ECB gözünden Avrupa

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Bir süredir bu köşe üzerinden paylaştığım yazılarda global para politikalarının ağırlığını ciddi ölçekte artırma gayreti içerisindeyim. Ana tema Fed ve ECB üzerinden şekillenirken, yan kollardan global para politikası üzerinden gelişmekte olan ülke varlıklarının nasıl etkileyebileceğine dair kafa yoruyoruz.

Hafta içerisinde ECB’nin Mart ayı para politikası toplantısını takip ettik. Oluşum öncesindeki “yılın ilk yarısında Fed’den ziyade ECB’nin ne yapacağını kestirmek zor. Zira sürpriz en fazla bu cepheden gelecek” şeklindeki kaygımız fazlası ile karşılandı. Makro projeksiyonların revizyonları özellikle büyüme kalemi üzerinden beklenti kanalını olumsuz etkileme potansiyeline sahip. Öyle ki, 2013’ten bu yana gerçekleştirilen en ciddi aşağı yönlü ayarlamadan bahsediyoruz.

Rakamlarla devam edelim. Aralık 2018 döneminde gerçekleştirilen toplantıda bölge büyümesine dair beklentisini 2019 yılı için yüzde 1.7 seviyesinde oluşturan kurul üyeleri 7 Mart itibarıyla söz konusu rakamı yüzde 1.1 seviyesine güncellediler. Aradan geçen 3 aylık süre içerisinde büyümedeki kaybı beklentilerine 0.6 puan olarak yansıttılar. Öte yandan 2020 büyümesi 0.1 puan aşağı revizyonla yüzde 1.6 olarak güncellenirken, 2021 ise yüzde 1.5 seviyesinde sabit tutuldu.

2019’un kırılımında iç tüketim, yatırımlar ve ihracatın azalışı öne çıkıyor. Projeksiyonlarda kamunun katkısını ise 0.1 puan yukarı çekerek yüzde 1.6 düzeyinde belirlemişler. HICP olarak tanımlanan enflasyon göstergesine baktığımızda büyüme beklentisine paralel benzer düşünce yapısı ile karşılaşmak mümkün. 2019 için yüzde 1.6 olarak öngörülen enflasyon, Mart itibarıyla yüzde 1.2’ye çekiliyor. 2020 dönemi için tahmin edilen enflasyon 0.2 puan düşüşle yüzde 1.5, 2021 ise yine 0.2 puan azaltımla yüzde 1.6 olarak belirleniyor. Ekleyelim, çekirdek enflasyon eğiliminde de zayıflama tahmini söz konusu. 2019 rakamı gıda ve enerji hariç kalemde yüzde 1.2.

Açıkça ifade etmek gerekiyor ki ECB’nin duruşu yatırımcı kesiminin çoğunluğunu ters ayakta yakaladı. i) TLTO-III programına dair beklenti vardı ancak duyurulması için bir sonraki toplantıya şans tanınıyordu. Öyle olmadı. 2 yıl vadeli işlemlere Eylül 2019 döneminde başlanacak ve Mart 2021’e dek devam edilecek. Operasyonların faizi de sabitlenecek. Şubat ayındaki uygun kredi seviyesinin yüzde 30’una dek ihalelerde işlemler olacak. Burada amaçlanan, daha önce de sıklıkla bahsetmeye çalıştığım 2020 dönemindeki TLTRO-II operasyonun geri ödemesini oluşturan 400 milyar euroluk kısım. Global yavaşlamanın tartışma konusu olduğu, belirsizliklerin arttığı ortamda ECB’nin karar vericileri finansal koşulların daha da sıkılaşmasını engellemek istedi ve borçlanma maliyetlerini roll edilme imkanı tanıyarak düşük tutmak istedi. Ek genişleme olduğu tartışmalarına katılmadığımı açıkça belirtmek isterim. Kredilerin ödemesi kadar bir mekanizmanın kurgulanması söz konusu. II. programın toplam ödemesi 700 milyar euro civarında olacak. Hatta faizi ile bir miktar da üzerinde. III. program ile amaçlanan farklı. Bir önceki kurguda büyümenin toparlanması odaktaydı. Şimdi, geçmişin atılan adımları boşta kalsın istenmiyor. ii) Haziran 2018’de gerçekleştirilen ve 2019 yaz aylarına dek olarak ifade edilen faiz yönlendirmesi yılın tamamına yayılarak güncellendi. Net bir şekilde Haziran’dan önce beklenmiyordu.

Net/net durumu toparlayalım. ECB neden bu kadar aceleci davrandı, neyi nasıl daha olumsuz okuyarak önden proaktif davranmak istedi anlamak kolay değil. Zaman ya ECB’yi haklı çıkaracak ya da anlam karmaşasındaki endişeleri. Yılın ikinci yarısında global büyümenin toparlanması Avrupa’ya oyun alanı açar mı? Açması beklenir. Diğer önemli konu da negatif faiz ve bankalara olan olumsuzluğunun ötelenme isteği. Neden inatlaşıldığı konusu muamma. ‘Tier system’ tartışması yakındır. Henüz olası 2020 resesyonuna kim daha hazırlıklı noktasında da değiliz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ECB hamleleri ve riskler 14 Eylül 2019
GOÜ heyecanı her yerde 07 Eylül 2019
Beklemekle oluyor mu? 17 Ağustos 2019