Asgari ücretin düşündürdükleri…

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA nevzatsaygilioglu@atilim.edu.tr

2016 yılının son yazısında önemli bir konuya parmak basmak istedik. Konu, asgari ücretin yeniden belirlenmesi ile ilgili. Üzerinde her türlü konuşulabilecek bir konu. Özellikle kamuoyunun önünde işçiden yana (!) söylemler için muhteşem bir konu. Buna karşın ters söylemler için de sıkıntılı ve işveren dünyasının bile güçlü ses çıkaramadığı bir konu.

Malum, geçen yılın başında net bin lira civarında olan asgari ücret yüzde 30 artışla bin 300 lira oldu. Şimdi de yasal zorunluluk gereği 2017 yılına ait asgari ücret tutarının belirlenmesi gerekiyor. Konu ile ilgili olarak işçi ve işveren tarafları ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çalışmalarını sürdürüyor. Muhtemelen yeni yıla yeni asgari ücretle girmiş olacağız.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu; önceki gün Uzunköprü Ticaret ve Sanayi Odası’nın ilçedeki bir otelde düzenlediği toplantıda, bin 300 liralık asgari ücretin yeterli olmadığını söylemiş.

Müezzinoğlu, anılan toplantıda konuşmasını şöyle sürdürmüş:

“Bugün için asgari ücret bin 300 lira. Önümüzdeki üç gün sonra ne olacak onu ben de henüz bilmiyorum. İşverenle ve işçi temsilcilerimizle konuşuyoruz. Burada bir tarafın kısa süreli mutlu olması ve geçici mutluluklar yerine iki tarafın da birlikte az da olsa mutlu olduğu ama kalıcı ve sürdürülebilir yarınları planlamak istiyoruz.

İstiyoruz ki işçimizin standardı yükselsin, istiyoruz ki işverenimizin de dünyayla rekabeti kaybolmasın. İşveren rekabeti kaybettiği an bırakın bin 300’ü, kapanan iş yerleri, işsiz kalan çalışanlarımızla karşı karşıya kalırız. Bin 300 lira yeterli değil. Daha iyi olması gerekir. Daha iyi nasıl yapacağız? Ekonomiyi büyüterek, dünyayla rekabette daha güçlü olarak ve büyüyen ekonomide, çoğalan yatırımlarda daha çok istihdam alanları üreterek inşallah bunu daha iyi noktalara taşıyacağız.”

Bakanın kendi bölgesinde bu değerlendirmeyi yaparken yutkunarak konuşması, sanki sinyallerin pek olumlu olmadığını gösteriyor.

Aslında asgari ücretteki artışa;

• Sosyal açıdan bakarsanız gelir dağılımında adaletsizliği gidermesi,

• Ekonomik açıdan bakarsanız piyasada canlılık yaratması, yönüyle olumlu görmemiz gerekir.
Ama işin başka boyutları da var.

Dilerseniz daha gerçekçi analiz yapalım.

• Geçen yıl asgari ücretin çok ani ve yüksek artışı iş dünyasında ciddi sıkıntı yaratmıştır. Özellikle ticaret ve sanayi kesimi için önemli finansal yükler ortaya çıkmıştır.

• Bu durum, sadece asgari ücretlileri değil, asgari ücret üzerinde geliri olan çalışanların da baskısına yol açmış ve özellikle orta gelir gruplarında ciddi yük artışlarına neden olmuştur.

• Geçen yıl artırılan asgari ücret, 2017 yılında da baz etkisiyle maliyet olmaya devam edecektir. Yani ücretlilerin yükleri artışını sürdürecektir.

• Asgari ücretteki artış ne yazık ki kayıt dışı istihdamı körüklemektedir. Bugün büyük kentlerde ve büyük sayılan şirketlerde çalışanların açıktan ücret aldığı gerçeği unutulmaktadır. Yani işveren üzerindeki yükleri nedeniyle işçilik ücretlerinin asgari ücrete isabet eden kısmı resmi kayıtta gösterildiği halde, bir kısmı da kayıt dışı olarak elden ve açıktan verilmektedir.

• Çeşitli sektörlerde yaşanan çift ücret uygulaması, ister istemez, o sektörde kayıtlı çalışan firmalar aleyhine rekabet eşitsizliği yaratmaktadır.

• Yabancı işçilerin zaten yeteri kadar istihdam piyasalarını zorladığı bilinmektedir. Başta Suriye olmak üzere, Orta Asya Cumhuriyetleri, Uzakdoğu, Ortadoğu, Balkanlar ve Doğu Avrupa ülkelerinden kaçak gelen milyonlarca işçinin yarattığı ilave emek arzı gerçeği karşısında hala asgari ücrette artışa gidişin ekonomik gerekçesi anlaşılamamaktadır.

• Hükümetin uyguladığı resmi yardım programları ile yerel yönetimlerin sağladıkları imkanlar zaten insanların çalışma arzusunu kırmaktadır. Bu hazırcılık veya rahmetli Çetin Altan’ın ifadesiyle Hazineden geçinmecilik beraberinde tembelliği cazip kılmaktadır. Böyle bir çarpıklık, Erzurum gibi yerde bile, cep telefonu ve yiyecek malzemeleri hariç, 3-4 bin lira net ücrete çoban bulunamaması sonucunu doğurmaktadır.

• Kimi işsizlerin de yeni bir iş bulduklarında, işsizlik sigortasından yararlanmak üzere, kayıtsız çalışmaları da sıkıntıların katmerleşmesine neden olmaktadır.

• Resmi işsizlik oranının yüzde 11’leri ve genç işsizlik oranının yüzde 20’leri geçtiği bu koşullarla hala asgari ücret artışı üzerinde durmak çelişkiyi ortaya koymaktadır.

Şunu unutmamalıyız. Hepimiz aynı gemideyiz; eğer gemi su alırsa veya batarsa ücreti de kalmaz asgarisi de…

Daha gerçekçi ve reformist yaklaşımlar şart. Tam da bu noktada eski Bakanlardan Zafer Çağlayan’ın ASO Başkanı iken gündeme getirdiği “bölgesel asgari ücret” önerisi aklımıza takıldı…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar