Akdeniz Meyve Sineği, ihracatı ve imajımızı tehdit ediyor

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN aey@dunya.com

Akdeniz Meyve Sineği, Türkiye’nin meyve ihracatını ve ihracattaki imajını olumsuz etkiliyor. Milyarlarca lira zarara neden olan sinek, özellikle Rusya’ya ihraç edilen meyvelerin geri gönderilmesinde de en önemli etkenlerden birisi. Akdeniz Meyve Sineği ile kapsamlı bir mücadele yapılmadığını belirten üreticiler ve ihracatçılar, bu sinekle başa çıkılamadığı için meyve ihracatının ve ülkenin imajının tehdit altında olduğunu ifade ediyor.

Hasadına bir süre önce başlanan mandalinada yoğun olarak Akdeniz Meyve Sineği görülmesi üreticileri ve ihracatçıları endişelendirdi. Rusya Federasyonu’na ihraç edilen 370 ton mandalinanın sinek zararlısı nedeniyle Türkiye’ye geri gönderilmesi endişeleri artırırken, tüketiciler de bu meyveler iç piyasaya sürülüyor kaygısı yaşıyor.

Finike’de zarar yüzde 30’a ulaştı

Portakalı ile ünlü Finike ve yöresinde mandalina ve portakalda yüzde 30’a varan oranda Akdeniz Meyve Sineği zararı olduğunu belirten üreticiler, İzmir’de ise Selçuk, Gümüldür ve Seferihisar gibi mandalina üretim merkezlerinde zararlının etkin olduğu ifade ediliyor.

Rusya 370 ton mandalinayı geri gönderdi

Rusya Federal Tarım Ürünleri Denetleme Ajansı’ndan (Rosselhoznadzor) yapılan açıklamaya göre, Türkiye’den 16 parti halinde ihraç edilen 370 ton mandalina, 1820 ekim tarihlerinde yapılan denetim sonucunda, içinde tehlikeli tarım haşeresinin tespit edilmesi nedeniyle bu ülkeye sokulmadı ve Türkiye’ye iade edildi. Rus yetkililerin açıklamalarına göre, 2018 yılında Türkiye’den Rusya’ya ihraç edilen meyve ve sebzelerde yapılan denetimler sonucunda tam 1495 kez Rusya’nın karantina listesinde olan zararlılar tespit edildi. Bunun büyük bölümü Akdeniz Meyve Sineği ve domateste görülen güve olması dikkat çekiyor. Geçen yıl Türkiye’den ihraç edilen ancak tarım zararlısı içerdiği için bu ülkeye sokulmayarak Türkiye’ye geri gönderilen meyve ve sebze toplamı 30 bin tonu aştı. Rus yetkililerin açıklamasına göre, 370 ton mandalinanın deniz yoluyla Novorossiysk limanına ulaştığı, 18-20 Ekim döneminde yapılan bitki sağlığı kontrolü sırasında mandalinada Rusya’da karantina listesinde olan Akdeniz Meyve Sineği’ne canlı halde rastlandığı belirtildi.

En çok zarar verdiği ürünler

Rosselhoznadzor’dan yapılan açıklamaya göre, en tehlikeli ve zararlı türler sınıfında yer alan Akdeniz Meyve Sineği, portakal, mandalina, limon, muz, nar, kaysı, elma, erik, kiraz meyvelerine ve domates, patlıcan ve biber gibi sebzelere, ayrıca 100’ün üzerinde farklı bitki türüne zarar veriyor.

Türkiye’nin imajına zarar veriyor

Akdeniz Meyve Sineği sadece ekonomik olarak değil, ülke imajına da zarar veriyor. Rusya başta olmak üzere birçok ülke Türk ürünlerine yönelik denetimleri daha sıkı yapıyor. Ayrıca Türk ürünlerine karşı güvensizlik arıyor. Bu da ihracatçıların işini zorlaştırıyor. Türkiye ihracat pazarlarını kaybediyor. Bazı durumlarda da sinek zararlısı bahane edilerek Türkiye’den daha ucuza ürün alınmak isteniyor.

Tüketici de endişeli

Tüketici ise Rusya’dan geri dönen ürünlerin iç piyasaya sunulmasından endişeli. Tüketiciler Rusların kabul etmediği ve yemediği ürünlerin iç piyasaya sunulmasını kaygıyla izleyen tüketiciler, zararlı ürünlerin iç piyasada tüketime sunulmadan imha edilmesini istiyor.

İhracatçılara göre, Rusya’dan dönen ürünlerin büyük bölümü dayanıksız olması nedeniyle zaten bozulmaya ve çürümeye başladığını bu nedenle iç piyasada satılmasının pek mümkün olmadığını, genellikle ücretsiz dağıtıldığını söylüyor.

Adana’da başarılı mücadele ihmallerle sonlandı

Geçen yıl Adana’da sert çekirdekli meyvelerin bahçeden toplanamayacak kadar büyük zarar gördüğünü vurgulayan Adanalı üretici Mehmet Mühür, Tarım Bakanlığı kendisinden de destek alarak Adana’da Akdeniz Meyve Sineği ile başarılı bir mücadele verildiğini ancak kışın yapılan ihmaller nedeniyle sineğin yeniden ortaya çıktığını söyledi.

