Aşırı finans etkisi?

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Finansal gelişme hep sorunlu bir süreç olmuştur. Günümüzde bu tür sorunların gelişmekte olan ülkelerde daha yoğun yaşandığı düşünülüyor. Geçmişte sorun finansal piyasaların baskılanmasıydı (financial repression). Siyasi tercihlerden kaynaklanan bu baskılama finansal sektörün derinlik ve kaynak yeterliliği açısından zayıf kalmasına yol açtı. Bu zafiyet ulusal tasarrufların mobilize edilip yatırım finansmanına taşınmasını engelledi. Sonuçta ulusal ekonomilerin büyümeleri görece yavaş kaldı. 

Gelişmekte olan ülkeler 1980’lerin sonundan itibaren “finansal baskılama” engelini aşmaya başladılar. Burada esas etkili olan faktör küreselleşme fırtınasının bu ülkeleri de etkisi altına almasıydı. Küreselleşme gelişmekte olan ülkelerin hızla liberalleşmelerine, dışa açılmalarına, piyasalaşmalarına, küresel piyasalara katılmalarına, kısaca dünya ekonomisi ile eklemlenmelerine neden oldu. Gittikçe hızlanan bu sürecin en yoğun olarak finans alanında yaşandığını söylemek yanlış olmaz. 

Gelişmekte olan ülkelerin liberalleşmesi ve dışa açılması bağlamında sermaye hareketleri üzerindeki engeller kaldırıldı ve pek çok ülkede ulusal piyasalar yoğun bir finansal eklemlenme süreci yaşadı. Sonuçta gelişmekte olan ülkelerde finans piyasaları hızla gelişip derinleşti. Gelişmekte olan ülkelerde özel kredilerin GSMH’ye oranı 2013 yılı itibariyle ortalama yüzde 50 düzeyine ulaşmış durumda. Sermaye piyasalarının (borsa) toplam piyasa değeri de (capitalization) ortalamada GSMH’nin yüzde 40’ı olarak ölçülüyor. Finansal gelişme ve derinleşmenin kaba göstergeleri olan bu sayılar önemli bir mesafenin alındığını gösteriyor. 

Maddi bazda bu gelişmeler olurken finansal gelişme ve derinleşmenin gelişmekte olan ülkelere çok sayıda yarar sağladığı görüşü de hızla hakim düşünce haline geldi. Özel tasarrufların mobilize edilerek yatırım kaynağı haline dönüştürülmesi finansal gelişme ve derinleşmenin en önemli yararı olarak tanımlandı. Ulusal finans piyasalarının gelişip küresel piyasalara katılmasının risk-getiri bilgisini artırarak ulusal kaynak dağılımını düzelteceği, kaynak kullanımında etkililiği artıracağı düşünüldü. 

Finansal gelişme ve derinleşmenin riskin daha çok sayıda enstrüman arasında dağıtılmasını sağlayacağı ve böylece risk yönetimini daha etkin hale getireceği söylendi. Derin ve likit finansal sistemlerin enstrümanların çeşitlendirilmesine imkan vererek finansal şokların etkisini azalttığı ve böylece finansal istikrara önemli katkı yaptığı savunuldu. Özellikle finansal liberalleşme ile daha oynak hale gelen uluslararası sermaye hareketlerinin yarattığı risklere karşı finansal derinleşmenin en iyi silah olduğu kabul edildi. Böylece finansal gelişme ve derinleşmenin bu katkılarının büyümeyi olumlu etkileyip hızlandırdığı görüşü dönemin en önemli tezi haline geldi. Çok sayıda teorik ve uygulamalı araştırma, yayın bu teze destek verdi. 

Liberalleşmenin başlangıç evresinde finans-büyüme bağlantısı bağlamında egemen olan iyimser diskurun zaman içinde tereddütlü hale geldiği gözleniyor. Finansal gelişme ve derinleşmeden büyümeye akan nedenselliğin öngörüldüğü kadar güçlü olmadığı, finansal gelişmenin pozitif katkılar sağladığı kadar negatif sonuçlar da üretebileceği yönündeki tereddütler bu bağlantıyı irdeleyen araştırmaların çoğalması ile gündeme geldi. Finansal gelişme ve derinleşmenin büyümeye sağladığı katkının ekonominin gelişmişlik boyutu, gelir düzeyi vb. gibi etkenlere bağlı olarak ülkeler ve bölgeler arasında fark ettiğinin belirlenmesi söz konusu bağlantının öngörüldüğü kadar yaygın ve güçlü olmadığı düşüncesini besledi. Gelişmekte olan ülkelerde yaşanan banka ve finans krizlerinin sıklaşması bu tür düşünceleri daha da güçlendirdi. Nihayet son küresel krizle birlikte zaten olgunlaşmaya başlamış olan eleştiriler güç ve yaygınlık kazandı. 

Son çalışmalar finansal derinleşmenin belli bir noktayı aşması halinde finans-büyüme bağlantısının ters döndüğünü, finansal derinleşmenin sürmesi halinde büyümenin olumsuz etkilendiğini gösteriyor. Buna “aşırı finans etkisi” deniliyor. Aşırı finans etkisi noktası ülkeden ülkeye değişiyor kuşkusuz. Ama araştırmalar her ekonomi için böyle finans- büyüme bağlantısının ters döndüğü bir noktanın var olduğunu gösteriyor. Bu ters dönüşün birçok nedeni olduğu düşünülüyor. Bunları ele alma imkanı buluruz umarım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018