'İstanbul'da sanayi olmalı ve yaşamalıdır'

İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, teknoloji ve çevreyle barışık, ihracata dayalı hedefleri olan, kaliteli istihdamı içeren sanayi kollarının İstanbul ve yakın çevresinde uzun süreler kalması gerektiğini söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, teknoloji ve çevreyle barışık, ihracata dayalı hedefleri olan, kaliteli istihdamı içeren sanayi kollarının İstanbul ve yakın çevresinde uzun süreler kalması gerektiğini belirterek, “İstanbul’da sanayi olmalı ve yaşamalıdır. İstanbul sanayisi, Türkiye’nin sanayisinde katma değerli teknoloji konusunda bayraktarlık yapacaktır” dedi. Bahçıvan, İstanbul ve yakın çevresinde organize sanayi bölgesi oluşturma çalışmalarının da olduğunu, yakında bu konuda adımlar atacaklarını söyledi. 

AA Finans Masası’na konuk olan Bahçıvan, Türkiye'nin geleceğini stratejik olarak sağlam tutabilmesinin temelinin üretim ve sanayi toplumu olmasından geçtiğini vurguladı. “Sanayinin gayri safi milli hasıladaki payını yüzde 20-25’ler boyutuna tutabilecek ve önemli bir bölümünü ihracata döndürebilecek bir ekonomik modeli oluşturmak zorundayız” diyen Bahçıvan, bunun cari açığı hafifl etecek, Türkiye’nin istikrarlı büyümesini sağlayacak, istihdam gücünün de sürdürülebilir bir kalitede olmasının yolunu açacağını vurguladı.

İstanbul’da sanayi olmalı ve yaşamalıdır 

Bahçıvan, ‘İstanbul’dan sanayi çıksın’ denilmesinin kendilerini üzdüğünü ifade ederek, “İstanbul’un finans, kapital, turizm, kültür ve alışveriş şehri olması önemli hedefler. Bunu söylerken İstanbul’un sanayideki gücünü ve Türkiye’nin İstanbul sanayisinden alabileceklerini önemsemeyerek tespitler yapılmasını doğru bulmuyoruz. Avrupa’nın en büyük ekonomik baş şehirlerinde, her biri kendi değeri ve markası olan farklı sektörlerle bütünleşmiş şehirler olmasına rağmen, şehrin etrafında sanayi kümelenmesinin olduğunu görüyorsunuz” dedi. 

Belli birikimsel kültürler ve iş güçlerinin kolaylıkla başka yerlere taşınmasının mümkün olmadığını belirten Bahçıvan, şunları kaydetti: “Teknoloji ve çevreyle barışık, ihracata dayalı hedefl eri olan, kaliteli istihdamı içeren sanayi kollarının İstanbul ve yakın çevresinde uzun süreler kalması gerektiğini, bunlara yönelik başta arazi olmak üzere lojistik ve farklı desteklerle desteklenmesini ve İstanbul sanayicisinin İstanbul’da iş yapabilme şevkinin farklı enstrümanlarla desteklendiği zaman Türkiye’nin geleceğine değer katacağını düşünüyoruz. Bunun için İstanbul’da sanayi olmalı ve yaşamalıdır. İstanbul sanayisi, Türkiye’nin sanayisinde katma değerli teknoloji konusunda bayraktarlık yapacaktır.” 

Bahçıvan, İstanbul ve yakın çevresinde organize sanayi bölgesi oluşturma konusunda yoğun bir çalışmalarının olduğunu anlatarak, gelecek süreçte bu konuda adım atacaklarını söyledi. 

