ABD’deki seçim kampanyalarında ağırlıklı konu ekonomi

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

Maliye politikaları devreye sokulmadan ekonomik sorunların çözülemeyeceği açık. Görevi Janet Yellen’e devretmeden önce Ben Bernanke bunu sık sık dile getirerek, Kongre’den gerekli adımları atmasını istiyordu. Benzer görüşler zaman zaman, ECB’nin yapabileceklerinin sınırlı olduğunu belirten Mario Draghi’den de geliyor. İktisat teorisine göre para ve faiz politikalarının orta vadede tek başına büyümeyi sağlaması imkansız. Mesele, tereddüde yer vermeyecek şekilde açık olmasına karşılık şimdiye kadar somut adımların atılamamış olmasının nedeni uygulanacak politikalar konusundaki anlaşmazlık. Devletin küçülmesi fikrine odaklanmış neoliberal ekol krizden çıkış için vergilerin azaltılması ve harcamaların kısılması görüşünde ısrar ederken; sosyal piyasa ekonomisi yanlısı keynesyenler, zenginler üzerindeki vergilerin dışında harcamaların da arttırılması yönünde tamamıyla farklı bir görüş ortaya koyuyorlar. Görüş farklılığı başkanlık seçimlerine yaklaşılırken Amerika’da etkisini gösteriyor. Cumhuriyetçi ve Demokrat Parti'den adayların seçim konuşmalarının ana teması harcama ve vergi ekseni üzerine oturan maliye politikalarının niteliği. Adayların görüşleri arasında önemli farklılıklar var. Özellikle, farklılıklar iki parti arasında daha belirgin. Başkan adaylarının belirleneceği parti kongrelerine az bir zaman kaldı. Cumhuriyetçi Parti’de on altı adaydan geriye kalanlar Donald Trump, Teksas Senatörü Ted Cruz ve Ohio Valisi John Kasich. Demokrat Parti de ise seçim kampanyasının başından beri Hillary Clinton ve Bernie Sanders arasındaki mücadele kıyasıya devam ediyor.

***

Cumhuriyetçi adaylar partilerinin ideolojisi doğrultusunda vergi oranlarının azaltılmasını hedeflerken, Demokrat adaylar, özellikle zenginler üzerindeki vergilerin arttırılması gerektiği düşüncesindeler. Cumhuriyetçilerin en radikali, devletin olabildiğince küçülmesi; ekonominin yönetiminin tamamıyla özel sektöre bırakılması düşüncesine dayalı neoliberal politikanın şiddetli savunucusu Ted Cruz. Cruz seçildiği takdirde federal gelirler idaresini lağvetmenin dışında yedi basamaktan oluşan gelir vergisini, herkesin yüzde 10 oranında vergilendirildiği bir sisteme dönüştüreceğini açıkladı. Cruz kadar olmasalar da Trump ve Kasich de vergilerin azaltılmasından yana. Sakin tavrı ve yapıcı konuşmalarıyla son zamanlarda dikkatleri üzerinde toplayan Ohio Valisi Kasich, Amerikan Kongresi’nde Bütçe Komisyonu başkanlığı yapmış deneyimli bir politikacı. Cruz’un önünü açmak için adaylıktan çekilmesi konusunda yapılan baskılara aldırmayan Kasich, CNN’den Anderson Cooper’la yaptığı mülakatta başkan yardımcılığını düşünüp düşünmeyeceği ile ilgili bir soruya yanıt verirken; şimdiye kadar ki başarılarıyla başkanlığa kendini hazır gördüğünü söylüyordu. Öte yandan, Trump seçilirse 2013’den bu yana yüzde 39.6 olan en yüksek gelir vergisi oranını yüzde 25’e çekecek. Ayrıca, Trump, şirketlerin yurtdışında tuttukları kârları üzerine ise bir defaya mahsus olarak yüzde 10 vergi koymayı planlıyor.

***

Demokrat Parti adaylarından Hillary Clinton’ın vaatleri arasında orta sınıf ve küçük işletmeler üzerindeki vergilerin azaltılacağı dikkat çekiyor. Clinton, saat başına asgari ücreti 15 dolara çıkartmayı, çalışanların sosyal haklarını arttırmayı; işletmeleri, çalışanların kârdan pay alabilmeleri yönünde teşvik etmeyi hedefliyor. En önemli sorunlardan birinin bozulan gelir dağılımı ve artan fakirlik olduğu görüşünde olan Bernie Sanders zenginler üzerindeki vergilerin arttırılmasının kaçınılmaz olduğu düşüncesinde. Amerika’da vergilerin büyük bölümünü çalışanlar ödüyor. Şirketlerin toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 10’un biraz üzerinde. 2014 itibariyle, Federal devlet gelirlerinin yüzde 46’sını şahıslardan alınan vergiler oluştururken, kurumlar vergisinin payı yüzde 11, sosyal güvenlikle ilgili vergilerinki ise yüzde 34. Salı akşamı yapılan New York önseçimlerini rakiplerine karşı büyük farkla Trump ve Clinton kazandı. Her iki adayın da aldıkları oy oranı yüzde 60 civarında. Charlie Rose’un New York önseçimlerini kaybederseniz ne olur sorusuna Sanders’in kaybettiğim anlamına gelir şeklindeki cevabı bu bakımdan anlamlı. Önemli bir gelişme olmazsa başkanlık seçimi Clinton ve Trump arasında olacak.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016