Bu hafta olanlar

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

İçeride ve dışarıda bu haftanın gelişmeleri pek parlak değil. Dışarısı büyük ölçüde Yunanistan’daki yeni iktidarın izleyeceği yol ve buradan kaynaklanacak olası risklere kilitlenmiş durumda. İçeride ise ilginç olaylar olmaya devam ediyor. Önce enflasyondaki düşüşün yeterli bulunmaması nedeniyle Merkez Bankası’nın faiz indirme operasyonunu erteleme kararı geldi. Haftanın ortasında BDDK’nın Bank Asya operasyonu yapıldı. Belirsizlikler koyulaştırıldı.

Avrupa’nın içinde bulunduğu sıkıntılardan nasıl kurtulacağı meselesi hala dünyanın ilgi alanı olmaya devam ediyor. Avrupa ise kendi içinde Yunanistan sorununa adeta kilitlenmiş gibi. Bu bağlamda iyi haberler gelince beklentiler düzeliyor, risk algısı iyileşiyor, euro-dolar kuru bundan etkileniyor. Haberler olumsuz yöne dönünce de bunların tümü tersine dönüyor. Tablo bozuluyor. Üstelik bu süreçler gittikçe daha kısalan zaman aralıklarıyla tekrarlanıyor. 

Bu hafta bu tür gelişmeler açısından tipik bir dönem oldu. Geçen hafta sonundan itibaren Yunanistan’dan görece iyi haberler gelmeye başladı. Yeni başbakan ve maliye bakanı verdikleri beyanatlarda, yaptıkları temaslarda gergin olan ortamı kısmen yumuşatmayı başardılar. Yumuşama beklentilerdeki karamsarlık dozunu azalttı. Risk algısında olumlu bir yumuşama oldu. Algıdaki yumuşama Yunan siyasetçilerin seçim sürecinde benimsedikleri sert ve tavizsiz söylemden vazgeçtikleri görüntüsünü vermeye başlamalarından kaynaklandı. Ancak, risk algısını etkileyen temel gelişme Yunanistan’ın borçlarının silinmesi yolundaki radikal talebinden geri adımı atması oldu. Avrupa’ya borç tıraşı yerine borçların iktisadi büyümeye endeksli tahvillerle değiştirilmesini (swap) önerdi Yunanistan. Gerilimi azaltan bu gelişmeler ilk adımda döviz ve tahvil piyasalarında olumlu yansımalar yarattı. Dolar paritesi yükseldi, euro değer kazandı. 

Belki böyle ifade etmek pek diplomatik olmayabilir ama Merkel ve Avrupa Merkez Bankası pişmiş aşa su kattı. Yunan borçlarının bir kısmının silinmesine başından beri karşı çıkan Alman başbakanı bu kez de verilen sözlerin aynen yerine getirilmesi gerektiğini ileri sürerek borçlarda yeni bir düzenleme yapılmasına karşı çıktı. Almanların bu tür karşıtlıklarına artık alışmış olan piyasalar Merkel’e büyük bir tepki vermedi. Bu arada Yunan Maliye Bakanı Avrupa Merkez Bankası yetkilileriyle görüştü. Uzlaşma olmadı ama görüşmenin hemen arkasından olumlu izlenimler ifade edildi. Sonra galiba işe rufailer karıştı. Avrupa Merkez Bankası zaten yatırım seviyesinin altında olan Yunan tahvillerinin teminat olarak kabul edilmeyeceğini açıkladı. Bütün süreç tersine döndü. Beklentiler bozuldu. Risk algısı yükseldi. Euro değer kaybetti. Parite geriledi. Olumlu adımlarla başlayan süreç başladığı noktaya geri döndü. 

Dışarıda hava böyle sürüp giderken bizde yeni açıklanan ocak ayı enflasyon verileri geldi gündeme. Haftanın ilk yarısında bunu konuştuk. Bu tartışmanın yeterince verimli olduğunu söylemek zor. Ocak ayı enflasyon verilerini taşıdığı yeni bilgiler bağlamında tartışmaktan çok Merkez Bankası Başkanı’nın olası faiz indirimi için koyduğu sınıra uyumu açısından tartıştık. Merkez, enflasyonda bir puan düşme olması halinde faizi acilen düşüreceğini ilan etmişti. Ocak ayında enflasyon bir tam puan yerine 0.93 puan gerileyince faizin acilen indirilmesinden vazgeçildi. Yani, 0.07 puanlık bir fark için faiz indirimi ertelendi. Siyasetle Merkez Bankası arasında süregiden çekişmeyi iyice kızıştırdı bu tabii. Bir yandan da tam bize yakışır bir reaksiyon çıktı ortaya. Faizin indirilmesine karşı olanlar enflasyonun daha fazla düşmemesine, düşüşün sınırlı kalmasına memnun oldular. Enflasyonun yüksek kalmasına sevindik anlayacağınız. 

Aslında bu yanlış tartışmadan başımızı alıp ocak ayı verilerinin ayrıntısına bakınca bazı önemli uyarıları görmek mümkün. Örneğin, manşet enflasyonun gerilemiş olmasına rağmen çekirdek enflasyondaki direncin devam ediyor olması bu uyarılardan birisi. Görece dar kapsamlı bir çekirdeği temsil eden I endeksindeki düşüşün durduğu anlaşılıyor. Hizmetler kapsamındaki fiyat artış oranı da yüzde 8’in üstünde takılı halini sürdürüyor. Bu sayılar enflasyonda bir katılaşma olduğunu ima ediyor. Biz beklenti bozan, risk üreten ve döviz kurunu yukarıya iten söz ve davranışlarda ısrar ettikçe bu katılaşmanın aşılması güçleşecek gibi görünüyor. Çekişmeyi bırakıp, işin aslıyla uğraşsak daha iyi olacak galiba. 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018