Büyüme ve ihracat üzerine

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

 

 

Hafta başında açıklanan büyüme oranları üzerine günlük ve haftalık yayın organlarında yazılananları okuyunca, Türkiye'de ki iktisadi dalgalanmaların, iktisat eğitimi almamış olanları bile,  iktisat üzerine yazı yazar hale getirdiğini anladım. Aslında bu gelişme olumlu. Bir ülkede eli  kalem tutanların yaşanan sorunlarla haşır neşir olması uzun dönemde üretilecek çözümler için hayırlı olacaktır. 

İkinci çeyrek büyüme oranı %2,9 gelince tartışma hemen bu büyüme oranı iyidir, kötüdür noktasına kilitlendi. İktisatçı yazarlar doğal olarak büyüme dış ticaret ilişkisi üzerine odaklandılar ve yılın ilk çeyreğinde iç talep eksikliğini kapatan dış talebin, ikinci çeyrekte aynı eğilimi göstermediği üzerinde durdular, iyi de yaptılar. Ancak bu da sürpriz değil. Neden mi? Gelin  bunun için Temmuz ayı dış ticaret, özelde ihracat verilerine  ayrıntılı bakalım:

- 2012 yılının ilk yedi ayında ki ihracat gerçekleşmesi, yapısal olup olmadığı henüz kesin olarak belli olmasa da, diğer yıllara göre ciddi değişikler barındırıyor. Yapmış olduğumuz bazı tespitler özellikle sanayi sektöründe üretim ve istihdamı dolayısıyla  büyümeyi etkileyecek ölçüde. 

- İhracatta geleneksel sanayi sektörlerimiz ilk sıradaki yerlerini kaybettiler. Uzun dönem ihracatta ilk sırayı tekstil, daha sonra da otomotiv sektörü aldı. 2012 yılından itibaren ilk sırayı 71 no'lu fasıl yani, inciler, kıymetli ve yarı kıymetli taşlar ihracatı aldı. Bu fasıldan yapılan ihracat 2012 yılında Ocak-Temmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine göre %371,7 arttı ve 8.855 milyon dolara ulaştı ve toplam ihracat içindeki payı da %10'a yükseldi.

- Bu sektörün, tekstil ve otomotiv gibi üretim ve istihdam açısından ileriye ve geriye doğru bağlantısı güçlü değil. Daha açık bir ifade ile bu sektörün üretiminin ya da ihracatının artması diğer sektörleri çok etkilemiyor, çünkü onlardan ciddi bir mal ve hizmet alımı yok. Dolayısıyla diğer sektörlerdeki üretimi de, istihdamı da uyarıcı etkisi zayıf.

- İhracat yaptığımız ülkeler sıralamasında uzunca bir dönem Almanya ilk sırayı aldı. 2012 yılı itibari ile Almanya yerini İran'a bıraktı. Temmuz ayında ihracatımızın %16,8'i İran ile yapıldı. İkinci sıradaki Almanya'nın payı İran'ın yarısı %8,1. İran'a yapılan ihracatta mal bazında ilk sırayı da altın ihracatı alıyor. Ancak bunun geçici olduğu da unutulmamalı.

- Türkiye ihracatta AB pazarını kaybediyor. Temmuz 2011'de AB'ye yapılan ihracat 5.6 milyar dolardı ve toplam ihracat içindeki payı da %47,7 idi. Bu yıl Temmuz AB'ye yapılan ihracat geçen yılın Temmuz ayına göre %21,9 azaldı ve 4.4 milyar dolara düştü. Toplam ihracatımız içinde AB ülkelerin payı da %34,3 geriledi. Bu tablo yılın ilk yedi ayında da çok farklı değil. Ocak-Temmuz 2011'de AB'ye yapılan ihracat 37.2 milyar dolardı ve toplam ihracat içindeki payı da %48,1 idi. 2012 yılının aynı döneminde AB'ye yapılan ihracat geçen yılın aynı dönemine göre %9,1 azaldı, 33.8 milyar dolara geriledi. Toplam ihracatımız içinde AB ülkelerin payı da %38,8 oldu.
-AB ülkelerinin toplam ihracatımız içindeki payı azalırken, Yakın ve Orta Doğu Ülkelerinin payı 2012 yılında artmaya başladı. 2012 yılı Temmuz ayında bu ülkelere yapılan ihracat geçen yıla göre %82,3 arttı, 4.3 milyar dolar oldu, toplam ihracat içindeki payları da %20,3'den, %34,1'e yükseldi. Yakın ve Orta Doğu Ülkelerine yönelik ihracatımızdaki gelişmeler 2012'nin Ocak-Temmuz dönemi içinde benzer bir tablo göstermekte. İhracat geçen yıla göre %56,6 artarak 24.2 milyar dolara yükselirken, geçtiğimiz yıl toplam ihracat içinde %20 paya sahip olan Yakın ve Orta Doğu Ülkeleri, bu yıl bu oranı %27,8'e yükseltiler.

AB'ye olan ihracattaki azalmanın ilk nedeni AB ülkelerinde yaşanan ekonomik kriz. İkinci neden ise izlediğimiz dış ticaret politikası. AB pazarı önemli, çünkü bu pazara girmek,  zemin yakalamak zor, maliyetli. Eğer pazarı yitirirseniz, bir daha toparlamak zor olabilir.
Sonuç olarak Ocak-Temmuz ihracat verileri ortada iken, daha yüksek büyüme oranı beklemek anlamlı değildi. Bekleyenler üzüldü.
Hatırlatma: Eylül ayına geldik, Temmuz ayı bütçe verileri açıklanmadı. Ocak-Haziran gerçekleşmeleri bütçe açığının hızla arttığını gösteriyordu. Açığı kapatmak için yeni vergilerin yolda olduğu söylentileri var. Büyüme olmadan hangi gelirden, harcamada vergi alacaksınız? Ancak servetten alabilirsiniz.  Servet vergisi olağanüstü dönemlerde  (savaş, ekonomik kriz gibi) alınır. Türkiye öyle bir durum mu yaşıyor!!!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019