Dünya Yazıişleri Zirvesi'nden mesaj değişmeyen yaşayamaz

Garbis KEŞİŞOĞLU
Garbis KEŞİŞOĞLU DÜNYA'DA MEDYA garbis.kesisoglu@dunya.com



 
Dijital medyanın bas döndüren genişlemesi karşısında tüm dünyada yazılı basın, kendini yeniden gözden geçirip günün koşullarına göre yapılandırmaya çalışıyor. Geleceklerini kurtarma çabasındaki gazeteler, zamanın ruhuna ayak uydurma arayışıyla pozisyonlarını yeniden belirliyor.

Bu gelişmeler, doğal olarak Türkiye'ye de yansımaya başladı. Nitekim hemen geçtiğimiz günlerde Hürriyet gazetesi, dijital medya ile bütünleşme kaygısıyla "Hürriyet Dünyası" adını benimsedi ve yeni medyanın yeni kavramlarıyla künyesine de yansıttığı bir "yazı işleri operasyonu"nu hayata geçirdi.

Gördük ki, dijital medyanın yeni editörleri öne çıkarken uzun yılların "Yazı işleri Müdürü" kavramı kayıplara karışmış. Özel bir dikkatle izlenmesi gereken bu gelişmelerin sonuçlarını önümüzdeki süreçte yaşayarak göreceğiz. İşte bu aşamada biz, "dünya medyalarında hangi devrimler yaşanıyor?" sorusunu mercek altına almakta yarar görüyoruz.

Nitekim Dünya Gazeteler ve Haber Yayıncıları Birliği (WAN - IFRA) tarafından, geçenlerde Hamburg'da düzenlenen 11. Yazı İşleri Zirvesi'nde, gazetelerin ve gazeteciliğin geleceği ele alındı.

Bu zirvede ağırlık kazanan görüşlere değineceğiz, ancak daha önce mevcut duruma bir göz atalım...

Genç kuşakla diyalog boşluğu

Son yıllarda, yazılı basının önümüzdeki on yıl içinde yerini dijital haberciliğe bırakacağı
konusunda epey fikir üretildi. Özellikle Amerika'daki günlük gazetelerin tiraj kaybının
devam etmesi yanında gazete ilanlarının bir kısmının web sitelerine kayması, Kanada'daki dev kâğıt fabrikalarını zora sokmuştu. "Gazeteler, toplum için cazibesini kayıp mı ediyor?" sorusu etrafında büyüyen kaygılar, yazılı basına ömür biçme falcılığına kadar uzanıyordu.

Sonuçta, bükemediği bileği bükme örneğindeki gibi, dijital olanaklardan yararlanarak
genç kuşaklarla diyalog arayışı öne çıktı. En akılcı yol, evet buydu.

Batı'da panik yaratan tabloya karşılık Uzakdoğu'da farklı bir gelişme sergileniyordu.

Refahın yaygınlaşması sonucu üyelerinin sayısı süratle artmakta olan orta sınıf sayesinde,
gazete tirajlarında patlama yaşanıyor ve bu da yayıncıları bir nebze rahatlatıyordu.

Özellikle Hindistan ve Çin'de, gazete tirajlarındaki patlama halen devam ediyor. Tiraj yükselişi, ilan gelirlerinin de beklenmedik oranda artmasını beraberinde getirdi.

Aynı şekilde Kuzey Afrika ve Nijerya'daki gazete tirajlarında da artış gözleniyor.

Buna karşılık, ülkemizde nüfus arttığı, gelir düzeyi yükseldiği halde, gazete tirajları hala
4.5 - 5 milyon civarında "sürünüyor" durumda. Besbelli ki, birçok ülkede olduğu gibi
Türkiye'de de gazeteler genç kuşak ile diyalog kurmakta zorlanıyor. İşte bu boşluğu
kapatan sosyal ağlar ise fazlasıyla başarılı oluyor.

Tabletler medyanın yeni can simidi

Gazete yayıncıları maalesef internetin gücünü çok geç fark ettiler. Zaten buna hazırlıklı da
Değillerdi. Nitekim büyük caba ve para sarf ederek ürettikleri içerikleri "ücretsiz" olarak web sitelerinde tüketiciye sunarak bir anlamda kendi bindikleri dalı kestiler. Öyle ya, arzu ettiği her şeye internetten ücret ödemeden sahip olabilen tüketici, gazeteye niçin para ödeyecekti. Yazılı basının işte bu soruya tüketici için cazip bir cevap getirmekte zaafa düşmesi, gazete yayıncılarının geniş ölçüde kan kaybına neden oldu.

