2017’yi devredelim mi?

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Sizce 2017 yılı yatırımcı açısından adını unutulmazlar arasına yazdırabilmiş midir?

Kuşkusuz evet. 2016’nın Kasım ayında başlayan hisse senedi rallisinin yılın son işlem günlerinde dahi elden geldiğince korunma çabasında olduğu bir yılı geride bırakıyoruz. Jeopolitik riskleri görmezden geldiğimiz, tahvil faizlerindeki yükselişi ‘istediğimiz zaman’ dert ettiğimiz, Fed’in faiz artırım döngüsüne kendi bildiği yolda devam etmesini ‘o kadar da kötü bir şey değilmiş yahu!’ şeklinde yorumladığımız bir yıl olarak hatırlanacak. Unutmadan; küresel büyümenin krizden bu yana ilk kez genele yayıldığını da not edelim. Hatta listenin başına bu ayrıntıyı yazalım.

İyisiyle kötüsüyle diye başlamak bir klasik olsa da 2017’de yatırımcılar için genellikle iyisinin hatırlandığını göreceğiz. Genel beklentiler 2018 için de mevcut durumun genellikle korunacağı yönünde. ABD ekonomisine dair iyimserlikler sıralamanın en üst sırasında yer alıyor. Fed’in faiz artırımlarına devam edeceği, ekonominin ortalamasının üzerinde –potansiyelini aşarak- büyüme performansını ortaya koyabileceği, tahvil faizlerinin yavaş da olsa yükselebileceği, hatta enflasyonun özellikle yılın ilk yarısında toparlanma göstererek bir miktar hedeflere yakınsayabileceği bir yıl olarak dizayn ediliyor. Avrupa’da momentum korunuyor, Çin’de alınan/alınacak önlemlerin etkisiyle biraz momentum düşüşü olsa da yüzde 6.5’ler civarında büyüme performansı bekleniyor.

Peki ya Türkiye?

Tahvil faizlerinde tek hane beklentiler olmasa da kısmi düşüş bekleniyor. 2017’nin en tartışmalı başlığı olan enflasyon için sıklıkla tekrarlayacağımız ifade ‘görünüm’ olacak. Genele yayılacak bir performans görme ihtimali zayıf olsa da –kur geçişkenliği, yüksek talep, artan maliyetler- tersi yönde bir durum oluşması halinde faizler ve TCMB açısından bir miktar manevra alanı açıldığını görebiliriz. Büyümeye yönelik beklentiler genellikle yüzde 4-5 aralığına yoğunlaşırken, ‘dengelenme’ kavramı öne çıkacak. Unutmadan; 2019’da gidilecek olan seçimler yılın ikinci yarısında tartışma konusu olmaya başlayacaktır. Ana senaryo şu an için erken seçim ihtimalinin zayıf olduğu. Koşullar, haber akışı ne getirir götürür bilinmez.

Reel anlamda tarihin en zayıf seviyelerinde olan Türk lirası için yılı ilk altı ay ve sonrası şeklinde dizayn edebiliriz. Küresel risk iştahında bozulmanın beklenmediği, bu ölçekte olmasa da kısa vadeli düzeltmelerle devam edeceğini düşünüyoruz. Bu kapsamda takvimin de dolu olacağı düşünülerek ikinci yarının küresel çapta sıkıntılı geçmesi muhtemel. Genel senaryolar da masanın diğer tarafında yer alanlar açısından bu şekilde oluşturuluyor. Yine de hatırlatmakta fayda var; 2017’de ezberleri birçok kez bozduk. 2018’in beklentileri de aynı eksende devam edebilir mi? Olmaz demek kehanetten öteye geçmez.

Toparlayalım; genel olarak mevcut yatırımcı ortamının korunacağı varsayımı altında 2018 stratejileri oluşturuluyor. Risk iştahındaki süreklilik belirleyici olmaya devam edecek. Yılın ilk yarısında Fed’i, ikinci yarısında ECB’yi odağa alacağız. Politik haber akışı Kasım ayında gerçekleştirilecek olan ABD seçimleri öncesinde bir kez daha yatırımcıların listesinde yer alacak. Kuzey Kore ve Orta Doğu gibi önemli başlıklar ise çok farklı bir akış olmadıkça olay özelinde görülmek istenebilir.  

Not: Yazılan her ‘yeni yıl beklenti yazısı/raporu’ gibi bu paylaşım da çok kısa bir süre içerisinde yerini farklı bir akışa bırakacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ECB hamleleri ve riskler 14 Eylül 2019
GOÜ heyecanı her yerde 07 Eylül 2019
Beklemekle oluyor mu? 17 Ağustos 2019