Deri ve deri mamulleri sektörü ihracatta ‘değere’ odaklandı

Deri ve deri mamulleri sektörünün 2023 yılında ihracatının yüzde 9,5 gerilediğini ifade eden İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Güven Karaca, “İhracatımız 1 milyar 860 milyon dolar oldu. Bu düşüş olumsuz bir gelişme ancak, sektörümüz açısından pozitif bir durum da var.“ dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Deri ve deri mamulleri sektörü, 2023 yılını değerlendirirken2024 yılına ilişkin hedeflerini de paylaştı. İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Güven Karaca ve Yönetim Kurulu’nun ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya; İDMİB Başkan Yardımcısı ve Türkiye Deri Sanayicileri Derneği (TDSD) Başkanı Burak Uyguner, Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Berke İçten, Saraciye Sanayicileri Derneği (SSD) Başkanı Hasan Süren, Türkiye Deri Konfeksiyoncuları Derneği (TDKD) Başkanı Cengiz Sarıgül, Kürk Sanayicileri ve İş adamları Derneği (KSİAD) Başkanı Ali Yavuz Boynukısa ve Ayakkabı Yan Sanayicileri Derneği (AYSAD) Başkanı Sait Salıcı da katıldı.

 

2023’TE İHRACATIMIZ YÜZDE 9,5 AZALDI

Deri ve deri mamulleri sektörünün 2022 yılını 2 milyar 58milyon dolarlık ihracatla kapattığını hatırlatan Güven Karaca,“Bu ihracatta ayakkabı sektörümüz lokomotif sektörümüzolmuştu ve ihracat rekorları kırmıştı. Aynı şekilde saraciyesektörümüzden de rekorlar gelmişti. Cumhuriyet tarihinin en büyük rekorlarını kırmıştık. 2023’e ise farklı gündemlerle başladık. Yılın ilk yarısı tüm ülkeyi yasa boğan deprem felaketi ve seçimle geçti, ikinci yarıda ise gündem yeni ekonomi yönetiminin aldığı rasyonel tedbirlerdi. İlk yarıda tüm yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen sektör olarak ihracatımızı yüzde 15’lere varan oranlarda artırmayı başarmıştık. Ancak, haziran ayından sonra ihracatta düşüş yaşanmaya başladı. Yüzde 72’lerde olan kapasite kullanım oranlarımız da yüzde 62’lere geriledi. 2023 yılında ihracat tarafında toplam yüzde 9,5’lik bir gerileme yaşadık. İhracatımız 1 milyar 860 milyon dolara indi. Alt sektörlere bakıldığında, ayakkabı sektörümüzde yüzde 7, saraciyesektörümüzde yüzde 14, tabakhane sektörümüzde ise yüzde 20 kayıp var.” diye konuştu. Yaşanan olumsuzluklara rağmen sektör açısından çok pozitif bir durumun olduğuna dikkat çeken Güven Karaca, “Deri ve deri mamulleri sektörü olarak kilogram başına ihracatta 11,35 dolarlık bir değere ulaştık. Kilogram başına ihracatta Türkiye ortalaması ise 1,71 dolar seviyelerinde. Deri ve deri mamulleri sektörü olarak kilogram başına ihracatta mücevher, savunma sanayii ve hazır giyimden sonra Türkiye’nin en değerli dördüncü sektörü konumundayız. Bu açıdan bakıldığında, sektörümüzün ülkemiz için ne kadar değerli olduğu da anlaşılabiliyor.” ifadelerini kullandı. Son yıllarda sektörde yapılan ithalata da bakılması gerektiğine vurgu yapan Güven Karaca, “2021’de 557 milyon dolar fazla veren sektörümüz, 2022’de 250 milyon dolar seviyelerindeydi. Ancak, 2023’te 415 milyon dolar açık verdi.” dedi.

ASGARİ ÜCRET YÜZDE 400, DOLAR KURU YÜZDE 118 ARTTI

Deri ve deri mamulleri ihracatında en büyük pazarın Avrupa Birliği olduğuna vurgu yapan Güven Karaca, “İhracatımızın yüzde 37’sini AB ülkeleri oluşturuyor. Hemen ardından yüzde 19’luk payla eski Doğu Bloku ülkeleri geliyor. İhracat pazarlarımız arasında üçüncü sırada ise yüzde 12’lik payla Orta Doğu Ülkeleri yer alıyor. 2023’ün ardından 2024 yılında da ihracat pazarlarında bir daralma olacağı öngörülüyor. Dünyada ticarette yaşanan daralmanın paralel seyretmesi bekleniyor. Yani, dünya ticaretinde büyük bir gelişme beklenmiyor. Ancak, bugünün gerçekleriyle, geleceğin planlanmaması gerekiyor. Bir vizyon oluşturarak, daha verimli üretimler gerçekleştirmek zorundayız. Bakıldığında 2022’de asgari ücret 4 bin 200 TL civarındaydı. Şimdi ise 17 bin TL oldu. Dolar kuru o dönem 13,5 TL idi, şimdi ise 30 TL. Asgariücretteki artış yüzde 400 olurken, kurlardaki yükseliş yüzde 118 seviyelerinde. Bu noktada rekabet gücümüzün azaldığını net bir şekilde söyleyebiliriz. Mevcut koşullarda sürdürülebilir bir iş modeli sağlamamız mümkün değil. Bu yüzden sanayiciler ve ihracatçılar olarak müdahale edebileceğimizkonulara odaklanmalıyız. Öncelikle ürünlerimizi ve pazarlarımızı çeşitlendirmeliyiz. Müşterilerimizin yanı başında olmalıyız. Daha çevik hareket edip, takım oyununa ağırlık vermeliyiz. Türk ihracatçılar olarak daha hızlı hareket etmeli ve global olmak zorundayız. Ancak, global olurken, yerel düşünmeliyiz.” dedi.

 

‘KENDİ OYUNUMUZU KENDİMİZ YAZMALIYIZ’

Finansman tarafında yaşanan problemlere de değinen Güven Karaca, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün finansman çok pahalı, üretim yapmak da zor. Ancak, bu koşullar bizim önümüze geçmemeli. Pazarlamaya devam etmeli, fuarlara katılmaya özen göstermeliyiz. Diğer taraftan dünyada ticaretin büyüklüğü 30 trilyon dolara dayandı. Bunun 5 trilyon doları e-ticaretten geliyor. Türkiye olarak biz de e-ticaretten daha fazla pay almalıyız, bunun için çalışmalıyız. Bu konuda da çok karamsar değiliz. Diğer taraftan, deri ve deri mamulleri sektörünün dünyada 290 milyar dolarlık bir pazarı var. Biz,henüz yüzde 1’lik bir paya sahibiz. Doğru hamleler yaparsak, payımızı artırabiliriz. Ancak, sorunlarımızı kabul ederek ilerlemeliyiz. Kendi oyunumuzu kendimiz yazarsak, başarıyı yakalayabiliriz. Dünyadaki ticaretten daha fazla pay almaksa hedef; e-ticaretten yeni pazarlara kadar her konuyu derinlemesine analiz edip, hareket etmeliyiz.”

 

İNSAN KAYNAĞI SEKTÖRÜMÜZE YETMİYOR

Türkiye’de sanayicilerin ve ihracatçıların finansman ve enflasyon problemi bir kenara bırakıldığında, en büyük probleminin ‘insan kaynağı’ olduğunu söyleyen Güven Karaca, “Çok açık söylemekte yarar var. İnsan kaynağı sektörlerimize yetmiyor. Ancak, insan kaynağı ve eğitim konusu bugünden yarına çözebileceğimiz bir konu asla değil. Biz, sektörümüz adına meslek liseleri ve üniversiteler ile iş birlikleri yaparak, öğrencilere burslar vererek, üniversite ve liselere daha fazla talep gelmesi için çalışıyoruz. Burada en önemli konulardan biri de asgari ücret tartışmalarını, işverenile işçi arasında geçen bir düzenden çıkarmak. Çünkü, çalışan barışını korumak zorundayız. Türkiye'de ücretlerin yaklaşık yüzde 60’lık kısmı ya asgari ücret düzeyinde ya da asgari ücrete çok yakın. Bu ücretler ülkenin her yerinde aynı. Bu yüzden artık bölgesel asgari ücret uygulamasına geçmeliyiz.” dedi.