2017’yi “portföy” ile finanse ettik

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Hafta içerisinde TCMB tarafından açıklanan Aralık ayı ödemeler dengesi rakamı ile birlikte 2017’nin tamamında oluşan resme dair fikir sahibi olduk.

Yılı 47.1 milyar dolar düzeyinde cari açık rakamı ile kapattık. Bir önceki yıla göre genişleme 14 milyar dolar. Hızlanan büyüme, artan mal ve altın talebi açığın genişlemesine yükseltici yönde katkıda bulundular.

Büyümede hızlanmanın gerçekleştiği bir yılı daha manşet cari açık rakamında genişleme olmadan kapatmayı başaramadık. “Manşet” ifadesini özellikle kullanıyorum. Zira, parasal olmayan altın ve enerji ithalatı hariç cari denge rakamına baktığımızda 4.2 milyar dolar dolar açıkla karşılaşıyoruz. Hikayenin bu kısmına “çekirdek cari denge” deniyor. 2016’da bu kısımdaki açığımız 10.9 milyar dolar seviyesindeydi. Resim bu şekilde okunduğunda “büyüme hızlanırken çekirdek denge bozulmadı” şeklide yorum getirmek mümkün. Ancak her ne olursa olsun, yapılan ithalat bu ülkeye ait ve finanse etmek için de çaba gösterilmesi gerekiyor.

Hazır konusu açılmışken açığın yerine konulması kısmına da değinmek gerekiyor. Hesaplamalarımıza göre, net yabancı sermaye girişi 38.9 milyar dolar oldu. Net doğrudan yatırımlar 2016 seviyesi olan 10.2 milyar doların aşağısında oluşarak 8.2 milyar dolar düzeyine işaret etti. Net portföy yatırımları ise 18 milyar dolar artışla 24.3 milyar dolar oldu. Net diğer yatırımların 6.5 milyar dolar yatay seyrettiği dönemde, net hata ve noksan kalemi ise sıfıra yakın oluştu. Açığın geri kalan kısmını 8.2 milyar dolarlık resmi rezerv azalışı finanse ettik. 2017 yılı dünyada portföy akımlarının genele yayılır bir biçimde hızlandığı bir dönem olarak anılacak. Bu düşüncemizi IIF verileri de rakam bazında teyit ediyor. Her ne kadar son çeyrekte bir miktar yavaşlama ile karşılaşmış olsak da yılı ciddi para dolaşımı ile tamamladık. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tamamına portföy akımları hızlandı. Doğal olarak Türkiye de bu hareketten payını aldı.

İlginç birkaç detay paylaşmak yararlı olacaktır. Net yabancı sermaye girişi ile oluşan açığın yüzde 83’ünü finanse ettik. Bu kısımda yüzde 62 ile portföy yatırımları kalemi öne çıkıyor. Söz konusu rakam 2000 yılından bu yana yaptığımız hesaplamanın en yükseği. Aynı zamanda 2012’deki yüzde 60’tan bu yana da en yüksek seviye olduğunu belirtmek gerekiyor.

Ocak ayının ikinci yarısından bu yana yaşanan küresel çalkantıya rağmen 2018’in de portföy akımları açısından benzer bir resimde oluşacağı tahmin ediliyor. Henüz trendin bozulduğunu, terse döndüğünü gösterir somut bir veri söz konusu değil. Net olan şu ki, dış finansal koşullar sıkılaşmakta inatlaşsa da maliyetler kademeli bir şekilde artış gösteriyor ve göstermeye de devam edecek. Bu da açığın finansmanında portföy akımlarına bağlı duruşumuzu değiştirmemizi zorunlu kılıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ECB hamleleri ve riskler 14 Eylül 2019
GOÜ heyecanı her yerde 07 Eylül 2019
Beklemekle oluyor mu? 17 Ağustos 2019