Bilgi toplumuna giden yol fiber otobanlardan geçiyor

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ hakan.guldag@dunya.com

Çok değil, 10 yıl önce dünyanın en büyük şirketleri sıralamasına bakınca ilk 6 arasında 3 petrol şirketi vardı...

Bir tane de teknoloji şirketi...

2007’deki tablo bugün tam tersine dönmüş durumda...

İlk altıda tek bir petrol şirketi var. O da 2007 listesinde birinci sırada yer alan Exxon Mobil.

Şimdi listede beşinci sırada yer alıyor.

Diğerlerinin tamamı ise teknoloji şirketi; Apple, Google, Microsoft, Amazon, Facebook...

***

20. yüzyıl apaçık petrol yüzyılıydı.

21. yüzyıl ise dijitalleşme ve tetiklediklerinin...

Sorumuz şu:

Dijital devrim, öyle ufukta filan değil kapının ağzında olan yeni sanayi devriminin de zeminini oluşturuyorsa, biz ne kadar hazırız?

***

Yeni sanayi devrimine nasıl hazır olunur?

Bir; zihnen...

İki; fiziki olarak...

Ben, henüz web sayfası bile bulunmayan KOBİ’lerimizin toplamın yaklaşık yarısı (yüzde 49) olduğuna...

Bulut bilişimden yararlanan firmalarımızın toplama oranının yüzde 5’i geçmediğine bakınca...

Birleşmiş Milletler Bilgi ve İletişim Teknolojileri Endeksi’ndeki (BİT) sıramızın son 10 yılda yukarı çıkacağına aşağıya indiğini (57’ncilikten 70’inciliğe) görünce...

Sosyal medya kullanımında, Facebook, Twitter ‘aboneliği’nde dünyada ilk 10 arasında bulunsak da...

Mobil telefonda dünya ortalamalarının üzerinde sahiplik ve kapsama alanında şampiyonlar arasında (Dünya Ekonomik Forumu Endeksi’ne göre kapsamada dünya birincisiyiz) yer alsak da...

Şöyle bir gönül rahatlığıyla, “hazırız” diyemiyorum...

***

Fiziki olarak yeni sanayi devrimine hazırlıkta notumuzu gösterecek şeylerden biri fiber kablolar...

Çünkü, makineler makinelerle konuşacaksa, şehirlerimiz akıllanacaksa, bizim caddelerimizde de sürücüsüz otomobiller dolaşacaksa, fiber optik altyapımızın büyük ve sağlam olması gerekiyor.

Artık işini büyütmek, geliştirmek, dünyaya açmak isteyen herkes güçlü fiber altyapıya muhtaç...
Peki ne durumdayız?

Eh işte... Rakamlara, endekslere bakıyorum da durumumuz ne iyi ne kötü...

FTTH Council, yani ‘Eve Kadar Fiber’ Konseyi verilerine bakacak olursak, Türkiye, Eve Kadar Fiber ve Binaya Kadar Fiber aboneliğinde 28 üyeden oluşan Avrupa Birliği ortalamasının üzerinde...

***
Tabii bu bir ortalama...

Bu alanda Avrupa şampiyonu olan Litvanya bizim üzerimizde... Letonya, Portekiz, Bulgaristan da öyle. Romanya'da son birkaç yılda çok ciddi bir hamle ile geniş bant internet aboneliğinde bizim hayli üzerimize çıkmış durumda.

Öte yandan, bu ülkelerin yüzölçümlerinin küçük, nüfuslarının da az olduğunu gözden kaçırmamak lazım.

Benzer bir kıyaslama dünya şampiyonu konumundaki Birleşik Arap Emirlikleri için de geçerli...
Dünyada ikinci sırada ise Güney Kore var. Kore’yi Japonya izliyor. Kore, BİT Endeksi’nde de bir numara. Dile kolay bu ülkede kilometrekareye 6000 metre fiber optik kablo düşüyor. Türkiye ise yeni yeni 400 metreye dayandı.

Tabii, Güney Kore’nin yüzölçümünün Türkiye’nin 7-8’de biri (yaklaşık 100 bin m2’ye 780 bin m2) olduğunu da yine gözden kaçırmamak gerek.

Türkiye, fiber optik kablo üzerinden internete bağlananların oranı bakımından, kıyaslaması hem nüfus hem yüzölçümü bakımından daha doğru olan örneğin İspanya ile hemen hemen aynı düzeyde. Fransa’nın ise üzerinde...

***

Böyle bakınca hiç fena değil. Ancak, Almanya ve Kanada dahil gelişmiş Batı ülkelerinin bir bölümünden çok daha iyi durumda olmamızın, ülkelerin altyapı geçmişleri ve tercihleriyle de ilgisi var.

Neyse, sizi daha fazla veriye ve tartışmaya boğmadan sadede geleyim...

Türkiye bu alanda ‘ne durumda, ne yapıyor’ diye işin erbabına sorduk...

Mehmet Toros...

Türk Telekom International Yönetim Kurulu Başkanı...

28 yıldır Türk Telekom bünyesinde...

Türk Telekom, Türkiye’deki fiber optik kablo ağının yüzde 80’inden fazlasına sahip...

TTI, Türk Telekom’un uluslararası toptan ses ve data altyapı satış ve pazarlama faaliyetlerinden sorumlu iştirak şirketi. Kurumlara toptan altyapı ve veri hizmetleri sunuyor.

Türkiye’nin yanı sıra, Orta ve Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Kafkaslar'a uzanan geniş bir coğrafyada...

40’tan fazla ülkeye tam kapsamlı internet veri hizmetleri, tek elden müşteri yönetimi, tümleşik ağ operasyonları, altyapı ve toptan ses hizmetleri sağlıyor.

Müşterileri arasında, mobil operatörler, kablo TV şirketleri, internet servis sağlayıcıları var.

***

Önce işin önemini sorduk Mehmet Toros’a...

“Dijital veri hatları, yüksek bir stratejik öneme sahip” dedi ve devam etti: “Günümüzde petrol boru hatları enerjide ülkeleri, bölgeleri ve kıtaları birbirine bağlıyor. Biz de iletişimde ülkeleri ve kıtaları birbirine dijital hatlarla bağlıyoruz. Kuruluşunda aktif yer aldığımız veri hatları, kıtaları tıpkı dijital otobanlar gibi birbirine en yüksek hız ve kapasite ile bağlıyor...”

Boru hatlarının içinden petrol ve doğal gaz geçiyor...

Fiber optik hatlardan ise veri ve bilgi...

Kısacası TTI, bilgi otobanları açıyor.....

Sadece Türkiye’de değil...

Türkmenistan, Kazakistan... Yanı sıra Ortadoğu’da ortak konsorsiyumlarla birlikte projeler yapıyor. 268 bin km uzunluğunda fiber optik şebekesi var. Bu omurganın 40 bin km’si ise Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde...

“Türkiye’nin Avrupa ve Asya arasında bir telekomünikasyon köprüsü ve veri kavşağı haline gelmesine çalışıyoruz” diyor Toros, “Böylece ülkemizin küresel konumunu güçlendirmesine katkı sağlıyoruz...”

***

Öğrendik ki, TTI, şebekesini büyütmek için son dönemde de birçok veri hattı projesi üzerine çalışıyor.

Hem karadan hem denizden...

Avrupa’yı Türkiye, İran ve Pakistan üzerinden tam korumalı bir karasal hat ile Çin’e bağlayacak olan ‘Dijital İpek Yolu’ projesi bunlardan biri...

“Dün İpek Yolu neyse bugün internet de o” diyor Toros, “Dün nasıl Marco Polo Venedik’ten Çin’e Kubilay Han’ın Sarayı’na yarı karadan, yarı denizden ulaştıysa, bugün de öyle. Hint Okyanusu’nun, Pasifik’in altı fiber kablolarla döşeniyor...”

Afrika’ya yönelik de ciddi bir atılım içindeler...

“Afrika’nın doğu kıyısındaki kablo projelerinden birine katılmanın fizibilite çalışmasını değerlendiriyoruz” diyor Toros ve ekliyor; “Ayrıca Karadeniz’i geçmek için bir proje başlatma fırsatını da ciddi olarak araştırıyoruz...”

***

SEA-ME-WE 5...

Açılımı; South East Asia-Middle East-Western Europe 5...

Türkçesi; Güney Doğu Asya-Orta Doğu-Batı Avrupa 5...

