ABD-Çin döviz kuru tartışması

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Döviz kuru bir ülkenin ulusal parası ile satın alınabilen başka bir ülkenin parasının fiyatıdır. Reel döviz kuru ise ulusal para cinsinden göreli fiyatlar oranıdır. Reel döviz kuru, nominal döviz kurunun yurtdışı fiyat düzeyi ile çarpılıp yurtiçi fiyata bölünmesi ile elde edilir. Reel döviz kuru yükseliyorsa ulusal paranın reel değerinin düştüğü, reel döviz kuru düşüyorsa o ülkenin ulusal parasının reel olarak değer kazandığı şeklinde yorumlanır. Reel döviz kurunun hesaplanmasında hangi fiyat düzeyinin kullanılacağı ile yurtdışı fiyat düzeyi için hangi ülkenin ya da ülke gurubunun fiyat düzeyinin kullanılacağı önemlidir. Çoğunlukla yurtiçi fiyatlarda Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) ile Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) için ayrı ayrı hesaplama yapılır. Yurtdışı fiyat düzeyi için ülkenin en çok dış ticaret yaptığı ülkelerin fiyat düzeylerinden elde edilen bir endeks kullanılmaktadır. Reel döviz kuru yükselen ülkenin ulusal parası değer kaybettiği zaman, o ülkenin ihraç ettiği malların fiyatları döviz cinsinden düşer. Bu da ülkenin ihracatını olumlu yönde etkiler. Kimi zaman bu fiyat düşüklüğü öyle bir noktaya ulaşır ki, ülkenizde üretilen malları değil, fiyatı düşük ithal malları kullanırsınız. Daha basit bir ifade ile Türkiye'de Çin malı ayakkabı fiyatı yerli malı ayakkabının fiyatından düşük kalırsa, tüketici Türk malı ayakkabıyı değil, Çin malı ayakkabıyı satın alır. Bu durumda sizin ayakkabı üreticiniz batar, çalıştırdığı işçilerde işsiz kalır.

Anlattığımız bu kurguda tabi nominal döviz kurunun hangi sisteme göre belirlendiği önemli hale geliyor. Esnek döviz kuru sisteminde döviz kuru, döviz piyasasında arz ve talebe göre belirlenir. Doğal olarak arz ve talepteki değişmelere göre dalgalanır. Kimi zaman bu fiyata (döviz kuruna) duruma göre Merkez Bankası döviz alım ve satımı yoluyla müdahale ediyorsa bu sisteme de kirli döviz kuru sistemi denir. Buna karşın döviz kuru hükümet ya da para otoritesi (merkez bankası) tarafından belirleniyorsa buna sabit ya da güdümlü döviz kuru sistemi denir. Eğer sabit kur önemli yapısal sorunlar çıktığında değiştiriliyorsa buna ayarlanabilir döviz kuru sistemi, döviz kuru enflasyon, faiz oranı ve dış ticaret açığı gibi değişkenlerdeki oynamalara göre sıklıkla değiştiriliyorsa bu sisteme de yönlendirilmiş sabit kur sistemi (crawling peg system) denir.

2001 krizi sonrası Türkiye kirli döviz kuru sistemi uygularken, Çin ayarlanabilir sabit döviz kuru sistemini uygulamaktadır. Yani Çin'de döviz kuru hükümetin kontrolü altında. Çin hükümeti üretimini, istihdamını artırmak için ihracata yönelik büyüme modelini uyguluyor. Bunun için sürekli olarak ihracatını artırmak zorunda. Çin hükümeti bu mekanizmanın işlemesi için Çin ulusal parası Renbinmi'yi (yuan) diğer ülkelerin paraları karşısında düşük tutuyor. Bu sayede de ihracatını artıyor. Sonuçta Çin, ödemeler bilançosunda 2009 yılı sonu itibariyle dış ticaret fazlası 175.8 milyar dolara, cari işlemler fazlası 284.4 milyar dolara ulaşmış durumda.

ABD'nin itirazı da burada başlıyor. ABD öncelikle 1$ = 6.8 yuan olan paritenin artmasını istiyor. Yani Çin mallarının ABD'liler için pahalılaşmasını, ABD mallarının Çinliler için ucuzlamasını istiyor. Açıkçası ABD, Çin'e ihracatını artırmak, ithalatını azaltmak istiyor. Çünkü ABD'nin ödemeler bilançosunda, 2009 yılı sonu itibariyle dış ticaret açığı 517 milyar dolara, cari işlemler açığı 463.3 milyar dolara ulaşmış durumda. ABD, Çin üzeride baskı kurarak bir taraftan bu açıklarını düşürmek, diğer taraftan da yurtiçi üretimini ve istihdamını artırmayı amaçlıyor. Çin şimdilik direniyor. Ama bu direniş çok uzun sürmeyecek gibi duruyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019