Borç verme faizi: 50 mi 100 mü?

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

 

Ne başarıldı? Kaynak girişleri sağlandı, özelleştirmelerin de katkısıyla bütçe düzeldi ve 1990'ların kronik bütçe açığı derdi ortadan kalktı. Enflasyon tek haneye indi ve genelde orada kaldı. Enflasyon ve risk primi düşünce hem nominal, hem de reel faizler düştü. DİBS ve Eurobond borçlanması rahatladı, faiz yükü azaldı. Ekonomi finansallaştı ve likitleşti. Kriz sonrası Fed ve 2011 sonundan itibaren ECB'nin parasal genişlemeleri görülmemiş boyutta olunca ve Fed faizi sıfıra yaklaşınca -öyle ki hem uzun vadeli ABD Hazine tahvillerinin getirisi, hem ABD'de şirket borçlanma maliyetinin düşmesi, hem de vade priminin negatife dönmesi- güvensizliğe rağmen gelişmekte olan ülkelere sermaye/portföy girişleri de yeniden başladı.

Peki ne başarılamadı? Dönemin tümünde, geçmiş on yıllarla kıyaslarsak, öyle çok yüksek denecek bir büyüme hızı yakalanmış değildir. İlk dönemin global likidite bolluğuyla 2007 yılına kadar gelindi ve bu sürenin büyüme hızı yüksek (yüzde 6.8, yıllık). Sonrasında büyüme ortalama 3.8 ve on yılın ortalaması yüzde 5.3. Derviş modelinin doğal ömrü biterken ekonomi de yavaşlamaya zaten kriz öncesinde başlamıştı.

 

secilmis_muratt.jpg

 

Başka? Mesela 2003 yılında ex post yüzde 26 reel faiz ödedik. Ki bu bile düşmeye başlamış haliydi. Mali konsolidasyon 2001 sonrasının 3 hikayesinden birisi. Diğeri bankacılık reformu.  Ve merkez bankası bağımsızlığı. Bunlar birbirine bağlı. Bundan sonra bu üç sütuna da eskisinden fazla ihtiyaç olacak çünkü gelişmekte olan ülkeler arasında yarışma başlıyor. Ve (a)  Borçlulukta çok mu iyiyiz? Gelişmiş ülkelere göre evet. Fakat EM evreninin brüt kamu borcu/GSYH oranı ortalaması Türkiye’den farklı değil. Net kamu borcu/GSYH oranının son yıllarda düştüğü ortada. Eldeki en net sonuç bu. (b) Ya hane halkı borçluluğu? Bu oran (hane halkı borcu/kullanılabilir gelir) yüzde 50.6 ve EM ülkelerinin bazılarından iyi. Ama bu oran 2002 yılında yüzde 4.7 idi. Artış hızı çok yüksek. Hane halkı borç faizinin harcanabilir gelire oranı da  düşük. (c) Ancak artış hızı çok yüksek. Ve bu rakamlar borcu değil, alacağı olanları da içeriyor. Servet dağılımı gelirden de kötü olabilir. Sadece borcu olanların borcunun kullanılabilir gelirlerine oranı daha da yüksek. (d) Ve özel sektör dış borcu hiç olumlu görünmüyor. Son rakam toplamda kamu dahil kısa vadeli borç USD163 milyar. Bu bir sorun mu? Şu şartlarda sorun olmaz. (i) Büyüme potansiyeli yüksek (ii) Borç çevirmek sorun değil (iii) Borcun bir bölümü gerçek borç değil (iv) Borç uzun vadeye kayıyor (v) Açık pozisyon küçük.  Bunlar doğru mu?

Grafik bize portföy girişlerine bağımlılığın Haziran 2012 sonrası hızla artmakta olduğunu gösteriyor. Bu dönemde cari açık düşüyor, ancak portföy girişi hız kazanıyor. Sonuç: Rezerv artışı ve ROM/ZK tercihleri. Cari açığın nedeni sermaye girişi teziyle uyumlu değil.

50 mi 100 mü? Bazen faiz düşüşünü sağlamak için önce artırmak gerekir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019