Akdeniz Meyve Sineği’nin sanılanın aksine zirai bir zararlı olmadığını hatırlatan Mühür: “Bu zararlının asıl çıkış yeri hayvan atıklarının, çöplerin kontrolsüz olarak bırakıldığı alanlardır. Meyveye döl bırakmaya gidiyor. Mücadele için hayvan gübrelerinin atıldığı alanlar, drenaj kanalları gibi yerler düzenli olarak ilaçlanması ve sineğin çoğalması önlenmeli. Ayrıca, Akdeniz Bölgesi’nde hayvancılık teşvikleri verilirken biyogaz tesisi kurulması zorunlu olmalı. Hayvan gübreleri biyogaz ile değerlendirilmeli. Çevreye rastgele bırakılmamalı. Geçen sene Adana’da sert çekirdekli meyveler hiç toplanamadı. Biz 30 bin lira ile sıfırladık.

Hayvan pisliklerinin olduğu yerleri, drenaj kanallarını ilaçlatarak sıfırladık. Kışın iki defa daha ilaçlanması gerekiyordu. Tarım İl Müdürlüğü inat etti bu ilaçlamayı yapmadı ve tekrar ortaya çıktı” bilgisini verdi.

Nelere dikkat edilmeli?

Akdeniz Meyve Sineği ile mücadelede basit yöntemler olduğunu anımsatan Mühür sözlerini şöyle sürdürdü: “Vurgun yemiş, yere düşmüş meyvelerin toplanarak bir siyah poşete konulması ve 3 gün güneş altında bekletilmesi gerekiyor. Böylece larvalar ölüyor. Ben kendi bahçemde uyguluyorum. Dökülen portakalları siyah poşete koyarak güneşte 3 gün bekletiyorum. Larvalar ölüyor. Adana Çukurova’da dönüm başına bir yılda kullanılan zirai ilaç 1500 lirayı buluyor. Sinekle mücadele için basıyorlar ilacı. Bu kez gıda güvenliği, insan sağlığı tehlikeye giriyor. İhracatta kalıntı çıkıyor. Ben biyolojik mücadele yapıyorum. Benim maliyetim 233 lira. Sinekle mücadele denilince herkesin aklına kısmi dal ilaçlaması geliyor. Bu yanlış eskiden uygulanıyor ve başarılı da oluyordu. Fakat artık başarılı olma şansı yok. Çünkü eskiden ağaçların altı sürülüyordu. Salma sulama yapılıyordu. Larva pupaya dönüşmeden suda boğularak ölüyordu. Sürüldüğü için toprağın altına derine iniyordu. Ergin olmadan ölüyordu. Kalanlar da kısmi dal ilaçlama ile önleniyordu. Bugün bahçeler damla sulama ile sulanıyor. Sürülmüyor. Bu nedenle kısmi dal ilaçlamanın bir yararı yok.”

Atom Enerjisi Kurumu “kısır sinek” yöntemini önerdi

Akdeniz Meyve Sineği’nin yaygınlaşacağına ilişkin uyarıları 2007-2008 döneminden bu yana yaptıklarını belirten Mehmet Mühür şunları söyledi: “Uyarılarımız üzerine o dönem Türkiye Atom Enerjisi Kurumu bir rapor hazırladı. Bu raporda mücadele için dünyadaki örnekler de gösterilerek kısır sinek metodunun uygulanmasını önerdi. Fakat küçük bir yatırım maliyeti olmasına rağmen kısır sinek üretecek tesis kurulmadı ve mücadele başlatılmadı. Bunun yerine çok yoğun zirai ilaç kullanılarak mücadele edilmeye çalışılıyor. Zirai ilaç firmaları ve onlara onay veren araştırma enstitüleri kısır sinek mücadelesini engelliyorlar. Bu yöntem olursa zirai ilaç satılmayacak.”

Akdeniz Meyve Sineği ile mücadele için kısır sinek metodu ile üretilen erkek kısır sinekler doğaya bırakılıyor. O sinekler dişilerle çiftleşiyor. Dişi sinek meyveye yumurta bırakıyor fakat kısır olduğu için larva üretmiyor. Bu yöntemi 1970’li yıllardan itibaren uygulayan Meksika, Şili, Arjantin, Peru, Portekiz, Ürdün, Güney Afrika, İsrail, Avustralya, Amerika Birleşik Devletleri’nin California ve Florida bölgelerinde başarıyla uyguladı. İsrail bu tekniği uyguluyor. Bu ülkelerin hepsinde zirai ilaç kullanımı büyük oranda azaldı. Halen kısır böcek üretim tesislerinin yüzde 60’ı Amerika’da, yüzde 14’ü Afrika, yüzde 11’i Asya, yüzde 9’u Avrupa ve yüzde 6’sı ise Avustralya’da bulunuyor.

Neden başa çıkılamıyor?

Akdeniz Meyve Sineği, sadece Türkiye’nin değil, birçok ülkenin başına bela. Fakat Amerika, İspanya, Fas, Tunus ve daha birçok ülke bu zararlı ile mücadelede başarılı olduğu için Türkiye kadar sorun yaşamıyor. Akdeniz Meyve Sineği ile mücadelede devletten daha fazla çalışan, çırpınan Adanalı üretici Mehmet Mühür’e göre, mücadele etmek kolay. Fakat Türkiye’de bu sinekle başa çıkmak için yeterli mücadele verilmiyor. Adana’da kendi bahçesinde Akdeniz Meyve Sineği ile biyolojik yöntemlerle mücadele eden ve başarılı olduğu için de örnek gösterilen Mehmet Mühür’e göre zirai ilaçlama, tuzak gibi yöntemlerle mücadele dönemi bitti.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar