Büyümede rekor kıran ama vatandaşı yerinde sayan ülke!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Türkiye ekonomisi son olarak 2009 yılında küçüldü. O yıl tüm dünyayı etkisi altına alan bir küresel kriz vardı ve Türkiye de bu krizden nasibini aldı.

Türkiye, 2009’dan sonraki dönemde düzenli olarak büyüdü. Bu köşede dün de vurguladık; 2010- 2017 dönemini kapsayan sekiz yıldaki büyüme yüzde 69’u buldu.

Büyümede bu yıla da yüzde 7.4 gibi yüksek bir oranla başladık. Yine dün yazmıştık, bu yılın ilk çeyreği sonu itibarıyla yıllık büyüme yüzde 7.9 olarak gerçekleşti.

Yani büyüme hızımız gayet iyi. Yüksek büyüme hızının ekonomide bir dizi sorunlar yarattığı da bir gerçek. Ama o tümüyle farklı bir tartışma konusu.

Bizim bugün üstünde durmak istediğimiz bu büyümenin vatandaşa yansımıyor oluşu...

Büyümenin vatandaşa nasıl yansıdığını ölçmenin temel yöntemi belli; kişi başına gelir.

Toplam GSYH’ye baksak, olmaz; aynı büyüklükte GSYH’ye sahip bir ülkenin nüfusu 50 milyon, bir diğerinin 100 milyon ise kişi başına gelir yarı yarıya farklılık gösterecek demektir.

Ülkelerin ekonomilerinin büyüklüğünü görmek için tabii ki toplam GSYH bir ölçüdür ama bu büyüklüğün vatandaş bazına yansıması için kişi başına gelire bakmak gerekir.

                                                                            ★★★

İşte bu çerçeveden değerlendirince Türkiye’nin yıllardır yerinde saydığını görüyoruz. Başlangıç yılı olarak ekonominin küçüldüğü 2009’u izleyen 2010 yılını aldık. 2010 yılındaki kişi başına gelir 10 bin 560 dolar.

2017 yılındaki gelir 10 bin 597 dolar olmuş, bu yılın tahmin edilen geliri ise 10 bin 500 dolar. 2010’dan 2018’e sekiz yıl geçiyor ve biz aynı düzeydeyiz. Kişi başına geliri artıramamışız, hatta çok küçük bir gerileme bile söz konusu olacak gibi.

Tabii ki 2018’in 10 bin 597 dolarlık kişi başına geliri bir tahmin. Revize edilmiş tahmin.

2008-2020 dönemi orta vadeli programında bu yılın kişi başına geliri 11 bin 409 dolar olarak yer almıştı. Ne var ki, söz konusu programda bu yılın ortalama dolar kuru 3.73 olarak varsayılmıştı. Oysa dolar kuru yılbaşından bugüne kadar olan dönem için 4.02 düzeyinde oluştu. Dolarda 4.50 dolayında seyreden düzey yıl sonuna kadar sabit kalırsa 2018’in ortalaması 4.30 olarak gerçekleşecek.

Dolayısıyla 3.73’e göre yapılan hesaplamayı 4.30’a göre revize ettiğimizde kişi başına gelir yaklaşık 900 dolar azalıyor. Revizyona giderken cari fiyatlarla GSYH’yi enflasyon artışını dikkate alarak yüzde 18 büyüterek hesaplama yaptığımızı da belirtelim. Bu oran orta vadeli programda yüzde 13 olarak yer almıştı.

                                                                            ★★★

Oluşan tablo ortada. 2010’da 10 bin 560 dolar, bu yıl ise 10 bin 500 dolar civarında bir kişi başına gelir söz konusu.

Hem zaten kişi başına gelir 2013 yılında ulaştığı 12 bin 480 dolarlık rekor düzeyden sonra sürekli geriliyor.

“Niye daha eski yıllara bakmıyorsun” diye düşünenler çıkabilir. Bakalım... TÜİK’in yeni seri hesaplamasında kişi başına geliri 1998 yılına kadar görebiliyoruz ve o yılki gelir 4 bin 442 dolar. Kişi başına gelir 2002 yılında 3 bin 581 dolara kadar düştükten sonra artmaya başlamış ama yukarıda aktardığımız gibi son sekiz yıldır da yerinde sayıyor.

Tam anlamıyla orta gelir tuzağına düşmüş durumdayız. Ekonomi büyüyor, ama vatandaşa düşen pay değişmiyor.

                                                                           ★★★

Bunun temelde iki nedeni var. Birincisi uzun yıllar değerli seyreden Türk Lirası özellikle son yıllarda hızla değer yitirdi ve bu da döviz cinsinden GSYH’nin küçük görünmesi sonucunu doğurdu.

İkinci neden, nüfus artışı. İşte bu iki neden bir araya gelince hızlı büyümeye rağmen kişi başına gelir yerinde sayıyor.

Bir de Suriyeli mülteciler konusu var. Her ne kadar kişi başına gelir vatandaşlık esasına göre hesaplanıyorsa da, üretime hemen hemen hiç katkıda bulunmayan ama ülke kaynaklarına bir anlamda ortak olan mülteciler dikkate alındığında kişi başına gelir çok daha aşağılarda oluşuyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar