Erbil-Berlin hattında TL varlıkları fiyatlamak

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Yeniden politika eksenli piyasa değerlendirmeleri yapmaya başladığımız bir dönemin içerisinde bulunuyoruz. Gerçi Brexit oylamasından bu yana bahsettiğimiz durumdan çok fazla uzaklaşma şansımız olmamıştı ancak yeniden belirmesi ve yön arayışında etken rol üstlenmesi önemli. Konuşmak, kafa yormak gerekiyor. Yapmaya çalışalım.

Son iki yazının başlıklarındaki ortak nokta Erbil. IKBY’nin resmi açıklamalardan yola çıktığımızda İsrail dışında net bir destekçi bulamadan düzenleyeceğini açıkladığı ve düzenlediği bağımsızlık referandumu bölgeyi, yerelde bizi ve küreselde petrol fiyatlarını baskılıyor. Anayasanın tartışmalı 140.maddesi, ihtilaflı bölgeler, olası sınır anlaşmazlıkları, merkezi hükümet ile çıkabilecek sorunlar, hudut kapılarının merkeze teslim edilip edilmeyeceği gibi önemli problemleri konuşuyoruz. Bu listeyi daha da uzatmak mümkün. Suriye’de iç savaş şeklinde beliren, sonrasında ise terör örgütleri ile düzenli orduların ve milis güçlerin karşı karşıya geldiği sancılı süreçten bu yana ilk kez içeride de jeopolitik risklerin fiyatlamadaki rolünden bahsediyoruz. Evdeki hesabın çarşıya uymakta zorlandığı günlerden geçiyoruz.

Türkiye’nin Irak politikası inişli çıkışı bir patikadan geçmeye alışkın. 2003’ten bu yana dönem dönem merkez ile Barzani yönetimi arasında konjonktüre paralel bir şekilde önem sırasını belirlemeye çalışıyoruz. Son gelişmelere dek önem sırası Erbil’den yana avantajlıydı. Şimdi ise ibre yeniden Bağdat’a yöneldi. Barzani’nin içeride kendi politik geleceğini sağlama alabilmek adına attığı tehlikeli adım bölgede Türkiye-İran-Irak hükümetlerini uzlaşıya zorladı. Bahse konu üç ülke normal şartlar altında ortak adım atmaya yanaşmak konusunda genellikle probleme sahiptir. Bu sefer öyle olmadı.

Bölgede beliren risk öncelikle bizi ilgilendiriyor. İran’ın kara ve hava sahasını kapatarak attığı adımlar, sınırda Türkiye benzeri askeri tatbikat ile devam ediyor. Sahalar konusunda benzer adımların bizim tarafımızdan da atılması muhtemel. Başbakan’ın da açıkladığı şekilde gelecek dönem; ekonomik, siyasi ve güvenlik konseptinde adımlardan oluşacak. Askeri seçenek son aşamada kalmaya devam ediyor. Önemlidir, masada kart olarak kalmaya devam etmesi caydırıcıdır. Kısa vade için haber akışının yerel varlıkları negatif etkileme potansiyeli olduğunu düşünmeye devam ediyoruz. Son 1 ay içerisinde BİST 100’deki yüzde 7’lik kayıp aynı dönem içerisinde MSCI EM performansı ile karşılaştırıldığında (yüzde 1.6) konunun farklı başlıklarla birleştiğinde nasıl etkide bulunduğunu göstermeye yardımcı oluyor.

Erbil üzerinden gelen haber akışını takip ettiğimiz günde aynı zamanda Almanya genel seçimleri de gerçekleştiriliyordu. Beklendiği şekilde Merkel dördüncü dönemde de koltukta kalma durumunu korudu. Ancak ciddi anlamda güç kaybetti. 2013 seçimlerine göre CDU ve ortağı CSU’daki toplam oy kaybı -8.5 yüzde puan oldu. Benzer eğilim bu ölçekte olmasa da Sosyal Demokratlar cephesinde de gözlendi. İki seçim arasındaki kayıp 5 puan olurken, sürpriz, son 1 yıl içerisinde Avrupa kıtasının geneline yayıldığı şekilde ırkçı söylemleri içerir AfD Partisi’nde gerçekleşti. Federal Almanya tarihinde ilk kez bu görüşe sahip bir siyasi oluşum Bundestag çatısı altına girmeyi başardı. Merkel’in siyasi oluşumundan AfD’ye oy geçişkenliği ARD/Infratest hesaplamalarına göre 980 bin düzeyinde gerçekleşti. En yakın rakibi Sosyal Demokratlar’a ise oy kaybından ziyade oy kazancı oldu; 20 bin. En yüksek kayıp 1 milyon 360 bin ile Hür Demokratlar’da oluştu.

Almanya seçimlerinden sonra not edilmesi gereken en önemli başlık, Avrupa’da merkez siyasetin güç kaybetmeye devam ettiği. Hollanda, Fransa ve İngiltere örneklerinin ardından benzer eğilim Almanya’da da gözlendi. AfD’nin yeni dönemde Bundestag’da Merkel’i sıkıştırması, dışarıda Rusya ve Türkiye politikalarını da olumsuz yönde etkileyebilir. CDU/CSU-Yeşiller-FDP’den kurulması beklenen koalisyonun en büyük iki muhalefeti Sosyal Demokratlar ve AfD olacak. Yeni dönem Avrupa Birliği ve Almanya ilişkilerinde normalleşme beklentileri için ihtiyatlı olmakta fayda var. Üstelik güç kaybederek sandıktan çıkan Merkel’in önemli bakanlıklarda koalisyon ortaklarına koltuk bırakabileceği yorumları da dış basında yer almaya başladı.

Bölgenin problemleri bizi TL cinsi varlıkları fiyatlamakta zorlarken, petrol sevkiyatına yönelik beklentiler ile birlikte küresel petrol fiyatlarının da seyrini yukarı yönde ivmelendiriyor. Almanya’da sandığın verdiği mesaj orta vade açısından ortak para birimi euroya dair beklentileri bozabilecek potansiyele sahip. Fransa’da Macron’un zaferi ile ortadan kalktığı düşünülen ve satın alınan olumlu hikaye 1 Ekim Katalonya referandumu ve 2018’de olası İtalya seçimleri ile gözden çıkarılabilir. Amerikan dolarını ne kurtarır sorusunun yanıtı bir kez daha Avrupa’dan gelmeye aday.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ECB hamleleri ve riskler 14 Eylül 2019
GOÜ heyecanı her yerde 07 Eylül 2019
Beklemekle oluyor mu? 17 Ağustos 2019