Euro krizinde çözüme yaklaşılıyor mu?

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Avrupa Birliği ve IMF'in yardımları ile Yunanistan krizi aşılmaya çalışılıyor. Ancak bu rahatlama kısa dönemli olacak gibi duruyor. Çünkü krizin ardındaki yapısal sorunları çözme ile ilgili henüz kalıcı bir önlem paketi yok. Yunanistan parlamentosunca alınan önlemler varolan sorunları temelden çözecek nitelikte değil. Üstelik kriz tek başına Yunanistan'ın krizi de değil. Bu kriz bir taraftan Euro alanının, bir taraftan da küresel sermayenin krizi.

Bu köşede krizin başından itibaren artık yeni bir uluslararası para sisteminin kurulması gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Bu yeni finansal sistemin kuruluşunun geçen yılın sonunda IMF ve Dünya Bankası'nın İstanbul'da yapılan toplantıda duyurulması bekleniyordu. Olmadı. Güçler arasında denge sağlanamadı.

Yunanistan krizi ile ortaya çıkan yeni durum ise güçler dengesini bozdu. Güçlerden birisi, ABD, açıkçası Avrupa Birliği'ne karşı üstünlük sağladı. Dolayısıyla yeni finansal sistem ABD'nin istediği biçimde dizayn edilecek. Fakat ABD bir türlü sistemi nasıl kurguladığını ve sistemin nasıl işleyeceğini açıklamıyor (açıklamak istemiyor).

Sisteme ilişkin beklentiler belli soruları da içeriyor. Bu sorulardan bazılarını biz de burada yazalım:

- Basel II'ye geçilecek mi?

- Küresel sermaye hareketlerinin akışkanlığına karşın bankalara belli bariyerler koyulacak mı? Özellikle bu sermaye üzerine bir vergi koyulacak mı?

- Kriz sonrası ortaya çıkan gelir transferleri nasıl regüle edilecek?

Bu soruların yanıtı da tek başına verilemeyecek kadar karmaşık. Çünkü krizin ikinci evresi diyebileceğimiz Yunanistan ya da Euro alanı krizi, küresel krizin içinde barındırdığı bütçe açığı ve borç krizinin su yüzüne çıkmasını sağladı. Borç krizi, itibarı düşmüş olan küresel sermayenin adeta ellerini keyifle ovuşturmasına neden oldu. Onlara göre yeniden kendilerine muhtaç olunuyordu. Eğer IMF ve Avrupa Birliği yardım konusunda kendilerini daha çok naza çekselerdi, kriz onların istediği yöne kayacaktı. Olmadı.Özellikle Fransa ve Almanya kendilerinin de olası Yunanistan iflasından zarar göreceği netleşince yardım paketinin önünü açtılar. Bu paket Yunanistan'ın, Euro alanındaki ülkelerin bir parça soluklanmasına neden olacak.

Bu aşamadan sonra artık yapısal önlemlere bakılacak. Fakat önlemlerin maliyeti kime yüklenecek? Yunanistan'da sosyalist parti iktidarı maliyeti geniş kitlelere yükledi. İspanya'da benzer bir programı uygulamayı seçti. Sermaye sınıfı görülmezden gelindi. Çünkü sermaye sınıfının elindeki paraya hükümetin ihtiyacı var. Dolayısıyla bu önlemlere yapısal deniliyor ise de bu doğru değil. Çünkü bu önlemlerin kendisine temel aldığı iktisat modeli eski. Kimse de onlara yeni bir model önermiyor. Ya da Yunan ve İspanya hükümetleri önerileri görmezden geliyor/gelmesi isteniyor.

Eğer yeni finansal yapının çatısı bir an önce çatılmaz ise, yaşanan krizlerin benzerleri ya da artçı sarsıntıları daha uzun süre devam edecek. Çözümün anahtarı sadece Yunanistan'da, İspanya'da hatta AB'de değil, ABD'de de. ABD bu işi uzatmadan, yeni finansal sistemin taşlarını döşemeli, yoksa bu eski yol da daha çok ayak, bacak kıracak olan var. Lütfederse de taşları eski yöntemlerle döşemesin, sonra kirli suların sıçramasına neden oluyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019