"KOBİ'ler 'inovasyon' denilince 'teşvik' anlıyor"
ASO Company Genel Müdürü Olsun, "KOBİ’ler için "Türkiye’de KOBİ’ler için 'inovasyon' denilince daha çok Ar-Ge ve yatırım teşviklerinden faydalanmak anlaşılıyor". dedi.
ASO Company kurucusu ve Genel Müdürü Aylin Olsun, Türkiye’de KOBİ’ler için "inovasyon" denilince daha çok Ar-Ge ve yatırım teşviklerinden faydalanmanın anlaşıldığını belirterek, "Bu konuda AB’nin de fonları, teşvikleri var. TÜBİTAK da bu konuyu destekliyor. Fakat KOBİ’lerin en büyük sorunu bir kurumsallaşma, yapılanma olmadığı için inovasyondan faydalanmaları ve sonuca ulaşmaları zor." dedi.
Aylin Olsun, yaptığı açıklamada kurum içi girişimciliğin şirkette aşağıdan yukarıya bilgi akışının sağlanmasını gerçekleştiren bir sistem bütünü olduğunu ifade etti.
Olsun, "Biraz daha kolay tanımlamak gerekirse aslında eski patronlar gibi şirketi yönetmek yani sahada patronlar sahaya gider, çalışanlarıyla görüşür fikrini alır. Mesela ustabaşıyla görüşür ve müşterinin, piyasanın ya da şirketin ihtiyacını anında çözer. Ama şimdi kurumlar o kadar büyük ki binler, 10 binlerle çalışan bir kurum içerisinde patronun herkesi dinlemesini de kurum içi girişimcilik olarak tanımlayamayız. Buradaki fark, hiyerarşik yapı bir kenara bırakılarak şirketteki bilgi akışının yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya sağlanmasıdır." diye konuştu.
Kurum içi girişimcilikte harcanan çabalar sonunda şirketin hem finansal sonuçlarına hem kurum kültürüne somut katkılar sağladığını aktaran Olsun, kurum içi girişimciliği Türkiye’de kavram olarak kullanan önemli kurumlar olduğunu vurguladı.
Olsun, kurum içi girişimcilik programlarından sorumlu birimlerin, bazı şirketlerde "insan kaynakları", bazılarında ise "IT veya iş geliştirme direktörlüğü" olduğunu vurguladı.
Kurum içi girişimciliğin, her şirkette farklı liderlerle yürütülse de aslında herkesin bir ortak akıl oluşturması için iş birliği içerisinde çalışmasına dayandığına dikkati çeken Olsun, inovasyonun önemine değindi.
'İnovasyon stratejisi olmayan şirket yok'
Olsun, inovasyonun önemli olduğunu çünkü kurumların daha etkin, daha verimli ve piyasa koşularına daha çabuk karşılık verecek şekilde çevik davranmak zorunda olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"İnovasyon sadece bir departmanın, birkaç kişinin elinde olan ya da bir yönetim ekibinin erkinde olan bir yapı değil. Kurumun bütünüyle aşağıdan yukarıya tüm çalışanlarını, tüm paydaşlarını dahil eden bir inovasyon süreci olması gerekiyor ki daha etkin, daha hızlı, daha verimli çözümler ve sonuçlar elde edilebilsin. İnovasyon, şirketlere çeviklik, verimlilik, büyüme sağlıyor. Araştırmalara göre üst yöneticilere (CEO) sorduğunuzda yüzde 70’i ajandasına inovasyonu almış durumda. İnovasyon konusunda bir stratejisi olmayan bir şirket yok."
Olsun, KOBİ’lerde durumun biraz daha farklı olduğunu, KOBİ’ler için "inovasyon" denilince daha çok Ar-Ge ve yatırım teşviklerinden faydalanmanın anlaşıldığını belirtti.
"Bu konuda AB’nin de fonları, teşvikleri var. TÜBİTAK da bu konuyu destekliyor. Fakat diğer taraftan KOBİ’lerin en büyük sorunu bir kurumsallaşma, yapılanma olmadığı için inovasyondan faydalanmaları ve sonuca ulaşmaları çok zor." diyen Olsun, KOBİLER'in "inovasyon" denilince daha çok ürün inovasyonunu anladığını söyledi.
Aylin Olsun, "Oysa ki 'inovasyon' denilince ürün inovasyonu, süreç inovasyonu ve hizmet inovasyonu olmak üzere farklı inovasyonları uygulayarak şirketlerini daha verimli ve piyasa koşullarına göre daha adapte hale getirebilirler." görüşünü de paylaştı.