2014 biterken…

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

2014 yılının sonuna geldik. Bazı yıllar vardır, toplumun genel kanısı o yılın iyi geçtiği yönündedir, yılın bitişi hüzün verir. Bu yıl onlardan birisi olmadı. 2014 yılı kendisinden önceki yıldan sorun, endişe ve karamsarlık devraldı. Yıl içinde de bunları bütünüyle aşmak mümkün olmadı. Sıkıntılar yaşandı. 2014 gidişi memnuniyetle karşılanacak bir yıl oldu. 

Yıl karamsarlık yaratan sorunlarla başladı. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) izleyeceği olası para politikası kulvarı yılın başında önemli bir sorun olarak öne çıktı. FED ekonomiye verdiği parayı aşamalı olarak azaltacağını, belli bir süre sonunda parasal genişlemeyi sıfırlayacağını, ardından da 4 trilyon doları aşmış olan para stokunu fiilen azaltmaya başlayacağını açıklamıştı. Yani önce musluklar kapanacak, ardından havuz temizlenecekti. Oysa sadece ABD ekonomisi değil tüm dünya hem akandan hem de havuzda birikenden menfaat sağlıyordu. Menfaatin zedelenecek olması herkesi rahatsız etti. 2013’ün ortasında başlayan rahatsızlık 2014 yılına da sarktı, yılı tedirginlik ve karamsarlık yüklü bir yıla çevirdi. FED’in niyeti artık belli ama yıl biterken hala ortada açıklanmış bir hareket takvimi yok. Bu belirsizliği besliyor, risk algısını çarpıtıyor, risk iştahını törpülüyor. Benzer kaygı ve rahatsızlıkların, kısmen de olsa, 2015 yılına da taşınacağı anlaşılıyor. 

2014 yılında egemen olan endişe ve karamsarlığı besleyen ikinci bir kanal da Avrupa’nın resesyon çıkışını becerememesi oldu. 2013 yılında başlayıp sonraki yıla taşınan bir sorun değildi bu. kuşkusuz. 2008 kriziyle devreye giren bu Avrupa’nın takatsizlik görüntüsü hemen hiç ara vermeden 2014’de kadar geldi. Bu sorunun bu kadar dirençli çıkmasının arkasında ekonomi politikası uygulamasından kaynaklanan etkenler olduğu gibi daha temel, büyük ölçüde ideolojik bir ayrışmanın ürünü olan tavırlar da vardı. Bütün süreçte Avrupa’ya egemen olan iktisat politikası tasarımı muhafazakar anlayışın etki alanında kaldı. Pek çok ülkede para politikaları, bir kısmında maliye politikaları da gevşetilirken Avrupa her iki alanda da katı bir sıkılığı sürdürdü. Devletin kendi alanını temiz tutması, gerisini de özel alan bırakması gerektiğini savunan muhafazakar anlayış buna hiç yanaşmadı. Özel talebin büyük ölçüde kaybolduğu koşullarda kamu alanından gelen bu sıkılık sonuçta Avrupa’nın zaten yapısından kaynaklanan nefes darlığını en uç noktaya taşıdı. 2014 yılı bu dirençle başladı ama yıl içinde sıkılığın en azından gevşeyebileceğine ilişkin bir olasılık belirdi. 2015 yılı Avrupa’nın biraz daha az sorun üreten bir bölge olması beklentisiyle başladı. 

2014 yılına tadı kaçık başlayan ve bu tatsızlığı yer küreye yayan bir başka bölge de Çin oldu. Çin’de sorun büyüyememek değil hızlı büyümenin yavaşlaması ya da yavaşlatılmasıydı. 2014 yılında Çin uzun süre devam ettirdiği dış taleple büyüme modelinin sonuna geldi. Bir yandan küresel ölçekte talep azalmasının yavaşlatıcı etkisi, bir yandan söz konusu modelin yarattığı küresel dengesizlikler ve bir yandan da Çin’in kendi sosyolojisindeki dönüşümler salt dış talebe dayalı bir büyüme modelini sürdürülemez hale getirmişti. 2014 yılına Çin iktidarı bunu görerek kulvar değiştirme yönünde adımlar atmaya başladı. Büyüme yavaşladı. Bu zaten öngörülen bir sonuçtu. Yüksek hızlardan yavaşlama daha ileriki yıllara da taşınacak gibi görünüyor. 2015 yılının bu gerçeğin kabullenilmesiyle başlaması en azından beklentilerin biçimlenmesi açısından olumlu bir başlangıç olacaktır. 

2014 yılının bu bölgeler dışından gelen başka yaramaz çocukları da oldu. Bunların başında Rusya geliyor. Yöneticilerinin jeopolitik kazanç hırsı bu ülkeyi yılın problem alanı haline getirdi. Yıl biterken Rusya sorununu daha da ağdalı hale getiren bir gelişme daha oldu. Petrol fiyatları neredeyse frensiz biçimde düştü. Hem rakiplerinin iktisadi ambargosu ile sıkışan bir yandan da petrol fiyatının düşmesi ile iktisadi zafiyete sürüklene Rusya 2015 yılının en merak edilen ülkesi olacakmış gibi görünüyor. 
2014 yılında yaramazlıkların had safhaya ulaştığı bir başka bölge de Orta Doğu oldu. Bu sorun da kronik olarak tanımlanacak kadar uzun süredir gündemdeydi. 2014 yılında sorunun tırmandığına ve çok aktörlü hale geldiğine tanık olduk. Yılın sonunda gelinen nokta bu bağlamda 2015 yılının daha olumlu geçebileceğini gösteriyor. Bu da olumlu bir gelişmedir. 

Bütün bu gelişmelerden biz de etkilendik. Kendi içimizde sorun üretmekte de oldukça bonkör davrandık. Böyle bir yıl geçirdik işte. Kendi adıma gitmesinden memnunum. Yenisinin daha iyi olacağını düşünüyorum. Hepinize sağlıklı, mutlu ve bereketli bir yıl diliyorum.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018