Yayıncıların imdadına, müteveffa Steve OS'un iPad tableti yetişti. Apple'ın "app"ları sayesinde tüketici bir bedel karşılığında, gazete sayfalarını aynen görebiliyordu. Ama yayıncılar için şimdi de yeni bir sıkıntı baş göstermişti. "app"lar için ödenen bedelin yüzde 30'u Apple'a gidiyor ve abonelerin kimler olduğuna dair bütün bilgiler de Apple'da kalıyordu. Bütün bunlara rağmen tabletler, yayıncılar için can simidi haline geldi ve ek gelir sağlamaya başladı. Tabletler, elektronik dünyada yeni bir "ödeme konsepti"ni dolayısıyla yeni bir gelir kaynağını ortaya çıkardı.

Gazeteler uzun zamandan beri düşündükleri "ödeme barajları"nı devreye soktu ve buradan para kazanmaya başladı. Tabletler, dergiler için de yeni gelir imkanları yarattı.

Tüm dünyada yanıtı aranan temel soru, tam da şu: Dijital medya, bir yandan yazılı basını aşındırırken, bir yandan da bu yeni medyadan daha doyurucu gelir sağlamanın yolları nasıl bulunacak? Bu ikilem en sağlıklı biçimde nasıl aşılacak?

Yani dijital medya yazılı medyayı aşındırıyor, ama artik onunla bütünleşmeden de yaşanamıyor. Bir tür medyatik "Stockholm Sendromu", katiline aşık olma durumu!

Dünya medyası tabletten nasıl kazanıyor?

Dünyada bugün internet siteleri ve tabletler için uygulanan ödeme modelleri şunlar:

-Freemium ulaşım: Kısmen ücretli, kısmen ücretsiz. Bunun en başarılı örneklerinden biri, İngiltere'deki "Daily Mail"in "Mail Online" sitesi. Dünyanın en büyük dijital haber üreticisi durumuna gelen Mail Online bir yıl içinde yüzde 59 büyüme oranına erişerek 25 milyon sterlinlik gelir elde etti. Önümüzdeki 5 yıl içinde bu rakamın 100 milyona ulaşması bekleniyor. İngiltere'de Guardian ve Daily Telegraph Avustralya'da Murdoch'un The Australian'ı bu ödeme modelini seçmiş durumda.Kendisini dünyanın en kaliteli gazetesi olarak tanıtan The New York Times'da Freemium sistemini uyguluyor. Tüketici, ajansların da verdiği genel haberlerle, ayda 20 (sonradan 10'a indirildi) yazıyı ücretsiz olarak görme imkanına sahip. Daha çok yazıyı görebilmek için, ayda 15 dolarlık ücreti kredi kartıyla ödemek mecburiyetinde. Bu ücrete akıllı telefonlar için düzenlenen "app"da dahil. Tüketici eğer tabletinde The New York Times'ı okumak istiyorsa, ayda 20 dolar ödemek durumunda. Gazetenin basılı nüshalarına abone olanlar, dijital hizmetler için ayrıca bir ücret ödemiyor. Fransa'da Le Figaro web sistemini ikiye ayırıp 'Hafif Figaro'yu ücretsiz olarak sunuyor. İtalya'da da Corriere della Sera turistlerden web sitesine giriş için ücret almıyor.

- Premium ulaşım: Bu sistemde her türlü haber ve makaleler ücrete tabi. Genellikle dergiler tarafından kullanılıyor. Herhangi bir derginin sadece bir sayısını, belli bir ödeme karşılığında görmek mümkün. Economist dergisi ile The Wall Street Journal gazetesini örnek olarak gösterebiliriz. Apple'ın sistemini kabul etmeyip, kendi App'larını piyasaya sunanların başında ise Avrupa'nın en yüksek tirajlı gazetesi Bild ile Financial Times bulunuyor.

- Kios kulaşım: Bu sistemle Avusturya'daki haber ajansı APA Apple ile yaptığı anlaşmaya bağlı olarak, yüz kadar gazete sitesini ücret karşılığında tüketicilere sunuyor. Apple'ın App Store'da aynı şekilde istediğiniz gazeteye tablet veya iPhone uygulamaları için ücreti karşılığında hizmet sunuyor.

- Google Microsurveys: Google Apple'ın hızını kesmek amacıyla, bir süreden beri küçük pazar araştırmaları sistemini uyguluyor. Buna göre, tüketici belirli suallere cevap verdikten sonra, bazı gazete sitelerine ulaşabiliyor. Google araştırma talebinde bulunan firmalardan cevap başına 10 cent alıp bunun bir kısmını yayıncılara veriyor. Bu sistemde tüketici ücretsiz olarak arzu ettiği makalelere ulaşabiliyor.

Gelelim, Hamburg'daki son Uluslararası Yazıişleri Zirvesi'nde öne çıkan görüşlerin kesiştiği güncel geçeklere. İlk gazetenin 1605'de Fransa'da, Strasbourg'da yayınlanmasından beri yazılı basın devam ediyor ve dijital tehdide karşı "akıllı" önlemlerle daha da devam edeceğe benziyor.

Sinema çıktığında, tiyatroyu ortadan kaldıracağı zannedildi. Radyo filmleri, televizyon
da radyoyu ortadan kaldıramadı. İnternet ise bunlardan hiçbirinin sonunu getiremedi.

Aslında her platform kendine bir yer edinebiliyor. Bunlardan bazıları zamanla küçülüyor fakat hiçbiri tamamen yok olmuyor. En azından, dinozorlardan bu yana durum şimdilik böyle! Bugün tüketiciler, hava raporları ve flaş haberler için televizyonu, sosyal haberler, otel, restoran ve uçak rezervasyonları, gayrimenkul ve iş ilanları için interneti; trafik haberleri için radyoyu; politika, kültür, spor haberleri için gazeteleri tercih ediyor.

Son söz: Ya değişim, ya Requiem'i

Nihayet, sözün özüne gelirsek... Bütün bu gelişmelere, değişime ayak uyduramayanlar yolda kalacak.

Geleceğin gazeteciliğinde, yazı işlerinde sadece "kaliteli" multimedya gazetecilerine yer olacak.

Ancak bu şekilde, yeni gazeteciler sayesinde, günümüzde henüz pek de gazete okumayan milyonlarca Facebook üyesi ile yazılı ve dijital gazeteler arasında bir köprü kurulabilecek. Bu gelişime ayak uydurmakta yavaş kalan yazı işleri mensuplarını da sürekli meslek ici kurslarla değişime kazandırmak yararlı olacak. Değişime hazırsak, gelecekte niçin korkalım?
Bu gerçekler karşısında hala ayak sürüyenler içinse, Mozart'ın "Requiem"i gümbür gümbür çalıyor!

Dijital dönemin gazetecisi: Atlet komple!

Bu noktada, dijital çağın gazetecilerine ve dijital ile donanmış yazı işlerine yeni görevler düşüyor.
Soru şu: Dijital dönemin gazetecisi nasıl olmalı? Basın mensubu artık bir "multimedya gazetecisi" olmak zorunda. 2020' de gazetelerin üçte ikisi dijital yayıncılığa dönmüş olacak. Gazeteci artık, analiz yeteneği gelişmiş bir model olmak durumunda. Bugüne kadar gazetecinin ana hedefi, baskı saatiydi. Şimdi ise bu hedef 24 saat yani 1440 dakika kesintisiz iletişim haline geldi. 24 saatlik gazetecilik devri başladı. Tüketiciye kaliteli haberleri en seri şekilde, onların istedikleri her an ve istedikleri şekilde vermek mecburiyeti doğdu. Gazetecilikte kalite daha da önem kazandı. Tüketicinin önündeki imkanların sayısı hızla arttığından, kaliteli haberleri seçmek ve onlara "öncelik" vermek gerekiyor.

Geleceğin gazetecisi için yalnız iyi habercilik yeterli değil. Data (veri) konularında tecrübe sahibi olması, interaktif grafik ve infografik konuları üzerinde kurs görmesi, video gazeteciliği bilmesi, video çekip değerlendirmesini öğrenmiş olması, gazetenin içeriğini online ve tabletlere uyarlama niteliklerine sahip bulunması, multimedya konusunda yetkin, yenilikçi, okuyucularla içerik arasında diyalog kurma kapasitesine sahip olması gerekiyor. Yani deyim yerindeyse "atlet komple" olacak! Yarının gazetecisi aynı zamanda bir "füzyon" gazetecisi olmak durumunda, normal haberleri, video filmlerini, fotoğraf ve sosyal medya ile de entegre etmesi gerekiyor.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar