Davos’ta devrim

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Hafta yine epey hareketli geçti. Çin piyasaların kaygı kaynağı olmaya devam etti. Uluslararası ticaretin yavaşlıyor olması da endişeleri koyulaştırdı. Petrol fiyatlarında yine ve daha hacimli bir gerileme oldu. Emtia fiyatları düşük düzeylerini sürdürdü. TCMB’nin “Para Piyasası Kurulu” aylık olağan toplantısını yaptı. Daha önce öngördüğü “sadeleşme” operasyonunu bir kez daha erteledi. Faizlerde bir değişiklik yapmadı. Hafta içinde IMF’in ‘Dünya Ekonomisinin Görünümü’ raporu açıklandı. IMF son bir yıl içinde üçüncü kez büyüme oranlarını aşağıya doğru revize etti. 2016 yılı için dünya ekonomisi büyüme hızı öngörüsünü yüzde 3.6’dan yüzde 3.4’e indirdi. Bu arada ‘Dünya Ekonomi Forumu’n da Davos’ta toplandı. Üst düzey karar vericiler bir kez daha bir araya gelip, dünya ekonomisinin meselelerini konuştular. Bu gelişmelerin çoğu olumsuz sayılabilecek bilgi ve mesajlar içeriyordu. Dolayısıyla haftayı artan karamsarlık ve yükselen oynaklıkla geçirdik.

Hafta içinde gelişen olayların hepsi kendisine göre önemli ve bir ağırlık taşıyor kuşkusuz. Ben Davos toplantısını bunların arasında ayrı bir yere koymak eğilimindeyim. Davos toplantıları yıllardır yapılıyor. Artık biraz tavsadığı bile düşünülmeye başlandı. Daha çok iş çevreleri açısından önem taşıyan meseleleri tartışıp, buradan belli söylemleri ön plana taşıyan, bunları talep halinde formüle eden bir tür “iş toplantısı” bu toplantılar. Peki unu bu sene neden öne çıkartıyorsun diye düşünebilirsiniz. Bu sene Davos’ta toplantının ana teması olarak öne çıkartılan, genel tartışmaya açılan konunun dünya için çok önemli bir mesele olduğunu düşünüyorum. Dünya ekonomisinin düşük büyüme hızına takılı kaldığı bir dönemde büyüme için yeni bir çıkış yolu, yeni bir çözüm önerisi taşıyan ana temanın tartışmaya açılmasını önemsiyorum. Bu önerinin “Dördüncü Sanayi Devrimi” olarak tanımlanması da önemli. Dünyanın kısa döneme ve finans çalkantılarına takılıp, neredeyse sanayinin lafını bile unuttuğu bu dönemde sanayi meselesinin hem de devrim vurgusuyla gündeme getirilmesinin çok önemli olduğu kanısındayım. 

Devrimden kasıt bir tür “sanayi devrimi”. Aslında bu devrim bir süredir tartışılıyor hatta uygulanıyor. Bunun sanayi devrimi olarak tanımlanması ise kendisinden önceki üç sanayi devrimi gibi büyük bir dönüşüm vaadi taşıyor olmasından kaynaklanıyor. Önceki üç devrim sanayiye yeni ivmeler kazandıran teknolojik gelişmelerle özdeşleştiriliyor. Bilindiği gibi birinci sanayi devrimi buhar enerjisini üretim sürecine sokan bir gelişmedir. İkinci sanayi devrimi elektrik enerjisini sürece katan bir atılımı temsil eder. Üçüncü sanayi devrimi olarak nitelenen gelişmenin de üretim sürecine elektronik ve dijital teknolojileri getirdiği düşünülür. Devrim olarak tanımlanan bu gelişmeler zaman içinde sanayinin olağan üretim biçimleri haline gelmiş ve ilk adımdaki atılım enerjileri azalmıştır. Bu gün için tanımlanan dördüncü sanayi devrimi böyle üretim enerjisinin tükendiği bir dönemin sonunda devreye giren ve araç ve makinaların birleşik biçimde kullanımını üretim alanına sokan bir teknolojik devinim. Bu çerçevede robotlar, akıllı makinalar, konuşan makinalar, otonom araçlar, 3D baskı teknolojisi gibi yeni teknolojiler birleşik biçimde kullanılıyor. Makinaların bir başka makine olan bilgisayarlar tarafından yönetilen beyinler var. Her bir makinanın emir aldığı bir bilgisayar var. Emir veren bilgisayarları sistemi kontrol eden bir ana bilgisayar tamamlıyor. Bana kalırsa dördüncü devrim diye tanımlanan atılımın en önemli yanı bu birleşik kullanım özelliği. Bunu beceren sanayilere akıllı sanayi, kullanılan makinalara akıllı makine bunların bir arada işlediği yapılara da akıllı fabrika adı veriliyor. 

Davos’ta dördüncü devrimi adıyla ortaya çıkan gelişmenin en önemli özelliği üretimde verimlilik düzeyini hızla yükseltip, büyümeyi hızlandıracak olması. Büyüyemeyen dünya ekonomisi için bu çok önemli. Öte yandan, öngörülen devrimin olumsuz yansımalarının da olabileceği düşünülüyor. İşsizliği artırabilecek olması bunlardan birisi. Uluslararasında teknolojik ayrışmanın daha da ileri boyutlara taşınması olasılığı da olumsuz bir sonuç. Teknolojik gelişmenin meyvelerinin adaletsiz biçimde paylaşılması olasılığı da böyle. Bunlara rağmen dördüncü sanayi devriminin soluğu kesilmiş gibi görünen kapitalizme yeniden yeşerme imkanı verecek olması çok önemli bir pozitif katkı olarak değerlendiriliyor. Davos toplantılarında ilk kez bir gelişmenin devrim olarak nitelenip, manşete taşınmasının nedeni de bu olsa gerek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018