Cari açık hala daralıyor, ama..

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Şubat ayının dış ödeme dengesi verileri açıklandı. Genelde olumlu diyebileceğimiz gelişmeler var. Ama ödeme dengemize ilişkin olarak ileriye dönük uyarıcı işaretler veren durumlar da söz konusu.

Küresel krizden bu yana dış ticaret ve ödeme dengemizde ilginç gelişmeler oluyor. Bunlardan bir tanesi ticaret hacmimizdeki daralma eğilimi. Büyük ölçüde ticaretteki bu eğilimden kaynaklı olarak dış ödeme dengemizdeki açık da azalıyor. Şubat ayı verileri bu eğilimlerin devam ettiğini gösteriyor.  

İki dış ticaret kalemimizde de yavaşlama ve küçülme devam ediyor. Yeni açıklanan ödeme dengesi verilerine göre geçen yılın ocak-şubat döneminde 25.6 milyar dolar olan ihracatımız bu yılın aynı döneminde 22.8 milyar dolara gerilemiş. Yani yıllık bazda bu yılın ilk iki ayında ihracattaki gerileme sürüyor. Geçen yılın ilk iki ayında 32.1 milyar dolar olan ithalat ise bu yılın ilk iki ayında 27.6 milyar dolara inmiş. Mal bazındaki cari denge geçen yılın ocak-şubat aylarında 6.5 milyar dolar iken bu senenin aynı ayları toplamında 4.7 milyar dolar olmuş. Şubat ayı itibariyle bu bağlamdaki açıkta gözlenen hızlı gerileme umut vericidir. Mal ticaretine hizmet ticaretindeki gelişmeleri ekleyince dengesizliğin boyutu daha da daralıyor. Dış ticaretimizdeki mal ve hizmet dengesindeki açık da bu yılın ocak-şubat  döneminde 3.4  milyar dolara kadar düşmüş. Bu gelişmelerin sonucunda 2016 yılı Şubat ayında cari işlemlerimizde sadece 1.7 milyar dolar bir açık oluşmuş. Ocak-şubat döneminde ise cari açık geçen yıl 5.7 milyar dolardan bu yıl 4.1 milyar dolara inmiş. Dikkat ederseniz aylık bazdaki olumlu gelişmeler yıllık tabloda da önemli düzeltmelere neden olmuş. 12 aylık birikimli yıllık  veriler bu yılın şubat ayı itibariyle cari açıkta hacimli bir düzelme olduğuna işaret ediyor. 2015 yılın Şubat sonunda 43 dolar olan 12 aylık birikimli cari açık  bu yılın aynı döneminde 30.5 milyar dolara a gerilemiş.  

Dış işlemlerimizdeki bu gelişmelerin iki taraflı nedenleri var. İhracattaki daralmanın ana nedenleri bizden ziyade dışarıdaki gelişmeler tarafından belirlenmiş gibi görünüyor.  Burada ihraç pazarlarımızda, daha çok jeopolitik gelişmelerden etkilenen, nispi daralmalar ve yavaşlamalar önemli rol oynuyor. İthalattaki daralmanın ise hem iç hem de dış nedenleri var. İçeride büyümenin yavaşlamış olması ithalatı da yavaşlatıyor. Dışarıdan gelen en önemli neden ise petrol fiyatlarındaki düşme. Bu gelişmeler mal ticaretindeki açığı ve cari işlemler açığımızı geriletiyor. 

Cari açığın geriliyor olması açığın finansmanını da kolaylaştırıyor diye düşünülebilir. Aslında durum tam da böyle değil. Hem bize dönük risk algısının yükselmesi hem de genelde küresel sermaye akışının yavaşlamış olması bu tür kolaylığı önemli ölçüde ortadan kaldırıyor. Geçen yılın sonbahar aylarından bu yana gelişmekte olan ülkelere akan küresel fonların ciddi ölçüde gerilemiş olduğunu da bu hesaba dahil etmek gerekiyor. Yani, cari açık  daralırken finansman kaynakları da geriliyor. Nitekim bu yılın şubat ayında 447 milyon dolar boyutunda net çıkış görülüyor. Ocak-Şubat ayları toplamında ise geçen yıl  4.7 milyar dolar olan sermaye girişi bu yılın aynı döneminde 2.9 milyar dolara inmiş. Bir süredir gerileyen portföy yatırımı kaynaklı fon girişinin şubat ayında pozitife dönmüş olması bu eğilimin değişebileceğini gösteriyor. Öte yandan portföy yatırımındaki artışın FED’in kararsızlığından kaynaklandığı ve akıbetinin de belirsiz olduğu biliniyor. 

12 aylık birikimli dış finansman boyutunun 2015 Mart sonundaki 45 milyar dolar düzeyinden bu yılın Şubat ayı itibariyle 23.2 milyar dolara kadar gerilemiş olması fon girişinde önemli  bir zafiyet olduğuna işaret ediyor. Resmi fon akışındaki bu zafiyeti genellikle gayri resmi fonlarla kapatıyoruz. Bu yılın şubat ayında net hata-noksan kaleminden gelen 2.8 milyar dolar bu duruma işaret ediyor.

Şubat ayı ödeme dengesi verilerinin genelde iyimserlik yarattığı söylenebilir. Ancak bu iyimserliğin önümüzdeki döneme taşınmasında da önemli engeller olabileceği görülüyor. Örneğin yaz aylarında yaşanacağı düşünülen turizm daralmasının bu türlü engellerden birisi olacağı açık. Petrol fiyatlarında henüz karasız olan bir yukarı yönlü eğilim var. Bunun sonbaharda daha kararlı bir karakter kazanacağı tahmin ediliyor. Buna karşılık ihracat pazarlarımızda kayda değer bir gelişme olma olasılığı hala düşük. Öte yandan,  FED’in karar vermesi halinde faizin yükseleceği ve bizim türümüzde ülkelere dönük sermaye akışının tekrar zayıflayacağı da biliniyor. Bu koşullarda yılın başında ortaya çıkmış olan iyimser tablonun  tersine dönebileceğini gözden uzak tutmamak doğru olur diye düşünüyorum.  

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018