Sonundaki ‘5’ projeyi simgeliyor. Singapur’dan Marsilya’ya kadar 20 bin kilometrekarelik deniz altı fiber hattı SEA-ME-WE ailesinin 5’inci kilometre taşı... Batı Avrupa’dan Güney Doğu Asya’ya uzanan ilk fiber denizaltı bağlantısı.

SEA-ME-WE 5, yalnızca Çin’den, Türkiye ve Fransa’ya 17 ülke için değil, küresel telekomünikasyon sektöründe bir köşe taşı...

Öyle ki, TTI’ın dünya lansmanına İstanbul’da ev sahipliği de yaptığı proje, ‘teknolojik üstünlüğü’ ve “proje yönetimindeki başarısı” ile Global Carrier Awards 2016’da “Yılın Projesi” ödülüne layık görüldü.

TTI, 19 üyeli SAE-ME-WE 5 konsorsiyumunda ilk ve tek Türk şirketi olarak yer alıyor.

Türk Telekom International, proje çerçevesinde Marmaris denizaltı fiber kablolama sistemini tamamladı. Türkiye’yi dünyanın en önemli ve yüksek kapasiteli veri hattı olarak nitelenen bu fiber ağa entegre etti.

***

Peki, neden Marmaris?

Toros, Marmaris’in denizaltı kablo sistemleri alanında operasyon bakımından hayli aktif bir bölge olduğunu söylüyor. “Ayrıca” diyor, “Akdeniz hattına ulaşmak için en kısa rotaya karşılık geliyor.”

“Tabii, maliyetler” diyecek oluyoruz, “Burada ‘kısalık’ sadece maliyet değil, bağlantıdaki gecikme süresinin en aza indirilmesi açısından da önemli. Geldiğimiz noktada, veri aktarım hızı ışık hızının biraz altında” diye yanıtlıyor ve devam ediyor: “Diğer yandan Marmaris Türk Telekom karasal hatları açısından da son derece güçlü bir bölge. Bu da Asya’dan gelen deniz kablolarının Türkiye aracılığıyla, Doğu ve Batı Avrupa’ya yönlendirilmesi açısından avantaj sağlıyor…”

***

Anlaşılan o ki, SEA-ME-WE 5 ya da bir başka ifadeyle ‘denizaltı bilgi otobanı’ Türkiye’yi bugün Avrupa’ya bağlayan karasal hatlara kıyasla gerçek yedekleme sağlayarak Türkiye’nin yararlanabileceği telekomünikasyon hizmetlerini önemli ölçüde artıracak.

Dünya yeni sanayi devrimine doğru yer alırken, Türkiye’nin uluslararası düzeyde kablo yollarına, en hızlı veri ağlarına bağlanması çok önemli.

Üç vakte kadar, ‘Endüstri 4.0’ denilen üretimdeki yeni düzene hazır olacaksak da, internette alışveriş merkezi kurup ticaret yapacaksak da önemli...

***

‘Elektronik alışveriş merkezi’ dedim de…

Geçen hafta Ankara’da Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ile TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin açış konuşmasını yaptıkları “Hedef Pazar Çin” toplantısı aklıma geldi. Öğrendik ki, Çinliler AVM’leri çoktan kurmuş. Hem de Türkçe… İçine girip gezip, alışveriş yapıyorsunuz.

Toplantının son panelinde, Çinli bir iş adamı, “Türkiye’de internete bağlanma hızının yavaşlığından” şikayet etti.

Kendi aramızda, “öyle midir, değil midir” diye tartışırken, bir yetkili ve etkili isim, “Öyleyse de çok üzülmeyelim” dedi ve cümlesini şöyle tamamladı şakayla karışık; “Demek ki, internetimiz daha hızlı olsa Çinliler bize daha çok mal satacaktı!”

***

Durum, bundan biraz daha ciddiyet gerektiriyor gibi...

Görünen o ki, almamız gereken daha çok mesafe olduğu ortada...

Hem zihniyet ve hem gövde olarak...

Ne demişti şair?

“En uzak mesafe ne Afrika’dır, ne Çin, ne Hindistan, ne seyyareler...

En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan”

Neyse ki memlekette, dünyadaki gidişatın farkında olup, bilgiyle, veriyle bağlantılarımızı güçlendirmeye çalışanlar da var...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar