2015 yılında Türkiye ekonomisi

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Geçen yazıda dünya ekonomisinin 2015 yılını nasıl geçireceğine ilişkin düşüncelerimi yazdım. Bu gün benzer bir değerlendirmeyi Türkiye ekonomisi için yapmaya çalışacağım. Belki baştan işaret etmek doğru olur. Yıl için kabul edilen varsayımlar geçerli olduğu takdirde 2015 yılının 2014’den biraz daha iyi olabileceğini düşünüyorum. 

Aslında, bu yıl için öngördüğüm varsayımlar genel olarak kabul edilenlerden pek farklı değil. Kısaca, FED’in faiz oranını yükseltmesinin yılın ikinci yarısının başından önce başlamayacağını, ABD’de büyümenin yıl içinde yavaşlamayacağını, Avrupa ve Japonya merkez bankalarının parasal genişlemeye gecikmeden başlayacağını, bu ikilinin yılın ilk aylarından itibaren defl asyon tehdidinden uzaklaşacağını, petrol fiyatlarındaki düşüşte yüksek oranlı bir geri dönüş olmayacağını, jeopolitik risklerde kayda değer bir tırmanma yaşanmayacağını varsayıyorum. 

Bu varsayımlar altında 2015 yılında Türkiye ekonomisinde kırılganlığın azalacağını ve bunun büyümeye olumlu yansıyacağını öngörüyorum. Hatırlarsanız, Türkiye ekonomisinin kırılgan olarak nitelenmesinde rol oynayan etkenler arasında yüksek cari açık, yüksek enflasyon ve yüksek siyasi risk ilk sıralarda yer alıyordu. 2015’de bu etkenlerde önemli gerilemeler olacağı söylenebilir. Burada da petrol fiyatındaki düşme başrolü oynayacaktır. Enerji fiyatının düşmesi hem cari açığı daraltıcı hem de enflasyonu yavaşlatıcı etkiler doğuracak ve iki önemli kırılganlık kaynağını yumuşatacaktır. Yılın ortasında yapılacak olan genel seçimler de takip eden dönemde siyasi riski yumuşatıcı rol oynayacaktır. 

Bu varsayımlar altında 2015 tahminleri şöyle sıralanabilir. 2014 yılının yüzde 2.8- 3.0 arasında bir büyüme ile kapanacağı görülüyor. 2015 yılında büyümede sınırlı bir hızlanma olacağı ve hızın yüzde 3.5-4.0 aralığına çıkacağı kanısındayım. Buna bağlı olarak işsizlik kısmen gerileyecek, genel işsizlik oranı yüzde 8.5 civarına inecektir. Enflasyon 2014 yılı sonunda yönünü aşağıya çevirdi. Baz etkisi nedeniyle bu hareketin 2015’in ilk aylarında devam edebileceği anlaşılıyor. Yıl içinde büyümenin görece hızlanması ve iç talebin genişlemesi enflasyonu hızlandırıcı etki yaratırken ve petrol fiyatlarındaki gerileme ters yönde etkili olacaktır. Bu gelişmelerin bileşkesi olarak 2015 yılı sonu itibariyle enflasyon oranının yüzde 6.0-6.5 aralığına gerileyeceğini düşünüyorum. 

Cari açık 2014 yılında hem hacim hem de oran olarak geriledi. Yılın ilk on ayında cari açıktaki gerilemenin boyutu 19.5 milyar dolardır. Gerilemede büyümenin yavaşlaması, Türk lirasının değer kaybetmesi ve petrol fiyatlarındaki düşme etkili oldu. 2015 yılında cari denge üzerinde ters yönlerde etki yaratacak iki gelişme olacaktır. Bunların birisi petrol fiyatındaki düşmedir. Bu değer ifadesiyle petrol ithalatını geriletecek ve cari açığı azaltıcı etki yaratacaktır. Ters etki ise büyümenin görece hızlanmasından gelecektir. Bu ithalatı arttıracak ve cari açığı büyütecektir. Net etki ise 2015 yılında cari açığın daralması yönünde olacaktır. Bu koşullarda 2015 yılı sonu itibariyle cari açığın 34- 36 milyar dolar civarına gerileyeceğini, GSMH’ye oranının ise yüzde 5.0-5.3 aralığına ineceğini tahmin ediyorum. 

Bu boyuta gerilemiş cari açığın finansmanında bir sorun olması olasılığı düşüktür. Uluslararası sermaye hareketleri açısından da 2015 yılında bir birinin tersi iki etken öne çıkacaktır diye düşünüyorum. ABD’nin toparlanması, AB ve Japonya’da parasal genişleme yapılacak olması uluslararası fon hacmini besleyecektir. Buna karşılık petrol üretip ihraç eden ülkelerin gelirlerinde meydana gelecek olan daralma uluslararası sermaye hacmini geriletecektir. Bunun netinde sermaye hacminde sınırlı bir artış olacağı varsayılabilir. Küresel fonların uluslararasında dağılımında rekabetin artacağı anlamına gelir bu. Yukarıda sırladığımız gelişmelerin gerçekleşmesi halinde Türkiye’nin bu paylaşımda büyük bit dezavantajı olacağını sanmıyorum. Dolayısıyla 2015 yılında Türkiye’ye sermaye girişinin kısmen hızlanacağını öngörmek makul bir kabul olur. Bu durumda, cari açığın azalması, enflasyonun yavaşlaması ve sermaye girişinin makul bir hızda gerçekleşmesi sonucunda Türk lirasında aşırı değerlenme ya da değer kaybı olmayacaktır. 2015 sonu itibariyle dolar kurunun 2.35-2.38 aralığında oluşacağını tahmin ediyorum. 

Bu gelişmeler faiz oranları üzerinde de genel olarak olumlu bir etki yaratacaktır. Burada iki noktayı birbirinden ayırt etmek gerekir. 2015 yılında merkez ülkelerin büyük merkez bankalarının para politikalarının ters yönlerde hareket edecek olması nedeniyle finansal fiyatlarda oynaklık (volatilite) görece yüksek olacaktır. Ulusal mali piyasalarda da oynaklığın yağın ve yüksek olabileceği anlamına gelir bu. Buna karşılık, ekonomideki olumlu görüntü ve azalan riskler nedeniyle faizlerdeki genel hareket eğiliminin aşağı yönlü olacağı kanısındayım. Yıl sonunda gösterge faizin yüzde 8.0 civarında olması, politika faizinin de yüzde 7.0-7.5 aralığına çekilmesi şaşırtıcı olmaz diye düşünüyorum. Umarım bu tahminlerde büyük bir sapma olmaz ve 2015 yılı daha iyi bir yıl olur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018