Öğütçü: Enerjide, bölgesel HUB olmaktan uzağız

Enerji Diplomatı ve Stratejisti, The Bosphorus Energy Club'un Kurucusu ve İcra Başkanı Öğütçü, enerji transferinde önemli bir ülkeyiz fakat bölgesel HUB olmaktan uzağız" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Beyza COŞKUNTÜRK

İZMİR - Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ESİAD) bünyesinde faaliyetlerini sürdüren İzmir AB Bilgi Merkezi'nde enerjide yeni dinamikler ve Ege bölgesi için gerçekçi bir enerji ve yatırım stratejisi masaya yatırıldı. Enerji Diplomatı ve Stratejisti, The Bosphorus Energy Club'un Kurucusu ve İcra Başkanı Mehmet Öğütçü Türkiye'nin, biz olmadan Avrupa'nın enerji güvenliği sağlanamaz yaklaşımının yanlış olduğunu söyledi. Türkiye'nin aynaya bakması gerektiğini belirten Öğütçü, "Enerji transferinde önemli bir ülkeyiz fakat bölgesel HUB olmaktan uzağız" dedi.

Türkiye'nin dünya enerji pazarlarındaki rolünü değerlendiren Öğütçü, "Dünyada likit doğalgaz yani LNG hızla yükseliyor. Türkiye de bu konuda doğru bir adım atarak şimdiden LNG'ye yatırım yapmaya başladı. Fakat genel olarak doğalgazda biraz abartıyoruz. Her yerde doğalgaz konuşuyoruz. ‘Biz olmadan Avrupa'nın enerji güvenliği sağlanamaz' ifadesi yanlış. Doğalgazın Avrupa'ya gönderilmesi konusunda bir tek TANAP var, onun da kapasitesi 16 milyar metreküp. Bunun 6 milyar metreküpü Türkiye'de kalacak 10 milyar metreküpü Avrupa'ya gidecek. O da 2020'de. Avrupa yılda 480 milyar metreküp gaz tüketiyor. Oransal olarak bu çok büyük bir rakam değil. Türkiye'nin biraz aynaya bakması gerekiyor. Enerji transferinde önemli bir ülkeyiz fakat bölgesel HUB olmaktan uzağız" dedi.

Firmaların sürdürülebilir, verimli enerji kaynaklarına dönüşümü için içerik üretme ve destek verme anlamında gerekli çalışmaları sürdürdükleri söyleyen ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Sivri, " Ege Bölgesi genelinde yenilebilir potansiyelimiz çok yüksek. Rüzgar enerjisi anlamında birincilik statüsüne gelmiş durumdayız. Hem üretim anlamında hem araştırma merkezleri çalışmaları kapsamında İzmir bir kümelenmeye doğru gitmekte. İzmir'in stratejik bir imkanı var. Yenilebilir enerji kaynaklarına sahibiz. Yerel yönetimlerin özel teşebbüslere yapacakları girişimlerin de önemi çok büyük. Bölgesel yönetimlerin kent planlamada bu konuları göz önünde bulundurulması ve altyapıları düzenlemesi gerekiyor" dedi.

Oyuncular değişiyor

Enerji Diplomatı ve Stratejisti Mehmet Öğütçü dünyadaki gelişmeleri ve trendleri çok yakından izlemek gerektiğini belirterek, "Özellikle son 20 yılda bizim bile tanımlamakta zorluk çekeceğimiz gelişmeler yaşandı. İsviçre'deki ilaç firmalarındaki hassasiyet var. Çin'deki endüstri yatırımına dikkatle bakmamız gerekiyor. Diğer önemli husus finansal akışlar" ifadesini kullandı.

Enerjiye her yerde ihtiyaç olduğunu vurgulayan Öğütçü, "8 milyarlık nüfusun 2,5 milyarı enerjiye ulaşamayan kesim. Enerjide muazzam bir bolluk var. Bugün dünyanın her yerinde doğalgazda bir bolluk var. Daha, önemli rezervler harekete geçirilmedi. Rusya sadece Sibirya'da 3 tesisten çıkardığı gazla hem kendini idame ettiriyor, hem de Çin'e satıyor. Daha 20-25 tesis daha var. Yani kaynak var, petrolde dar doğalgazda da var kömürde de var uranyumda da var. Dünyanın geleceğini okyanuslara ve uzaya hakim olanlar belirleyecek. Bir de oyunda küresel enerji oyunun da oyuncular değişiyor. OPEC Şu anda dünya petrol üretimimin yüzde 30-35'ini üretiyor. OPEC'in gücü ciddi erozyona uğradı. Kimse de artık güçlenmesini beklemiyor" diye konuştu.

Fosil yakıtlara mecburuz

Son yıllarda özellikle küresel ısınma ile birlikte yenilenebilir enerjinin daha fazla tartışılmaya başladığını dile getiren Öğütçü, "Bugün hidroelektriği saymazsanız dünya enerji üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı yaklaşık yüzde 7-8 civarında. Türkiye'de de bu oran bu seviyede. Bu seviyeye gelebilmek için bile çok büyük yatırımlar yapılması gerekti. Aynı yatırımların sürdüğünü düşünsek bile, yakın gelecekte bu oranı en fazla ikiye katlayabiliriz. Bu da yaklaşık yüzde 16 demektir. Geri kalan yüzde 84'ü sağlayabilmek için fosil yakıtlara uzun bir süre daha mecburuz. Bu pencereden bakarsak fosil yakıtların ağırlığı görünen vadede sürecek. 2050'den sonrasında gelişen teknoloji ile nasıl bir noktaya gelineceğini kestirmek ise şu an için zor" ifadelerini kullandı.

Ege Bölgesi'nde bir enerji başarı hikayesi yaratılabilir

Ege Bölgesi'nin yenilebilir enerji konusunda örnek ve öncü bir bölge olması gerektiğini ifade eden Öncü, " Ege bölgesi kendinden beklenen bu öncü rolü yerine yeterince getiremiyor. Sadece sanayide değil, enerji de de temiz ve akıllı enerjiye gidiş yolu Ege'den geçmelidir. Ege'de bir enerji başarı hikayesi yaratılabilir" dedi.

Hem Türkiye hem Ege Bölgesi için geleceğe dönül gerçekçi sürdürebilir bir enerji stratejisi geliştirebilmek için dünya enerjisinde yaşanan köklü oyun değiştirici gelişmeleri ve yansımaları anlamak ve hesaba katmak gerekli. Sürekli krizlerin yaşandığı bir bölgede yer aldığımız için enerjide tüm olumsuz senaryolara hazırlıklı olmak gerektiği için yerli ve yenilenebilir enerjiye ağırlık vermek zorundayız. Ege Bölgesi için güneş, jeotermal, rüzgar ve biyokütle enerjisi tartışmaz en gerçekçi ve sürdürebilir kaynak olmaya devam edecek. Bölge için 10 yıl yayılacak kapsamlı bir entegre enerji stratejisi geliştirilmesi şart" ifadesini kullandı.

Ege'de biyokütle enerjisinde ciddi bir sıçrama yapılmasının mümkün olduğunu söyleyen Öğütçü," Sürdürebilir tedarik mekanizması kurulursa bu değerli atıklar değerlendirilebilir. Jeotermalde de mevcut performansı artırmak için çaba sarfedilebilir" diye konuştu.

Toplantının sonunda ESİAD Başkanı Fadıl Sivri, Öğütçü'ye plaket verdi. Mehmet Öğütçü son kitabı "Yeni Büyük Oyun: Neresindeyiz? Nereye Gidiyoruz?"u imzalayarak Sivri'ye hediye etti.

ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Sivri, dünyada özellikle tüketim alışkanlıklarının baş döndürücü bir dönüşümün içinde olmasına vurgu yaparak,"Son yıllardaki teknolojik gelişmeler bizleri daha önce hayal bile edemeyeceğimiz bir noktaya getirdi. Ancak maalesef doğal kaynaklar, tüketim alışkanlıklarımızı karşılamaya yetmiyor. Teknoloji kullanılarak yeni kaynaklar ortaya çıkarılması gerekiyor. İklim değişikliği ilerleyen yıllarda bize sorun çıkartacak bu noktada teknoloji önemli bir noktaya geliyor. Bu doğrultuda, 2016 yılında bütün ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltacak somut adımlar atmasını öngören Paris Antlaşması bir yıldan kısa bir süre içerisinde 100'ü aşkın ülkenin onayıyla yürürlüğe girdi" dedi.

Sivri, Paris Antlaşması'nın itici gücü olan AB'nin, antlaşma kapsamındaki hedeflere ulaşmak üzere başta ulaştırma, imalat sanayii ve inşaat sektörlerinde emisyon azaltma politikaları belirlediğini söyledi.