Sürdürülebilir ulaştırma modelleri tüm detaylarıyla incelendi

DÜNYA Gazetesi CEO’su Burcu Kösem moderatörlüğünde gerçekleştirilen Sürdürülebilir Ulaştırma Modelleri başlığı altında; Toplu Taşıma ve Yenilenebilir Enerji, Kent İçi Ulaşım ve Yaya Dostu Şehirler, Sürdürülebilir Ulaşım Politikaları ve Teşvikler konusu ele alındı. Kösem, aktif ulaşımın toplu ulaşıma entegre edilmesi gerektiğini söyledi. Faruk Cirit, İdil Gürsel, Celal Tolga İmamoğlu ve Berna Akyıldız, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Sürdürülebilir Ulaştırma ve Akıllı Altyapı Sistemleri Zirvesi’nin birinci oturumu, Sürdürülebilir Ulaştırma Modelleri başlığı altında; Toplu Taşıma ve Yenilenebilir Enerji, Kent İçi Ulaşım ve Yaya Dostu Şehirler, Sürdürülebilir Ulaşım Politikaları ve Teşvikler olarak ele alındı. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Sektörler ve Kamu Yatırımları Genel Müdürü Faruk Cirit, EBRD Türkiye ve Moğolistan Altyapı Takım Lideri İdil Gürsel, WRI Türkiye Kıdemli Yol Güvenliği ve Ulaşım Yöneticisi Celal Tolga İmamoğlu ve Chartered Institute of Logistics and Transport’tan Berna Akyıldız’ın yer aldığı oturumda Kösem, ilk sözü Celal Tolga İmamoğlu’na verdi.

CELAL TOLGA İMAMOĞLU: “Sürdürülebilir bir ulaşımın omurgasını toplu taşıma modları oluşturuyor”

Sürdürülebilir bir ulaşımın tesisinde toplu taşımanın bir omurga olduğunu söyleyen WRI Türkiye Kıdemli Yol Güvenliği ve Ulaşım Yöneticisi Celal Tolga İmamoğlu, “Lakin, bu omurgayla ilgili yatırımları yaparken erişilebilir olmanız gerekiyor. Bazı ülkelerde projelerde, en çok atlanan husus da budur” dedi. Erişilebilirliği aktif ulaşımla bertaraf edilebileceğini kaydeden İmamoğlu, hem bisikletli hem de yaya ulaşımına dikkat çekti. Bisiklet deyince akıllara Hollanda ve Danimarka’nın geldiğini belirten İmamoğlu, özellikle Hollanda’da trenle yapılan yolculukların yüzde 40’ının bisikletle istasyonlara ulaştığını bildirdi. 13 bine yakın bisiklet için ücretsiz, güvenli park alanlarının bulunduğunu anlatan İmamoğlu, “Orta ve düşük gelirli ülkelerde, toplu taşıma sistemlerinin daha erişilebilir olması için toplu taşıma sistemlerini finanse eden, kalkınma ajansları ve bankalarla yeniden şartnameleri gözden geçirmek gerekiyor. Her yapılacak toplu taşıma için de aktif ulaşım sistemlerinin şartnameye eklenmesi gerekiyor. Sadece sistemin olması değil, insanların buna nasıl ulaşacağıyla ilgili altyapının kurulması lazım. Biz bunu Darüsselam'da, Tanzanya'da, en son Dünya Bankası'nın bir projesi olan Senegal'de, Dakar'da metrobüs sistemlerine nasıl aktif ulaşımla insanların daha rahat erişileceğini inceliyoruz” diye konuştu.

Bunun bir erişilebilirlik sorunu olduğunu kaydeden İmamoğlu, 2023 yılında ülkemizde 1,3 milyon trafik çarpışmasının meydana geldiğini, bunun bir önceki yıla göre ölümlü kazalarda yüzde 25 artışa sebebiyet verdiğini belirtti. Taşıt sahiplenmenin yüzde 8, sürücü belge sahipliğinin yüzde 6 arttığını kaydeden İmamoğlu, şöyle konuştu: “Yani araç sahiplenme ve sürücü artışına bağlı olarak kazalarda artış gerçekleşti. Bunların yüzde 85'si şehir dışı, yüzde 16'sı ise şehir dışı yollarda yaşandı. Kent içindeki ölümlü kazalar yüzde 55’e yükselirken, bunların yüzde 40’ı savunmasız yol kullanıcılarından oluştu. Bütün bu ölümlerin yüzde 10’u da 0-17 yaş arası gerçekleşti. Tabii bu durum aynı zamanda geleceğimizle ilgili bir sorunsal olarak da karşımıza çıkıyor. Kentsel ulaşım, kentsel hareket planları ve yol güvenliği ayağı çok önemli. Hız yönetimine de dikkat etmeliyiz. Kent içinde çok fazla hız var. Tüm bunlar için çok kolay atılacak adımlar bulunuyor. Bu konuda belediyelerde farklı kurumların da entegre olmaları ve çalışmaları lazım. Çünkü güvenli ulaşım olmadığı taktirde sürdürülebilir bir ulaşım da imkansız.”

BERNA AKYILDIZ: “2050’de nüfusun %70’i kentlerde yaşayacak”

Türkiye’de sürdürülebilirlik inisiyatifinin yaygınlaşması için çalıştıklarını söyleyen Chartered Institute of Logistics and Transport’tan (CILT) Berna Akyıldız, ulaşımın sadece bir taşıma faaliyeti olmadığını çok boyutlu bir alanı oluşturduğunu belirtti. Kentlerde ulaşım trendlerini dikkate almanın, geleceğin şehirlerini planlarken daha sağlıklı karar vermede yardımcı olacağını kaydeden Akyıldız, “Ulaşımı etkileyen en önemli trendlerden biri şehirleşme. 2050’ye kadar dünya nüfusunun yüzde 70’inin kentlerde yaşayacak olması, hem altyapı hem de ulaşım ihtiyaçlarını ciddi artıracak. Bu, kentsel mobilite çözünürlüğünün hızla geliştirilmesini ve daha çevreci verimli ulaşım sistemlerinin devreye sokulmasını gerektiriyor. Aksi takdirde bu yoğunluk, trafikteki artış ve karbon salınımındaki yükselişle sonuçlanabilir” dedi. Bir diğer önemli trendin ise yaşlanan nüfus olduğunu kaydeden Akyıldız, özellikle Avrupa, Amerika, Çin ve Japonya gibi ülkelerde nüfusun giderek yaşlanmasıyla, ulaşım sistemlerinin daha erişilebilir ve güvenli hale getirilmesini gerektiğini vurguladı. Yaşlı nüfusun ihtiyacını karşılayacak bir şekilde toplu taşımanın iyileştirilmesi, güvenli yaya yollarının ve toplu taşıma çözümlerinin hayata geçirilmesinin bir ihtiyaç haline geldiğini anlatan Akyıldız, “Küresel zenginliğin sadece yüzde 8'i, dünya nüfusunun yüzde 82'sine aitken, 1 milyardan fazla insan yoksulluk içinde yaşıyor. Bu ekonomik uçurum, özellikle gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında ulaşım altyapısı ve hizmet kalitesi açısından büyük farklar yaratıyor. Aynı zamanda yüksek gelişim gelir, bireysel araç kullanımını arttırırken, bu durum toplu taşımanın daha fazla teşvik edilmesini zorunlu kılıyor” diye konuştu.

İklim değişikliğinin de kentlerle ulaşımı şekillendiren çok önemli faktörlerden biri olduğuna dikkat çeken Akyıldız, kentlerin karbon emisyonunun yüzde 70'inin ulaşım sektöründen kaynaklandığını belirtti. Fosil yakıtlara olan yüksek bağımlılık düzeyinin yanı sıra, ulaşım ve özel araç kullanımına yönelik talepteki artış nedeniyle, ulaşım sektöründe görülen emisyon artış derecelerinde herhangi bir değişiklik belirtisinin gözlemlenmediğini kaydeden Akyıldız, “Ulaşım sektörü halen küresel petrol tüketiminin yüzde 65'ini temsil ediyor. DÜNYA Gazetesi CEO’su Burcu Kösem moderatörlüğünde gerçekleştirilen Sürdürülebilir Ulaştırma Modelleri başlığı altında; Toplu Taşıma ve Yenilenebilir Enerji, Kent İçi Ulaşım ve Yaya Dostu Şehirler, Sürdürülebilir Ulaşım Politikaları ve Teşvikler konusu ele alındı. Kösem, aktif ulaşımın toplu ulaşıma entegre edilmesi gerektiğini söyledi. Faruk Cirit, İdil Gürsel, Celal Tolga İmamoğlu ve Berna Akyıldız, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Sürdürülebilir ulaştırma modelleri tüm detaylarıyla incelendi Yenilenebilir enerji üretimi çok maliyetli. Küresel ulaşım sektörü, nihai enerji tüketiminin yaklaşık 3'te 1'ini oluşturuyor. Bu nedenle ulaşım sistemlerini daha sürdürülebilir hale getirmek, şehirlerin iklim değişikliğiyle mücadelesinde çok kritik bir rol oynuyor. Bu noktada sürdürülebilir ulaşım çözümlerinin ve toplu taşımaya yönelik yatırımların arttırılması gerekiyor” dedi.

İDİL GÜRSEL: “Araçlarda Euro 6 bile olsa artık finanse etmiyoruz”

EBRD’nin 2009 yılından beri Türkiye'de faaliyet gösterdiğini belirten EBRD Türkiye ve Moğolistan Altyapı Takım Lideri İdil Gürsel, 450 kadar projeye 20 milyar euroluk finansman sağlandığını bildirdi. Geçen sene Türkiye'ye verilen finansman tutarının 2,3 milyar euro seviyesinde ve bunun da yüzde 50'den fazlasının yeşil ekonomiye ayrıldığını söyleyen Gürsel, “Son iki yıldır Paris Anlaşması kapsamında verdiğimiz bütün fonların uyum testlerini yapıyoruz. Yatırım ajansı, Türkiye’de 2040'a kadar altyapı yatırım açığını 405 milyar dolar olarak belirlemiş. Yabancı yatırımcıların ve yabancı bankaların krediler içindeki payı çok düşük. Bizim gibi finansal kurumlar, sigorta kurumları ne Türkiye’ye ne de dünyaya yetemiyoruz” dedi.

Avrupa Birliği ülkelerinin kendi aralarında fon toplayıp, birinci önceliklerinin kendi üyelerini desteklemek olduğunu belirten Gürsel, “O nedenle dünyaya dağıttıkları ile kendi ülkelerine dağıttıkları fon arasında tabii ki büyük bir ayrım var. Bir Avrupa Birliği ülkesine kıyasla, Türkiye'ye gelen fonlar daha az diyebilirim” diye konuştu. EBRD olarak, Türkiye’deki yeşil dönüşümü desteklemek için hem kendi kaynaklarından hem de Avrupa Birliği’nden çeşitli fonları Türkiye’ye getirmeye çalıştıklarını kaydeden Gürsel, AB’den aldıkları 20 milyon euro gibi bir hibe fonunun, denizcilik sektörünün karbonsuzlaştırılması için kendi fonlarıyla birleştireceklerini bildirdi. Bu tarz özendirici fonların, inovatif ve yeni teknolojilere ayrıldığını kaydeden Gürsel, şöyle konuştu: “Onların da geliştirilmesi, yaygınlaştırılması, ilgili hukuki sisteminin düzenlenmesi zaman alıyor. Yine de uygun miktarda fon, Türkiye’ye de veriliyor. Yeşil bonolar ihraç ediliyor. Pek çok fon alınıyor. Şirketlerin eurobond ihraçlarını destekliyoruz. Sadece kredi değil, öz kaynak katkısı vererek şirketlere, projelere ortak olarak, şirketlerin öz kaynaklarındaki ihtiyaçları da desteklemeye çalışıyoruz.” Artan enerji maliyetleri ile karbonsuzlaşma temasının birleşmesiyle yenilenebilir enerji kaynaklarının alt yapı projelerine entegrasyonunun çok önemli hale geldiğini kaydeden Gürsel, esas amacın şebeke elektriğinin az tüketilmesi olduğunu vurguladı. Her sektörde bunun çok da mümkün olamayacağını, ancak bazı sektörlerde daha kolay olduğunu anlatan Gürsel, “Atık su arıtma tesisleri, deniz suyu projeleri bunlara örnek verilebilir. Buralarda mümkün olduğunca doğal çözümler ön plana çıkıyor. Finansman artık değişti. Araçlarda Euro 6 bile olsa, artık finanse etmiyoruz, o finansmanı durdurduk. Elektrikli araçları artık finanse ediyoruz. Elektrikli araçlar uygun şarj istasyonları ve yenilenebilir enerjiyle desteklenmesi için ideal bir yeşil dönüşüm projesidir” diye konuştu.

FARUK CİRİT: “Ulusal ağda raylı sistemleri önceliklendiriyoruz”

Sürdürülebilir kalkınmaya kurum olarak çok boyutlu baktıklarını söyleyen Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Sektörler ve Kamu Yatırımları Genel Müdürü Faruk Cirit, politikalarını bu doğrultuda yönetmeye çalıştıklarını belirtti. Yatırım zemininden başlayacak olunduğunda dış kredili büyük montanlı işlerde köprü, kavşak gibi şehir içinde toplu taşımayı önceliklendiren, teknolojik alt yapı gerektiren büyük yatırımlara yönelindiğini bildiren Cirit, “Çok gerekli olmadığı sürece dış kredi kullanımını önceliklemiyoruz. Bu anlamda, mahalli idarelere çok büyük görev düşüyor. Sahada bunun yansımasını sağlayacak olanlar mahalli idarelerdir” dedi. Ulusal ağda raylı sistemleri önceliklendirdiklerini anlatan Cirit, lojistik merkezlerin, limanların, havalimanlarının çok kritik noktalar olduğuna işaret etti. Tüm bunların ana ulaşım ağlarına, demir yollarına entegrasyonu için planlama yaptıklarını kaydeden Cirit, proje ve bütçe anlamında ağırlık verdiklerini söyledi. Ulaşım sektörüne bakıldığında 2023 yılında ulaşım araçları imalatına 472 teşvik verildiğini kaydeden Cirit, “Ulaştırma faaliyetlerinin geliştirilmesi anlamında 130 milyarlık yatırım desteklenmiş. Toplam 74,3 milyarlık bir destekten söz ediyoruz. İklim ve sürdürülebilirlik bağlamında, elektrikli araçlar şarj istasyonlarının faaliyeti için yaklaşık 100 adet belgeyle 24,3 milyarlık TL’lik teşvik sağlanmış. Büyük projelere 2017- 2023 yılları arasında sekiz büyük proje desteklenmiş, 104,2 milyarlık yatırım yapılmış, 9 bin 800 ilave istihdam sağlanmış” diye konuştu. 

Aynı dönemde iki projeye 41 milyarlık liralık yatırım yaptıklarını ve 2 bin 400 kişiye ilave istihdam sağladıklarını anlatan Cirit, sübvansiyonlar, vergi muafiyeti gibi yardımların söz konusu olduğunu anlattı. Başkanlıklarının temel bir sorumlulukları olduğunu kaydeden Cirit, “Etkinliğin düştüğünü gördüğümüz bir alanda ya da iyi bir uygulama olduğunda teşviklerin genişletilmesi anlamında sektörümüzü yönlendiriyoruz” dedi.

Oturumdan satırbaşları

Orta ve düşük gelirli ülkelerde, toplu taşıma sistemlerinin daha erişilebilir olması için toplu taşıma sistemlerini finanse eden, kalkınma ajansları ve bankalarla yeniden şartnameleri gözden geçirmek gerekiyor. Her yapılacak toplu taşıma için de aktif ulaşım sistemlerinin şartnameye eklenmesi gerekiyor.

Ulaşımı etkileyen en önemli trendlerden biri şehirleşme. 2050’ye kadar dünya nüfusunun yüzde 70’inin kentlerde yaşayacak olması, hem altyapı hem de ulaşım ihtiyaçlarını ciddi artıracak. Bu, kentsel mobilite çözünürlüğünün hızla geliştirilmesini ve daha çevreci verimli ulaşım sistemlerinin devreye sokulmasını gerektiriyor.

Son iki yıldır Paris Anlaşması kapsamında EBRD’nin verdiği bütün fonların uyum testleri yapılıyor. Yatırım ajansı, Türkiye’de 2040'a kadar altyapı yatırım açığını 405 milyar dolar olarak belirlemiş. Yabancı yatırımcıların ve yabancı bankaların krediler içindeki payı oldukça düşük. EBRD gibi finansal kurumlar, sigorta kurumları ne Türkiye’ye ne de dünyaya yetemiyor.

2023 yılında ulaşım araçları imalatına 472 teşvik verildi. Ulaştırma faaliyetlerinin geliştirilmesi anlamında 130 milyarlık yatırım desteklendi. İklim ve sürdürülebilirlik bağlamında, elektrikli araçlar şarj istasyonlarının faaliyeti için yaklaşık 100 adet belgeyle 24,3 milyarlık TL’lik teşvik sağlandı. Büyük projelere 2017-2023 yılları arasında sekiz büyük proje desteklendi. 104,2 milyarlık yatırım yapıldı.