İSO Başkanı Bahçıvan, milli gelir içerisinde sanayinin payının azalıp gayrimenkulün artmasına yönelik tartışmalarla ilgili hiçbir sektöre karşı art niyetinin olmadığını belirterek, “Elimize baltayı alıp da ‘o sektörü ortadan kaldıralım’ düşüncesi içinde olmam. Asıl tartışılması gereken konu, Türkiye’de 3 nesildir sanayici olan ailelerde bile arkadan gelen kuşakların neden kendi işlerini büyütmeyip, gayrimenkule dönmeleri olduğudur. Bir sektörün cezbedici, diğer sektörün ise caydırıcı olmasının altında yatanın araştırılması gerekiyor. Ben sanayicilerimizin tekrar kendi işlerinde büyüme, kendi işlerini geliştirme noktasında arzu ve gayretlerinin tekrar ayağa kalkacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu. 

Kıdem tazminatı BES mantığıyla ele alınan fon olarak yönetilmeli

Bahçıvan, Türkiye’de cari açığın çözümü için tasarruf alışkanlığının yeniden kazanılması gerektiğini hatırlattı. Enerji ve su kaynakları ile finansmandaki tasarruflar başta olmak üzere tasarrufun gündemde üst sıralara tırmanması gerektiğini anlatan Bahçıvan, uzun vadeli tasarruflar için ise başarılı projeler yapılmasının önemli olduğunu söyledi. Bahçıvan, tartışılan kıdem tazminatına ilişkin ise şu değerlendirmeleri yaptı: “Kıdem tazminatının da aynı Bireysel Emeklilik Sistemi gibi bir tasarruf mantığıyla değerlendirip, burada çalışanın işverene emanet etmiş olduğu bir fon yerine, bir kurumsal yatırımcıya emanet edilen bir fon haline getirilmesi çok daha yerinde olacaktır. Bu alanda ülkemizde ve dünyada çok başarılı şirketlerimiz var. ” 

Vergi affı genelde sistemi istismar edenler için kullanılıyor 

Bahçıvan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in dürüst mükellefl ere avantajlı uygulamalar olacağı yönündeki açıklamalarına ilişkin olarak da “Ne yazık ki ülkemizde genellikle af sistemi istismar edenler için kullanılıyor. Bu kötü örnekler istismarı cezbedecek noktaya gelmemeli. Siz 2-3 yılda bir geçmişin istismarını ödüllendirirseniz yarın da düzgün ve prensipli çalışma noktasında sorunlar olabilir. Sistemi istismar edenler ödüllendirilmemeli” dedi. Bahçıvan, petrol fiyatlarındaki düşüşün Türkiye’nin cari açığına çok büyük oranda katkıda bulunacağını belirterek, “ Ama buna da aldanıp Türkiye’nin enerji ile ilgili kendi yerel kaynaklarımıza yönelik yatırımlarımızı da aksatmamamız gerekiyor. dedi.

Sanayiye TL bazlı kaynak oluşturulmalı

Bahçıvan, mutlak surette TL bazlı sanayiye hizmet verecek bir kaynak oluşturulması gerektiğine de işaret ederek, şunları söyledi: “Bunu özel bankalar eliyle oluşturmak kolay değil. Şu anda işlerini çok donuk şekilde yapan, adı, tabelası var ama kendisi pek piyasada bulunmayan Kalkınma Bankası’nın, tekrar TL bazlı kaynaklarla sanayicinin hizmetine dönmesinin Türkiye’nin sanayi hamlesine çok büyük katkı yapacağına inanıyorum. Hem dönem dönem dövizden kaynaklanan bilanço yükümlülüklerimizi çözeceği gibi hem de Türkiye’nin özel sektör bankalarının da bu havuzun içinde belli boyutta pay alarak daha güçlü şekilde sanayi ve finansman akışı yapacağına inanıyorum.” “Dövizin yükselmesinden Türk sanayisi etkilenmez” söyleminin doğru olmadığını vurgulayan Bahçıvan, orta vadede mümkün olduğu kadar plasmanların TL bazlı hale getirilmesi gerektiğini, bunun da Kalkınma Bankası gibi bir modelle yeni yatırımlarla yapılabileceğini söyledi.