Dünya öngörülebilir olmaktan uzaklaştı, Türkiye tahminleri tutmadı

Açıl SEZEN
Açıl SEZEN Dünyanın Parası acil.sezen@gmail.com

Bilgisayarımdaki mail kutumda, tam 102.900 adet okunmamış mail var.

Meslek gereği gelen raporlar, bültenler iç yazışmaların içinde kaybolabiliyorsunuz. Bir yerde ipin ucu kaçınca, sadece yüksek boyutlu olanları silmekle yetinmeye başlıyorsunuz.

Ancak bunca kalabalık içinde asla silmeyip bugün için özenle sakladığım bir mail var.

Geçen sene bu zamanlar, kendime atmışım.

Büyük yabancı yatırım kuruluşlarının 2018 yılı için öngörülerini anlatan strateji raporlarını toplamıştım. Şimdi mail kutusunun tozlu klasörlerinden çıkarma zamanı. Bakalım öngörülerin ne kadarı tutmuş, ne kadarı tutmamış.

Commerzbank, enflasyonda fena halde yanıldı

Öncelikle en başarılısından başlayalım. Commerzbank, dünyadaki gidişatı oldukça doğru okumuş.

Global büyümenin 2017’den çok farklı olmayacağını, büyüme döngüsünün süreceğini öngörmüş. Gelişen ülkelerin 2017’de gösterdiği sert yükselişin ardından realizasyon riski barındırdığını, bu varlık sınıfında dikkatli olmak gerektiğini söylemiş.

Hem dolar ve ABD faizlerindeki yükselişin hem de ticaret savaşı riskinin gelişen ülkelere fon akımlarını azaltacağını öngörmüş.

Teknoloji hisselerinde yükselişin sürebileceğini, ancak her an bir realizasyona da hazırlıklı olunması gerektiğini savunmuş.

Global hisse ağırlığını %40, bunun içinde gelişmiş ülke ağırlığını ise %36,2 koymuşlar. ABD hisseleri, hisse portföyünün %22.3’ünü almış. Tek yanılgılarının Japonya’daki beklentileri olduğu görülüyor. Gelişen ülke ağırlığını hissede %3.8 ile sınırlı tutmuşlar; bizim içinde bulunduğumuz EMEA bölgesi ağırlığı sadece %0.2 imiş. Dolayısıyla yıl içindeki ağırlıkları değişmediyse, buralardaki baskıdan kendilerini kurtarmış görünüyorlar.

Türkiye beklentilerinde ise fena halde yanılmışlar. 2018 büyüme beklentisi %3.7 (burası yakın), ancak enflasyon beklentisi %9.8 imiş.

Dolar/TL için ise **** beklentileri önemli ölçüde yanılmış.

Goldman Sachs: Gelişen ülke hedefleri tamamen saptı

Gelişen ülke kompozisyonunda neredeyse tamamen yanılmışlar. 2017’yi kuvvetli geçiren gelişen piyasaların bu sene de aynı şekilde gideceğini varsaymışlar. Tahvillerindeki getirilerin makul olacağını düşünmüşler. Ayrıca gelişen ülke kurlarında %2 değerlenme olacağını savunmuşlar. (%11 değer kaybettiler). Gelişen ülke hisselerini ise “top tradeler” arasına koymuşlar. %15 getiri beklemiş, %15 kayıp bulmuşlar.

GS’ın Türkiye için yılsonu enflasyon beklentisi %9.8, politika faizi beklentisi ise %12.25 imiş. O dönemde politika faizi %8 olduğu için, o dönemde bu beklentinin “Yok artık” tepkileriyle karşılandığını hatırlıyorum. Raporun yazıldığı tarihde 3.91 olan dolar/TL’de beklentileri ise 2018 sonu için 3.70 imiş. Oradan bir miktar uzakta kaldık. Ayrıca, o dönemde GS’ın varlık snıfları arasında son 6 ay içinde en fazla pozisyon artırdığı iki ülkeden biri Türkiye imiş. Zira en kuvvetli carry trade getirisi potansiyelini Türkiye’de görüyorlarmış. “Adil değerleme metodolojilerine” göre, en ucuz buldukları para birimi, o günkü seviyesi ile dahi TL imiş.

Bofa ML: Teknoloji hisseleri riskli demişti

Makro tahminlerinin çoğunu tutturmuşlar. Global büyümeyi %3.8 , enflasyonu ise %3.0 öngörmüşler. Vergi reformunu biraz gözlerinde büyütmüşler, olursa büyüme %4’e çıkar demişler, ancak o olmamış. Yine de makro trendler konusunda tahminleri tutmuş.

Ayrıca, hem hisse senetlerinde hem de tahvilde oynaklıkların tarihi düşük seviyelerine geldiğini öngörerek “2018 oynaklığın arttığı yıl olabilir” demişler. Bu bakışlarında, haliyle haklı çıktılar.
Bir başka doğruları ABD getiri eğrisinde olmuş. Kısa vade için “al”, uzun vade için “sat” demiş, getiri eğrisindeki yataylaşmanın artacağına pozisyon almışlar. Bunda da haklı çıktılar.
Teknoloji hisselerini alınmaya değer en büyük risk olarak görmüşler. Bugün geldiğimiz noktadan bakınca, risk demeleri haklı görünüyor olabilir. Ancak yılın ilk 8 ayı boyunca “alıcı” olmaya devam ettiklerini biliyoruz. Ancak son 2 ayda bu pozisyonlarını korudularsa, ciddi para kaybettiler.

JP Morgan: TL'nin değer kaybı yaşayacağını tutturdu

Doların güçlendiği bir yıl beklemişler, öyle de olmuş. ABD büyümesinin sürdüğü, Fed faiz artırımlarının ise 3 ya da kendi öngördükleri gibi 4’te kaldığı bir artırım trendinin ise tarihin en yavaş faiz artırım trendi olacağını öngörmüşler. Bu ortamın global büyümeye duyarlı olan para birimleri için pozitif olacağının altını çizmişler.

Türkiye konusundaki görüşleri haklı çıkmış. TL’nin o dönem için reel olarak düşük faiz ödediğini, bunun da risk barındırdığını söylemişler. Aynı şekilde nominal olarak da G.Afrika Randı’nın faizini düşük bulmuşlar. Bu iki para biriminin yıl içinde yüksek oranlı değer kaybı yaşama ihtimalinden söz etmişler.

Sonuç: Siyasi liderlerin hamleleri öngörülebilirliği azaltıyor

Dünya öngörülebilir olmaktan çok uzaklaştı. Siyasi liderlerin hamleleri, öngörülebilirliği iyiden iyiye azaltıyor. Kısa süre öncesine kadar, (yaklaşık 2013’ten bu yana) Merkez bankaları tarafından yönetilen bir dünya ve onların öngörülebilirlikleri üzerinden giden piyasalar vardı. Şimdi ise siyasetçilerin ekonomi üzerindeki etkisi, kendini İtalya’da, ABD’de, İngiltere’de çok daha fazla artıyor.

Yani artık %100 isabetli tahmin diye bir şey yok. Zira rakamları, ekonomik gidişatı tahmin edebilirsiniz. Ancak, insan faktörünü, siyasetçinin yaratabileceği tahribatı önden kestiremeyebilirsiniz.

Geçen yıla dair paylaştığımız bu tablo ve tahminler, bize global ölçekte yapılan öngörülerin ne kadar farklı alanlara yayılabileceğini gösteriyor. Örneğin gelecek sene için Credit Suisse S&P 500 Endeksi için %12 getiri öngörürken, Morgan Stanley %1 gerileme bekliyor.

Mesela geçen yıldan bugüne yabancı yatırımcılar arasında Türkiye için ise beklentilerini örneğin kur seviyesi ya da enflasyon üzerinden tam olarak tutturan hiç olmadı.

Geçen sene sonunda Bloomberg Terminale 2018 sonu için girilen dolar/TL tahminlerin (45 yabancı kurum) medyanı 4.04 örneğin. Ağustos’ta kur şoku yaşanmadan önce beklenti, 4.80 olmuş. Eylül sonuna geldiğimizde bu tahminler 6.77’ye fırlamış. Arada 8 lira öngörenler de oldu, Türkiye’de sermaye kontrolü gelir diyenler de. Sonuç, onların korktuğunun aksine, doğru şeyleri yapınca finansal piyasalarını dinginleştirebilen bir Türkiye oldu. Geriye o şokun yarattığı ekonomideki, şirketlerdeki tahribat kaldı. Şimdi onlar üzerinde odaklanma zamanı.

Bugün ise yabancılar 2019 1. Çeyrek sonu için ortalama 5.63 bekliyorlar. Bizim için ise en az geçen senenin son 3 ayı kadar hassas yönetilmesi gerekecek bir yıl olmaya aday. Zira, dünyadaki koşullar şu anda nispeten lehimize görünüyor. Doğru adımları atmak için daha uygun bir zaman bulamayabiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Eli yatırıma gitmemek... 21 Ağustos 2019
Acılara tutunmak... 03 Temmuz 2019