Net sıfır hedefleri doğrultusunda ulaştırma anlayışı dönüşüyor
Net sıfır hedefleri, ulaştırma üzerinde daha çok durmayı gerektiriyor. Şehirlerin yayalaştırılması, toplu taşımanın özendirilmesi, yük taşımacılığında kullanılan modların birbiriyle eşleştirilerek emisyon miktarının azaltılmasının yanı sıra rota optimizasyonu sağlamak, taşıtların entegrasyonu için uydu teknolojilerinden yararlanmak gibi bir çok seçenek gündeme geliyor.
Ekonomik büyüme açısından ulaştırma sektörü kilit role sahip. Küresel düzeyde kaynakların dağılımı, uluslararası bağlantılar ve bu bağlantıların sürekliliği, yerleşim birimlerinin lojistiği gibi büyümeyi doğrudan etkileyen birçok değişken ulaştırma sektörü ile şekillenmekte. Ulaştırma altyapısının iyileşmesi, bir yandan istihdamı, yatırımları ve üretim düzeyini; bir yandan da işletmelerin satış ve dağıtım fonksiyonlarını olumlu yönde etkisi bulunuyor.
Ulaştırma ve lojistik sektörlerini de yakından ilgilendiren önemli bir konu da Avrupa Komisyonu’nun 2019 yılının sonunda açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı oldu. Mutabakat çerçevesinde AB, 2050 yılında sıfır karbon emisyonu hedefi ile kıtanın karbon-nötr bir alan olmasını amaçlıyor. Avrupa kıtası ile sınırlı kalmayacak mutabakat ile AB’nin ticari ortakları ve komşuları da bu planda öngörülen tedbirlerden doğrudan doğruya etkilenecek. Küresel bir sorun olan iklim değişikliğine yönelik atılacak söz konusu adımlardan etkilenecek sektörlerden birisi de sera gazı emisyonunda önemli paya sahip taşımacılık ve lojistik sektörleri olacak.
Sıfır emisyona ulaşmak gerçek başarı demek
Aslında taşımacılık, genel olarak yıllar içinde daha verimli hale geldi. Çoğu otomobil, kamyon, gemi, tren ve uçak modeli; yıllar içinde önceki nesillerine kıyasla kilometre başına daha az karbondioksit salacak şekilde gelişti. Daha verimli motorlar kullanılır hale geldi ve bunların bir kısmı doğaya daha dost biyoyakıt gibi alternatifler ile de çalışıyor. Ancak bu kazanımlar, iklim krizi ile mücadelede artan taşımacılık ve ulaştırma hacimleri nedeniyle sıfır emisyon noktasına ulaşamadıkça anlam taşımıyor. Aynı şey ulaştırma için de geçerli. İklim krizi ile mücadele öncesi ulaştırma çözümleri ile bu hedeflere ulaşmak ne kadar mümkün olabilir? Artan taşımacılık talebini ulaştırma altyapısını büyüterek çözmek mümkün müdür? Bu noktada olan sistemlerin birbirine entegre edilmesi, teknolojiden daha çok yararlanmak ve altyapının daha verimli kullanılması ulaştırma açısından büyük kazanımlar sağlayacak.
Türkiye istikametinde ulaştırma talebi artacak
Türkiye’de ulaştırma yaşam tarzının önemli bir tamamlayıcısı olduğu kadar ekonomik gelişmenin de çok önemli bir bileşenini oluşturuyor. Ülkeyi gerek sosyal gerekse ekonomik olarak daha dinamik hale getiren temel etken ise coğrafi konumu ve sahip olduğu ulaştırma altyapısı... Artan ticaret hacmi ve ekonomik gelişmeler; Avrupa, Batı ve Orta Asya ve Akdeniz havzasında ulaştırma talebini Türkiye istikametinde sürekli artıracak. AB ülkeleri, Ortadoğu, Kafkaslar, Akdeniz, Ege ve Karadeniz arasındaki bağlantıda önemli bir rol oynayan Türkiye; bölgesindeki ulaştırma ağları ile rekabet, ekonomik gelişme ve istihdam yönünden önem taşımakta. Ayrıca coğrafi konumu itibariyle Türkiye, üst seviyede çok modlu ulaştırma olanakları sunuyor. Bu doğrultuda Türkiye’nin ulaştırma altyapısı hem yük taşımacılığı hem de yolcu taşımacılığı anlamında dinamik bir talebe sahne oluyor.
Uydu destekli akıllı ulaşım mimarisi ve otomasyon devri
İhtiyaçlar karşısında ulaştırma altyapısını geliştirmek adına Türkiye’de de sera gazı azaltımını sağlayacak stratejiler rekabetçiliği destekleyecek şekilde planlanıyor. Bu kapsamda Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Araştırmaları Merkezi Başkanlığı (UDHAM) ile Haberleşme Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanacak sonuç raporunun ardından hayata geçirilecek Uydu Destekli Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemleri Otomasyon Projesi'nde bütün süreçler tamamlandı. Proje hizmete alındığında akıllı ulaşım sistemi mimarisi, Türksat uyduları ile desteklenerek veri akışı kesintisiz hale getirilecek. Proje hizmete alındığında karayolu, haberleşme ve ulaşım sektörlerinin birbiriyle entegrasyonunu sağlanacak.
Demir yolu taşımacılığı 2053 hedeflerinde anahtar işlevi görecek
Verimlilik artışı ile karbon emisyonunu azaltmakta bir diğer önemli çalışma da taşımacılıkta karayolu üzerindeki yükün demir yolları ya da deniz yolları gibi karbon salımı daha düşük modlara aktarılması. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum sağlamak ve Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedeflerine ulaşmak için demir yolu taşımacılığının oynayacağı kilit rol üzerinde duruyor. İhracat taşımacılığında demir yolu kullanımının her geçen yıl artış gösterirken Organize Sanayi Bölgeleri, fabrikalar ve limanlar demir yolu ağına bağlanıyor. Türkiye ve Avrupa arasında işlettiğimiz günlük en az 8 yük treni Avrupa’ya kesintisiz ticareti sağlıyor. Bakü-Tiflis-Kars (BTK) demir yolu hattının faaliyete geçmesiyle Asya ve Avrupa arasındaki karayolu taşımalarına alternatif olacak projeler de yürütülüyor. Diğer taraftan Türkiye’de mevcut altyapıdan daha verimli şekilde yararlanacak modeller geliştiriyor. Öncelikli olarak kara, deniz, hava ve demir yolu ulaşım modları birbirine entegre edilerek taşımacılık optimize ediliyor.
Ulaştırmada şehir içinde atılacak adımlara ihtiyaç var
Küresel boyutta kentleşme tüm hızıyla devam ediyor. Gelişmiş ülkelerde kent merkezleri genişlerken gelişmekte olan ülkelerde de kentlerde nüfus artıyor. Şehirlerin ulaştırma altyapısı da hem bu büyümeyi karşılamak hem de emisyon değerlerini azaltacak şekilde evrilmek durumunda. Buna ek olarak bireysel araç kullanımını azaltarak toplu taşımanın yaygınlaşmasını sağlayacak önlemler hayata geçiriliyor. Her bir kentin coğrafi durum, nüfus, ekonomik durum, mevsim, gelir düzeyi, araç sahipliliği, seyahatlerin türlere göre dağılımı, altyapısının mevcut durumu, toplu taşıma sistemlerinin mevcut durumu gibi özelliklerine kentsel hareketlilik indeksleri belirlenerek gelişime açık yönlerin tespit edilmesi ve kendilerini buna göre geliştirmeleri teşvik ediliyor. Elektrikli ve otonom araçların tüm ulaşım türlerinde kullanımını yaygınlaştıracak altyapı yatırımları yapılarak, araştırma ve geliştirme çalışmaları destekleniyor.