Ekonominin bayramı mıydı yaşanan, yoksa bayramın ekonomisi miydi?...

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA nevzatsaygilioglu@atilim.edu.tr

9 günlük Şeker Bayramı bitti ama yaz tatili bitmedi. Kimileri bu iki tatili birleştirdi, kimileri de iki ayrı tatil yapmanın hesabına girdi.  Böyle bir ortamda döviz, faiz, kur, enflasyon, büyüme, istihdam gibi konular ile kimse ilgilenmedi. Ekonomiden daha farklı kişisel, toplumsal ve hatta siyasal konular gündemde yerini aldı. Şimdi de bayramdan çıkar çıkmaz birden kendimizi ekonominin içinde bulmayalım dedik ve yukarıdaki başlığı attık. 

”Ekonominin bayramı mı yaşandı? Yoksa bayramın ekonomisi mi?...”

Yani ekonomide bayram mı vardı, yoksa bayramın yarattığı ekonomi mi vardı?

İzninizle önce bu kavramları açmaya veya açıklamaya çalışalım.

Ekonominin bayramı: Bayrama bağlı olmadan ekonominin zaten iyi gidiyor olması anlamına geliyor. Bir başka anlatımla ekonominin iyi olmasının bayram öncesinden gelmesi ve sonrasında da devam ediyor olması ifade edilmek isteniyor. Yani makroekonomik göstergeler ile ilgili ve özellikle de reel ekonomik göstergelerle ilgili sonuçların olumlu seyretmesi. Şimdi birkaç alt başlıkla soralım ve ekonominin bayramı mıydı değil miydi anlamaya çalışalım. Soruların cevaplarını siz cevaplandırın lütfen. 

Ekonomi ile ilgili sorularımız şöyle:

- Ekonomik büyüme yeterli ve sürekli mi? 

- Memlekette işsizlik var mı yok mu? Özellikle genç ve kadın işsizler çok mu?

- Fabrikalar tıkır tıkır çalışıyor mu? İmalat sanayiinde işler iyi gidiyor mu?

- Çalışan fabrikalar, komşularla iyi ilişkiler, dünyanın geri kalan ülkelerindeki ekonomik gidişat nedeniyle ihracatımız artıyor mu? 

- Çiftçilerimiz tarlasından, bahçesinden, hayvanından aldığı üründen memnun mu? Memnun olduğu için köyünde kalıyor mu? 

- Özellikle KOBİ dediğimiz bir ülkenin can damarı olan küçük işletmeler ayakta mı? Bunlar iflas ve batmayla karşı karşıya mı? AVM gerçeği bunların sonunu getirdi mi?

Sayıları daha da artırılabilecek yukarıdaki sorulara cevabınız “hayır” ya da “olumsuz” ise ekonominin bayramı yok demektir. 

Şimdi de gelelim bayramın ekonomisine…

Bayramın ekonomisi: Bayrama bağlı olarak ekonomide geçici iyileşmenin görülmesi. Bir başka anlatımla çok da iyi gitmeyen ekonominin, bayramdaki pansuman tedbirler ve doğal koşullar nedeniyle bayram günlerinde (önündeki birkaç gün ile birlikte) iyi gitmesi. 

Her şeyden önce bu Hükümet bayramlara ilişkin iyi bir zemin yaratıyor. Hükümet;

- Tüm otoyol ve köprü geçişlerini bayram süresince bedava yapıyor,

- Aynı şekilde şehir içi toplu ulaşımı parasız gerçekleştiriyor,

- Memurların, işçilerin ve emeklilerin aylıklarını avans şeklinde erken ödüyor, 

- Kamuda 9 güne kadar çıkan idari tatiller yapıyor.

- Hatta şimdiden bir sonraki bayramın 9 güne çıkarıldığını ilan ediyor.

Bu arada bayramların zorunlu kıldığı ilave tüketim harcamaları yapılıyor. Bu harcamalar inanç ve geleneklerimizin bir sonucu. Şöyle ki;

- İnsanlar ailelerine ziyarete gidiyor ve dolayısıyla harcama yapıyor,

- Tercihini iç ve dış turizmden yana yapanlar ilave zaten harcamayı göze alıyor,

- Bayram vesilesiyle bazen büyük hediye niteliğinde harcamalar söz konusu oluyor örneğin araba, ev, düğün masrafları yapılıyor,

- Bayramın zorunlu kıldığı harcamalar gerçekleştiriyor, ramazan bayramında zekat ve fitre ile kurban bayramında kurban harcamaları oluyor.

Tabii yukarıdaki harcamaları tetikleyen gelir veya nakit imkanları da doğuyor. Örneğin;

- Kamu kesimi memuruna, işçisine, emeklisine bayram öncesi maaş ve ücret dağıtıyor ve böylece yeni bir harcama fırsatı yaratıyor,

- Kamunun yanında özel sektör de çalışanına, tedarikçisine, taşeronuna bayram öncesi ödeme yapıyor,

- Şantiyelerde, bahçelerde, tarlalarda çalışanlara bayram harçlığı dağıtılıyor, 

- Üstüne üstlük bankalar da bayram dolayısıyla kredi musluklarını açıyor ve ihtiyaç kredisi dağıtıyor. 

Yukarıdaki şartlar gerçekleştiğinde bayramın ekonomisi ortaya çıkıyor. Yani bayram yeni bir ekonomi yaratmış oluyor.

Bu arada trafik canavarı yüzlerce can alıyor; sayısı binlere ulaşan yaralı oluyor. Bu da bir bayram klasiği halini alıyor. Hatta trafiğin de yarattığı bir ekonomi ortaya çıkabiliyor. 

Her neyse şimdi cevap verin bakalım: Geçen hafta yaşanan “Ekonominin bayramı mıydı, yoksa bayramın ekonomisi miydi?...”.

Keşke 9 günlük zorlama tatiller sonlandırılsa da bayramın yarattığı geçici ekonominin yerini gerçek üretimin aldığı ekonomiye dönülse ve bunun bayramları yaşansa!...

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar