Çok akıllı bir organizasyon!

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ hakan.guldag@dunya.com

İletişim, insanın varlık sürdürme biçiminin ürünü.

Kendini, sürekli yeniliyor.

Yeni araçlar üretiyor.

En yenilerinden biri Facebook.

Facebook sıradan bir site değil.

Günümüzün en popüler sosyal paylaşım sitesi.

400 milyondan fazla insan iletişim için kullanıyor.

Aynı zamanda eğlence için…

İnsanlar, yıllardır adını bile anmadıkları arkadaşları ile bu sitede buluşuyor.

Tanışıyor, paylaşıyor, oyun oynuyor.

Sosyal hayatı etkileniyor. 

Sadece altı yılda bir öğrenci projesinden, dünya devi bir internet şirketine dönüştü.

Değişiyor, değiştiriyor.

Değişimi kavramak için Facebook’a bakmak gerekiyor.

Bu köşede sıklıkla, iletişim ile ilgili konuları ele alıyorum. Okuduklarımı, öğrendiklerimi, görüşlerimi sizlerle paylaşmaya çalışıyorum.

Çünkü iletişimi önemsiyorum.

İletişim, insanın varlık sürdürme biçiminin bir ürünü…

Ortaya koyduğumuz her şeyde payı var.

İletişim, insanı insan yapan unsurların en önemlilerinden

***

Bütün türler içinde sadece insan doğal çevreye uyum sağlamıyor.

Daha doğrusu varlığını “uyum”a bağlamıyor.

Yanlış anlaşılmasın…

Bütün canlılar gibi insan da doğa ile etkileşimde bulunur.

O etkileşim içerisinde varlığını sürdürür.

Ancak diğer canlı türlerinden farklı olarak yalnızca insan, doğal çevreye uyum sağlamakla yetinmez. Onunla sınırlamaz kendini. Çevreyi kendi ihtiyaçlarına elverişli hale getirmeye çalışır. Bunu yaparken, alete, emeğe ve yardımlaşmaya ihtiyacı vardır. Onun için de haberleşmeye. İletişime… 

***

İletişim, insana özgü.

İnsanı, insan yapmış. 

Çağlar boyunca bu böyle.

İnsanın varlık sürdürme biçiminin bir ürünü demiştik.

Bir şey daha eklemeliyiz; bu ürün sürekli değişime uğruyor. 

Varlık sürdürme biçimimizdeki gelişmelere ve değişimlere göre…

***

İletişimde baş döndürücü gelişmeler var.

Öyle ki, çoğumuz izlemekte zorluk çekiyoruz.

Son dönemde “sosyal paylaşım siteleri” öne çıktı.

İnsanların arkadaşlarıyla iletişim kurmasını ve bilgi alış verişi yapmasını hedefliyorlar…

Tutanı tutmayanı, hastalık derecesinde taraftarı olanı, şöyle bir bakılanı… Birçok var:

LinkedIn, Avrupa’da tutulan Bebo, Orkut (Google’ın Brezilya ve Hindistan’da bir hayli rağbet gören Facebook benzeri sitesi, Almanya’dan StudieVZ…

***

En popüleri ise Facebook.

Çok değil, 4 Şubat 2004’te kuruldu.

Yeni yetme Harvard Üniversitesi öğrencisi Mark Zuckerberg tarafından.

Hikayesi basit ama sonuçları itibariyle müthiş:

Zuckerberg’in işi çokmuş. Bütün derslere giremiyormuş. Özellikle de yeni aldığı sanat dersine… Ne işi vardı derseniz, orası meçhul.

Her neyse… Final sınavı gelip çatınca, Mark paniklemiş. Son bir gayret, artık kurdu olduğu internete yönelmiş. Internet’ten sınavda çıkması muhtemel sanat eserlerinin fotoğraflarını indirmiş. Bunları bir web sayfasına koymuş ve her birinin altına boş bir kutucuk oluşturmuş. Sonra bu web sayfasının adresini sınıf arkadaşlarına göndermiş. Onlara bir tür çalışma kağıdı hazırladığını söyleyerek. Sınıfa birden bir şevk gelmiş ve herkes işi gücü bırakıp, sanat eserleri hakkında bütün bildiklerini Zuckerberg’in hazırladığı sayfadaki kutucuklara yazmış. Sonra birbirlerinin yanlışlarını düzeltmişler ve doğru bilgiyi yazmak için işbirliği yapmışlar.

***

Hikayemiz mutlu sonla bitiyor. Hem Mark hem de arkadaşları cephesinden…

Birincisi, Zuckerberg, sanat dersi sınavından en yüksek not sayılan “A” almış.

İkincisi, dersin hocası, sınıfın bir bütün olarak normalden çok daha yüksek notlar aldığını açıklamış.

***

Bu mutlu hikaye, aynı fikirle ama bambaşka bir boyutta devam ediyor. 

Zuckerberg’in kendini kurtarmak için sınıfı işbirliğine iten zemini hazırlayıp, onlara akıllı bir organizasyon sunması bugün dünyada 400 milyondan fazla aktif kullanıcısı olan bir sosyal site yarattı.

Facebook’u…

Önce Harvard öğrencileri için…

Sonra Boston çevresini…

İki ay içerisinde Ivy Ligi okullarının tamamını…

Sarmaşık Ligi deyip geçmeyin.

Aralarında, Princeton, Yale, Colombia’nın da bulunduğu ABD’nin kuzeydoğusundaki 8 özel üniversitenin oluşturduğu bir birlik. Okul binalarını kaplayan sarmaşıkların bu okulların eski bir geleneğe dayandığını anlatmak için bu adla anılıyor. Günümüzde, akademik mükemmellik ve elitlikle birlikte anılıyor. Bir de zor öğrenci almakla…

***

Facebook, kurulduğu ilk yıl içerisinde de ABD’deki tüm okulları kapsadı.

Şimdi de dünyayı kaplıyor.

Tahmini kazancı yılda 1 milyar dolar.

Facebook’un başarısının altına yatan ana fikri, birçok elektronik oluşumu inceleyerek “internet çağını” yorumlamaya çalışayan gazeteci Jeff Jarvis anlatıyor:

“Davos, İsviçre’deki yıllık Dünya Ekonomik Forumu Uluslar arası medya Konferansı’nda büyük bir haber kuruluşunun başkanı, Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’e sırrını paylaşması için yalvarırken ben, konferansı izlemekte olan bir yığın yöneticinin arasında şaşkınlıktan ağzım açık kalmış halde oturuyordum. Lütfen, diye yakarıyordu adam, şirketim nasıl sizinki gibi bir topluluk oluşturabilir?..

Zuckerberg, ki o sıralar 22 yaşında, çok nadir ve az konuşan tiplerden. Bazıları bu sessizliğini –ve önemli iş toplantılarına ayağında sandaletlerle gelişini- kibirliliğinin işareti olarak algılıyor. Fakat öyle değil. O, utangaç bir insan. Açık sözlü bir insan. O bir marjinal ve marjinal insanlar böyledir. Buna alışsanız iyi olur. Marjinaller dünyaya hakim olduklarında –ki olacaklar- sakınılmadan söylenen birkaç kelime ve akabinde atılan derin bir bakış, toplumsal bir norm haline gelecek. Fakat Zuckerberg çok zeki ve başarılı biri, dolayısıyla sarf edeceği iki kelimeyi beklemeye değer.

(…) Verdiği cevap şu oldu:

“Oluşturamazsınız.”

Nokta. Sert bir bakış.

Zuckerberg ilerleyen dakikalarda da tavsiyeler verdi. Orada bulunan medya krallarına, yanlış soruyu sormakta olduklarını söyledi. “Topluluk oluşturmazsınız”, dedi. “Topluluklar zaten vardır. Onlar zaten istedikleri şeyi yapmaktadır. Sormanız gereken asıl soru, yapmakta oldukları bu şeyi daha iyi yapmaları için onlara nasıl yardım edebileceğinizdir.”

Verdiği reçete: “Onlara akıllı bir organizasyon sunun.”

(…) Akıllı organizasyon. Şöyle bir düşündüğünüzde aslında bu tam da Zuckerberg’in kurduğu sosyal platformla Harvard’a –sonra diğer üniversitelere, sonra da dünyaya- sunduğu şey. Harvard öğrencileri, Zuckerberg piyasaya çıkmadan önce tam 300 yıldır yapmak istedikleri şeyi zaten yapmaktaydılar. Zuckerberg sadece bunu daha iyi yapmalarına yardımcı oldu. Facebook, insanlara kendi sosyal ağlarını organize etme imkanı verdi. Zuckerberg bu sosyal ağa, sosyal şema diyor; yani kim kimdir, ne iş yapar, ne bilir ve çok da önemli olmasa da, dış görünüşü nasıldır?

Zuckerberg mükemmel bir atış yaptı ve hedefi buldu; çünkü Facebook, bir ihtiyaca cevap oldu. Harvard’daki sosyal yaşamı organize etti.”

***

Geçenlerde Webrazzi’den bir e-posta geldi.

Webrazzi, Türkiye’de ve dünyada internet alanındaki gelişmelerin incelendiği bir site. Ağustos 2006’da kurulmuş. Arda Kutsal tarafından. Crenvo Danışmanlık bünyesinde faaliyet gösteriyor.

Webrazzi’den gelen e-posta bu yazıya vesile oldu.

E-postada, Facebook’un 6 yılda nereden nereye geldiği inceleniyordu.

Grafik anlatımla…

Hoşumuza gitti; sizinle paylaşalım istedik.

Dediğim gibi, Facebook’un hikayesi ilginç.

Kaydettiği başarı da, yöneltilen eleştiriler de…

Çevremizde neler olup bittiğini anlamak üzerinde durmaya değer.

Özellikle de burada Türkiye dördüncü sırada yer alıyorsa…

***

Kullanıcısına ücretsiz, geliri reklamdan

Facebook ismini “paper facebooks”tan alıyor. Amerikan üniversitelerinde öğrencilere, öğretmenlere ve çalışanlara doldurulan, onları tanıtan bir formdan.

Adı gibi, bir sosyal iletişim ve buluşma kanalı.

Kullanıcılarına ücretsiz.

Geliri, banner reklamlardan.

Bir de sponsor gruplardan.

Kurulduğundan yaklaşık 2 buçuk sene sonra Yahoo, Facebook’u satın almak için 1 milyar dolar teklifte bulundu.

Zuckerberg satmadı.

Hemen ardından Google, YouTube’u satın aldıktan sonra Facebook’a 2.3 milyar dolar teklifte bulundu.

Zuckerberg yine satmadı.

Ekim 2007’de, Microsoft küçük bir pay aldı. Facebook’un yüzde 1.6 hissesine 240 milyon dolar ödedi. Diğer şirketler de benzer yöntemlerle Facebook hisselerine yöneliyorlar. 

Zihnimizi küçültecek mi?

Facebook, dev adımlarla büyürken, eleştiriler de durmuyor. Eleştirenlerin üzerinde durduğu iki önemli nokta var.

Birincisi, büyük zaman alan bir alışkanlık haline gelebilmesi.

İkincisi, kullanıcılarının yanlış ayarları sonucu güvenliğe aykırı durumlara ortam sunabilmesi.

Bunun yanı sıra, Facebook dahil, popüler sosyal iletiş ağlarının bireyler ve özellikle çocuklar üzerinde olumsuz etkilerini öne süren araştırmalar var. Kısa dikkat süresine, empati eksikliğine ve sorunlu kimlik bilincine yol açtığı iddiaları var. Hatta bu iddiaları 21. YY’da insanın zihnini küçülteceği noktasına götürenler de…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar