Dolar ve bizim halimiz

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Ekonomide sarsıntılar başlayınca en çok merak edilen olası gelişmelerin başında döviz kuru hareketi  geliyor. Bana en çok döviz kuru sorusu soruluyor. Benim gibi çenesi düşük öteki gözlemcilerin durumunun da aynı olduğunu biliyorum. Dahası,  uzun süre para ikamesi yapmış  ve bunda da en yaygın olarak dolar kullanmış bir ekonomide yaşadığımız için döviz soruları doğrudan  dolar  üzerinden soruluyor. Herkes dolar kurunun ne olacağını merak ediyor. Çoğu kez de “ne olacak bu doların hali” şeklinde soruluyor sorular.

Sorunun bu formatta sorulması hepimize doğru ve uygun geliyordur sanırım. Ama bence soruyu  ters  çevirmek daha anlamlı. “Ne olacak bu doların hali” sorusunun yerini  “ dolar böyle giderse ne olacak bizim halimiz” sorusu alırsa gerçeğin daha büyük bir parçasını kavramak mümkün olur diye düşünüyorum. Dövizle ilgili soru soranların gönlünde  esas bu sorunun yattığından eminim.  Döviz varlığı ya da borcu olanlar kurun değmesi halinde  kendi özel durumunun ne olacağını merak eder. Dolarla (dövizle) işi olmayanlar da ne olacak memleketin hali meselesinin peşindedir. 

HHH

Doların  (ya da halimizin) ne olacağı meselesi ortalık karışınca daha fazla kafa kurcalamaya başlar. Belirsizlik yoğunlaşıp, oynaklık  artınca  hemen herkes doların (dövizin) nasıl hareket edeceğini merak etmeye başlar. Bu bizim milli sporumuz haline gelmiştir.

Bu merakın kökeninde yatan  olgulardan  birisi uzun süre para ikamesi yapmış olmamızdır. Kendi paramızın yerine yabancı para (çoğu kez dolar) kullanmak eğilimi (para ikamesi)  yaygın ve yerleşik hale gelince hemen herkesin yanında yöresinde bir miktar dövizi (dolar) bulunur.  Bazı fiyatlar döviz olarak ifade edilmeye, vadeli kontratlar döviz cinsinden yapılmaya başlanır. Varlıklar dolar olarak saklanır, borçlanma döviz cinsinden yapılır. Bu koşullarda “ne olacak doların hali” meselesi insanları çok yakından ilgilendirir.

Doların ne olacağı meselesinin peşine düşülmesinin bir başka nedeni de yakın geçmişimizde çok sayıda “döviz kaynaklı kriz” yaşamış olmamızdır.  İktisadi krizlerle döviz kuru arasında yüksek dozlu bir korelasyon olduğu bilgisi zihnimize yerleşmiştir. Bu nedenle dolara bir haller olunca halimize de bir şeyler olacağını ezbere biliriz.                                                    

Şimdilerde de böyle bir süreçten geçiyoruz. İçeride ve dışarıda gelişen olaylar beklentileri bozuyor,  risk algısını arttırıyor.  Mali fiyatlar oynak hale geliyor. Bundan en fazla  nasibini alan da dövizin fiyatı, yani kur.  Döviz kuru neredeyse anlık olarak oynuyor, günlük olarak değişiyor. Bu değişime egemen olan eğilim de yukarı yönlü. Yani doların fiyatı yükseliyor. Hal böyle olunca zihnimizin derinlerinde hala var olan kur artışı-kriz  bağlantılı  olasılıklar canlanıyor. 

HHH

Bu günlerde eski korkularımız hortlamış gibi görünüyor. Tedirginlik yaratacak başka gelişmeler de var ama hepsinin ortak bileşkesi yine gelip doları ne olacağı meselesine takılmış durumda.  Her görenin lafa ne olacak bu doların hali sorusuyla başlamasının nedeni bu.

Bu çerçevede üzerinde durulması gereken iki nokta var. Bunlardan birisi, hakikaten, ne olacak bu doların hali meselesi. Ayrıntısını sonra bir ara konuşuruz ama görünürdeki etkenler ve fiyat ivmeleri dolar fiyatının hareketinin yukarı yönlü olacağını gösteriyor. Bu eğilimin ne kadar devem edeceğini, dolar fiyatının hangi düzeyde sakinleşeceğini, yani doların halinin ne olacağını söylemek şimdilik zor. İçerideki ve dışarıdaki gelişmeler biraz daha yol aldıktan sonra önümüzü daha rahat görürüz diye düşünüyorum.

Üzerinde durulması gereken ikinci nokta dolar fiyatının (kurların) yükselmesinin illa eski türede bir kriz yaratıp yaratmayacağı sorusu.  Bu sorunun tüm boyutlarıyla tartışılması bayağı zaman ve mekan (sayfa) gerektirir. Bunu burada yapamayız kuşkusuz.  Ama, belki,  küçük bir özeti tartışmaya  açabiliriz  diye düşünüyorum. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018