulmalıdır. Ücret ve bedel rejimi, optimal asker sayısını sağlayacak düzeyde ayarlanır. Bu amaçla, fona gerekirse bütçe kaynaklarından katkı yapılabilir. Sözleşmeli er veya erbaş süresi, maksimum beş yıl ile sınırlanmalıdır. Beş yıllık süre sırasında, tahsil durumu müsait ve performansı yeterince başarılı bulunanlar, askeri okullara kabul ile daimi kadroya geçirilebilirler. Süresi beş yılı aşan uzatmalı askerlik rejimi; yaşlı ve performansı düşmüş askerlerden oluşan birliklere yol açarak amacına hizmet etmez.

Bu çözümün amaçları:

1) Asker ücretlerinin bütçelenmesi ile emek maliyetinin açıklanması.

2) Aynî askerlik hizmeti vergisinin kaldırılması ve ücret ödenmesi ile emek veriminin artırılması.

3) Piyasa ekonomisi ile askerlik rejimi çelişkisinin çözümü

4) Verginin, ek kişisel ve idari maliyetleri ile aşırı yükünün yok edilmesi.

5) Mükelleflerin, fırsat maliyetlerine göre askerlik sürelerini ayarlayarak; milli gelire, vergi hasılatına ve kalkınmaya katkıda bulunması

6) Gönüllü ve ücretli askerliğe geçişin; sosyal refahı artırması (potansiyel Pareto- iyileştirme ).

7) Ücretlerin ek yükünün, öz finansmanla karşılanması.

8)  Ordunun muharebe hazırlığının ve caydırıcılığının artırılması.

9) Savaş zayiatının azaltılması.

10) Ordu'nun ihtiyat rezervinin korunması.

Sonuç: Üye adayı bir demokraside; AB'ni,  Anayasa'yı, ve Evrensel İnsan Hakları'nı ilgilendiren ve devletin milli savunma gibi asli işlevini konu alan askerlik hizmeti yasasının, hazırlık çalışmalarının sadece bürokrasi içinde ve gizli tutularak yürütülmesi; demokratik bir yöntem sayılamaz. ABD'deki Gates Komisyonu benzeri, uzman bir heyet tarafından bir raporun hazırlanması, bu raporun hükümet ve kamuoyu ile paylaşılması beklenir. Bu asimetrik bilgi duvarının aşılması ile halkın karara katılımı sağlamalıdır.